Murat Karayalçın’a hayırlı olsun...

Güncelleme Tarihi:

Murat Karayalçın’a hayırlı olsun...
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 25, 2002 00:00

Murat Karayalçın da partisini kurdu. Hayırlı olsun. Toplu halde, 50 partili bir seçime doğru gidiyoruz. Çok partili koalisyonlardan kurtulmak artık imkansızlaşıyor.Murat Karayalçın, (Sosyal Demokrat Halk Partisi- SHP) parti kurdu.Aslında bu oluşumu tek başına değil de, Erdal İnönü ve diğer arkadaşlarıyla yüklenmek istiyordu. Olamadı. Sonunda kendini ön plana atmak zorunda kaldı.Karayalçın, Türk politikasının en içten, ard fikri olmayan, fikir namusu bulunan mert isimlerinden biridir. Siyasi kariyeri süresince olumlu puanlar almıştır. Bu defaki girişimi, şimdiye kadarkiler arasında en güç olanıdır. Zira temel soru, yeni partisini iktidara taşıyıp taşıyamayacağıdır. Karayalçın’ın iki zorluğu var.1. Siyaset öylesine bir “business” oldu, kurulması çok pahalı ve büyük emek isteyen bir dev klüpleşmeye dönüştü ki, insanlar artık içerikten çok, işin zarfına bakıyorlar. Oy verecekleri partinin kendilerine ne gibi bir “yarar” getireceğini tartışıyorlar. Açıkçası çıkar hesabı yapıyorlar. Ardından da, “bu parti iktidar olabilir mi, olamaz mı?” hesabını yapıyorlar. Seçmene ulaşmak ve bu beklentilerini yanıtlamak ise, para işi. Programın farklılığı yetmiyor.2. Artık ideolojik farklılıkların sınırları çok daraldı. Bırakın sol partiler arasındaki farkı, sol ile merkez sağ arasında dahi büyük fark kalmadı. İnsanlar seçim yapmakta zorlanıyorlar, zorlandıkça da “liderleri” tercih etmeye başlıyorlar. Lideri beğeniyor veya beğenmiyor, ona göre oy veriyorlar.Karayalçın bu iki zorluğu aşabilecek mi? Bu zorluk sadece ona ait değil. Yeni kurulan tüm partilerde aynı sorun yaşanıyor. Karayalçın’ın avantajı, geçmişinin geleceğinin güvencesi olması. Onun, tanıtılmaya fazla ihtiyacı yok. Ancak işi hala zor...Hayırlı olsun...BAYAR SİYASETE DOĞRULARLA GİRDİTürk siyasetinin böyle “insanlara” ihtiyacı var.Bu “insanlar” ile aynı fikirleri paylaşmayabilirsiniz. Seçimde oyunuzu da vermeyebilirsiniz. Ancak bu “insanlarla” uygar biçimde tartışabilirsiniz. Uluslararası bazı değerleri ve kuralları paylaştığınız için, diyalog kurabilirsiniz.Mehmet Ali Bayar’dan söz ediyorum.Demokrat Türkiye Partisi liderliğine seçildikten sonra CNN TÜRK’teki MANŞET programında buluştuk.Bu “insan” ın politikaya girmesi, Türk siyasetini zenginleştirecek ve kalitesini attıracaktır. Dünya görüşünüze uymayan politikalar ile karşınıza çıksa dahi, Bayar, Türkiye’yi 2002’li yıllara taşıyacak vizyona ve Uluslararası doğrulara sahip bir “insan”Keşke bu “insanlar” artsa, solda ve sağda böyle gençler politikaya girseler. İşte Türkiye, o zaman çok daha çabuk düzlüğe çıkabilir.Bayar’ın yeri DTP’si, yelpazenin Merkez Sağında oturacak. Ancak, aynı sahada koşturan DYP’den veya MHP’den birkaç gömlek daha çağdaş, daha genç, daha vizyonlu parti olacak.Şimdi sizleri görür gibi oluyorum. Hafif bir gülümsemeyle “Ooo tamam, bu söylem ve politikalarla değil seçim kazanmak, partisindeki 3-5 oyu dahi kaybeder. Bizim millet bu laflardan anlamaz. Yok çağdaşlıkmış, ulusal doğrularmış, bunlar karın doyurmayacağı için, iş yapmaz” diyeceksiniz.Yani, Türkiye’de oy toplamak için, diğerleri gibi tutamayacağın sözler vermek, köylü ve çiftçiye rüşvet dağıtmak, boş sloganlar ve vatan millet edebiyatı yapmak gerekiyor.Eğer bu dedikleriniz doğru çıkarsa, meheldir bize. O zaman bırakalım, işe yaramazlar, çağdışılar bizi yönetsinler.BAYAR, GERÇEK SAĞ’I KABUL ETTİRECEKMehmet Ali Bayar’dan beklenen, görüşlerini paylaşmayanlarında saygı duymasını sağlamaktır. Sol görüşleri, azınlık sesleri de koruyabilmektir.MANŞET programında karşımda gördüğüm M.Ali Bayar beni bu yönden heyecanlandırdı. İçi boş sözler, artık bıkkınlık veren hamaset yerine, demokrasiyi tercih etti.Türkiye’nin demokrasi sayesinde bölünmeyeceğini söyledi.Hedefinin, Avrupa Birliği olduğunu ortaya koydu.Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün, Türkiye’ye çok zarar vereceğinin altını çizdi.Güneydoğu konusunda da bağnazlık bayrağını değil, gerçekçilik bayrağını açtı. Sahayı HADEP’e bırakmayacağını, “OHAL biran önce kaldırılmalıdır” diyerek gösterdi.ARTIK YENİ BİR SİYASET ANLAYIŞI GELİYORTekrar ediyorum, M.Ali Bayar’ın politikalarını paylaşmayabilirsiniz, farklı dünyalarda olduğunuzu düşünebilirsiniz ancak, Bayar gibi “yeni politikacıların varlığını” desteklememiz gerekir.Türkiye’yi, bu yeni kuşak ileri götürecek. Hangi siyesi renge sahip olurlarsa olsunlar, onları küstürmememiz, korkutup kaçırmamamız gerekir.Cem Boyner’e biraz ilgi gösterip desteklesek iyi olmaz mıydı? Politikanın düzeyi yükselmez miydi? Boyner’i korumamakla, kaçırmakla kim kaybetti. Cem Boyner değil, bizler kaybettik.M.Ali Bayar’lara muhtacız.MHP’de, DYP’de ve ANAP’ta, yeni dünya anlayışı olan, eskilerden farklı etik değerlere inanan genç politikacılar istiyoruz.Bundan dolayı Mehmet Ali Bayar’ları cesaretlendirmemiz gerekiyor.Eskiler ve eski düzenin değişmeyeceğine inananlar hala “bunlardan birşey çıkmaz” diyedursunlar. Şöyle bir etraflarına bakıp piyasaya giren yeni suratları görmelerini tavsiye ederim…Beyler Türkiye değişiyor.Mehmet Ali Bayar’lar hoşgeldiniz…İRTEMÇELİK’İ DİNLER MİSİNİZ?Eski Devlet Bakanı, İstanbul Bağımsız Milletvekili Mehmet Ali İrtemçelik, yeni olduğu politika sahnemizin en kişilikli, donanımlı ve ufuklu aktörlerinden biri. Yaşadığımız kritik günlerle ilgili bir uyarısı ve önerisi var:Başkent Hastanesi’nde gerçekleşen liderler toplantısı ertesinde yapılan açıklamalar, gerekenler hızla yapılmadığı takdirde, ülkemizin iç ve dış gündeminin katlanarak ağırlaşmasına yol açacak niteliktedir. Türkiye, “vekâlet yok”, “erken seçim yok” kararlarıyla kendine iyiden iyiye zarar verme sürecine itilmiştir. Cumhuriyetin vazgeçilmezleri temelinde yeni bir başlangıç yapabilmeye şiddetle ihtiyacımız vardır. Serinkanlılık kadar sağduyu, ciddiyet ve cesaretle hareket etmek; kendimizle dürüst olmak zorundayız:v Eğer Sayın Başbakan, açıklanan fiziksel rahatsızlıklarının yanısıra ciddi bir idrak sorunuyla da mâlûl değil ise, artık ağır görev ve sorumluluklarını taşıyabilecek durumda olmadığını anlayamaması mümkün değildir. Bu takdirde, görevini bırakmamak hususunda gösterdiği direnç Türkiye’ye saygısızlıktır ve kabul edilemez.v Eğer Sayın Başbakan herkesin gördüğünü göremiyor, artık görevlerini yerine getiremeyecek durumda olduğunu anlayamıyor ise, benmerkezli siyasi çıkar hesaplarıyla kendisini bir paravan gibi hâlâ o makamda tutmak Sayın Ecevit’e hiç hak etmediği bir eziyeti saygısızca reva görmektir ve kabul edilemez.v İçine girdiğimiz bu kritik günlerde, herkes, söylemi, yaptıkları ve yapmadıkları konusunda dikkatli olmalı; bunların belki birkaç hafta, en geç birkaç ay sonra karşısına çıkacağını bilerek davranmalıdır. Dün, Başkent Hastanesi’nden yayınlanan görüntüler ile yapılan açıklamalar arasındaki saklanamaz çelişkiler, Sayın Başbakan’ın sağlığı yönünden görevine gerçekten devam edip edemeyeceğine ilişkin bir tetkikin ivedilikle yapılıp, sonucunun kamuoyuna açıklanması zorunluluğuna işaret etmektedir. Sonucunu şimdiden bilmek için artık tıp uzmanı olmak gerekmeyen bu işlemden kaçınılması belki mevcut koalisyonun adabıyla bağdaşabilir, ancak devlet yönetme ciddiyet ve sorumluluğunun gerekleriyle bağdaştırılamaz. Türkiye’nin, kimsenin hatırı için kaybedilecek zamanı, “kibarlık olsun” diye kendine kötülük edilmesine kayıtsız kalmaya hakkı yoktur. Gelişmeler ışığında daha da netleşen ulusal ihtiyacımız, hemen yeni bir Hükûmet, sonra da erken seçimdir. ŞEN TEYZE...Şen Sahir Sılan’ı ilk önce eşimin albümünde gördüm. Resimde eşim bir aylıktı ve “Şen teyzesi” ona yanağını dayamıştı.Sonraki yıllarda Şen Teyze, aile dostu, New York’ta Birleşmiş Milletler’de haber kovalarken “her derde deva kurtarıcı,” , İstanbul’a geldiği zamanlarda kayınvaldemin arkadaşı olarak tanıdım.Doğrusu tanımamışım. “Pişman Değilim” adlı anılarını okurken ne kadar müthiş bir insan olduğunu, ne denli hayat mücadelesi verdiğini anladım ve onu bir kere daha takdir ettim. Anılarını bizimle paylaştığı için ona müteşekkirim. Bir İstanbul hanımının hayatının sadece “alem” olmadığının en güzel örneği bu kitap.Teşekkür ederiz Şen Teyze...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!