Münir Nurettin, Zeki Müren, Bülent Ersoy

Güncelleme Tarihi:

Münir Nurettin, Zeki Müren, Bülent Ersoy
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2004 00:49

Yunanistan’ın en parlak müzisyenlerinden, rebetiko kraliçesi Glykeria, bu akşam İstanbul İş Sanat Kültür Merkezi’nde konser vermek üzere ilk kez Türkiye’ye geliyor. İzmir ve Anadolu kaynaklı Yunan şarkılarına hayat veren ünlü müzisyenle konser öncesi Atina’da görüştük.

Glykeria, Kuzey Yunanistan’da Serres yakınlarındaki Agio Pnevma köyünde doğan şarkıcı, albümleriyle milyonlarca Yunanlının gönlünde taht kurdu. En son 1997’de kaydettiği Glykeria-14 Classics albümüyle üçüncü kez Altın Plak ödülünü aldı. İlk kez Türkiye’de konser verecek olmasına rağmen, Türk müziğine hiç de yabancı değil Glykeria. Hacı Arif Bey’den bir şarkı söyleyerek karşıladı bizi. İstanbul’daki konserinde de Zülfü Livaneli’nin Leylim Ley şarkısını yorumlayacağını söyledi. Sesini plaklardan dinlediği Münir Nurettin’e, Zeki Müren’e ve Bülent Ersoy’a da hayran olduğunu ekledi.

Çocukluğumdan beri dinlediğim melodiyi, gözlerini kapatıp, yanık sesiyle mırıldanmaya başladığı zaman kulaklarıma inanamıyorum. Gerçekten dinlediğim, ünlü bestekarımız Hacı Arif Bey’in muhteşem bestesi mi? Rebetiko’nun kraliçesi Glykeria, ünlü bestecinin unutulmayan şarkısını mı söylüyor? Ben de ona içimden Mehmed Sadi Bey’in güftesiyle eşlik etmeye başlıyorum:

Bakmıyor çeşm-i siyah feryádeee..

Bakmıyor çeşm-i siyah feryádeee..

Yetiş ey gamze yetiş imdádeee

Yetiş ey gamze yetiş imdádeee

Gelmiyor hançer-i ebru dada

Gelmiyor hançer-i ebru dada

Yetiş ey gamze yetiş imdádeeee

Amannnnn...

Gykeria uzun bir amannnn çektikten sonra duruyor ve gözlerini açıyor. Gülümsüyor: ‘Muhteşem bir şarkı’ diyor. Yunanlı şarkıcıya, Türk müziğinin 150 yıldır ölmeyen bu şarkısını nereden duyduğunu sorduğum zaman, verdiği yanıt beni daha da şaşırtıyor: ‘Munir Nurettin Selçuk’un plaklarından...’

Yıllar önce Glykeria’yı Türkiye’den daha fazla Amerika ve Avrupa’da üne kavuşan Türk müzisyen Ömer Faruk Tekbilek’le Atina’da verdikleri konserde dinlemiştim. Sıcak bir yaz gecesiydi. Gliykeria’nın İmitou Dağı’nın eteklerindeki açık hava tiyatrosunda söylediği rebetiko şarkıları beni çok etkilemişti. Ama bir rebetiko ustasının Türk muziği aşığı olduğunu doğrusu tahmin etmedim.

Münir Nurettin hayranı olduğunu söylüyor Glykeria: ‘Evimde Münir Nurettin’in albümleri var Çok seviyorum...’

Sadece Münir Nurettin Selçuk mu? Tabii ki hayır... Glykeria, Zeki Müren ve Bülent Ersoy’un da hayranı:

‘Bülent Ersoy’a bayılıyorum. Mükemmel bir sesi var. Sanki bir müzik enstrümanı çalıyor gibi şarkı söylüyor. Hiçbirinin söylediği şarkıların sözlerini anlamıyorum ama onlar söylerken şarkıların sözlerini anlamaya hiç ihtiyacım yok. Sesleri ve müzikleriyle beni başka bir dünyaya götürüyorlar.‘

ÇİÇANİS’İN İZMİR ŞARKISI

Hacı Arif Bey’in bu şarkısı çok sevilir. Türk müzikseverlerinin kalbini fethedersiniz. Neden İstanbul’da vereceğin konserde de söylemiyorsun?’ diye üsteliyorum.

‘Ah keşke söyleyebilsem. Ama çok zor bir parça. Bu defa Zülfü Livaneli’nin Leylim Ley’ini söyleyeceğim’ diyor Glykeria.

Yunanlı şarkıcı yanık sesiyle bu kez de Çiçanis’in İzmir şarkısını söylemeye başlıyor:

Sana ne ben nereliysem?

Güzel bebeğim!!

Sana ne!!

İster Karakaş’tan olayım

İsterse Karşıyaka’dan

Neden hep soruyorsun,

Sana ne?

Hangi köyden gelirsem geleyim..

Seni seviyorum ya!!

YUNAN BLUES’U REBETİKO

Glykeria şarkısını bitirince Türklerin rebetikoyu çok sevdiğini hatırlatıyorum. ‘Gerçekten muhteşem bir müzik ama uzun yıllar Yunanistan’da yasaktı’ diye anlatıyor. ‘Yunan müziğinin büyük bir dönemidir rebetiko. 1922’de savaştan sonra Yunanistan’a göç eden Anadolulu Rumlar getirdi bu müziği. Fakir insanların müziğiydi. O zaman tekkelerde çalınır ve söylenirdi. Esrar içenlerin, devlete isyan edenlerin de müziği olduğu için Yunanistan’da uzun yıllar yasaklandı. Ama o kadar güzel bir müzikti ki halk sonunda yasak dinlemedi.’

Yunan blues’u diye de adlandırılıyor rebetiko. Otuz yıl öncesine kadar radyolarda da çalınmayan rebetikoyu Yunan müziğiyle yoğurarak dünya çapında tanınıp sevilmesini sağlayan iki büyük besteci var: İlki Manos Hacitakis. İkincisi ise bütün dünyada tanınan Zorba’nın bestecisi Mikis Teodorakis. Şarkıcı Yorgos Dalaras da rebetikonun sınırlarını genişleten bir başka ünlü isim.

Glykeria bu üç büyük ismi izleyerek, 1974’te Plaka’da küçük bir tavernada rebetiko yolculuğuna çıktığını söylüyor. Sonra 1976’da ilk plak. Daha sonra Dalaras’la birlikte söylemeye başlıyor.

‘Rebetiko parçaları yazıldığı zaman insanlar çok daha duyguluydu. Ben de duygusal bir insanım.. İnsanlara geleneksel müziğimizi vermek istedim. Bu nedenle rebetiko söylemeye başladım’ diye konuşuyor Glykeria.

1981’deki Smirnekia (İzmir Şarkıları) albümüyle Glykeria zirveye tırmanıyor. Bu başarıyı 1983’te ‘İzmir’den Pire’ye’ albümü izliyor. Bu albümle İzmir ve rebetiko şarkılarını en iyi yorumlayan şarkıcı seçiliyor. Glykeria’nın 1983’te verdiği konserin plağı satışa çıktığı gün, birinci sıraya oturuyor ve bütün zamanların en çok satan üç albümü listesine giriyor.

PAYLAŞMAYA GELİYORUM

Sonraki 20 yılda ise Glykeria albümleri çıktığı gün listelerin tepesine oturuyor. Verdiği konserlere bilet bulunmuyor. Amerika, Kanada, Avustralya, Almanya, Belçika, İngiltere, Finlandiya, İsrail, Arjantin konserleri ve yeni albümler birbirini izliyor.

‘Türkiye’ye ilk kez geliyorum’ diyor Glykeria.

‘Neden? Türk-Yunan ilişkilerinde yaşadığımız kriz havasından mı korktunuz?’ diye sorduğum zaman, ‘Aslında bizi her şeyden korkutuyorlar ama gelemeyişimin nedeni korku değil. Sadece bugüne kadar uygun bir davet olmadı. İlk kez anlaştık. İstanbul’da konser vereceğim için çok heyecanlıyım’ diyor.

Yüzlerce Yunanlıdan duyduğum sözleri, Glykeria’dan da dinliyorum: ‘Aslında Türk ve Yunan halkları arasında bir sorun yok. Sorunları fanatikler ve politikacılar yaratıyor. Biz halklar olarak barış içinde yaşamak istiyoruz. Paylaşacak o kadar çok şeyimiz var ki.’

Gerçekten de öyle!

İki halkın paylaşacak çok şeyi var. İşte Glykeria da İstanbul’a, Türklerin ve Yunanlıların birlikte keyifle yolculuğa çıkabildiği bir müziği paylaşmaya geliyor: ‘Müzikle duygu dünyamızı birleştirmeye geliyorum. Barış köprüsü kurmaya geliyorum’ diyor rebetikonun kraliçesi.

REFERANDUM SIRASINDA BİR TÜRKÇE KELİME ÖĞRENDİM: HAYIR! O KADAR ÇOK DUYDUM Kİ...

Glykeria’yla sadece müzikten değil, Türk-Yunan dostluğundan ve hatta biraz da Kıbrıs’tan konuşuyoruz. ‘Kıbrıs’taki referendum sırasında Türkçe bir kelime bile öğrendim’’ diye atılıyor ünlü şarkıcı ve Türkçe olarak ‘Hayır’ deyip kahkahayı patlatıyor: ‘Tabii ben Kıbrıslı değil Yunanlıyım. Bu yüzden oy kullanmadım. Ama hayır sözcüğünü o kadar çok duydum ki! Benim dileğim Kıbrıs sorununun çözülmesi ve Türklerle Rumların birlikte yaşaması.’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!