Güncelleme Tarihi:
Tıpkı bir gül gibi mum da romantizmin simgesidir. Onun ışığında yenilen yemeklerin mesajı farklıdır. Batı kültürlerinde dini anlamı nedeniyle de güncel olan mum, biz Türklerin elektrik kesintileri dışında pek aramadığı bir nesnedir. Acaba biz, hep geri kalmışlığın, çağdaşlaşamamanın açlığıyla mı modernizme dört elle sarılıyoruz? Sırf bu nedenle mi klasik biçimli mimari yerine uzaysal formlarda binalar inşa ediyoruz?
Şişli Terakki Lisesi Okul Öncesi Bölümü'nde Müge Büyükyılmaz, Burcu Çakıroğlu ve Doğan Ozan tarafından, mumun insan doğasına ve içsel dünyasına yaptığı olumlu katkıları anlatabilmek için başlatılan ‘‘Mumdan Heykeller Yapalım’’ çalışması büyük ilgi gördü. Çocuklar, kendilerine verilen ham mumlar üzerine kendi hayal dünyalarını yansıtan resimler ve kabartmalar yaptılar. İşlenen mumlar büyük mağazalarda satışa çıkarılacak ve geliri tamamen okula kalacak.
Okul öğretmenlerinden Müge Büyükyılmaz ‘‘çocukların hayal dünyaları geniş. Hepsi bilgisayarı tanıyor ve onu çok iyi kullanıyor. Çocukların hepsi birbirinden farklı. Tek ortak noktaları çok yaratıcı olmaları. Okulumuzda sürekli bir faaliyet var. Bunlardan birisi de mum heykel yapmak. Bu onların çok hoşuna gitti. Genellikle doğayı resmediyorlar. Onlara zorla bir şey yaptırmak mümkün değil. Son derece kişilikliler ve mumları işlerken motifleriyle bunu gösteriyorlar’’ diyor.
Mum sehpa üzerinin süsü değildir, tüm atmosferi değiştirebilir
Mum Atölyesi'nin sahibi Doğan Ozan, ‘‘Bizim kültürümüzde mum sehpa üzerinin süsüdür. Oysa mum, romantizmin dışavurum araçlarından biri, modernleşmenin göstergesi’’ diyor. Akşam olduğunda yemek masasında yanan bir mumun tüm atmosferi olduğu gibi değiştireceğini, eşlerin birbirlerine daha sıcak yaklaşmasını sağlayacağını hatırlatıyor. Sanat tarihi öğretmeni ve arkeoloji meraklısı olan Ozan, öğretmenlikle birlikte evinde kurduğu küçük atölyesinde mum imal etmeye başlamış. ‘‘Genellikle antik sanat eserlerinin formlarında mumlar yapıyordum ve bunları büyük otellere satıyordum. Ancak bu büyük işletmelerin, mumların masa örtüsüne akması nedeniyle büyük sorunları vardı. Ben de akmayan mum üzerine çalışmaya başladım ve bunu buldum. 12 saat yanıp kendi kendine yok olan bu mumların ilk mucidi benim’’. Mum işine girdiğinde büyük atölyelerin, kendisini kapılarından çevirdiğini anlatıyor Ozan. ‘‘Çünkü sırlarını öğretmek istemiyorlardı’’ diyor. Bu nedenle o şimdi herkes bu işi öğrensin istiyor. Özellikle çocuklar; çünkü, onların hayal dünyalarının zenginliklerine ihtiyacımız var! ‘‘Onlar modern hayatın tüm yönlerini bilerek büyüyorlar. Mumu tanıyan ve kullanan uygar bir gençlik olsun istiyorum. Şimdi daha fakir anaokullarına da gideceğim. Orada çocukların yaptığı mumlar büyük marketlerde satılacak ve geliri yine onlara kalacak. Böylece çocuk hem yaratacak ve hem de yarattığı şeyden para kazanacak’’.