Mülayimlerin değil isyankárların yüzyılı

Güncelleme Tarihi:

Mülayimlerin değil isyankárların yüzyılı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2004 00:00

Size bugün yararlı, önemli, eğlenceli, hüzünlü, kahkahalar atacağınız, ağlayacağınız bir sözlüğü tanıtacağım.‘İsyankár Yüzyıl.’Kitabın şömizindeki bir reklam cümlesi, kitabın niteliğini yeterince tanıtıyor:‘İsyankár Yüzyıl’, başkaldırı çağının A’dan Z’ye ansiklopedisi.Bütün bireysel ve kolektif karşı çıkışları içinde toplayan dev bir kaynak.’Klişe bir söz vardır. Aklına ne gelirse, diye söze başlarız, burada bulursun, cümlesiyle bitiririz.Bir anlamda bu sözlük için doğru bir benzetme.Ne var ki, birçok madde şimdiye kadar aklımıza gelmemiş olabilir; İsyankár Yüzyıl, gazete manşetlerinde, dergi sayfalarında gördüğümüz adlar, olaylar, bir yüzyıla nasıl damgasını vurmuş, bizi nasıl değiştirmiş, dedirten bir kaynak.Bu tür sözlükleri çok severim. Bütün kitabı kafanızı kaldırmadan okuyamazsınız, zaten gereği de yoktur.Bir müzik parçasını dinlerken, siyasal olayın kahramanıyla ilgili bir yazı okurken, olumlu ya da olumsuz toplumsal bir habere takılmışken, bu sözlüğe mutlaka bakmak zorunda kalacaksınız.İsterseniz Beatles hakkında bilgi edinin, isterseniz 68 Kuşağı’nın nasıl ortaya çıktığını, felsefesini okuyun, isterseniz Stravinski’nin ünlü bestesi İlkbahar Áyini’nin ilk icrasında nasıl yuhalandığını görüp şaşırın.Yok yok, şaşırmayın. İnsanların çoğu yeniliklere karşıdır, onları algılamaları için bazen yüzyıllar geçebilir. İşte bu ansiklopedi, aynı zamanda idraklilerle idraksizlerin savaş alanından kesitler sunuyor bize.ZİHİN JİMNASTİĞİ YAPAR GİBİ OKUYACAKSINIZSözlüğün bize ilettiği tek bir mesaj var.Uysal insanlar, mülayimler bırakın çağı, kendilerini bile değiştirecek zekádan, güçten yoksundurlar.Onlardan ne özgürlük hareketlerini, ne devrimleri, ne yenilikleri bekleyin. Onlar rutinin kölesidir.İsyankár Yüzyıl, A’ dan başlayıp Z harfiyle son buluyor.Aslında canınız istedikçe madde madde okuyun diyorum ama elinize ilk aldığınızda şöyle bir sayfaları çevirmekte yarar var. Hem kitabın havasını teneffüs edersiniz hem de yüzyılımızın önemli olaylarını, kişilerini şöyle bir anımsayarak bir zihin jimnastiği yapabilirsiniz.Okurlarıma salık verdiğim bu sözlüğün yazılış üslubuna onların dikkatini çekmek isterim. İlk satırda fark edeceklerdir ki, katı, klasik bir üslupla yazılmamıştır.Renkli, atılgan, yer yer keskin eleştirilerin okuma gücünü yükselttiği, çoğu zaman öznel olmaktan korkmayan ama öznelliğin izinde belgesizliğin ve bilgisizliğin duvarına çarpmayan çağdaş bir anlatım.Elveda Başkaldırı kitabını Ertuğrul Özkök şöyle noktalamıştı:‘Elveda Başkaldırı. Bir başka randevuda buluşmak üzere.’İsyankár Yüzyıl’ın ‘Başkaldırının Sonu mu?’ başlıklı maddesinden bir bölümü aldım yazıma:‘Başkaldırı Avrupa’da dul bir fikirdir. Ve kısa sürede tekrar bir arkadaş ya da koca olması zor gözükmektedir.Hálá yararlı, dağıtıcı bir güç gibi gözükebilmek için geçmişteki afişleri, duvar yazılarını karıştırmak zorundadır.’İki yazar başkaldırıya veda töreninde buluşmuşlar.Kitaplığınızda bulunması gereken bir ansiklopedi. Sık sık başvurma gereksinimi duyacağınızdan kuşkum yok.DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİSenaryo Bülent Oran - İbrahim Türk - DergahDidár-ı Hürriyet - Sacit Kutlu - Bilgi ÜniversitesiTürk Argosu Üzerinde İncelemeler - Halil Ersoylu - L&MAraf - Elif Şafak - MetisCesaretin Ötesinde - Namık Doymuş - DoğanALINTILARAsi Gençler22 Haziran 1961’de bütün Fransa ‘asi gençler’i ve rock and roll’un karanlık yüzünü keşfetti. Nation Alanı. Salut les Copains dergisinin Avrupa sayısı da çıkmıştır bu tarihte. On binlerce genç Johnny Hallyday, Richard Anthony, Sylvie Vartan gibi isimlerin çıkacağı sahnenin çevresini doldurmuştur. Yirmi bin kişi beklenirken yüz bin kişi gelmiştir. Ağaçlar, elektrik direkleri, evlerin çatıları gençlerle doludur. Duvarlar bütün gece rock müziği sesleriyle titrer. Gençler her yerde, kaldırımlarda, kafe önlerinde, meydanlarda dans ederler, şarkılar söylerler, sevişirler...Beat KuşağıABD’de, savaştan sonra, ellili yıllar dönemecinde, kendilerini ifade etmek isteyen, bu amaçla dil arayışı içinde olan, yaşayan ve titretici bir dil arayan, egemen değerlerle daha çok sorunsal bir ilişki içinde olan bu gençler, Birinci Dünya Savaşı’nın karamsar ve uyumsuz gençleri ağabeyleri, Hemingway, Thomas Wolfe, Dos Passosların ‘yitik kuşak’ından, aynı başkaldırı duyarlığı, aynı özlemleri, aynı duyguları paylaştıklarını anladılar. İçlerinden biri, Jack Kerouac, bu kuşağa ‘beat kuşağı’ adını vermiştir.BikiniEn küçük hale sokulmuş ‘iki parçalı’ mayo 5 Temmuz 1946’da Fransız terzi Louis Reard tarafından tanıtılmıştır. Bu olaydan dört gün önce de Amerikan ordusu Marshall Adaları’ndan birine, Bikini Mercanadası’na üçüncü atom bombasını atıyordu (savaş sonrası ABD’nin deneme programlarının ilki). Bu spektaküler haberin, gazetelerin birinci sayfalarında yer alarak kendisinin buluşunu gölgede bırakacağından korkan Reard bu küçücük mayolara bombalanan adaların adını verdi. Mayo çok kısa sürede bombadan daha fazla önem kazanacak ve her yerde adını duyuracaktır.Blucin1853’te San Francisco’ya Bavyera kökenli Yahudi bir işportacı gelir, bir akrabasını aramak için. Levi Strauss adlı göçmenin bavullarında çadır ve araba örtüsü yapımında kullanılacak bezler vardır. Sokakta yanına yaklaşan ve çadıra değil pantolona ihtiyacı olduğunu söyleyen bir altın arayıcısı Levi Strauss’ta bezi uzunluğuna keserek bir işçi tulumu üretme ve buna Levi’s adını verme fikrini doğurur. 1860’ta kayınbiraderleriyle Levi Strauss&Co firmasını kurar. Cepleri tutturmak için çivi perçinlerini Jacob Youhes bulur. Logo etiketi 1873’te, kemer köprüleri 1922’de bulunmuştur. HackersSeksenli yılların başında ABD’de, Pentagon’un bilgisayarlarında Zap diye bir şey dolaşıp durur. Aynı tarihlerde İngiltere’de bir telekom elektronik mağazasına giren Triludan eğlence olsun diye dolar kurunu değiştirir ve Edinburg düküyle dalga geçer. 1983’ten itibaren Hollywood bu modern korsanları War Games’te över: Kamuoyu bir hacker’ın, odasında pusuya yatmış on beş yaşında bir çocuk olabileceğini öğrenir...‘Bir insanı öldüren küçük şeylerdir, savaş ya da veba öldürmez insanı... patlayan ampul, bir dizanteri krizi sırasında tuvalet kağıdı olmaması, biriken faturalar... kopan bağcık öldürür insanı...’ (Bukowski)*‘Başkaldırıyorum, demek ki varız’ (Başkaldıran İnsan 1951) (Albert Camus)*‘... Ben sistemlere karşıyım, en kabul edilebilir sistem hiçbir sisteme sahip olmamaktır.’ (Tristan Tzara)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!