Güncelleme Tarihi:
Bu yıl moda dünyasında, tarihi dizilerin de etkisiyle Osmanlı motiflerine olan ilgi arttı. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Bu trend, son yıllarda tüm dünyada büyük bir ivme yakaladı. Doğu’nun mistik, gizemli dünyası, birçok sanat dalına ilham kaynağı oluyor artık. Türkiye’de ise her zaman olduğu gibi gecikmiş bir farkındalık durumu var. Önce dünyada akımların etkisini görüyorlar, sonra takipçi olmaya başlıyorlar. Benim tasarımlarımın satış grafiğini yükselten de daima yabancılar. Ürünlerimin satışta olduğu Atatürk Havalimanı’nda ve Galata’daki Atelier55 mağazasında yabancı alıcıların sayısı çok daha yüksek. “Muhteşem Yüzyıl” gibi popülaritesi yüksek bir dizi, Türk alıcıyı da uyandırdı. Demek ki ülkemiz insanı ancak çok popüler olan akımları takip etmeyi tercih ediyor. Yani yenilikçi ve öngörülü ifadelerden maalesef ürküyor. Bu da bizim hâlâ cesaretli olmadığımızı gösteriyor.
SÜRÜ MANTIĞIYLA HAREKET EDEN BÜYÜK BİR KİTLE VAR
Türk kadını, tarzını oluşturmak konusunda cesaretsiz mi sizce?
- Hâlâ sürü mantığıyla giyinen büyük bir kitle var. Kendi üzerinde nasıl durduğuna aldırış etmeden popüler olan her modeli, deseni, markayı veya akımı körü körüne takip edenlerin sayısı hiç de az değil. Fakat genç jenerasyondan çok umutluyum. Kendi tarzlarını oluşturan, daha özgüvenli gençlerin sayısı artıyor. Bu kişilerin marka bağımlılığı da daha az. O yüzden markamın daima gençler tarafından fark edilmesine gayret ediyorum.
Peki gençlerin Osmanlı motiflerine ilgisi nasıl?
- İlk koleksiyonumun, gençlerin dikkatini çekecek çok önemli bir vurgusu vardı. Teknolojiyi padişahlarla bir arada kullandım. Baskılarımda ve desenlerimde, müzik ve sanata düşkünlüğüyle bilinen Sultan III. Selim’i iPod dinlerken kullandım mesela. Bu kilit bir fikirdi, gençler bayıldı. Tabii Kıvanç Tatlıtuğ, Ajda Pekkan, Teoman gibi ünlü isimlerin tasarımlarımı tercih etmesi de gençlerle bağımı kuvvetlendirdi.
İFW’YE LALELİ KÖKENLİ MARKALAR HAKİMİYET KURDU
Neden sizi moda haftalarında göremiyoruz?
- Amacına uygun organizasyonların içinde olmayı tercih ediyorum. Yabancı basın ve alıcı grupları konusunda yeterlilik kazanmamış bir yapı benim için uygun değil. Örneğin İFW’de (İstanbul Moda Haftası) bu sezon ciddi sayıda bir modacı firesi vardı. Özlem Süer, Bahar Korçan, Hakan Yıldırım, Hatice Gökçe ve İdil Tarzi gibi önemli tasarım markaları ve isimler ortada yokken, moda haftasında bizi temsil edenler kimler olacak, merak ediyorum...
Bu organizasyonun amacına hizmet etmediğini mi düşünüyorsunuz?
- Doğru ve amaca hizmet eden bir moda haftası, hem sektör hem de ülkenin tanıtımı için tabii ki çok önemlidir. Fakat Laleli kökenli markaların hakimiyet kurduğu bir İstanbul Moda Haftası’nın, dünyaya Türk modası adına nasıl bir mesaj taşıyacağını bilemiyorum. Zaten bu sezon Batılı alıcı grupları yerine, Ruslar’ın ilgisi daha yoğunmuş. Bu sonuç düşündürücü değil mi?
TASARIM DA İNDİRİME GİRER
Tasarım ürünler indirime girer mi?
- Tabii ki girer. Sezon sonlarında, hatta artık sezon sonunu bile beklemeden birçok tasarım markası ciddi indirimler yapıyor. Zaten koşullar da buna mecbur tutuyor. Gönül ister ki klasik olmuş bazı ürünler hiçbir zaman hiçbir satış noktasında indirime girmesin. Fakat rekabet koşulları bunu olanaksız kılıyor. Benim bildiğim kadarıyla indirim sezonu yaşamayan tek marka Louis Vuitton.