Güncelleme Tarihi:
Müezzin Musa’nın tayini Beypazarı’ndan İstanbul’a çıkar ve Galata’da küçük bir camiye gelir. Yerleştiği lojmanın karşı dairesinde rahibe adayı Clara yaşamaktadır. İstanbul’un aristokrat ailelerinden birine mensup olan sahaf Yakup Demir, Clara ve Musa’nın yolları Galata’da buluşur. Üç farklı hayat kesiştiğinde ortaya sıcak, neşeli- hüzünlü bir öykü çıkar. Müezzin Musa’nın gün geçtikçe Clara’ya aşık olması ve fakat ifade edememesi bir başka hüzünlü hikayenin başlamasına neden olur. Musa, Clara ile yakınlaşmaya çalışırken bir yandan da sahaf Yakup Demir’in dünyasına girer. Bu süreç müezzinin hayata bakışında değişik kapılar açar. Musa artık İstanbul’a geldiği günden farklı biridir. Yakup Demir’in yaşamında ortaya çıkan büyük bir sürpriz, hepsinin hayatını altüst eder.
Uzak İhtimal filminin özeti aşağı yukarı böyle. Mahmut Fazıl Coşkun, böyle bir film yapmaya iki yıl önce karar vermiş. Niyeti, imkansız aşk üzerine bir film yapmakmış. Bu imkansızlığın kaynağını ararken ayrı dinlere mensup iki kişiyi birbirine aşık etmeyı düşünmüş.
Senaryo çalışması bir yıldan fazla sürmüş, metin dört kere değişmiş. Senaristlerden Tarık Tufan “Mahmut bize kafasından geçeni anlattığında, hikayenin, gerçek ve inandırıcı olması için uğraştık. Böyle bir aşk nasıl gelişir sorusuna çok kafa yorduk” diyor. Diğer senarist ve başrol oyuncusu Görkem Yeltan’a göre, bu bir aşk hikayesi ama aşk fonda kalıyor. Hikaye daha çok söylenemeyenler etrafında dönüyor. “Bazı şeyler söylenir, çatışmalar doğar ve hayatın akışı değişir, bazı şeyler söylenemez, ama çatışma yine vardır. Film bu iki durumu da gösteriyor. İnsan söyledikleriyle değil gizledikleriyle insandır demiş bir düşünür. Bizim filmimizin üç kahramanı söylediklerinden çok söyleyemedikleriyle bir dünya kuruyorlar.”
Rotterdam Festivali’ne nasıl kabul edildi
Mehmet Fazıl Coşkun anlatıyor: Filmi vizyona sokmak için çalışıyorduk. Kurgucumuz Çiçek Kahraman, “Rotterdam Film Festivali’nin düzenleme komitesinde birini tanıyorum. Filmi göndermemi ister misiniz?” diye sordu. Biz de gönder dedik. Bir süre sonra Çiçek’in arkadaşı aradı, “Filminizi çok beğendim. İlk film olmasına rağmen, görüntüleri, sesi, dili çok olgun buldum. Yarışma jürisine önereceğim” dedi. Ve filmimiz Japonya, Amerika, İngiltere, İran, Kore gibi ülkelerden seçilmiş 14 filmin arasından finale kaldı. Final 31 Ocak’ta.
Filmin başka yerlere çekilmesinden korkarım yoksa Ahmet Hakan’la bir sorunum yok
? Nerede ve nasıl bir evde dünyaya geldiniz?
- Benim babam memur olduğu için Doğubeyazıt’ta dünyaya geldim. Fakat oraları hatırlamıyorum. Çok küçük yaşta ayrılmışız. Sonra çeşitli kasaba ve şehirlerde okul hayatıma devam ettim. Son durak Silivri. Babam orada emekli oldu. İlk gençlik yıllarım yaz kış Silivri’de geçti. Üç kardeşiz. Ahmet ortanca, benden yedi yaş büyük. Ondan üç yaş büyük bir ağabeyim daha var.
? İmam hatip mezunu musunuz?
- Hayır.
? Çok muhafazakar bir aileden geldiğinizi biliyorum. En küçük çocuk olduğunuz için mi imam hatip lisesine gönderilmediniz?
- Küçük olmak avantajlıydı. Daha özgür bırakıldığım söylenebilir. Ama ailem o eğitimden çok da memnun değildi. Benim şimdi çok net hatırlayamadığım birtakım sorunlar yaşamışlardı.
? Ağabeylerinize hiç özenmediniz mi?
- Belki çocukken ama sonradan düz lisede okuduğuma memnun olduğumu hatırlıyorum.
? Bir yönetmen neden Yıldız Teknik Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği okur?
- Bizim zamanımızda bir öğrenci başarılıysa ya mühendis olmalıydı ya doktor. Ben lisede matematik okudum, sayısal alandan imtihana girdim, mühendisliği kazandım. Okula girdiğim ilk ya da ikinci yıl mühendislik yapmamaya karar vermiştim. O zaman bir sinema merakı çıktığını çok net hatırlıyorum.
? Bu merak nasıl ortaya çıktı?
- Bir film izleyerek falan değil. Sinemaya başlama hikayem çok daha içeriden. Ailem için Yıldız’ı bitirmeliydim. Çünkü onlara sinemacı olmak istediğimi söylediğimde önce okulunu bitir sonra bakarsın demişlerdi. Kolay bir okul olduğu için hiç zorlanmadan bitirdim.
? Evde elektrik işlerini kim yapar?
- Bir şey öğrenip öğrenmediğimi mi soruyorsunuz? Sıfır. Ben priz bile değiştiremem!
? Nerede sinema okuyacağınıza nasıl karar verdiniz?
- Bir ara İran’a gidip sinema okumayı, bir ara Rusya’ya gitmeyi falan düşündüm. Ayşe Şasa çok yardımcı oldu. Önce İran’a git demişti ama sonra Rusya’ya git dedi. Yurtdışında pek çok okul araştırıldı. Türkiye’de fazla alternatif yoktu. Birtakım insanların yardımıyla Amerika’daki okulu buldum. ? İran, Rus sineması gibi alternatif sinemaların üzerinde dururken neden Amerikan sinemasında karar kıldınız? - Bilinçli bir tercih değildi. Ben Hollywood sineması öğreniyorum diye gitmedim. Amerika’da okulda dünyanın en geniş arşivi var. İran sineması haftası, Latin Amerikan sineması haftası, Fransız sineması haftası da yapılıyor. California Üniversitesi gerçekten çok iyiydi. Faydalı bir üç yıl geçirdim. Okul bittikten sonra çalışma kartı verdiler, New York’ta altı ay geçirdim. Ama yaşam şartları çok zordu. Geçinmek için pazarcılık bile yaptım. Kek, kurabiye falan sattım.
? Türkiye’ye döndükten sonra neler yaptınız?
- 2000’de Türkiye’ye döndüğümde burada ekonomik kriz vardı. Yılda beş altı film ya yapılıyordu, ya yapılmıyordu. Ben de daha yeni mezundum, bir film yapamazdım. Ahmet’in vasıtasıyla Kanal 7’ye girdim. Benim için korunaklı bir alandı. Amacım tabii sinema yapmaktı ama belgeselle başladım.
? Ahmet Hakan’la nasıl bir ilişkiniz var?
- Hem sıcak hem mesafeli... Bizim ailede böyledir. Ben Amerika’dayken biraz uzaktık, döndükten sonra daha sıcak bir ilişkimiz oldu. Kanal 7’de birlikte çalıştığımız için yakınlaştık. Şu anda da gayet iyi bir ilişkimiz var. Karşılıklı apartmanlarda oturuyoruz.
? Büyük ağabeyinizin de sakalları var mı?
- Yok. Aslında benim de yok! Üç haftada bir tıraş oluyorum, siz üçüncü haftaya denk geldiniz.
? Ahmet Hakan filmi izledi mi?
-İzledi. Beğendi, biraz komik buldu. Filmde esprili bir kurgu var. O da bunu fark edenlerden biri.
? Bu filmden sonra herkes sizi Ahmet Hakan’ın kardeşi olarak anacak. Bu sizi rahatsız eder mi?
- Ahmet Hakan’ın kardeşi olarak anılmanın bir problemi yok. Sadece filmin başka yerlere çekilmesinden, bunun da filme zarar vermesinden korkarım.
? İnsanlar değişim geçiren müezzin ile Ahmet Hakan arasında bir paralellik kurabilir?
- Aslında öyle bir paralellik yok. Müezzinin geçirdiği değişim, Anadolu’dan İstanbul’a gelen birinin yaşadıkları. İnşallah oralara çekilmez.