Mucize diye bir şey var, ben kanıtıyım

Güncelleme Tarihi:

Mucize diye bir şey var, ben kanıtıyım
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2013 00:00

Bond kızı Olga Kurylenko, son filmi ‘Oblivion’da Tom Cruise’la birlikte dünyayı kurtarıyor. Gişe rekortmeni filmler kadar bağımsız sinemada yer alan yıldız “Hayatım bir masal” diyor.

Haberin Devamı

Ukraynalısınız. Küçükken ‘Alien’ dışında Hollywood filmi izlemediğinizi okudum. Doğru mu?
- Evet. Ara sıra çalışan bir sinema salonu vardı. O zaman da sadece ‘Alien’ oynuyordu. Çocuktum ve çok korktuğumu hatırlıyorum.

Öyle bir dünyada oyunculuk nereden çıktı?
- Annem okulda çalışıyordu. Bir gün okul tiyatrosunun provalarını gördüm. Konferans salonunun dışında bir pencere vardı. Ve saatlerce oradaki öğrencileri izlerdim. Aklımdan “Ben de bunu yapmak istiyorum” diye geçirirdim. Anneme söyledim. Tiyatro hocası çok küçük olduğum için kabul etmedi. 11 yaşıma kadar bekledim ve sonunda o gruba girdim. Oyunculuk kariyerim orada başladı.

Oyunculuğu Ukrayna’daki hayatınızdan bir kaçış yolu olarak mı gördünüz?
- Çocukken politik durum beni rahatsız etmiyordu. Umrumda da değildi. Sadece annemle büyükannemin politika üzerine tartıştıklarını duyardım. Ama rahatsız olmazdım, kötü bir çocukluk geçirmedim. Yani amacım kaçmak filan değildi. Oyunculuk eğlenceli görünüyordu, onun için istedim.

Haberin Devamı

Peki sonra?
- Ne kadar çok şey öğrendiğimi fark ettim. Çocukken aldığım o drama dersleri bana kelimeler üzerinde düşünmeyi, bir şiiri anlamayı, görüntüleri görmeyi öğretti. Yani, sadece kelimeleri görmeyi değil, gerçekten görmeyi.... İnsan çocukken bazen şiir ezberlemesi gerekiyor. Ben oyunculuğa başladıktan sonra kelimelerin ardındaki duyguları gördüm.

Mucize diye bir şey var, ben kanıtıyım

MODELLİK DAHA ZORDU

Eskiden modellik yapıyordunuz. Hangisi sizi daha çok zorluyordu peki?
- Oyunculuk çok daha yoğun ve daha zor bir iş. Daha fazla bağlılık ve araştırma gerektiriyor. Modellikte uyanıp işe gidiyorsunuz. Oyunculuk daha anlatımsal.

Hollywood yıldızlarının masalsı hikâyelerine alıştık. Sizin de öyle bir keşfedilme hikâyeniz var mı?
- Evet. Moskova metrosunda devasa bir kalabalığın arasında keşfedildim. Annemle birlikte bir yere gidiyorduk. Klasik hikâye benim de başıma geldi; Bir menajer kartını verdi, birkaç yıl sonra Vogue’dan Marie Claire’e tüm moda dergilerinin kapağını süsleyen bir yıldız olmuştum. Gerçek anlamda mucizeydi. Sadece kitap ve filmlerde olmuyormuş. Ben mucizeler olduğunun kanıtıyım, işte, benim de başıma geldi! Bir masalı yaşıyorum.

Haberin Devamı

TOM CRUISE’LA KİMYAMIZ UYDU

‘Oblivion’da sizi çeken ne oldu?
- Öncelikle senaryo.  Orijinal bir hikaye ve çok güzel anlatılmış bir aşk var. Tabii bir de Tom Cruise. Benim oynadığım karakter, Jack’in (Tom Cruise) dünyaya düşen, uzay gemisinde bulduğu bir kazazede. Ben kazadan sağ kurtuluyorum. Dünya harap edilmiş ve burada hayat kalmadığı için insanlar başka gezegene göç etmiş. Cevaptan çok soru işaretleri barındıran bir rol.

Prodüksiyonun büyüklüğü açısından ‘Oblivion’ ile rol aldığınız Bond filmi ‘Quantum Of Solace’i birbirine benzetiyor musunuz?
- Evet ama ‘Oblivion’un setleri dudak uçuklatıcıydı. Yönetmenimiz Joe Kosinski ve Tom Cruise’la çekimlerden önce tanıştık. Bunun yararı oldu. Kimyamız uyuştu ve bu, filme de yansıdı.

Haberin Devamı

Yine bol bol yeşil fon önünde miydiniz?
- Evet. Uzay gemisinin içinde geçen tüm sahneler yeşil fonda çekildi. Farklı açılardan çekim yapabilen monteli kameralarla dengeleme halkasının içine oturduk. İnanılmazdı.

TOM CRUISE’U SAATLERCE İZLEYEBİLİRİM

Rol arkadaşım Tom müthiş, büyüleyici bir insan. Hayatta istediği her şeyi yapabiliyor. Sette hem oyuncu hem de yapımcı. Onu saatlerce izleyebilirim. Aynı zamanda cömert ve destekleyici. Benim çekimlerim sırasında başka bir yerde olması gerekiyorsa bile bana destek olmak için orada kalmakta ısrar ediyordu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!