Mr. Bean Kelebek’e konuştu: Ağlatmayı beceremem

Güncelleme Tarihi:

Mr. Bean Kelebek’e konuştu: Ağlatmayı beceremem
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2011 05:00

Peter Sellers, Charlie Chaplin, Jaques Tati gibi ekol komedyenler arasında gösterilen, “yaşayan en komik adam” kabul edilen Rowan Atkinson, nam-ı diğer Mr. Bean, Londra’da Ayşegül Ekinci’nin sorularını yanıtladı. Bir James Bond parodisi olan son filmi “Johnny English’in Dönüşü”nde (Johnny English Reborn) yine kılıktan kılığa giren Atkinson, hiç aklında yokken nasıl komedyen olduğunu, milyonları kahkaya boğan Mr. Bean karakterinin nasıl doğduğunu anlattı.

Haberin Devamı

O, dört çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu... Çok iyi bir eğitimin ardından Newcastle Üniversitesi’ne girdi. Snra Oxford Üniversitesi’nde mühendislik master’ı yaptı. Oxford’dayken Drama Derneği’nnin çalışmalarına katıldı. Sonunda mühendislik eğitimi almış bir komedyen olarak halkın karşısına çıktı.

1983’te dünyayı “Mr. Bean” karakteriyle tanıştıran Rowan Atkinson, kariyerinin başlarında bugün ti’ye aldığı “James Bond” filmlerinde de oynadı. 1983’te çekilen “Asla Asla Deme”de (Never Say Never) rol alan usta komedyen, “Dört Nikah Bir Cenaze”, “Tabana Kuvvet”, “Scooby Doo”, “Aşk Her Yerde” filmleriyle çıkışını sürdürdü.          

1997’de “Mr. Bean”i ilk kez sinemaya uyarlayan Atkinson, ikinci “Mr. Bean” filmi olan “Mr. Bean Tatilde”den sonra serinin devamını getirmeyeceğini açıkladı. “Gündelik yaşamımda fark etmeden o kadar çok mimik yapıyorum ki, Mr. Bean bu tiplemelerden doğdu” diyen komedyen, şimdi de sakar ajan Johnny English olarak seyirci karşısında...

BELDEN AŞAĞI ESPRİ YAPMADAN GÜLDÜRMEK ZOR
  
Bir karakter yarattınız ve o sakar adama tüm dünya güldü. Mr. Bean nasıl doğdu?  

- Mr. Bean’i aslında ben yaratmadım. Ya da şöyle açıklayayım; gündelik hayatımda yaptığım mimikleri fark eden yönetmen arkadaşlar benden bir Mr. Bean yarattılar. Yani ben, bilinçli bir şekilde Mr. Bean olmadım. Çok mu karışık anlattım?

Yoo, ben anladım. Peki insanları güldürmek kolay mı?

- Hiç kolay değil. Belden aşağı espri yapmadan insanları güldürebilmek aslında ciddi bir iştir. Bu, ciddi bir yetenek ve teknik ister. Ekol olan komedyenlere baktığınızda, hepsinin üslubunun birbirinden farklı olduğunu görürsünüz.

Sizin başarınızın sırrı ne? Doğuştan gelen yeteneğiniz sayesinde mi yoksa tekniğinizle mi güldürüyorsunuz?

- Bunu ayırt etmek imkansız. şöyle diyelim, yetenek olmasa tutunamazsınız, fark edilmezsiniz. Ama tekniğiniz iyiyse, kalıcı olursunuz. Ben fiziksel komedi ve kara mizahı karıştırıyorum. Vücut dilimi çok kullanırım.

Bunu bilinçli olarak mı yapıyorsunuz?

- Hayır, bilinçli değil. Ama sanılmasın ki gündelik yaşamımda böyle garip ifadelerle, tek kaşı kalkık halde dolaşıyorum.

Ama öylesiniz! Siz belki fark etmiyorsunuz ama konuşurken yüzünüz aynı Mr. Bean gibi oynuyor. Öte yandan çok da ciddisiniz.

- Galiba Mr. Bean ile çok özdeşleştim. O yüzden... Aslında hayatı ciddiye alırım, kamera karşısına geçtiğimde bambaşka biri olurum. Mr. Bean asıl o zaman ortaya çıkar.

JAMES BOND HIZLI JOHNNY İSE KOMİK

Hep güldüren adam olarak mı kalmak istiyorsunuz? Ağlatmayı denediniz mi hiç mesela?

- Bu benim şeçimim değil ama şimdiye kadar hep güldürdüm. Güldüren adam oldum. Zaten ağlatmayı beceremem. Eminim benden daha iyi ağlatan bir aktör bulabilirler. En iyisi ben, iyi olduğum sahada kalayım. Eğer kaliteli bir iş yapıyorsanız, hem ağlatmak hem de güldürmek çok zor iştir.

Lakabınız lastik yüzlü adam... Eşiniz dostunuz size güler mi?

- Gözümün içine bakarak gülmezler. Sanırım benim duruşumda bir komiklik var. Yoksa ciddiyimdir.

Gelelim Johnny English’e... “James Bond’mu yoksa Johnny English’mi” desem?

- Şimdi James Bond’a haksızlık etmeyelim. ıkisi de kendi kulvarlarında önemli ajanlar. James Bond çok yakışıklı, hızlı ama Johnny English de karizmatik ve komik. Bir de dürüst. Kararı siz verin.

“Johnny English’in Dönüşü”, sakar ajanın geri dönüşünü müjdeliyor. Sizin için bu filmin önemi nedir?

- İlk Johnny English’i yaptığımız zaman ortaya çok güzel bir komedi ajan filmi çıktı. Öyle sahneler oluyordu ki, gülmekten çekim yapamıyorduk. Aslında ikinci filmi yapmakta geç bile kaldık. Johnny English iyi kalpli, iyi niyetli bir adam. Dürüstlüğü ve düzlüğü yüzünden, ajan olarak üstlendiği görevleri başarmasını istiyorsunuz. Otomatik olarak izleyici bu sakar ajanı seviyor, ona kızamıyor. En kolay pozisyonlarda bile işi ıskalamak da ayrı bir hünerdir.

Haberin Devamı

OLIVER PARKER (YÖNETMEN): TÜRKıYE’YE HAYRAN KALDI

“Johnny English’in Dönüşü”nün yönetmeni Oliver Parker, komedi tarzı ajan filmi yapmanın kolay olmadığını belirtiyor ve son filmi hakkında şunları söylüyor:
“Ben bu filmi daha çok uluslararası bir film olarak gördüm. Ve baştan bu niyetle başladım. Çok da heyecanlıydım başlarken, çünkü önceki filmden farklı olsun istiyordum. Bu nedenle, tıpkı James Bond filmlerinde olduğu gibi güzel kadınlarla dolu bir casting yaptık. Ortaya güzel bir iş çıktı. Ama söylemeden geçemeyeceğim, birçok güzel sahneyi montaj aşamasında kesmek zorunda kaldık. ışte en çok o sahnelere üzülüyorum. James Bond filmleriyle yarışabilirdik. Ayrıca, Rowan Atkinson da müthiş bir Bond yani Johnny English oldu. O iyi bir komedyen değil, çok iyi bir aktördür. ınanılmaz yeteneklidir. Onunla çalışmak ayrıcalık...”

Parker, geçtiğimiz ilkbahar aylarında dört günlüğüne Türkiye’ye geldiğini de sözlerine ekledi. Gördüklerinden çok etkilenen Parker, şimdi Türkiye’yi öve öve bitiremiyor, hatta setindeki tüm oyunculara da burayı görmelerini öneriyormuş.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!