Oluşturulma Tarihi: Şubat 02, 2006 17:43
Müziğin akıl hastalıkları tedavisindeki rolünü araştıran bilim adamları, Mozart’ın müziğinin akneden Alzheimer’a, çok sayıda hastalığın tedavisinde diğer bestecilerin eserlerinden daha etkili olduğunu ileri sürüyorlar. Fakat iddialar hep kişisel öykülere dayanıyor.
Wolfgang Amadeus Mozart, 27 Ocak 1756 yılında doğdu. Bestecinin doğumunun 250. yıldönümünün çeşitli etkinliklerle kutlandığı 2006 yılında hayranları büyük bir olasılıkla Mozart’ın müziğine doyacak. Bu arada bestecinin 35 yıllık kısa yaşamının, birbiriyle çelişen ve çoğunluğu varsayımlara dayanan öyküsü yeniden tartışmaya açılacak. Çok sayıda kaynak Mozart’ı, daha küçük bir çocukken, babası Leopold’ün gözetiminde Avrupa’nın müzik başkentlerinde, saraylarda konserler veren, genç yaşında yaptığı bestelerle herkesi kendine hayran bırakan, çocukça davranışlarıyla insanları şaşırtan dahi bir müzisyen olarak tanıtır. Time dergisinin 16 Ocak sayısında yer alan araştırmaya göre, aynı kaynaklar bestecinin son yıllarında büyük yoksulluk çektiğini ve öldüğünde Viyana’daki yoksullara ait St.Marx Mezarlığı’na gömüldüğünü yazar.
Mozart şifa dağıtıyorDiğer taraftan kanıtlanmamış bir iddiaya göre -özellikle Amadeus filminde vurgulandığı üzere- Mozart, kendisini delicesine kıskanan saray müzisyeni Antonio Salieri’nin hırsının kurbanı olmuştur.Sanatçının iflah olmaz hayranları Mozart’ın tanrısal bir yeteneğe sahip olduğuna inanırken, günümüzün modern psikologları Mozart’ın çocukluk dönemine geri dönme arzusunu bastıramayan, sorumsuz ve gelişmemiş bir kişilik yapısına sahip olduğunu iddia ediyor. Salzburg’tan müzik eleştirmeni Herbert Brugger’a göre, Mozart bugün yaşamış olsaydı, Michael Jackson, Prince veya Robbie Williams arasında bir yerde, ünlü bir pop yıldızı olurdu. Biyografi yazarları Mozart’ın kişiliğini enine boyuna incelerken, son 10 yıldır Mozart çok daha farklı bir açıdan ele alınıyor. Bu yeni bakış açısına göre Mozart’ın müziği akneden Alzheimer hastalığına kadar çok farklı hastalıkların tedavisinde büyük yararlar sağlıyor.
Kişisel öyküHatta bazılarına göre bu müzik, çocukların zekalarını da geliştiriyor. Bu iddiaların bir kısmı sağlam bilimsel kayıtlara dayalı. Şikago’da bir sinir cerrahı, Mozart’ın bazı parçalarının bazı hastalarda sara nöbetlerinin sıklığını ve şiddetini azalttığını ileri sürerken, Irvine’daki Kaliforniya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bilim adamları, bazı Alzheimer hastalarının 10 dakikalık bir Mozart dinletisinden sonra zeka testlerinde daha iyi bir performans sergilediklerini tespit etmiş.Fakat Mozart’ın müziğinin yararları konusundaki iddiaların pek çoğu kişisel öykülere dayanıyor. Fransız aktör Grard Depardieu, çocukluk döneminde kekeme olduğunu ve bu rahatsızlığından Mozart dinleyerek kurtulduğunu söylüyor. Parisli ressam Katia Eliard 8 ay boyunca düzenli aralıklarla Mozart’ın müziğini dinleyerek 10 yıllık psikoterapiden daha fazla yarar sağladığını düşünüyor.
Ruhsal bozukluklaraEliard’ın tedavi olduğu Paris’teki Psikiyatri kliniğinin kurucusu doktor Alfred Tomatis, çocuklarda görülen ruhsal bozuklukların ve yetişkinlerdeki depresyonun Mozart müziği ile tedavi edilebileceğini ileri sürüyor. Geleneksel müzik terapistleri Tomatis’in yöntemlerine kuşku ile yaklaşırken, Polonya’da öğrenme zorluğu çeken çocuklar Tomatis’in yöntemleri ile tedavi ediliyor.
Londra’nın banliyölerinden Richmond’da oturan Jackie Hindley 6 yaşındaki oğlu Lawrence’ın bu yöntemden büyük yarar sağladığını ifade ediyor. Öğrenme zorluğu ve hiperaktivite sorunu olan Lawrence’ın birkaç seanslık Mozart terapisinden sonra konuşmalara daha aktif olarak katıldığı ve söylenenlere tepki verdiği gözleniyor.
Beyin gücüne dopingBu arada üzerinde en fazla tartışılan konu, Mozart’ın beyin gücünü artırdığı iddiası. Bu görüş ilk kez 1993 yılında saygın bilim dergisi Nature’da yer alan bir makalede bilimsel açıdan ele alındı. Makaleye kaynak oluşturan çalışmada, Mozart’ın "İki Piyano için Re Majör Sonatı"nın ilk bölümü kolej öğrencilerine dinletildi. Parçayı dinleyen öğrencilerin uzamsal testlerde daha başarılı olduğu gözlendi. Araştırmayı yürüten Wisconsin Üniversitesi’nden doçent Frances Rauscher -aynı zamanda viyolonsel sanatçısı- aynı testi laboratuar sıçanları üzerinde de uyguladı. Sıçanlara, daha annelerinin karnındayken ve doğduktan sonraki iki ay boyunca aynı sonat dinletildi. Daha sonra bir labirentin içine konuldu. Bu sıçanların üç grup sıçana oranla yollarını daha kolay buldukları izlendi. Diğer gruptakilerden ilkine "beyaz gürültü", ikincisine sessizlik, üçüncüsüne Amerikalı besteci Philip Glass’ın müziği dinletilmişti.
Mozart CD’lerine ilgiBu deneyden sonraki 10 yıl boyunca Rauscher’ın bulguları ciddi tartışmalara yol açtı. Bu çalışma başka bilimsel çalışmalara da temel oluşturduysa da Rauscher’in bu ilk çalışması medyada büyük yankı buldu ve "Mozart etkisi" adı verilen bir pop-psikolojisi trendinin ortaya çıkmasına yol açtı. Sonuçta Mozart’ın yapıtlarının yer aldığı CD’lere talep o kadar arttı ki, kayıt şirketleri Mozart’ı yeni isimler altında satarak büyük kárlar elde ettiler. Bu CD’lerin bazıları "Anneler ve Babalar için Mozart", "Yeni Doğan Çocuğunuzun IQ’sunu Artırmak için Mozart" gibi isimler altında satıldı. Öyle ki ABD’de bazı eyaletlerde Bu CD’ler anne babalara bedava dağıtılmaya başlandı.
Kendisi de şaşırdıRauscher bu gelişmeler karşısında büyük şaşkınlık yaşamakla birlikte bulgularının yanlış anlaşıldığını düşünüyordu: "Ben Mozart dinleyen insanların zeka düzeylerinde artış olacağını söylemedim. Söz konusu araştırmamın sonucunda Mozart dinleyen öğrencilerin uzamsal muhakemelerinin geçici bir süre için geliştiğine dikkat çektim. Oysa sanki ben Mozart dinleyen öğrencilerin IQ’lerinde kalıcı artışlar olduğunu söylemişim gibi algılanıyorum." Rauscher, bugün ilk bulgularını ileri araştırmalardan elde edilen sonuçların ışığı altında yeniden gözden geçiriyor. Son yapılan bilimsel araştırmalar, müzik dinleyen insanların beyinlerinde çok sayıda farklı bölgenin faal duruma geçtiğini gösteriyor. Ayrıca beynin müziğe tepki veren bölgeleriyle, uzamsal muhakemeden sorumlu bölgelerinin bir noktada kesiştiği de görülüyor. Ancak bazı müzik parçalarının beyni, niçin diğer parçalardan daha fazla uyardığı konusunda kimse kesin bir şey söyleyemiyor.
Müzik ve beynin etkinliğiMississagua’daki Toronto Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Glenn Schellenberg, Rauscher’in çalışmasını temel alarak, mutluluk duygusu uyandıran bir Mozart parçasının etkisi ile hüzün uyandıran Albinoni parçasını karşılaştırdı. Daha sonra İngiliz rock grubu Blur’ün müziğinin daha büyük bir etki yaratıp yaratmadığını test etti. (Bu sorunun yanıtı 10-11 yaşları arasındaki çocuklarda kesinlikle ’evet’ti). Hatta bir noktada Mozart’ın müziği ile Stephen King’in öyküsünü karşılaştırdı. Sonuçta Mozart’ı tercih eden dinleyiciler, müziği dinledikten sonra Stephen King’in öyküsüne göre daha üstün bir performans sergilediler. King’in öyküsünü tercih edenlerin performansı öyküden sonra yükselen bir trend izledi.
Farklı bir etkiBu sonuçlar, aralarında müzik ve ilaçların da olduğu çeşitli uyarıcıların beyindeki etkilerini araştıran bilim adamlarının bulgularıyla uyumluydu. Çok sayıda çalışma bugün, müziğin beynin iki yarıküresi arasındaki bağlantıları artırdığını ve güçlendirdiğini gösteriyor. Bu da beynin performansını ve "farkındalığını" artıran bir gelişme.Bu noktada bilim adamları Mozart’ın müziğinin sözgelimi Bach, Beethoven veya Chopin gibi klasik müzik bestecilerinin müziğinden farklı bir etki yarattığını araştırıyor. Kaldı ki Hindu ilahilerinden, dalgaların kıyıya çarpma sesine kadar çok sayıda sesin iyileştirici etkisi olduğu biliniyor. Paris Operası’nın direktörü Grard Mortier’e göre Mozart’ın müziği insanları sakinleştiren tek müzik değil. Mortier her insanın farklı bir müzik türünden yarar sağlayabileceğini söylüyor: "Bazı insanlar için Johann Sebastian Bach’ın Goldberg Varyasyonları, bazıları için Richard Wagner’in Tristan ve Isolde Operası’nın ikinci perdesi etkileyicidir. Bazılarının da Mozart’ın müziğ