Yurtdışından Türkiye’ye motosikleti ile gelen bir arkadaşım birkaç gün İstanbul’da motosiklet kullandıktan sonra şunu söylemişti; "Burada motosiklet kullanıp hayatta kalabilen herkes, dünyanın her yerinde (çölde, kutuplarda, ormanda) motosiklet kullanabilir." Durumumuz o kadar vahim. Arkadaşımın söylediği şey bizim sıkıntılarımızın sadece birisi ile ilgiliydi. Motosiklet sevdalısının trafikte hayatta kalma mücadelesi. Oysa daha neler var. ÖTV’sinden tutun da ehliyet almasına kadar her şey hicran dolu bir öykü. Oysa ki petrol ürünlerine gelen zamlar ceviz iriliğide dolu gibi kafamıza yağarken tüm ulaşım araçları içinde en avantajlı duruma gelen araç motosiklet olmalı. Otomobil ile ayda 200 YTL benzin masrafı olan birisi motosiklet ile bu masrafını dörtte bire düşürebilir. Ama satışlara bakıyoruz, hiç iyimser bir tablo yok. Dünyada Motosiklet kullanım oranlarına bakın;
Dünyanın çeşitli ülkelerinde 100 kişi başına düşen motosiklet sayıları; Tayvan’da 53, Tayland’da 24, İtalya’da 17, Japonya’da 11, İspanya ve Almanya’da 9, Yunanistan, Portekiz, Avusturya ve Hollanda’da 8, Fransa’da 4, Hindistan’da 3.5, Polonyo’da 2.5 ve Türkiye’de 1.6.
Gelişmekte olan ve gelişmiş pek çok ülkede motosiklet kullanma oranları bizim neredeyse beş-altı katımız. Peki nasıl olacakta Türk insanı motosikleti hayatının içine dahil edecek? Elbette bu iş için önce devlet büyüklerimiz yeşil ışık yakmalı. Görev sıralamasında ikinci sırada ise biz motosiklet sevdalılarına iş düşüyor. Motosiklet sevdalıları ile devlet arasındaki bağlantıyı sağlamak ise dernekler ve sivil toplum kuruluşlarına düşüyor. Bu konuda çalışan iki dernek var. Birisi daha önce de "Trafiğin ilacı motosiklet" sloganı ile öne çıkan Motosiklet Endüstrisi Derneği (MOTED) ve Motosiklet Sanayicileri Derneği (MOTODER). MOTODER son zamanlarda Türkiye’de motosikletin sorunları üzerine detaylı çalışmalar yapmaya başladı. MOTODER’e göre sorunlar şunlar,
Motosiklet devlet tarafından yaşama katkı yapan bir araç olarak ciddiye alınmamaktadır.
Ülkemizde motosiklet almak ve kullanmak çağdaş ülkelere göre zorlaştırılmıştır.
Motosiklet alım vergileri dünyanın birçok ülkesine göre çok yüksektir.
Avrupa ülkelerinde motosiklet için sadece KDV ödenir ve bunun oranı yüzde 7-22 arasında değişir.
Ülkemizde motosiklet için KDV oranı yüzde 18’dir
Motosiklet "lüks tüketim maddesi" sayıldığı için KDV’ye ilaveten yüzde 22-37 ÖTV (özel tüketim vergisi) ödenir
Böylece motosiklet alan kişinin ödeyeceği KDV + ÖTV toplamı yüzde 40-55’e ulaşmaktadır.
Bazı Avrupa ülkelerinde plaka-ruhsat işlemleri ücretsizdir, ülkemizde ise yaklaşık 100 Euro’dur.
Dünyadaki bazı ülkelerde 50 cc. mopedler bisiklet gibi kabul edilip plaka ve ruhsata tabi değildir.
Türkiye’de 50 cc. moped ile 1800 cc. büyük motor aynı plaka-ruhsat işlemlerine tabidir.
Çağdaş Avrupa ülkelerinde 50 cc. motosiklet kullanım yaş sınırı 16 olup, Türkiyede 18 dir.
Avrupa ülkelerinde 50 cc ile 125 cc. arası motosikletler otomobil ehliyeti ile kullanılabilir.
Türkiye’de 50 cc. motosikleti kullanmak için otomobil ehliyeti yetersiz olup, tekrar ehliyet almak gerekir.
Ülkemizde motosiklet sürüş eğitimi veren kuruluşlardaki eğitim kalitesi genellikle yetersizdir.
Türkiye’deki yol ve
trafik koşulları genellikle motosiklet sürücülerinin trafikteki durumlarını zorlaştırmaktadır.
Dünyadaki birçok ülkede motosikletlere özel park yerleri mevcut ülkemizde böyle olanaklar mevcut değildir.
Diğer ülkelerde sadece motosiklet sporları ile uğraşan ayrı federasyon varken ülkemizde otomobil ve motor sporları aynı federasyon bünyesinde yürütülmektedir.
Ülkemizde motosiklet sporları için gereken uygun yer konusunda yetersizlik vardır.
Ülkemizde motosiklet kullanıcıları trafikteki diğer sürücüler tarafından yeterli saygı ve anlayışı görmemektedir.
Satış ve satış sonrası hizmetlerinin güvenilir ve kaliteli bir şekilde verilebileceği bayilerin yetersizliği.
ÇÖZÜMLER VE ÖNERİLER
Buradaki sorunların pek çoğuna tüm motosiklet sevdalıları katılıyordur. Ya çözümleri? Öneriler şunlar;
Küçük hacimli motosikletlerin lüks tüketim maddesi olmaktan çıkarılması, vergilerin düşürülmesi,
50 cc. motosikletlerdeki plaka-ruhsat zorunluluğunun kaldırılması,
125 cc.’ye kadar olan motosikletlerin otomobil ehliyeti ile kullanılabilmesi,
125 cc.’ye kadar olan olan motosikletlerde ehliyet yaşının 16’ya indirilmesi,
Sürüş okullarındaki motosiklet eğitiminin daha etkin hale getirilmesi,
Büyük şehirlerde motosiklet park yerlerinin yapılması,
Belirli şehir ve caddelerdeki motosiklet yasağının kaldırılması,
Motosiklet federasyonunun ayrı örgütlenmesi ve yeterli bütçe ayrılması,
Köprü ve otoyollarda motosikletlere indirimli ücret tarifeleri uygulanması,
Motosikletlerin gezi veya sportif amaçlı olarak yurtdışına çıkışlarında kolaylık sağlamak
MOTODER, özellikle ÖTV’nin düşürülmesi konusunda olumlu gelişmeler olacağı konusunda ipuçları veriyor. Çok iyi bir
haber bu. Peki güzel, bizim adımıza bazı kuruluşlar girişimde bulunuyor ve bir şeyler yapıyorlar. Dikkat ederseniz işin üretici ya da distribütör tarafı üzerine düşeni yapmaya çalışıyor. Peki biz ne yapıyoruz? Sesini yükselten bir kaç motosiklet sevdalısı dernek var ama bir çatı altında buluşup tüm motosiklet sürücülerinin sesini duyurabilecek ortak bir oluşum yok (EMOK elinden geldiğince bir şeyler yapıyor, küçük olmalarına rağmen seslerini fazlasıyla duyuruyorlar ama yeterli değil). MOTED ve MOTODER’in muhatap alıp, motosiklet sürücülerinin isteklerini-ihtiyaçlarını paylaşabileceği bir ortak hareket platformu bulunmuyor. Yurt dışında ise bu ortak çalışmalar çok oturmuş ve etkili çalışıyor. Motosiklet sürücüleri otoyol bariyerlerinin güvenli olmadığını Avrupa Birliği seviyesinde öne çıkarıp otoyol bariyeri standartlarının motosiklet sürücülerinin güvenliğinin de düşünülerek yenilenmesini sağlayabiliyorlar. En sıra dışı örnek ise Fransa’da "kızgın motorcular" örgütü. Eğer motorcuların kafasını attıran bir gelişme olursa onbinlerce motosiklet sürücüsü yollara dökülüp medeni(!) şekilde seslerini duyuruyorlar. Biz daha trafikte varlığımızı bile kabul ettirememişken böyle bir şey yapsak ne olur bilmiyorum ama gerekirse o da yapılmalı. Ama öncelikle motosiklet sürücülerinin istek ve ihtiyaçlarını her platformda söyleyebilecek bir sivil toplum kuruluşu ihtiyacı şart.