OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 29, 2004 00:00
Edwin Moses dünyanın en hızlı 400 metre engelli koÅŸucusu olarak tanınıyor. 1989 yılında atletizme veda ettiÄŸi zaman iki altın ve bir bronz olimpiyat madalyası sahibiydi ve birbiri ardına 107 kez galibiyet kazanmış, dört kez de dünya rekorunu kırmıştı.Ed Moses Atlanta’daki Morehouse College’da fizik okudu. 20 yaşındayken 1976 Montreal Olimpiyatları’nda 47.64 saniye ile altın madalyaya hak kazandı. O dönemde kalp atış hızı kontrolü ve buz terapisi gibi rehabilitasyon yöntemlerini antrenmanlara dahil ederek dikkatleri üzerine çekti. 2000 yılından bu yana Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Etik Komisyonu üyesi ve doping ilaçlarının sporun dışında tutulması yönünde çalışmalar yapmakta. Laureus World Sports Academy baÅŸkanı. Bu kuruluÅŸun ana hedefi spor yoluyla sosyal deÄŸiÅŸimi gerçekleÅŸtirmek..Saygın bilim dergisi New Scientist, 48 yaşındaki ünlü atlete niçin geri dönmek istediÄŸini soruyorÊSizin yaşınızda bir insan atletizm müsabakalarına niçin katılmak ister?- Birinci nedenim kondisyon kazanmak, ikinci nedenim ise ciddi bir sakatlanmaya meydan vermeden saÄŸlıklı bir yaÅŸam sürmek. Benim yaşımdaki bir insan bu kadar yoÄŸun çalışırsa kesin kalp krizi geçirir. Antrenmanlara hazırlanırken çok dikkatli olmak gerekir. Burada iÅŸin püf noktası yarıştan çok önce antrenmanlara baÅŸlamak.Bu günlerde 400 metre engelliyi ne kadar zamanda koÅŸuyorsunuz?- Aslında ÅŸimdilik doÄŸru dürüst koÅŸamıyorum. Dizimde çok eskilere dayanan bir sorumun var. 1985 yılında bir minisküs yırtığı olayı yaÅŸadım. Ama bu, o dönemde bende ciddi sorunlara yol açmamıştı. Daha sonra geçen aÄŸustos ayında sorun yeniden baÅŸladıysa da antrenmanlarımı engelleyecek kadar rahatsız edici deÄŸildi. Engelleri rahatlıkla aÅŸabiliyorum. Ancak 1.000-1.150 metre koÅŸamıyorum. Hergün 6 veya 8 saat antrenman yapıyorum. 48 yaşında her gün antrenman yapmak o kadar kolay deÄŸil. Fakat kesinlikle inanıyorum ki eÄŸer dizimdeki sakatlık olmasa 400 metre engelliyi 50.5 saniyenin altında koÅŸarım. Dizim düzelirse ki düzeleceÄŸine inanıyorum bir kaç yıl içinde yine yarışacağım.Antrenmanlardaki yaklaşımınız ve hazırlanmanız her zaman çok farklıydı. Bilimsel bir altyapıya sahip olmanızın buradaki rolü nedir?- Atlanta, Morehouse College’da fizik okudum. Orada benimle birlikte 4-5 fizikçi, tıp ve mühendislik öğrencileri de atletizm yapıyordu. Akademik ortamların insanları harekete geçiren bir özelliÄŸi var. Bu dediÄŸim 1970’li yıllardaydı. DoÄŸal olarak bilgisayarlar, internet yoktu ve spor bilimi henüz emekleme aÅŸamasındaydı. Antrenmanlar konusunda bol mikktarda araÅŸtırma yapmaya baÅŸladım. Rakiplerime baktım ve neler yaptıklarını inceledim. Çok yakın bir arkadaşım Äžmühendislikte okuyordu- 110 metre engellide Ohio eyalet ÅŸampiyonuydu. Bu çocuk engelli koÅŸu konusunda bana çok ÅŸey öğretti.Beni esas ilgilendiren koÅŸunun artistik yönüydü. Yatakhane arkadaşım bir bale öğrencisiydi. Ä°kimizin yaptığı arasında çok büyük benzerlikler olduÄŸunu düşünürdüm. Ayrıca koÅŸuyu fiziksel açıdan inceledim. Bütün bunlar beni iyi bir atlet yaptı. Engelli koÅŸu, kaba kuvvete dayanan bir spor deÄŸildir. Adımlarım çok uzundu ve taşıyacağım fazla bir ağırlığım yoktu. Hiçbir zaman en güçlü ve en büyük olmak gibi bir iddiam olmadı. Eksikliklerimi hep baÅŸka yollardan telafi yoluna gittim.Nasıl telafi ettiniz?-Bütün bunlar hazırlıklarla ilgili. Diyetime dikkat ederek, gerinme çalışmaları yaparak, ağırlık kaldırarak, soluk alma egzersizleri yaparak ve laktik asidin vücuttan atılması gibi konularda araÅŸtırmalarımı yoÄŸunlaÅŸtırarak dayanıklılığımı artırmaya çalıştım. Kalp hızını kontrol eden monitörlerden ilk satın alanlardanım. Böylece 1980 yılında kalp atış hızım ile ilgili bol miktarda veri toplamış oldum. Bu verilerin ışığı altında sözgelimi yokuÅŸ aÅŸağı koÅŸarken kalbimin normal ritmine ne zaman döneceÄŸini hesaplıyabiliyordum. Bütün bunları gün boyunca kontrol edebiliyordum. Derken 1983 yılında ilk bilgisayarımı satın aldım. Bütün bu verileri bilgisayara yükleyip, basit grafik programları sayesinde performansımı çizelgelere döktüm. Böylece nerede daha iyi bir performans sergilediÄŸimi, nerede daha fazla çalışmam gerektiÄŸini net bir ÅŸekilde görebildim.Nasıl antrenman yapıyordunuz?- Benim çalışmam pek çok atlete göre farklıydı. Geleneksel olarak 400 metre engellide antrenman sırasında koÅŸacağınız en uzun mesafe 300 metre olabilir. Ama ben 10 kilometre daÄŸlarda tepelerde, golf sahalarında dayanıklılığımı artırmak için koÅŸtum. Henry Rono ile birlikte çalışmayı alışkanlık edinmiÅŸtim. Rono Kenyalı uzun mesafe koÅŸucusuydu ve 1978 yılında 4 dünya rekoru kırmıştı. Kaliforniya’da benim oda arkadaşımdı.Bu arada, formumu korumak için fiziksel terapiye baÅŸvurduÄŸumu belirtmeliyim. Ken Yoshino adında bir fizik terpistinden yardım alıyordum. Åžu anda çok yaygın olan teknikleri, o zamanlar biz uyguluyorduk. O zaman bu teknikleri pek çok insan garipsiyordu.Bunlar nelerdi?- ÖrneÄŸin çok özel bir gerinme hareketi yapıyorduk. Bu dinamik bir gerinmedir; terapist siz direnç gösterirken sizi germeye çabalar. Bunu, buz banyosunun içinde 20 dakika oturduktan sonra yapıyorsunuz. Banyo, yoÄŸun bir koÅŸma seansından sonra ortaya çıkması muhtemel aÄŸrıları, enflamasyonu ve ÅŸiÅŸmeyi önlüyor. Pek çok insan, vücudunuz soÄŸukken gerinirseniz, tuÄŸla gibi sert ve katı olacağınızı sanır. Ama böyle olmuyor; soÄŸukken çok daha iyi gerinebiliyorsunuz, çünkü soÄŸuk sinirleri uyuÅŸturuyor ve kasları rahatlatıyor. Ayrıca kaslarınız ısındıkça, sıcak kan geriye gelirken tüm laktik asidi kaslardan dışarı atar. Ancak bunu ne yaptığını bilen biriyle yapmak zorundasınız. Aksi takdirde kaslarınızdan birini yırtabilirsiniz.ÊBilimsel yöntemlere baÅŸvurmasaydınız yine bu kadar iyi olabilir miydiniz?- Hiç sanmıyorum. Oldukça akademik olan küçük bir özel okula gittim. Benim atlet olmamda bu okulun rolü büyüktür. Kimse beni sporcu olmam için zorlamadı. Spor yaptım çünkü spor yapmayı seviyordum ve spor ile uÄŸraÅŸmak istedim. BaÅŸka bir okula gitseydim Olimpiyat ÅŸampiyonu olmam mümkün olmazdı. Okuldaki akademik ortam beni bu yola itti.ÊTabanca patladığı zaman koÅŸmanın mekaniÄŸi ve bilim hakkında düşünmeye vakit bulabiliyor musunuz?- Büyük bir olasılıkla hiç düşünmüyorum. Yarışma günü gelip çattığında hiç bir ÅŸey hakkında düşünmüyorum. Kısaca, bir dakikanın dörtte üçüne eÅŸit bir süre içinde 12 veya 15 yarışma için yılın 10 ayı antrenman yapıyorum. Bütün bu çalışmalar 12 dakikanın içine sıkıştırılıyor. KoÅŸmanın dinamiÄŸi hakkında çok düşündüm; nasıl hızlanacağımı ve yavaÅŸlayacağımı hesapladım. Bunun büyük bir kısmi kas belleÄŸi ile ilgili. Yarış baÅŸladığında otomatik viteste gider gibisiniz, zaman çok daralmıştır. Yarış bitince neredeyse hiç bir ÅŸey hatırlamazsınız. Bazen üç ya da dört gün sonra yaptığınız küçük bir hata birden aklınıza gelir. HerÅŸey yolunda giderse fazla bir ÅŸey hatırlamazsınız.Niçin yeniden yarışmak istiyorsunuz?- Okulda bize sporun sosyal deÄŸiÅŸiklik için pozitif bir araç olduÄŸunu öğrettiler. 48 yaşında yeniden sahalara dönmemin insanlar için iyi bir motivasyon oluÅŸturacağını düşünüyorum. Bedensel ve zihinsel özürlüler, 55 yaşındakiler, obezler benim gibi yarışabilirler. Ben bunlar için bir örnek olabilirim. EÄŸer bir hedefiniz varsa, insanlar ne derse desin veya içinde bulunduÄŸunuz koÅŸullar ne kadar elveriÅŸsiz olursa olsun hedefe kilitlenmelisiniz. Kimse 48 yaşındaki birinin rekor kıracağını düşünmüyor. Ama ben bunu yapacağım.Sporun sosyal bir deÄŸiÅŸiklik için iyi bir araç olduÄŸuna iliÅŸkin örnek verebilir misiniz?- Fiziksel ve zihinsel geliÅŸimleri için spordan yararlanan insanlar tanıdım. Laureus World Sport Academisi sporu sosyal deÄŸiÅŸim aracı olarak tüm dünyada yaymaya çabalıyor. Fas’ta baÅŸlatılan projeyi örnek gösterebilirim. Köylü kadınlar handbol, basketbol ve voleyboldan yararlanarak eÄŸitiliyor. Oysa bu tür ülkelerde spor genellikle erkeklerin tekelindedir. Nairobi’deki Mathare Gençlik Spor BirliÄŸi’ni de sayabilirim. EÄŸet atlet olmasaydınız ne yapardınız?- Tıbbi cihazların tasarımında çalışmak istedim ama spor beni bu uÄŸraÅŸtan koparttı.Â
button