Monica yapınca oluyor da Nurgül’ün suçu ne?

Güncelleme Tarihi:

Monica yapınca oluyor da Nurgül’ün suçu ne
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2013 00:00

Osman Sınav’ın merakla beklenen son filmi Aşk Kırmızı cuma günü gösterime girdi. Nurgül Yeşilçay, Ezgi Asaroğlu ve Tayanç Ayaydın’ın rol aldığı filmin fragmanları ve erotik sahneleri çok konuşulmuştu. Sınav’la filmi ve gelen eleştirileri konuştuk.

Haberin Devamı

Aşk Kırmızı bir ‘ne’ filmi?
- Gerçek bir aşk filmi. İki kadın ve bir erkek üzerine yapılmış çok hikâye vardır ama ben bugüne kadar pek yaklaşılmayan bir yerden bakıyorum. Bu bakış açısıyla yapılmış bir örneği olduğunu düşünmüyorum.
Nasıl bir açı bu?
- Film, her üç karakterin de duygularına bakıyor. Kimseyi suçlamıyor. Kötü karakter veya ‘şöyle olduğu için böyle oldu’ gibi bir durum yok. Kimseyi suçlamayan bir aşk hikâyesi bu. Zaten gerçek aşklarda kimseyi suçlayamazsınız. Suçlamak abes durur.
Aşk filmi yazmaya nasıl karar verdiniz?
- Hep yapmak istediğim bir şeydi. Hâlâ da farklı farklı aşk hikâyeleri yapmak istiyorum. Hayatta aşktan daha önemli bir şey yok. Âlemde var olan her şey bir aşkın ürünü. Her şeyde onu mutlaka görebilirsiniz.
Zor mudur aşk hikâyesi yazmak?
- Ben zorlanmadım. Tam tersi çok keyifli. Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm, yazar arkadaşlarımla üzerine sohbet ettiğim bir hikâyeydi. Kafamda da yazdığım notlar vardı.
Karakterleri oluştururken zorlandınız mı? Mesela iki kadını aynı anda seven bir adam neler hisseder?
- Çok zordur. Çaresizlik vardır. Ben de çaresizlik içinde yazdım o karakteri.
Peki kadınlar? Tek erkeği paylaşmayı kabul eden kadın var mıdır?
- İnsana göre değişir. Bunun bir ölçüsü yok. “Ben yaparım” ya da “Yapmam” demek kimsenin harcı olmamalı. Başınıza geldiğinde her şey bambaşka olabilir. Filmde herkes kendi yanından temiz ve masum.
Filmdeki erkek karakterlerin hepsi çapkın, kadınlarsa mağdur ve sürekli ağlıyor...
- Kadınlar genelde daha sadakatli oluyor sanırım. Yapıları gereği monogamiye daha uygun davranıyorlar. Filmde bunu da sorguluyorum.
Filmi ne kadar sürede çektiniz?
- Bir ayda yazdım. Beş haftada çektik. Aceleye geldiğini düşünmüyorum çünkü senaryosu zaten hazırdı. Sezonda bir sinema filmim daha olsun istedim. Arkadaşlarla baktık. Hesabını yaptıktan sonra sürece girdik. Yapmasaydık başka hikâye ve senaryolar öne geçecekti.
Hedef kitlesi kim?
- Bana göre daha çok şehirli kadınlar olacak. Şehirli kadınlar arasında çok sık yaşanan ama kimsenin cesaretle konuşmadığı bir hikâye anlatılıyor.
Sizin hayatınızda çok var mı bu tip ilişkileri yaşayan kadınlar?
- Bilmiyorum. İnsanların özel hayatlarını sorgulamıyorum.
Film eleştirmenleri “Seks tutkunu seyircileri sevindirebilir. Dizi tutkunlarını memnun edebilir ama ciddi sinema seyircisine verecek hiçbir şeyi yok” diye yorumlar yaptı...
- Ciddi sinema seyircisi tanımı ne? Onu anlamak çok zor. Herkesin kendi tanımı vardır. Sinema eleştirisinde belli başlı kriterler vardır; dramatik ve diyalog yapısına, ritmine, müziğine ve resimlerine, kamera kullanımına bakarsınız. Estetik algısı filmi film yapan şeylerdir. Son derece estetik sevişme sahneleri gereksiz yere abartılıyor. Türk sinemasında çok az bulunan, hiçbir şey göstermeden yapılmış estetik sevişme sahneleri bunlar.
Dizi kurgusuna benzediği için de eleştirildiniz...
- Dizi de dramatik bir sanattır. Kamerayla, senaryoyla, yönetmen ve oyuncularla yapılır. Dizilerin neden küçümsendiğini anlamıyorum. Sinema perdesi yerine televizyona çıkıyor ve milyonlarca insan seyrediyor. Diziler sinemanın devamı gibi olabilir ama ben filmimi tümüyle sinema filmi olarak düşündüm ve öyle yaptım.
Cinsellik sahneleri ülkücü camiadaki hayranlarınızı da kızdırmış sanırım, “Osman Sınav bizi derinden yaraladı” diye açıklama yaptılar. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Ne kadar ayıp. Filmi görmeden bunu söylemek ne kadar doğru? Kaldı ki birini seviyor ve saygı duyuyorsanız “Yaptıysa bir bildiği vardır” dersiniz. İzledikten sonra sevmeyebilirsiniz tabii ama bunu birkaç fotoğraf görerek yapamazsınız. Esas olan şeyler fotoğraflar mı? Bence Nurgül Yeşilçay’ı kutlamak gerek. Çok güzel ve verimli çalıştık. Sahnelerin çok estetik olacağına ve falsolu hiçbir şey kullanılmayacağına güveniyordu. Nitekim öyle oldu. Monica Belluci yapınca alkışlıyoruz da Nurgül yapınca neden alkışlamıyoruz?
Belli ki sizi çok benimsiyorlar. Durum böyle olunca sizden hep aynı tipte filmler yapmanız mı bekleniyor?
- Ben ne istediysem ve düşündüysem onu yaptım. Herhangi bir kesime yönelik iş yapmıyorum. Bu da düşündüklerimden biriydi. İsteyen istediğini söyleyebilir. Sanatçı olarak kendimi hiçbir konuda sınırlandırmam. İnsanlara illa bir şeyi beğendirmek gibi resmi bir görevim yok.
Ama üzülmüyor musunuz beğenilmediğinde?
- Tabii ki herkes az çok üzülebilir. Ben daha çok niye tepki geldiğini veya beğenilmediğini anlamaya çalışıyorum. Ya da “Ben mi anlatamadım, nerede eksik var?” diye çözümlemeye çalışıyorum.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!