Modellik iyi fizik dışında oyunculuk yeteneği de istiyor

Nasıl bir aileniz vardı?
- Brezilya’nın iyi ailelerinden birinin çocuğuyum. Beş kardeşiz.
Yakışıklı olduğunuzu ilk nasıl keşfettiniz?
- Hiç yakışıklı olduğumu düşünmedim. Açıkçası hala da düşünmüyorum.
Aynaya bakmıyor musunuz?
- Benim güzellik gibi değerlerim hiç olmadı. Gerçi ilkokuldan itibaren insanlar benim güzel bir çocuk olduğumu söylerdi. Ama ben kendimi öyle hissetmezdim. Zaten okula üzerimde yırtık pırtık kıyafetlerimle giderdim.
Ailenizin durumu iyiyken neden öyle kıyafetler giyiyordunuz?
- Ne olursa olsun beş çocuklu bir ailenin Brezilya’da yaşaması kolay değildi. Kardeşlerimizle yaşımız da birbirine yakın. Bu yüzden her sene kıyafet almaz, birbirimizinkileri giyerdik.
Mankenlik macerası nasıl başladı?
- Aslında hiç aklımda yoktu. Bulunduğum bölgenin en iyi üniversitelerinden birinde inşaat mühendisliği okuyordum. İkinci sınıfta model kız arkadaşım beni Paris’teki bir ajansa önerdi. Ajans fotoğraflarımı beğendi ve bütün masraflarımı karşılayarak beni Paris’e davet etti. Ardından o ajansta işler iyi gitti ve New York’a geçtim. Böylece maceram başladı.
Fiziğiniz için nasıl çalıştınız?
- Modelliğe başlamadan önce büyükannem ve büyükbabamın tarlasında çalışırdım. Onlara yardım ederken vücudum çok gelişti. İri bir adam haline geldim. Sonra da Brezilya’da bir savunma sanatı olan capoeira’ya ilgi duydum. Ama spor salonlarında hiç vücut çalışmadım.
İsminizi ilk olarak nasıl duyurdunuz?
- Armani seçmeleri için Milano’ya gittim. Bana bir kere bakmaları yeterli oldu. İşe alındım. İlk partnerim ‘Beşinci Element’ filminde izlediğim ve beyazperdeden hayran olduğum Milla Jovovich’ti. İnanılmaz bir deneyimdi. Sonra Armani için üç sene özel kıyafetler, parfüm, iç çamaşırı ve gözlük modelliği yaptım. Eş zamanlı Versace markasının da yüzüydüm. Bu arada Loreal mankeni olarak da çalıştım.
Farklı ülkeler geziyor, en ünlü top modellerle çalışıp tanışıyor ve üstüne para kazanıyorsunuz. Hayatınız gerçekten bu kadar renkli mi?
- İnsanların beni billboard’larda ve internette gördüğü gibi bir hayat yaşamıyorum. Oralarda sadece mutlu yönümüz var. Ama benim de hayatta üzüntülerim ve aşk acılarım oluyor. Sonuçta hepimizin hedefe ulaşmak için çizdiği bir yol var ve karşımıza mutlaka zorluklar çıkıyor.

SEKS OBJESİYİM DİYE DOLAŞAN BİR ADAM DEĞİLİM

Google’da isminizi arayınca çıplak fotoğraflarınızın çıkması sizi rahatsız ediyor mu?
- İlk kez Yunanistan Elle dergisi için bu tip pozlar verdim. Benim için sorun değil. Ayrıca hiçbir resmimde tamamen çıplak değilim sadece photoshop uygulamışlar. Ona bakarsan Wall Street’te politikacılar bir sürü kötü şey yapıyor ve bundan utanmıyor. Benim işim bu, neden utanayım. Sonuçta dürüstçe çalışıyorum.
Seks objesi gibi algılanmak rahatsız ediyor mu?
- Sokaklarda ben seks objesiyim diye dolaşan bir adam değilim. Diğer meslektaşlarım için de “Bu adam seks objesi” falan diye düşünmüyorum. Ben sadece kız arkadaşım için bir seks objesi olabilirim herhalde.
Hayatınızda hiç bir kız için rekabete girdiniz mi?
- Hayır. Kimseyi elde etmek için özel bir çaba harcamadım. Zaten hayatım boyunca da iki tane ciddi ilişkim oldu.
Aşkta nasıl bir adamsınız? Kız arkadaşlarınız size güvenebilir mi?
- Benim için aşk ve onu korumak çok önemli. Bu yüzden güvenebilirler. Hatta aşk şiirleri bile yazıyorum. Üniversitede uyku problemim vardı. Sağa sola döner dururdum. Bu yüzden şiir yazmaya başladım. Şiirlerim yakında kitaplaşacak. Kısacası romantik biriyim.

ŞU ANDA ALTIMDA BOXER VAR

Siz iç çamaşırı mankenliği de yaptınız. Peki bir iç çamaşırı mankeni boxer mı slip mi tercih eder?
- Ben ikisini de kullanıyorum. Plajda ve sahil gibi yerlerde slip giyiyorum. Ama normalde tercihim boxer. Örneğin şu anda boxerım var!

YAŞINI SIR GİBİ SAKLIYOR

Boyu: 1.89.
Kilosu: 85.
Yaşı: Sır gibi saklıyor: “Beni kaç yaşında görmek isterseniz o yaştayım. Saçım beyazlayana kadar çalışacağım ama emin ol saçım hiç beyazlamayacak” diyor.
Burcu: Aslan.
Nereli: Brezilya.
Hangi ülkenin kadınlarını beğeniyor: Brezilya ve Hırvatistan.
Peki sarışınlar mı, esmerler mi: Esmerleri tercih ediyor.

BÜTÜN KOLEKSİYONU GÖNDERECEKLER

Bruno Santos, ilk kez Türk markası Defacto’nun 2011 İlkbahar/Yaz koleksiyonu için Türkiye’ye geldi. Markanın yaz koleksiyonu Akdeniz’in canlı renklerini kapsıyor. Santos şöyle anlatıyor: “Defacto’nun koleksiyonu Akdenizli. Kıyafetleri tıpkı Brezilya giysileri gibi renkli. Mutluluk veriyor. Açıkçası bu renklilik beni çekti ve çalışmaya karar verdim. Bana bütün koleksiyonu gönderecekler.”