Güncelleme Tarihi:
Sükan bu durumun nedenlerini ıstanbul Life dergisine verdiği röportajda anlattı: “Modellik biraz miadını doldurdu. Zaten defile yoğunluğu olmadığı zaman hevesiniz kaçmaya başlıyor. Ben de öyle bir döneme gelmiştim. Yine de moda dünyasından kopmuyorum. Moda editörlüğü, styling çalışmaları, moda dersleri ile yola devam ediyorum.”
Modellik miadını doldurdu
Bu sezon “Aşk Yakar” dizisinde izlediğimiz Ece Sükan ağır basan oyunculuk sebebiyle modelliği geri plana itti. Sükan, İstanbul Life dergisi için Four Seasons Bosphorus’ta objektif karşısına geçti.
“Aşk Yakar” dizisiyle ekrandaydınız. Finali de yaptınız. Nasıl geçti bu sezon?
- Çok güzel geçti. Oyunculuk anlamında kendimi gösterebildiğim ve geliştirebildiğim bir proje oldu. Çok değerli isimlerle çalıştım. Oynadığım ‘Belda’ karakteri de çok güzeldi. O kadar derinlikli bir karakterdi ki, başıyla sonu çok farklı oldu. Zaten çok katmanları olan bir karakterdi. Herkes onun kırılma noktalarıyla beraber değişimini gördü. O yüzden herkesin sevdiği bir karakter oldu. Onun haricinde set inanılmaz keyifliydi. Güzel bir iş yaptığımızı düşünüyorum.
Yayınlanmadan önce, üzerine çok iyi ve uzun bir zaman çalışılmış bir projeydi...
- Evet, çok uzun bir süre çalışıldı. Hikâyenin oluşturulması, prodüksiyon çalışmalarıyla öncesinde çok düşünülmüş ve çalışılmış bir projeydi. Başlarda biraz yavaş gitti. İnsanlarda beklenti çok yüksek olduğu için bir duraklama oldu. Fakat ondan sonra yürüdü gitti dizi. Herkes çok sevdi. Elbette, sonunda çalışmanın ödülü alındı diye düşünüyorum.
Belda karakteriyle ilgili nasıl tepkiler aldınız? Dizinin bir anlamda kötü karakteri miydi?
- Belda ile ilgili çok iyi tepkiler aldım. O anlamda çok mutluyum. Benim için bu proje çok önemliydi. Ben de kendimden bir şeyler katarak, Belda’yı anlamaya çalışarak, karakteri iyi analiz ederek bir şeyler çıkardım. İnsanlar çok gerçek buldu. Belda’nın o ilk başlardaki sert hallerini, daha sonradan kırılma noktalarını görünce, neyin neden olduğunu anlayınca onu daha gerçek buldular.
HEVESİM KAÇTI
Artık oyunculuğun sizin kariyerinizde başrolde olduğunu ve modelliğe bir perde çektiğinizi söyleyebilir miyiz?
- Evet, aslında modellik biraz miadını doldurdu. Zaten bir defile yoğunluğu olmadığı zaman hevesiniz kaçmaya başlıyor. Ben de öyle bir döneme gelmiştim. Tabii, oyunculukla beraber, işlerin de olmamasıyla kendiliğinden elimine oldu. Ama ben moda kısmını hiç bırakmıyorum. Oyunculuk olsa da moda editörlüğü, styling çalışmaları olsun, moda dersleri olsun devam ediyorum. Onları bırakamıyorum. Moda benim en baş tutkum diyebilirim. Ben modellikle moda editörlüğüne eş zamanlı başladım. Hatta ilk üç-dört sene benim için moda editörlüğü yeni bir alan olduğundan kendimi ispatlama çabam vardı. Daha çok ona yöneliyordum. Sonradan modellikte işlerim yerine oturdu. O yüzden de bırakamadığım bir meslek oldu diyebilirim.
Oyuncu koçunuz var mıydı?
- Bu proje için değil ama daha önceden İpek Bilgin’le arada çalışıyordum. Bu projenin de en başında ve arada çalıştım.
Oyunculuğun yanında neler olacak peki?
- Moda derslerim devam ediyor. Çok ilgi gördü ve beğenildi. Bugüne kadar yaptığım çekimlerle ilgili bir proje yapabilirim. Dergilere çekim yapmaya vaktim oldukça devam ediyorum. Modellik ancak çok sevdiğim bir tasarımcının ya da markanın defilesinde olabilir. Yani çok zaman ayırmayacağım. Zaten öyle bir piyasa da yok.
Oyunculukla ilgili yeni projeler geliyor mu?
- Ufak ufak görüşmeler başlıyor. Bakalım, ne yolda gideceğim daha belli değil. Dizi yapar mıyım yoksa bu sezon modayla ilgili bir şeyler mi yaparım, henüz karar vermedim. Projeye göre değişebilir. Bunu önümüzdeki günler gösterecek.
Bir dönem fotoğrafla ilgili bir sergi düzenlemiştiniz. Tekrar böyle bir çalışmanız olacak mı?
- O çok zevkli bir projeydi. Ben fotoğrafçı değilim. Öyle bir iddiam da yok. O sergide kendi moda editörlüğü ve styling becerimi gösterdim. Zaten amatör olarak fotoğraf çekiyorum. Daha önceden de yaptığım çalışmalar var. Belki onları bir araya getirdiğim bir sergi olabilir.
TASARIMCIYIM DİYEMEM
Mavi Jeans ile gerçekleştirdiğiniz koleksiyonla moda tasarımına mı adım attınız?
- Moda tasarımcısı değilim ama burada vintage modellerden yola çıkarak, esinlenerek onların replikalarını yaptım. Bütün dünyada vintage dükkanlar bunu yapıyor. O arşivler, kalıplar o kadar değerli ki... Artık yeni modacılar da onların kalıplarını çıkarıyor, onlardan ilham alıyor. Moda sürekli dönüyor. 20’ler, 30’lar, 40’lar, 50’ler... Sürekli o yıllardan ilham alınıyor aslında. O yüzden de kalıplardan çıkarak tasarım yaptım. Sıfırdan bir tasarım gibi değildi hiçbiri. Tasarımcıyım diyemem. Kendi birleştirme, seçme ve styling becerimi burada bir tarz olarak yorumladım.
Modayla ilgili her yerde karşımıza çıkıyorsunuz. Vogue Türkiye’ye geliyor haberleri ilk çıktığında sizin adınız da genel yayın yönetmeni olarak konuşuluyordu...
- Belli bir şey yok. Onlar buraya geliyor. Bakalım, ne olur ne biter bilemeyiz sonuçta.
Artık tatil vakti geldi mi? Yoksa çalışacak mısınız?
- Ben bu yaz tatil yapmak istiyorum. Biraz yorulduğumu hissediyorum.
İSTANBUL MODA BAŞKENTİ OLMAZ
İstanbul’un moda alanındaki gelişimini nasıl buluyorsunuz? Bir dönem moda başkenti olma yolunda söylemler vardı.
- Ben moda başkenti olmaz demiştim. Brezilya, Sao Paulo oldu ama bizim için zor görünüyor. İtalya’nın Prada’sı var, Dolce&Gabbana’sı var. Onlarla yürüdüler. Bizim henüz yarattığımız bir markamız yok.
Vintage butiğiniz nasıl gidiyor. Vakit ayırabiliyor musunuz?
- Çok iyi gidiyor. Çok bilinir bir durumda. Sadece burada değil, yurtdışında da tanınıyor. Buraya gelen turistler, yabancılar benim dükkanın adresiyle geliyorlar. Yurtdışında pek çok dergide de yer aldı.