Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 2006 00:00
Her şey 12 Nisan 2006’da moda tasarımcıları derneğinin kurulmasıyla başladı. 40’a yakın moda tasarımcımız ortak bir akıl oluşturmak ve Türkiye’deki modanın gelişimi için birlikte hareket etmek amacıyla bir dernek çatısı altında toplandı. Başkanlığına da Bahar Korçan getirildi.
Bahar Korçan derneğin açılış toplantısında şöyle dedi. "Moda tasarımı o kadar patladı ki herkes tasarımcıyım diyor. Duayenlerimiz varken, Helin Avşar ve Siren Ertan moda tasarımcısı değil. Bu ayrımı belirlemek gerekiyor." Korçan bu açıklamayı yaparken bir fitili ateşlediğinin farkında değildi, tartışma sökün etti: Kimler moda tasarımcısı olur, kimler olamaz? Tasarımcı olmak için üniversite diploması şart mıdır? Kocası zengin kadınların "Hobimi işe dönüştürdüm, ben moda tasarımcısı oldum" diyerek sahneye çıkması doğal mıdır? İşte moda dünyasında çıkan bu tartışmanın şahin ve güvercinleri.
ŞahinlerVural Gökçaylı (Moda Tasarımcısı)
Gökten zembille iniyor modaevi açarım diyorlar
Karılarına bir oyuncak veriyorlar, oynasınlar diye. Benim kalkıp, doktorum, muayenehane açacağım, dediğimi düşünebiliyor musunuz? Mesleği yapabilmek için altyapı olması lazım. Ben Paris’te eğitim aldım. Çok büyük ustalarla çalıştım. Bunlar gökten zembille iniyor, ben modaevi açarım, diyorlar. Bunlar gelip geçici hevesler, bugün varlar yarın yoklar. Bunlara izin vermemek, nedir senin eğitimin, diye sormak lazım.
Hatice Gökçe (Moda Tasarımcısı)
Hobiden öteye geçemez
Moda tasarımcısı olmak için eğitim şart değil. Sanat ve estetiğe yakınsanız bu işi yapabilirsiniz. Ama eğitim almazsanız çok doğru işler ortaya çıkaramazsınız. Son dönemlerde moda tasarımcısı olarak kendini tanıtan çok insan var. Ama bence bunlar hobiden öteye geçemiyor. Bu bir trend aslında. Dünyada da bu böyle. Dünyada birçok manken tasarımcı oldu. Ama önemli olan çıkan işte ruh olması. Ruhu olmayan bir işe tasarım diyemeyiz. Sanat ve estetik değerlerinin olmadığı bir şeye tasarım diyemeyiz.
Bahar Korçan (Moda Tasarımcısı)
Parası olup da atölye açan hanımlar kendine moda tasarımcısı demesin lütfen
Moda tasarımcıları derneğinin kurulma amaçlarından biri de mesleki tanımlamalardı. Biz derneğimizde üç kategori belirledik. Moda tasarımcıları, genç tasarımcılar, gönüllü ve de destekçiler. Moda tasarımcısı kimdir? 10 sene ve üzerinde kendi markasını yaratmış veya danışmanlık veren, bu sürekliliği sağlayan insandır. Derneğin amacı dünya moda akımına yön verecek bir Türk ekolü yaratmaktır. Tasarımcı bu vizyona hizmet eden koleksiyonlar hazırlamalıdır. İçimizde alaylı olanlar da, okullu olanlar da var. Ben alaylılardan biriyim. Okul bu zamanda önemli ama kriterlerden biri değil. En önemlisi özgün tasarım yapabilmek. Tartışmalar biz derneği kurduktan sonra başladı. Bu meslek gerçekten uzun yıllar ister. Kısa vadede sadece isim sahibi olmak için yapılan çıkışlara pek sıcak bakmıyorum. Parası olup atölye açan hanımlar kendine moda tasarımcısı demesin lütfen. Fransa’da federasyon var, kriterlerine uymazsanız ben haute couture yapıyorum diyemezsiniz. Biz de derneğimizi kurduk. Derneğin vizyonuna uyan kişilere moda tasarımcısıdır, diyoruz. Vizyonumuza uymayanlara sorgulayarak bakıyoruz. Çünkü onlar başka bir şeyler.
Hakan Öztürk (Moda Editörü)
Bir tarafta yıllar süren bir emek, diğer tarafta parayla yapılan işler
Eğitim önemli. Bunun temeli eğitim. Fakat bu tartışmanın nerden çıktığına bakmak lazım. Son dönemde o kadar çok kişi parayla kendini tasarımcı yaptı ki! Özellikle haute couture’de... Bunu hakkıyla yapan insanlar rahatsız oldu ve bir dernek altında toplandı. Derneğin kurucuları bu işe çok fazla emek verdiler. İnsan yetiştirdiler hálá da yetiştiriyorlar. Bizi yurtdışında temsil ediyorlar. Bir tarafta yıllar süren bir emek var. Diğer tarafta iki günde parayla yapılmaya çalışılan işler. Onları derneğe almamakta da çok haklılar. Eğitim almamış kişi tasarımcı olabilir, parası varsa ve zevki varsa her şeyi yapabilir. Ama tasarımcıyım demesinler, elmayla armudu karıştırmasınlar. Terzilik başka tasarımcılık başka. Bu şarkıcı sanatçı gibi. Ayırt etmek gerekiyor.
Özlem Süer (Moda Tasarımcısı)
Dikiş bildikleri de şüpheli
Tasarım endüstriyel bir kavramdır. Bir kişinin ben tasarım yapıyorum diye ortaya çıkması için onun endüstrinin şartlarına uygun şekilde davranması şarttır. Tasarladığı şey yüzlerce hatta binlerce üretilmelidir. Tartışmayı ortaya çıkaran insanlar kendilerine moda tasarımcısı dememeli bence. Terzi de demek zor. Çünkü dikiş bildikleri de şüpheli.
Metin Gürsoy
(Moda iletişimi danışmanı)
Eğitimsizi dışlama eğilimi
Türkiye’de eğitimlinin eğitimsizi sektör dışı bırakmaya yönelik bir eğilimi var. Bu şarkıcılar arasında da oluyor. Sonuçta bunun takdiri dinleyene, satın alana. Tabii ki isteyen herkes ben moda tasarımcısıyım, diye çıkabilir. Aklına esen doktor muayenehanesi açamaz ama tasarım atölyesi açabilir. Kardeşim sen bu bu şartlara uymazsan moda tasarımcısı olamazsın diyemeyiz. Ama eğer ben Avrupa’da da ilerlemek istiyorum derseniz işte o zaman o sektörün kurallarına uymanız lazım. Yılda en az iki koleksiyon hazırlamak, defile yapmak, uluslararası takvimi takip etmek gibi...
Sedef Çalarkan (Osman, Harem ve Teoman markalarının sahibi)
Kriterler koymak bana çok doğru gelmiyor
Ben moda tasarımcısı eğitimi almadım. Ama çok iyi bir marka eğitimi aldım. Moda markalaşmayla yönlendiriliyor. Padişaha taktığım I pod beni bu noktaya getirdi. Önemli olan ambalaj. İçindekini çok öncelerden keşfedip bunu meslek haline getirmiş insanlara çok büyük saygım var. Ama insan belli bir yaştan sonra da ne istediğini keşfedebilir. Herkes her şeyi yapmakta özgürdür. Dernek bana bir form gönderdi. Bazı kriterler koymuşlar. Neye göre? Bana doğru gelmiyor açıkçası.
Barbaros Şansal
(Terzi Yamağı)
Ürün yok, müşteri yok ama dernek var, işin ironisi bu
Dernekler fakirlere ve düşkünlere yardım olarak kurulur. Moda Tasarımcıları Derneği ne için kuruldu bilmiyorum. Bence moda tasarımcısı diye bir meslek de yok. Moda sosyal bir olgudur bence. Bir iletişim biçimidir. Helin Avşar da modadır, Emel Acar da. Bana göre Emel Acar, Bahar Korçan’ın bunca yıldır yaptığından daha kaliteli, daha gösterişli bir defile yaptı. Bu iş görgü, bilgi, sermaye işidir. Bence Hakan Yıldırım, Arzu Kaprol, Özlem Süer ne kadar moda tasarımcısıysa Emel Acar, Siren Ertan, Helin Avşar da o kadar moda tasarımcısıdır. Önemli olan söz konusu tasarımcının ne kadar yatırım yaptığı, ne kadar istihdam sağladığı, ne kadar KDV ödediğidir. İşin ironisi şu: Ortada ürün yok, müşteri yok ama dernekler var.
Yıldırım Mayruk (Terzi)
Emel Acar’ın defilesi büyük bir gösteriydi
Bu tartışma musikide de devam ediyor biliyorsunuz. Benim moda eğitimim yok, kendimi yetiştirdim. Ama yetiştiğim dönemde bu işin okulu olsaydı, ben o okula giderdim. Bütün mesele kendini ne kadar yetiştirdiğinle alakalı. Emel Acar’a destek verdiğim için neden şaşırıyorlar? Ben bu mesleğe yeni başlayan ve benden yardım isteyen herkese yardım ediyorum. Defileden birkaç gün önce gidip koleksiyonu gördüm. Hangi kıyafeti hangi mankenin giyeceğine ben karar verdim. Defile panosuna da ellerimle yazdım. Tek yardımım budur. Emel Acar’ın defilesi bugün Türkiye’de hiçbir modacının yapmadığı kadar büyük bir gösteriydi. Çok para harcadı. Açıkçası ben hiçbir zaman öyle bir defile yapamadım. Gelelim onların moda tasarımcısı olup olmadığına, eğer kendilerini öyle tanımlıyorlarsa bu bana yapılmış bir hakarettir.
Siren Ertan
Diplomamı verenlere hakaret
Ben 9 Eylül Üniversitesi tasarım bölümü mezunuyum. Bana hakaret, bu diplomayı verenlere yani devlete hakarettir. Bugüne kadar bu tartışmaların dışında kalmak için elimden geleni yaptım. Anlamsız bir gündem yaratıldığını düşünüyorum. Ben mesleğimi yapıyorum.