Güncelleme Tarihi:
THE DEVIL WEARS PRADA
ŞEYTAN MARKA GİYER
Yön: David Frankel
Oyn: Meryl Streep, Anne Hathaway, Emily Blunt, Stanley Tucci
Tür: Komedi - Dram
Süre: 109 dk.
Şeytan marka mı giyer, her marka giyen şeytan mıdır, gibi acayip soruları akla getiren bir başlık ve filmle karşı karşıyayız.
Filmin adına ve içindeki bazı sahnelere göre, modanın esiri olmak, markayla yatıp, kalkmak, sokağa çıkmak, yürümek, işe gitmek ve de giyilen kıyafetlerden, modayla iç içe yaşamaktan güç alarak böbürlenmek insana pek de iyi gelmiyor.
Hatta karşı grubun bu tip insanları şeytan gibi görmesine yol açıyor.
Acaba marka giyen, moda takip edenler, insanlıktan çıkıyor, havalara girip, küçük dağları yarattıklarını mı sanıyorlar?
Modaya, paraya ve onların sağladığı güce, üstünlüğe olan düşkünlük insanı insanlıktan uzaklaştırıyor mu?
Bir moda dergisi yayın yönetmeninin hayatından ve onun hakkında yazılmış, New York Times Best Seller listesine girmiş bir kitaptan yola çıkılarak beyazperdeye uyarlanmış olan Şeytan Marka Giyer, işte böyle sorular getiriyor akla.
Cevapları da izleyiciye attırdığı moda dünyası turuyla vermeye çalışıyor.
ACIMASIZ PATRON KİTAP YAZDIRMIŞ
Marka ve modayla şeytani öğelerin bir arada anılmasına neden olan kişi ünlü Vogue dergisinin başındaki efsanevi genel yayın yönetmeni Anna Wintour.
Kitabı yazan ise onun yanında çalışmış, A’dan Z’ye her şeyini öğrendikten ve kahrını çektikten sonra, zamanında kustuğu kanları yazıya dökmekten çekinmemiş olan asistanı Laura Weisberger.
Filmi seyredince anlayacaksınız, Anna Wintour, pek çok işyerinde üç aşağı beş yukarı benzerinin bulunabileceği bir patron tipi.
Çalışanlarına dünyayı dar eden patronların varlığını kimse inkar edemez herhalde.
|
Sizin de işe gelmediğinizde belki de hiç uğramayan, geç geldiğinizde illa ki erken gelen, çoğunlukla hazırlıksız yakalayan, sizi yeterince zeki bulmadığını ima eden gözlerini bir an olsun üstünüzden ayırmadığını düşündüğünüz, boş zamanlarında size nasıl işkence yapabileceğinin planlarını kurduğuna emin olduğunuz bir patronunuz olmuştur belki.
Vogue genel yayın yönetmeni Anna Wintour’dan yola çıkılarak oluşturulmuş Miranda Priestly (Meryl Streep) de böyle bir patron işte.
Moda dünyasına hükmeden Runway adlı dergiyi yönetirken çalışanları muma çeviren bu kadının kaprislerinden herkes bıkmış usanmış, ama kimse de ona köle gibi hizmet etmekten alamıyor kendini.
Priestly’in, kendine asistan almaya karar verdiğinde, son derece kötü giyimli, saçı süpürgeyi andıran bakımsız bir kız olan Andy Sachs’ı (Anne Hathaway) seçmesi izleyiciye olduğu kadar şirket çalışanlarına da tuhaf geliyor.
Şık olmaya, marka giymeye, bakıma bu kadar düşkün bir kadının normalde bu kızı kapıdan içeri bile sokmayacağını düşünüyor insan.
Ama o ambalajı iyi, içi boş kızlardan, asistanlardan sıkılmış. Andy’de gelecek gördüğü için, onu yetiştirmeye karar veriyor.
Sıradan kıyafetleri kadar sıradan bir yaşamı ve çevresi olan Andy’nin yapacağı iş, sürekli çalışmaya dayalı bir tür Miranda köleliği.
Her an çekip, gidebileceğini düşündüğümüz genç kız zaman içinde Wintour’ın uydusu olarak, takdirini kazanıyor.
Ve iş stresi özel yaşamına darbe vurmaya başlıyor.
Andy’nin işyerinde tutunabilmek için kendinden ne ödünler verdiğini ise izleyin ve görün isterseniz.
MODAYI TAKİP EDENLER BU FİLME BAYILACAK
Şeytan Marka Giyer, acımasız patron temasını moda dünyasında incelediği için ışıltılı ve şık bir film olmuş.
Fashion tv izleyen, defileleri kaçırmayan, moda dergilerine abone olan, gazetelerin moda sayfalarından kendilerini alamayanlar için bu filmin anlamı ve yeri ayrı olacaktır kuşkusuz.
Ne de olsa her sahnede farklı bir modacının imzasını taşıyan göz alıcı giysiler, aksesuarlar görüyoruz. Sadece Meryl Streep için 60 ayrı kostüm hazırlanmış.
Şeytan Marka Giyer bir kara komedi örneği olarak işyerinde yükselmek isteyen gençlerin verdikleri ödünlere de ince ince dokunduruyor. Gururunu bir kenara bırakıp, düzene ayak uydurarak, yükselme yolunu seçen pek çok genç de bu filmde kendinden bir şeyler bulabilir.
Başrolde yeni neslin tutulan isimlerinden Anna Hataway var.
Çirkin ördek yavrusundan kuğuya dönüşen bir kız gerekince karşımızda hemen Hataway’i buluyoruz (bkz. Acemi Prenses). Şekil ve tip değiştiren oyuncu denildiğinde hep onun akla ve de perdeye geliyor olmasına alışmak zorundayız herhalde!
Başarısı gözden kaçmayan genç oyuncu olarak Miranda’nın kıskanç ve kibirli asistanını canlandıran Emily Blunt gösterilebilir. Blunt, sivri topuklar, son moda giysiler ve aksesuarlar ve boş bir kafayla ortalarda dolaşan asistanı iyi yansıtan bir portre çizmiş.
ŞEYTANA SEMPATİ DUYMAK!
Gelelim tek başına bu filme gitme sebebi olabilecek oyuncuya.
Daha çok moda ve yayın dünyasına ilgi duyanları etkileyecek filmin genel izleyici açısından en çekici yanı acımasız patroniçe rolünde müthiş bir performans çıkaran ünlü oyuncu Meryl Streep hiç kuşkusuz.
Tüm kaprislerini ard arda sıralayıp, “That’s all” (Hepsi bu kadar) dediğinde yüzünde oluşan ifade, son yıllarda bir karakter yaratımında gördüğümüz en başarılı oyunculuk örneği diyebiliriz herhalde.
Streep’in ya da belki yönetmenin filmin yaratacağı etkiye darbe vuran tercihi ise, özellikle sonlara doğru, ‘şeytan’ olarak adlandırılan bu kadının insancıl yönlerinin de gösterilmeye çalışılmış olması. Şeytan olarak gösterilmesini beklediğimiz bu kadına öfke duymayı bırakmamızın nedeni de bu olsa gerek.
Streep’in yüzündeki ifadeyi yumuşattığı sahneler, her ne kadar karakteri tek boyutlu olmaktan kurtarmış olsa da, filmin hem adına hem de derdine ters düşerek, vurucu darbenin gücünü yitirmesine yol açmış.
Bu da filmin finalinde beklenen etkiyi yaratmasını engelliyor.
Yine de Şeytan Marka Giyer, moda ve yayıncılık dünyasına keskin ve sivri dilli (tasarımcılardan, moda yazarlarına bu dünyadaki herkes eleştirilerden nasibini alıyor) bir bakış atan, modayla ilgilenmeyenlerin bile hoşlanacakları, izlemesi zevkli, sürükleyici bir film olarak karşımızda duruyor.
PETA BU KADINDAN NEFRET EDİYOR
Şeytan Marka Giyer’de portresini izlediğimiz Amerikan Vogue dergisinin genel yayın yönetmeni, moda dünyasının önemli ismi Anna Wintour, PETA adlı hayvan hakları örgütünün nefret ettikleri listesinin başında yer alıyor. Filmi izlerken bunun nedenini anlıyoruz zaten; moda dünyasının en güçlü ismi olarak bilinen (defileler bile o gelmeden başlamazmış) bu acımasız kadın bir gün giydiği kürkü ertesi gün giymiyor. Üzerindeki paltoların, atkıların, şapkaların çoğunun kürklü olması, PETA kadar hayvan sever izleyicileri de çileden çıkaracak gibi. Dahası Wintour, dergisine kürk ilanları almaya ve kürk giymeye özendiren yazılara yer vermeye devam ediyor. İsterseniz siz de bundan sonra onu PETA’nın taktığı isimle anabilirsiniz: ‘Anna Wintour: Kürk Cadısı’.
MARKALAR RESMİ GEÇİDİ
Sadece Meryl Streep için 60 farklı kostümün kullanıldığı Şeytan Marka Giyer’de Valentino, Donna Karan, Bill Blass, Galliano ve tabii ki Prada koleksiyonlarından parçalar görmek mümkün. Moda ve marka tutkunlarına tavsiyemiz kıyafet, takı, ayakkabı ve çantalara bakarken filmde olan biteni ve muhteşem oyunculukları es geçmemeleri.