Güncelleme Tarihi:
Salaş görüntünüz ve hiç makyaj yapmama konusundaki ısrarınızla en aykırı moda tasarımcılarından birisiniz. Sanki moda dünyasını değil sadece tasarlayıp yaratmayı seviyor gibisiniz. Doğru mu?
- Bir moda tutkunu değilim, moda camiasıyla da pek haşır neşir değilim. İşin en çok nefret ettiğim kısmı da defileler zaten. 6 ay boyunca çok yoğun çalışıyorsun ve her şey sadece 10 dakikada bitiyor. Ben gerçek kadınların gerçek hayatlarında giyebilecekleri kıyafetleri yaratmakla ilgileniyorum ve modayı kendini bir ifade etme biçimi olarak seviyorum. Bunun dışındaki konuşmaları ve dedikoduları da pek takmıyorum.
Nasıl bir aileden geliyorsunuz? Bu kadar yaratıcı olmanızı kime ve nasıl bir geçmişe borçlusunuz?
- Paris’te doğdum. Annem Alman, babam Fransız. Burjuva bir aileden geliyorum aslında. Modayı onlara başkaldırırken keşfettim. Evden düzgün kıyafetlerle çıkar, bizim sokağın köşesini dönünce sırt çantamdan kendimi ifade etmek istediğim kıyafetler çıkarır, üzerimi değiştirirdim.
O sırt çantasındaki kıyafetleri nereden alıyordunuz peki?
- Babamı kandırıp bir dikiş makinesi almıştım. Bohem salaş tarzdaki ilk kıyafetlerimi de evdeki dolaplardan bulduğum eski üniformaları kesip biçerek yapmıştım. Kamuflaj desen yani…
Modadan nefret mi ediyordunuz?
- Modadan değil bana ne giyeceğimin dikte edilmesinden nefret ettim. Annem modellik yapıyordu. Annemle babam boşanınca, babam her zaman YSL giyen bir kadınla nişanlandı. Bu, benim özgür stil tanımıma tamamen ters bir durumdu. Ama hakkını yemeyeyim üvey annem kaliteye olan beğenimi güçlendirdi ki, bence bu Fransız DNA’mla çok örtüşen bir şey.
Kendi markanızı kurma kararını nasıl verdiniz?
- Markam mücevherle başlayarak gelişti. DNA’sında baştan beri ben varım. Özgür bir Marant stili yani. Tasarımlarımı yaparken her zaman kendimden başlarım; her ürün için kobay faresi hep benim. Amacım herkes için bir şey yaratmak.
Kadınları feminen ve seksi göstermek ne kadar umurunuzda?
- Seksilik bence bir tavırdır, bu mini etekle alakalı bir şey değil. Koleksiyonumun seksi ve sağlıklı gözükmesini istiyorum. Pozitif ve bilinçli bir duruş bu.
Platformlu spor ayakkabılarınız son iki yıldır tabir yerindeyse dünyayı sallıyor. O ayakkabıyı nasıl bir içgüdüyle yarattınız? Spor ayakkabıya gizli bir platform yerleştirmek nasıl aklınıza geldi?
- Genellikle neyin satacağıyla ilgili bir iç hissim oluyor mutlaka ve çoğunlukla da haklı çıkıyorum. Bu, dolgu topuk spor ayakkabıda da gerçekleşti. Gizli topuk o dakika oluşan anlık bir karardı, mutlu bir rastlantı. Başarısından zaten emindim ancak satış rakamları beni hâlâ şaşırtıyor.
H&M’le yaptığınız işbirliği ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Ne tür bir koleksiyon olacak bu?
- H&M sayesinde ilk defa çok daha geniş kitlelere ulaşma şansım oluyor ve dolayısıyla ben de zaten bilindiğim cool ve rahat havası olan bir koleksiyon oluşturdum. Bunu yapabilmek için de Isabel Marant for H&M koleksiyonunu, kendi gardrobumdan da feyz alarak, geniş bir dolap olarak hayal ettim. Benim de sahip olduğum ve hep severek giydiğim parçaları seçtim ve onları şu an için ne doğruysa ona gore düşünüp revize ettim.
H&M’in kreatif direktörü Margareta van den Bosch: Isabel insanların gerçekten ne giymek istediğini iyi biliyor
Her işbirliği şahsına münhasır; konuk tasarımcının kendine özgü tarzı ve kişiliğinin etrafında oluşuyor. Isabel’le yaptığımız işbirliğinde de günlük parçalar her şeyden daha baskın olarak öne çıkıyor. Isabel bir trend yaratıcı. Şu anda çok genel olarak bilinen şık bohem trendini tamamıyla kendi başına yarattı. Etnik detaylandırmayla ilgili inanılmaz iyi bir göze sahip ve insanların gerçekten ne giymek istediğini anlayan nadir bir yeteneği bulunuyor. Kıyafetlerinin birçoğu çok kolay giyilebilecek parçalar ancak aynı zamanda çok da cool duruyorlar. Koleksiyondan öne çıkacak parçalara gelince... Erkek bölümünden başlamak gerek ki zaten bir ilk, koleksiyonun tümü kesinlikle muhteşem. Kadın bölümündeyse Navaho baskılı palto, ince uzun eşarplar ve yün kürk palto mutlaka edinilmeli.
Yoruma açık koleksiyon
“Gerçek giysiler ânı yakalar.” Isabel Marant’ın H&M için oluşturduğu koleksiyonun felsefesi bu. Koleksiyona tişörtlerden sweatshirt’lere, klasik dikimli dış giyimden elbiselere, kalın trikolardan seksi çizmelere ve bohem aksesuarlara kadar çağdaş kadınların ihtiyaç duyduğu her şey dahil edilmiş. Isabel, stilin tamamen kişisel duruşla ilgili olduğuna inandığından, koleksiyondaki tüm parçalar birbiriyle uyum sağlayacak şekilde tasarlanmış. Giyen kişiyi özgürce yorumlamaya teşvik ediyor. Koleksiyonun aksesuarlarında Marant’a özgü boncuklu zincirlerin, ince atkıların ve uzun metal kemerlerin yanında bilezikler, bileklikler ve küpeler, külah şeklinde topuklu yumuşak botlar ve Paris’e özgü yüksek topuklu ayakkabılar var. Erkek bölümündeyse triko atkılar, bereler, rockçı botları, desenli spor ayakkabılar, denizci şapkaları ve boncuklu kemerler öne çıkıyor.