Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2008 01:52
Her giydiği olay. Yakıştırıyor, fark yaratıyor, konuşturuyor.
Siz ne giyseniz konuşuluyor... Bu nasıl bir his? -Giyinmek benim için tamamen hobiden ibaret bir eğlence.
Stilinize baktığımda farklılık ve cesaret görüyorum. Bu hep böyle miydi? Parkta oynamaya giderken de farklı giyinen bir çocuk muydunuz? - Michael Jackson jenerasyonuyum. Onun etkisiyle kırmızı, siyah ve beyaz renklerin kullanıldığı gotik ve fütüristik deri kıyafetlere bayılırdım. Michael’ın kırmızı deri ceketinin benzerini üzerimden hiç çıkarmazdım. Bu, çocukluğumun bir özeti. Ama sürekli değişiyorum. Son dönemde gotik, punk, siber çizgilerdeki tasarımları yakın buluyorum.
Modaya ilgi duymaya ne zaman nasıl başladınız? -Sonradan iyi bir moda tasarımcısı olan Ayşe Sungar’la Şişli’de kiraladığımız bir katta, kendi isimlerimizle hazırladığımız koleksiyonları bir defileyle tanıtıp satışa sunmuştuk. 18 yaşındaydık, tasarımlarımız Aktüel dergisine
haber olmuştu.
Moda dünyasındaki son gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz? Hangi dergileri takip ediyor, hangi internet sitelerine bakıyor, hangi televizyon kanallarını izliyorsunuz?-Beni mağazalarda çok nadir görürsünüz. Bu iş benim için ilgilendiğim tasarımcının defilesini internetten 15 dakika izlemekle sınırlı. Sonra Vakko, Beymen ve Harvey Nichols’a sipariş veriyorum.
Mesela ilkbahar-yaz sezonunda alınacak parçalar şimdiden belli mi?-Yaz için siparişleri ekim ayında vermiştim. Şubat gibi gelmeye başlar. Seçimlerim genellikle alışılmışın dışında tasarımcılara ait. Çoğu zaman bunlardan sadece benim isteyebileceğimi düşünerek bir adet getirebiliyorlar.
En sevdiğiniz beş tasarımcıyı nedenleriyle sıralar mısınız?-Her sezon değişiyor. Örneğin kış sezonunda çok beğendiğim Oliver Felipe Baptista’nın gelecek yaz koleksiyonu tam bir hayal kırıklığı benim için. Her zaman acayip içgüdüleriyle Martin Margiela’yı çok beğeniyorum. Gotik tarzımdan dolayı Rodarte’ı takip ediyorum. Marios Schwab’ın cerrah titizliğinde hazırladığı koleksiyonu bana çok hitap ediyor. Ve Louise Goldin, Saint Martins’den 28 yaşında çok genç bir tasarımcı: Üçüncü sezonu olmasına rağmen renk ve desen kullanımında müthiş enerjik.
En sevdiğiniz ayakkabı markası?- O da her sezon değişiyor ancak Rupert Sanderson’ın punk modelleri, Natacha Marro, Vivienne Westwood, Azzedine Alaia, Louboutin, Alexander McQueen.
En sevdiğiniz çanta markası? - Çanta benim kabusum. Hepsi birbirinin aynı. Bu konudaki hassasiyetim marka taşımaktansa plastik torba taşıma isteğine kadar geldi. Örneğin bu kış en çok Pull&Bear’den 30 YTL’ye aldığım kumaş tartan çantayı kullandım. Bir de arkadaşım Emel Kurhan’ın yaptığı kişiliği olan modeller bana hitap edebiliyor.
Günlük hayatınızda nasıl giyinirsiniz?- Hep 70 ve 80’ler punk İngiltere’sinde yaşamış olmayı istedim, giyim tarzım da öyle. Pull&Bear’in punk desenli pantolonlarına, Stradivarius’un jeanlerine bayılıyorum. Gündüz kıyafetimi Skinny pantolon, T-shirt, deri ceket, Doc Martens özetliyor.
En önemli alışveriş sırrınızı bizimle paşlaşır mısınız?- Seçimlerimi kültürel klişeleri bir kenara atarak, gerçek hayattan kopmadan, aynı zamanda da kendimi kasmadan eğlenerek yaparım. Beğendiğim her şeyi gördüğüm her yerden alabilirim aslında.
Sizin alışveriş şehriniz New York mu, Paris mi, Milano mu? - Hiçbiri aslında, son yıllarda sadece Londra. Henüz gidemedim ama Japonlar çok ileride bu konuda. Alışverişimi altı sezondur sadece Türkiye’den yapıyorum. Çünkü gerçekten de mağazalar hemen hemen istediğim her tasarımcıyı, bedeni ve modeli getirebiliyor artık.
Vintage ve ikinci el ürünler size göre midir? -Tam da bana göre. Sınırsız bütçem olsaydı dolabımın büyük bir kısmını vintage parçalar oluştururdu.
İkoncan kelimesini duyunca ne hissediyorsunuz? Türkiye’nin önemli stil ikonlarından biri olmak sizi mutlu ediyor mu?-Bodrum’a has bir lakap gibi. Ancak bu tanımın altının tam olarak doldurulmadığını düşündüğüm için bana pek bir şey ifade etmiyor, beni tanımlamadığını düşünüyorum.
Giysileriniz arasında hiç ve asla vazgeçemeyeceğiniz bir ürünü sorsam?- Beş sezon önce aldığım siyah beyaz Balenciaga Beetle Juice ceketim...
Şu meşhur Balenciaga kıyafet... Ayakkabılar da Balenciaga diye, baştan aşağı tek bir marka giydiğiniz diye sizi eleştirenler oldu. Onlara ne cevap vereceksiniz? - Bu konu bana biraz komik geliyor. Balenciaga CEO’sunun konuk olduğu Beymen’in Esma Sultan’daki daveti için Beymen’in ricası üzerine onlara jest olsun diye giydiğim kombinasyondu. Sadece defile için üretilmiş olan uzun bantlı sandaleti Balenciaga CEO’sunun buldurup bana hediye etmesi sonucu, ben de jeste karşılık verdim. Yoksa baştan aşağı tek marka giydi, lafı benim için yazılabilecek en son şeydir herhalde.
Yılbaşı gecesi için ne giyeceğini bilmeyenlere ne önerirsiniz? -Bu önerileri kişiye özel vermek gerekir. Ancak yılbaşı gecesi için joker bir parça söylemem gerekirse, minik bir smokin ceket o gece kullanılabildiği gibi, sonrasında her türlü ortam için kombinasyon yapmak mümkün.