Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz ay 3. yaşını kutlayan Amica Dergisi, Aralık sayısında ise karşımıza özel bir milenyum sayısıyla çıkıyor.
Modada tek renk kırmızının hakimiyet kazandığı çekimlerle gelecek tasarımlarını görüntülerken, ünlü Astro-Trans Ümmü Gülsüm'ün yorumlarıyla da gelecek kehanetlerine sayfalarında yer veriyor..
Başlıkta şu sözler yer alıyor: Tek renk kırmızı. Yeni bir bin yıla adım atılacak o özel gece için düşünülmüş modellerden tutun da, spor kıyafetlere, günlük iş hayatını takip eden kadının görünümüne, hatta ev haline kadar kadının kırmızıyla buluşması konu edinmiş.
Siyaha veda
Gerçekten de modada 60'lı yıllardaki kahverengi hakimiyeti, 80'li ve 90'lı yıllarda kendini temelde tek renge teslim etmişti: Siyah. Türk modasında Neslihan Yargıcı ile tanıştığımız yıllardan, bugünlere kadar değişen tasarımlarda kadın hep siyahı tercih etti. Kimisi için fazla kiloların kamuflajı oldu; kimisi için sadelik tercihi, başkası içinse ideal ölçüleri en net çizgilerle görüntüleme avantajı. Ama artık siyaha yavaş yavaş veda ediyoruz.
Kışkırıcılık geliyor
Birçok modacı da siyahın artık temel renk olmaktan çıktığını, belki detaylarda kendine bir yer bulacağını söylerken, geleceği tasarlarken en kışkırtıcı rengi ön plana atıyorlar: Kırmızı.
Üstelik moda dünyasında ‘‘Haut Couture’’ü yaratan imzalardan, hazır giyimin sektörünün devlerine kadar tüm moda dünyası ağız birliği yapmış gibi: 1999 Sonbahar-Kış kreasyonlarıyla başlayan ‘‘koleksiyonda mutlaka kırmızı’’ kullanma ilkesi, önümüzdeki yaza ‘‘sadece kırmızı’’ tanımıyla girmesi hiç kimse için süpriz olmayacak gözüküyor.
Milenyum çizgisi
Yünlü kazaklardan, kaşmir paltolara, kalın topuklu botlardan, Doris Day modeli el çantalarına kadar kırmızı artık tamamen dünyamızda. O yüzden de AMICA Dergisi'nde milenyum düşlenirken tabii kırmızı tamamen ön plana çıkmış....
Kehanet kapısı
Dergi milenyuma modanın yörüngesinden olduğu kadar bilinmeyen yüzünden de bakmış: Üstelik adı ünlülerin falcısı olarak bilinen Ümmü Gülsüm'le bir röportaja sayfalarında yer vermiş.
Kendini medyum olarak değil bir ‘‘Astro-trans’’ olarak adlandıran Ümmü Gülsüm, Nilüfer Pazvantoğlu ile yaptığı röportajda Türkiye ve dünyayı nasıl bir milenyum beklediğinin yanı sıra nasıl olup da kehanetlerde bulunduğunu anlatmış: ‘‘Bu özelliğimi insanlardan çok ben kendim çözdüm. En küçük yaşta bile sentezleme durumum vardı.’’ diyor.
Konsantrasyonda boşluk
Ümmü Gülsüm nasıl konsantre olduğu gibi bir soruya da şöyle cevap veriyor: ‘‘Karşımda biri oturunca boşluk hissediyorum. Uzaydaki boşluk gibi. Böyle bir boşluğun içinde olduğumu ve kendi hayatımın, dünyamın tamamen silindiğini ve karşımdaki kişinin yaşamına girdiğimi hissediyorum. Onun çocukluğu, hayatında bugüne dek verdiği kararlar, şu günkü medeni hali, yaşamı, düşüncelerinde adeta gezintiye çıkıyorum. Hatta 300 sene öncesinde hangi bölgeden geldiğini tespit edercesine...’’ Ancak Ümmü Gülsüm'ü kişisel kehanetlerden çok Türkiye ve dünyanın geleceği ilgilendiriyor. Bu konularda daha yoğunlaştığını belirtiyor.
Ümmü Gülsüm'ün milenyum kehanetlerinden seçmeler
Doğu politikası Türkiye'de inanılmaz güzel bir gelişim yaşatacak.
Eğitim Doğu'da başlayacak.
Türban olayı kaldırılacak. Türbana da bir şey denmeyecek.
Türkiye Avrupa Birliği'ne merhaba diyecek.
İnanılmaz bir nükleer enerji bulunacak.
2003 yılında dünya askeri gücü üzerine büyük bir anlaşma yapılacak.
2010 yılına kadar dünya insan hakları üzerine ülkelerin bağımsız hareket etmemeleri, iç savaşlarına dahi bir kural getirerek dünya hukukunun da ele alınacağı bir dönem başlıyor.
Tarkan'ı gelecekte çok güzel bir sanat hayatı bekliyor.
İster mini elbiseler, ister uzun tuvaletler olsun, hiç farketmiyor, bütün giysiler ‘tek başına kırmızı’ da kendini buluyor.Belirgin göz makyajı ve parlak kırmızı dudaklar ise kadının milenyum kimliğini belirleyen diğer detaylar... Görünen o ki bu kışkırtıcı renk gelecek yüzyıla damgasını vuracak.