Oluşturulma Tarihi: Haziran 13, 2004 00:00
ATLI Köşk’ün kapısından girerken, Anatol France’ın bu konuda ilginç bir şey söylediğini düşünüyordum. Dönüşte buldum. ‘Geleceği görebilmek için bir kadın moda dergisine bakmak gerekir’ diyordu Fransız yazar Anatole France, ‘Kadınların fantazileri, insanlığın geleceği hakkında bana filozofların, romancıların, yorumcuların ya da bilim adamlarının söylediklerinden daha fazla şeyler söyleyecektir.’ Sabancı Müzesi’nde, Beymen’in desteğiyle gerçekleşen ‘Paris-St.Petersburg, Avrupa Modasının üç yüz yılı’ sergisi, geçmişte gezerken geleceğin sesini duyuruyor insana. Vakitsizlik nedeniyle, yaşadığım bu kentin bana sunduğu birçok güzellikten mahrum olmamak için, görmek ve izlemek istediklerim için zaman yaratmaya kararımı verdim ve Cuma sabahı, erken bir saatte bu sergiye gittim. İyi ki de gitmişim. Kaçırılmayacak bir ‘hediye’ İstanbullular için. Takıntı her zaman değil ama bazen de yararlı olabiliyor. Rus moda tarihçisi Alexandre Vassiliev de eski giysilere takmış bir sanatçı. 14 yaşından beri çöp tenekelerinden, eskicilerden tozlu, lekeli demeden giysi ve aksesuvar topluyor. 10 bin parçalık koleksiyonundan bir kısmının yer aldığı bu sergi, daha önce izlediğim moda sergilerinden çok farklıydı. Sabancı Müzesi’nin Müdürü Nazan Ölçer, ‘teknoloji, yönetim anlayışı, tarihi değiştiren siyasi olaylar yaşam biçimlerini nasıl değiştirdiyse, moda da bu değişimden etkileniyor’ diyor. Sergi, elbiselerden yola çıkarak üç yüz yıllık tarihin derinliklerinde dolaştırıyor insanı.. * * *‘KADINLARIN yeri evidir’ inancının hakim olduğu 18. yüzyılda korseler, geniş etekler içinde hareket imkanı bırakmayan giysilere bakarken, incelikleri dikkatimi çekti. 36 beden mankenleri bile inceltmek durumunda kaldıklarını söyledi Nazan Ölçer. Moda, o dönemde saray ve zengin kadınlar içindi. Tarladakiler için değil. Toplumda kadınların durumlarında meydana gelen değişiklik ve rollerinin farklılaşmasıyla moda da değişiyor. Bir moda tarihçisi, ‘Kadınlar oy hakkına sahip oldukça ve yasal ve ekonomik olarak durumlarını düzeltip bağımsızlıklarına kavuştukça giysileri de bu değişimi yansıtmaya başladı’ diyor. Korselere, kat kat eteklere, modanın statü sembolü dağıtan değiştirilemez çizgilerine baktıkça, bugünkü özgürlüğün kıymetini anlıyor insan. Eşitlik, insan hakları, demokrasi, çok kültürlülük kavramlarının hayatımıza daha fazla girmesiyle, herkesin kendisini istediği gibi ifade ettiği günümüzde, moda da bu çeşitliliğe boyun eğiyor. Folklorik etkileri, etnik yansımaları, ‘Savaşa hayır’ sloganlı giysileri ile moda da bir iletişim aracı halinde. * * *KILIK kıyafet üzerinde ideolojik fırtınaların koptuğu günümüzde, bu durum nerede ve nasıl noktalanacak? Bugünkü farklılaşma, aynı hızla devam edecek mi? Teknoloji kullanımının giderek yaygınlaşmasıyla, yaşam biçimleri arasındaki benzerlik, ortak üslup ve dilin paylaşımı artarken farklılıkların ‘moda’laşması, onları gerçek farklılıklar olmaktan çıkartacak mı? Anatol France’ın önerdiği gibi, moda üzerinden yarını tahmin etmek eğlenceli.
button