Minik Osman kötülerle savaşıyor!

Güncelleme Tarihi:

Minik Osman kötülerle savaşıyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 2013 03:00

“Hititya: Madalyonun Sırrı” adlı fantastik çocuk filminin Kapadokya’da başlayan çekimleri, İstanbul’da devam ediyor. Reşadiye’deki seti ziyaret ettik, 1 Mart’ta vizyona girecek filmi Ebru Cündübeyoğlu, “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisindeki Osman rolüyle ünlenen Emir Berke Zincidi ve onun 5 yaşındaki kuzeni Egemen Zincidi’den dinledik.

Haberin Devamı

Ebru Hanım, ilk kez bir çocuk filminde yer alıyorsunuz. Nasıl karar verdiniz bu projede yer almaya?   

Ebru Cündübeyoğlu: “Hititya”nın fantastik bir iş olması beni çok cezbetti. Bu filmin büyük bir boşluğu dolduracağını düşünüyorum. Benim için değişik bir deneyim oldu. Kızım Duru’nun da ilgileneceği bir filmin içinde olmak hoşuma gitti. Çocuklara da filmler yapılmalı. Onlara yapılan her şey çok önemli.

Film için heykeliniz yapılmış sanırım...     

- Evet, benimle birebir aynı ölçülerde heykelim yapıldı. Filmin başlangıcında oynuyorum, sonrasında taş heykelim rol alıyor.

Yapımı zahmetli olmuştur tahminimce. Ölçüleriniz alınırken zorlandınız mı?

- Evet, gerçekten zor oldu ama çok da eğlendik. Vücudumun birebir aynısı olması için yüzümden başlayarak, ayaklarıma kadar her yerimin alçıyla kalıbı çıkarıldı. Benim için filmin en zahmetli kısmı bu oldu. Nefes almam için burun kısmında delikler bırakılarak yüzüme alçı döküldü. Filmin birçok sahnesinde sadece gözlerimle oynuyorum. O yüzden gözlerin birebir aynısının olmasına çok dikkat ettik. Saçlarımı toplayıp streçledik. Kirpiklerime yapışmasın diye ayrı bir özen gösterdik.

Kaç saatte bitti bu işlem?

- Dinlene dinlene yaptık, yaklaşık 10 saat sürdü.

YAŞARKEN HEYKELİ YAPILAN TEK SANATÇI BENİM!

Heykelin son halini gördünüz mü peki?

- Görmedim, çok merak ediyorum. Yaşarken heykeli yapılan tek sanatçı benim herhalde! (Gülüyor) Bir de Alex’in heykeli var, Kadıköy’deki bir parkta.

Çekimler bittiğinde heykeli ne yapmayı düşünüyorsunuz?

- Vallahi bilmiyorum. Belki oturduğum apartmanın girişine koyarım. (Gülüyor) Ya da bir yer önerirlerse oraya koyarız.

O zaman buradan yetkililere seslenmiş oluyorsunuz...

- Evet, mevcut bir heykelimiz var hazırda! (Gülüyor) Bunlar espri tabii.

Filmde heykelinizin kullanılmasının amacı neydi?

- Bunu söyleyemiyorum maalesef. Ama filmin mihenk taşı diyebilirim. Bütün hikâye bu heykelle başlıyor ve bitiyor.

Biraz da filmdeki rolünüzden bahseder misiniz?

- Asya adında bir anneyi canlandırıyorum. Üç çocuğum var. Çocuklarım çok özel yeteneklere sahip. Bu özellikleri anneden mi alıyorlar, yoksa babadan mı, filmde göreceğiz.

Filmde Alman oyuncu Bruno Eyron ile birlikte oynuyorsunuz. Nasıl aranızdaki uyum?

- Birlikte iyi bir süreç geçiriyoruz, memnunuz.

Türkçe konuşuyormuş çekimlerde...

- Evet, onun durumu çok zor. Ben de Hititçe ninni söyledim, epey zor öğrendim. Kızım 8 yaşında ama ona hâlâ ninni söylerim. Bu ninniyi de söyledim ona, çok sevdi. Bence ninni tutacak ve bu filmin çocuklara hediyesi olacak.

TİYATROYU HİÇ ÖZLEMEDİM

Saçlarınız da olduğundan daha uzun ve rengini de koyulaştırmışsınız. Bu değişikliği film için mi yaptınız?

- Saçlarımın bir kısmı çıt çıt. Bu renk de saçımın kendi rengi. Film için yaptım.

Saçlarınızın rengi çok beğenilirdi, radikal bir karar almışsınız...

- Evet, saç rengimi çok beğenenler vardı. Ama bu kararı saçlarımın sağlığını korumak için de aldım aslında. Boyatmaktan çok yıpranmıştı, biraz kendine gelsin, toparlansın istedim. “Avrupa Avrupa” dizisinde canlandırdığım Gülbahar karakterinin saç rengini de biraz koyulaştırmak istiyorlardı, herkesin fikri örtüşünce değiştirdim.

Bu sene birçok dizi yayından kaldırıldı. “Avrupa Avrupa” ise hâlâ devam ediyor. Neye bağlıyorsunuz bu başarıyı?

- Reytinglerimiz gayet iyi. Dizinin bir raya oturabilmesi için takip etmeyi bırakmamak lazım. Dizinin bütün cazibesi takip etmek. Eğer takip etmeyi keserseniz, en sevdiğiniz diziden bile uzaklaşırsınız. Biz bu dizide insanların takip etmesini sağladık. Karakterler de yerli yerine oturdu. Çalışmalarımızın meyvelerini topluyoruz şimdi. Bu iş daha çok meyve verecek gibi gözüküyor.

Geçen sene iki tiyatro oyununda oynadınız. Bu sezon var mı böyle bir düşünceniz?

- Hayır, yok. Tiyatroyu hiç özlemedim, çünkü gerçekten çok yoruldum. Geçen sene hem “Çalıkuşu” hem de “Kibarlık Budalası”nda oynadım. Turnelerimiz de çok oldu. Anne olunca bu tempo ağır geliyor. Şimdi tiyatro benim için çok büyük bir lüks. Artık sinema filmi yapmak istiyorum.

Kızınız Duru’yla nasıl vakit geçiriyorsunuz?

- Hafta sonları jimnastiği, hafta içi de okulu var. Şu sıralar onu sporlarla tanıştırıyoruz. Basketbol maçına ve yüzme şampiyonasına götürdük. Farklı faaliyetleri görsün istiyoruz. Tiyatroya ve sinemaya da götürüyoruz. Sosyal aktiviteler yapıyoruz birlikte.

İleride oyuncu olmasını ister misiniz sizin gibi?

- Ne istiyorsa olsun, yeter ki mutlu olsun. Tek istediğim bu. İçinde varsa, o bir süre sonra ortaya çıkar zaten. Ben sevdiğim işi yapıyorum, o yüzden çok şanslıyım. Aynı şans onun için de geçerli olsun isterim.

Haberin Devamı

Emir Berke Zincidi: Büyüyünce sonsuz tane atım olsun

Haberin Devamı

Emir sen “Hititya” filminde nasıl bir karakteri canlandırıyorsun?

- Alaz’ı canlandırıyorum. Dizideki gücüm, ateş. Ateş kullanarak annemi kurtarmaya çalışıyorum. Filmde en çok annesini seven ve özleyen Alaz karakteri. Gürkan abim (Uygun) Zabab karakterini oynuyor, biz ona karşı savaşıyoruz.

Filmdeki diğer oyuncularla aran nasıl?

- Egemen benim kuzenim. Bazen aramızda dövüş oluyor.

Sen oyunculuk konusunda daha tecrübelisin. Ona yardımcı oluyor musun, bir şeyler öğretiyor musun?

- Hayır, ben öğretmiyorum. Sadece oynuyorum.

“Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinden ayrıldın. Hâlâ izliyor musun diziyi?

- İzlemek istiyorum ama okula gittiğim için akşamları erken yatmak zorundayım.

Özlüyor musun dizi setini?

- Evet, çok özlüyorum. Hepsini seviyorum. Bir gün yeniden görüşeceğimize inanıyorum.

Peki Osman’ın gençliğini oynayan Gün Koper’i hiç izledin mi?

- Evet, izledim.

Nasıl buldun peki, beğendin mi?

- Bence çok güzel olmuş. Çok beğendim.

Sence sana benziyor mu?

- Bence benzemiyor. Ama yine de beğendim.

Peki, “Hititya” nasıl bir film olacak sence?

- Birçok sahne bilgisayarla yapılacak. Biz tehlikeli sahneler de çektik.

Nasıl sahnelerdi bunlar?

- Bir köprü sahnemiz vardı mesela. Köprüyü patlattık. Aşağısı uçurum olan bir köprüydü. At da bindim.

Bunlar seni hiç korkutmadı mı?

- Hayır, korkmadım. Köprüde koşarak sahne çektik. At binmek de güzeldi. Zaten bunun için ders almıştım. Bindiğim atın adı Kelebek’ti. Ona sarıldım sarıldım, bırakamadım. Hiç bırakmak istemedim. Onu bir daha görmek istiyorum.

Büyüyünce bir atın olsun ister misin?

- Hem de sonsuz tane olsun isterim. Hepsine ben bakarım.

Başka hangi hayvanları seviyorsun?

- Bütün hayvanları seviyorum. Ejderha ve dinozor bile severim.

Haberin Devamı

Egemen Zincidi : Ödül almak istiyorum

Sen ilk kez oyunculuk yapıyorsun, değil mi Egemen?

- Evet, öyle.

Nasıl karar verdin oyunculuk yapmaya?

- Kuzenim Emir Berke’yi televizyonda izledikten sonra “Ben de yapmak istiyorum” dedim. Bir de ödül almak için...

Nasıl bir ödül?

- Oyunculuğum için ödül almak istiyorum.

Peki sevdin mi oyunculuğu, devam etmek istiyor musun?

- Evet, istiyorum. Bu filmin zaten ikinci, üçüncü bölümleri var.

Almanya’da kreşe mi gidiyorsun?

- Evet. Bazıları Türk, bazıları Alman arkadaşlarımın.

Sen hangi karakteri oynuyorsun filmde?

- Benim filmdeki ismim Yaman. Özelliği de rüzgarı kullanabilmesi. Emir Berke ateşi, Nehir de suyu kullanıyor. Zabab’a karşı güçlerimizi birleştiriyoruz. Ben de Emir Berke gibi ata biniyorum. Filmde sakallı bir ejderham, bir de canlı kaplumbağam var.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!