Milli Takım kebapçıda

Güncelleme Tarihi:

Milli Takım kebapçıda
Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2011 01:00

2012 Avrupa Futbol Şampiyonası elemeleri play-off turundaki rakibi Hırvatistan ile yarın İstanbul’da karşılaşacak olan A Milli Takım, önceki akşam moral yemeğindeydi.

Haberin Devamı

Özer Kızıltan, “Takva”nın ardından sinemaseverleri şaşırttı, bir aşk filmine imza attı. 11.11.11’de vizyona girecek “Beni Unutma” adlı filmin başrollerini Mert Fırat ve Açelya Yılhan üstlendi. Hiç beklemedikleri bir anda tanışan ve büyük aşk yaşayan iki genci canlandıran Fırat ve Yılhan, “Seyirciyi yüzde 50 ağlatıp, yüzde 50 güldüreceğiz” diyor.

Özer Kızıltan’ın “Takva”nın ardından romantik bir film çekmesi bizi çok şaşırttı. Aynı şaşkınlığı siz de yaşadınız mı?
Açelya Yılhan:
Özer Bey “Takva”dan sonra bu filmi çekecekse, mutlaka senaryoda ona dokunan yerler olmuştur diye düşündüm ben. Son derece duygusal bir senaryo. Bu soru bize çok soruluyor ama Özer Bey’i tanısaydınız bence hiç sormazdınız...
Mert Fırat: Burak Göral’ın senaryosundan haberim vardı ve ben de “Özer Kızıltan ‘Takva’dan sonra bu filmi nasıl çekecek? Özer Kızıltan bu kadar duygusal bir adam mı?” diyordum. Ama o insanoğlunun en savunmasız, en yaralı yerini buluyor. Bedeninin büyük bir acıyla nasıl sarsıldığını ama bir yandan da nasıl yaşadığını ve sevmeye devam ettiğini anlatıyor. Bu film bir kadın hikâyesini anlatmasına rağmen beni de ikinci plana atmadı.

Canlandırdığınız karakterleri anlatır mısınız bize? Olcay ve Sinan nasıl insanlar?
Açelya Yılhan:
Olcay, son derece duygusal ve hayata hisleriyle yaklaşan bir karakter. Bu açıdan onunla örtüşüyoruz. Ciddi bir ilişki yaşarken erkek arkadaşından ayrılıyor ve Sinan’la tanışıyor.
Mert Fırat: Sinan da hızlı yaşayan, çapkın bir adam. Bir gün Tuba Ünsal’ın oynadığı Ebru’yla tanışıyor ve onunla uzatmalı bir ilişki yaşıyor. Hatta nişanlanıp evlenmeye karar veriyorlar, ev döşüyorlar. Bir gün Ebru ve onun annesiyle beyaz eşya almaya gidiyorlar. Kayınvalidesi her şeye karışıyor. Ebru da annesinden taraf durunca, Sinan “Benim evleneceğim, hayatımı sürdüreceğim kadın bu değil” diyerek dükkandan çıkıp gidiyor.

Olcay ve Sinan’ın ilişkisinde güven neredeyse sıfır gibi gösteriliyor fragmanda...
Mert Fırat: İlişkilerde ilk başka güven sıfır oluyor zaten. Herkes birbirine sıfır puan veriyor ve ilişki devam ettikçe artırabildiğini artırıyorsun.

BU ROL, ALDIĞIM EN GÜZEL HEDİYE

Filmde dört kişinin dahil olduğu bir aşk hikâyesi var, değil mi?
Mert Fırat:
Evet, dört kişilik bir aşk var. Dört karaktere de “En fazla ne kadar sevebilirsin?” sorusu soruluyor, yanıtlarını da filmde görebiliyorsunuz.
Açelya Yılhan: Terk edenler ve geride kalanlar, başka biçimlerde birbirleriyle ilişki kurmaya devam ediyorlar.

Peki siz ne kadar sevebilirsiniz?
Mert Fırat: Onun sonsuz cevaplı bir soru olduğunu ve “Sonuna kadar” cevabının çok büyük bir yanıt olduğunu anladım. “Aşk fedakârlık ister” diyorsan, bu film de işte öyle bir şey. Bu rol, şimdiye kadar aldığım en güzel hediye.

Filmin ismine bakılırsa, sonu mutlu olmayacak sanırım. Gerçi Mert Bey’in rol aldığı filmler sonunda seyirciyi hep ters köşeye yatırıyor...
Mert Fırat: Mutlu son kaygısı taşımıyor film. “Başka Dilde Aşk”ta da mutlu son vardı ama kime göre mutlu son? “Atlıkarınca” da sonunda seyirciye “Öz kızını taciz eden adam ölünce adalet yerini bulur mu?” diye soruyordu. Ben hakkında sonsuz sorular sorulabilecek sonları seviyorum. “Beni Unutma”da romantik, eğlenceli sahneler olduğu kadar dramatik sahneler de var. Yüzde 50 ağlatıp, yüzde 50 güldüreceğiz.

AÇELYA’DAN ÖNCE EFSANESİ GELDİ

Açelya Hanım, bu sizin ilk sinema filminiz değil mi?
Açelya Yılhan:
Evet. Filmde oynayacağım netleştiğinde 15 dakika mutluluğunu yaşadım, ondan sonra “Ne yapacağım?” sıkıntısına düştüm. Benim gibi genç bir oyuncuya verilmiş çok önemli bir fırsat bu. Ön hazırlık aşamasında senaryoyu hem Mert’le hem de Derya Alabora’yla çalıştık. Çekimler başladığında endişelerimin, sıkıntılarımın yüzde 80’i gitmişti.

Film bittiğinde ne hissettiniz peki?
Açelya Yılhan:
Ben olabildiğince doğal oynamaya çalıştım. Çekimler bittiğinde de “Elimden geleni yaptım, kanımın son damlasına kadar çalıştım” dedim.

Birlikte çalışmak nasıldı?
Açelya Yılhan:
Mert gibi kameranın hem önünde hem de arkasında deneyimli olan biriyle çalışmak çok keyifliydi. Yanınızda böyle bir partner olduğu zaman, onun yönlendirmelerini can kulağıyla dinleyip role daha da konsantre oluyorsunuz.
Mert Fırat: Açelya gelmeden önce efsanesi gelmişti. “Avatar” gibi! Özer Abi görür görmez “Budur” demiş. Biz de merak ediyorduk tabii nasıl biri olduğunu. Çekimler boyunca sete herkesten önce geliyordu. Biz sete geldiğimizde genelde iki kişiyi buluyorduk karşımızda; biri kuaförümüz Hakan, diğeri de Ayça.
Karavanın kapısını bir açıyoruz, Açelya uyuyor, Hakan da saçına maşa yapmaya çalışıyor ama o da uyuyor! Bütün parmakları yandı bu yüzden...
Açelya Yılhan: Karakterin devamlılığı için bukleleri korumak istiyorduk, herkesten önce gelip saçlarımı yapıyorduk. Mert ise saat 09.30’da sete yenilenmiş bir biçimde geliyor, en enerjik sesiyle “Merhaba” diyor. İşte o an bir insanın nasıl katil olduğunu anladığın, empati kurduğun an!

Haberin Devamı

EVLİLİĞE KARŞIYIZ

Filmde düğün sahneniz var ama gerçek hayatta evliliğe karşıymışsınız...
Mert Fırat: Karşıyım ama çevremde çok güzel evlilikler de görüyorum. Bir gün evlenirsem de büyük bir törenle değil, 50 kişilik bir düğünle evlenirim. Yoksa aileler gelsin, gelinlik şöyle olsun, yemekte bunlar olsun... Bana ne! Ben mutluyum, evleniyorum. Bana ne bunlardan.

Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?
Açelya Yılhan:
Ben de aynı kafadayım. Evlilik kurumuna çok inanan biri değilim, evliliğin ilişkinin olmazsa olmazlarından olduğunu düşünmüyorum. Bunu yapabilenlere saygım sonsuz ama başarılı bir evliliğin öznesi ben değilim gibi geliyor bana...

Haberin Devamı

ARABAMIZ TAKLA ATTI

Düğün sahnesinin öncesinde bir kaza atlatmışsınız, aracınız üç takla atmış. Nasıl oldu, anlatır mısınız?
Açelya Yılhan: O sahnenin çekimi için Ağva’daki sete giderken otomobil takla attı. Üç değil, bir kez takla attı. Kazayı yarasız beresiz atlatınca, gittik sahnemizi çektik.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!