Emel ARMUTÇU
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 08, 2010 00:00
Diyarbakır’ın, en kalabalık, gelir ve eğitim seviyesi en düşük, işsizlik oranıysa en yüksek ilçelerinden biri olan Bağlar’da bir evin avlusundayız. Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, bir süredir Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde kamuya ya da sivil toplum kuruluşlarına ait kurumları gezerek bilgi alışverişinde bulunuyor. Yolumuz Diyarbakır’a da bu yüzden düşüyor; o günkü programımızda Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu, kadın sığınma evi, TEGV Eğitim Parkı, AÇEV Çocuk Yuvası, KAMER ziyaretleri var.
Ancak o an, daha önce hiç rastlamadığımız bir şeye tanık olmak üzereyiz...
Çoğu geleneksel kıyafetleri içindeki 30-40 Diyarbakırlı ev kadını, toplantı yapıyorlar.
Ne toplantısı derseniz, bir çeşit iş toplantısı!
Onlar bildiğimiz bankacılık sistemini tersine çeviren bir felsefeye sahip mikro kredi uygulamasından yararlanıp küçücük adımlarla da olsa iş hayatına atılan, çiçeği burnunda iş kadınları.
Krediler, adı üzerinde oldukça mikro...
Ancak kadınların sadece yüzde 25’nin işgücüne katıldığı ve her 10 kadından 6’sının ancak kayıt dışı ortamda çalışabildiği ülkemizde, yoksul bir kadının hayatında yarattığı değişim, inanılmaz makro değerlere ulaşabiliyor.
Evinin dört duvarı arasında, kocasının getireceği paraya bağımlı olmaktan çıkan kadın, bu küçük paralar sayesinde sokağa adım atıyor, üretiyor, satıyor, yaratıyor, özgürleşiyor.
E Nobel Barış Ödülü’nü boşuna almadı projenin yaratıcısı.
İşte Bangladeşli Muhammed Yunus’un başta Diyarbakırlı 10.400 kadın olmak üzere, Türkiye’deki şimdilik 36 bin yoksul kadının hayatında yarattığı değişimin hikayesi...
Toplantı içlerinden birinin ayağa kalkıp, hepsini kaldırmasıyla başlıyor: “Hanımlar toplantıya hazır mısınız? Toplantı başlamıştır.”
Birinin başında yazması, elinde pos makinesi var. Herkesin ellerinde paralar. Tahsilat yapılıyor, makineden çıktı veriliyor, son hafta olup bitenler konuşulup tartışılıyor. Kafalar meşgul ama yüzler gülüyor. Haftaya buluşmak üzere sözleşip tekrar ayağa kalkıyor, sağ yumruklarını havada sallayarak hep bir ağızdan bağırıyorlar:
“Disiplin! Birlik! Cesaret! Çok çalışma! Başarıyı ailemize getireceğiz!”
2006 Nobel Barış Ödülü’nün sahibi Bangladeşli ekonomi profesörü Muhammed Yunus’un kulakları çınlasın, bu toplantı onun eseri. 1970’lerde geliştirdiği ‘mikro kredi’ uygulaması Türkiye’de sadece Diyarbakır’da 10 binden fazla kadının hayatını değiştirmiş durumda.
Bangladeş’te doğup, 1980’lerde kurulan Grameen Vakfı aracılığıyla başka ülkelerde de yürürlüğe giren, Türkiye’de ise 2003 yılında başlatılan Grameen Mikro Kredi Programı, gerekli teminatları gösteremedikleri için normal kredi imkânlarına ulaşmaları imkânsız olan kimselere kredi sağlıyor. Yani yoksulları küçük kredilerle girişimci yapıyor ve yoksulluktan kurtarıyor.
BANKALAR NE YAPMIYORSA O
Bu kredi sisteminde, kişinin beyanı esas. Bir evrak istenmiyor, teminat ve kefalet aranmıyor, icra ve mahkemeye asla müracaat edilmiyor. Yunus bunu şöyle açıklıyor dünyaya: “Biz klasik bankalar ne yapar diye baktık ve onların yaptıklarının tersinden kurallar oluşturduk. Mikro kredi, tam tersine dönmüş bir bankacılık sistemidir.”
Bu tersine kurallar şöyle işliyor: Mesela, ticari bankalardan kredi alırken ne olur? Ne kadar fazla teminatınız varsa, o kadar fazla kredi alırsınız. Mikro kredide ise tam tersi: Ne kadar aza sahipseniz, o kadar fazla önceliğiniz var. Dolayısıyla bu sistemin temel felsefesi, ‘kredi bir insan hakkıdır’sa, önceliği hiçbir varlığı ve geliri olmayan yoksul kadınlar.
36 BİN KADINA 58 MİLYON LİRA
Grameen Mikro Kredi Programı’nı Türkiye’de İsrafı Önleme Vakfı uyguluyor. Şubeler hayırseverlerin ve kısmen devletin desteğiyle açılıyor. Bugüne kadar 46 şehirde açılan 67 şubeden, yaklaşık 36 bin yoksul kadına, 58.000.000 lira mikro kredi verilmiş. Ve vadesi gelen kredilerin yüzde 100’ünde geri dönüş sağlanmış. Proje uygulayıcıları bu başarıyı iki şekilde açıklıyorlar: Bir, kadınlar bu tür konularda daha güvenilirdir. İki, kredi beşli gruplar halinde verildiği için, beş kişiden biri ödeme güçlüğü çekerse, diğerleri onunla dayanışıp ödemesini sağlıyor.
Vakfın Mütevelli Heyeti Başkanı, Diyarbakır eski Milletvekili, Prof. Aziz Akgül, avuç açma kültürünü yaygınlaştıran hibe şeklindeki yardımların, çalışamayacak durumdaki yaşlı, hasta ve engellilerle sınırlı tutulması gerektiğini söylüyor. Karşısına da yoksulların daha onurlu bir şekilde kendi kendilerine gelir getirici işler yapmalarına yardımcı olacak bu tür faaliyetleri koyuyor.
DİLENCİLERE BİLE MİKRO KREDİ
İşi o kadar ilerletmişler ki, son dönemde dilencilere de mikro kredi vermeye başlamışlar. 50 lira kredi alan dilenci, isterse avuç açmak yerine kalem, çiklet gibi ucuz ürünler satın alıyor ve onları satıyor. Akgül, kredi miktarının bazen bir kazak için gerekli olan tığ ve yün maliyeti kadar az olduğunu söylüyor.
Mikro dediysek, herkese de o kadar az değil tabii... Kredinin miktarı talep edenle beraber saptanıyor. Genellikle 500 liradan başlanıyor, ödemeler ilerledikçe artan miktarlarda tekrarlanabiliyor. Kimi kadın evde yaptığı el işlerinin malzemesini satın almak için kredi alıyor, kimi bir dükkan açmak için... Hayal dünyasının zenginliğine kalmış. Destek, kredi alan kendi ayakları üzerinde durana kadar devam ediyor.
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı gibi, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı da on yıldır aynı sistemi uyguluyor. Bugüne kadar iki binden fazla ev kadınına 4 milyon liraya yakın kredi vererek iş imkânı sağlayan vakıf, kredinin yanında, danışmanlık ve pazarlama hizmeti de veriyor. İşin bu ikinci kısmı oldukça önemli; çoğu o güne kadar evinden dışarı pek adım atmamış ama artık bu cesarete sahip kadınların ufkunu açacak, vizyonlarını geliştirip yaratıcılıklarını artıracak desteğe ihtiyaçları var. Bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşlarına duyurulur.
EVLERİNDEN ÇIKTILAR İŞ KADINI OLUYORLAR
Diyarbakır’da, iş hayatları, henüz evlerinde yaptıkları elişi göz nuru üretimlerini kendi çevrelerine satmakla sınırlı olan kadınlar yanında, iş kadını olma yolunda ilerleyenler de var elbette. İşte onlardan üçü
* Bu yaz çocukları Bodrum’a gönderdim: Selamet Yaşa, 1974 Diyarbakır doğumlu. 10 çocuklu bir ailenin 7 numarası. Maddi imkânsızlıklar ve kimbilir başka hangi nedenlerle okula gidememiş ama kendi çabasıyla okuma yazma öğrenip ilkokul diplomasını dışarıdan almış. 13 yaşında kuaför çırağı olarak iş hayatına atılmış, kalfalık ve ustalık belgelerini alana kadar ilerlemiş.
Mikro krediyle tanışmadan önce, evinin bir odasında saç yapıyor, çok da maddi sıkıntı çekiyormuş. Şimdi kuaför dükkanında cilt bakımından boyaya her türlü kuaförlük hizmetini veriyor, çocuklarını okutuyor. Kendine ve hayata çok daha güvenle baktığı kesin. Belli ki burada kalmayacak, daha da ilerleyecek, gözlerinde bunu görmek mümkün. Dükkandan çıkarken arkamızdan şöyle sesleniyor gülerek: “Ha bu arada, bu yıl ilk kez çocuklarımı Bodrum’a tatile gönderdim!”
* Artık marka olmak istiyorum: Olgu Akşahin 36 yaşında bir Diyarbakırlı. Genç yaşta, hiçbir eğitim olanağı sunulmamış ona ama aile bütçesine katkıda bulunması beklenmiş. Bir makine almış ve evde terzilik yapmaya başlamış. Ancak bir süre sonra sermaye sıkıntısı doğduğunu söylüyor, “işimi evde yaptığım için tanınmıyordum” diyor. Komşularından mikro krediyi duyduğunda önce inanmamış, “kefilsiz, teminatsız, sadece güvene dayalı olarak, mümkün değil” demiş kendi kendine. Mikro kredi şubesine gidip, bir de çok sıcak karşılanınca iyice şaşırmış. Kendine ait atölyesini ilk kredisiyle açmış. “Dört yıldır onlar sayesinde ayaktayım. İşler çok iyi, tanınıyorum da... Ama yetmez, artık bir marka olmak istiyorum” diyor.
* Bir atölye, bir dükkan bir de stüdyo: Türkan Baysal 34 yaşında. Mikro kredi sayesinde, bir piko ve nakış atölyesi, bir fotoğraf stüdyosu, bir de tuhafiye dükkanı sahibi şu anda?
DÜNYAYI DEĞİŞTİREN 10 FİKİRDEN BİRİ
* Mikro kredi uygulaması, Muhammed Yunus’un kurduğu Grameen Bankası aracılığıyla bugüne kadar aileleri dahil 600 milyon kadına ulaştı.
* Türkiye’yle birlikte 175 ülkede uygulanan Grameen mikro kredi uygulaması, 2006 yılında Muhammed Yunus’a Nobel Barış Ödülü kazandırdı
* 24 Mart 2008 tarihli Time dergisinin kapağında, ‘Dünyayı değiştiren 10 fikirden biri’ olarak tanımlandı.
* Kahramanmaraş uygulaması, 2008’de 600 proje içinden Avrupa Birliği Ödülü aldı.
* Yunus, ABD Başkanı Obama tarafından Özgürlük Madalyası almaya layık görülen 16 kişiden biri oldu.
YOKSULLUK MAKRO DÜZEYDE
* Dünya Bankası verilerine göre dünyada 1,5 milyar insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Türkiye’deyse ailelerin yaklaşık yüzde 11’i açlık, yüzde 33’ü yoksulluk sınırının altında.
* Türkiye’nin kırsalında bu oran biraz daha yüksek; yüzde 15’e yakını açlık, yüzde 40’dan fazlası yoksulluk sınırının altında.
* Güneydoğu Anadolu’ya gelince daha da vahimleşiyor rakamlar: Yüzde 18’e yakını açlık, yüzde 60’a yakını yoksulluk sınırının altında.
GEMLİK’İN ZEYTİNCİ ZENNAN’I
‘Mikro krediden makro kadınlara’ sloganıyla bir mikro kredi projesi de Zennan zeytinyağlarını doğurdu. N’PR İletişim, Gemlik yöresindeki üretici kadınlardan satın aldığı yağları Farsça’da kadınlar anlamına gelen Zennan markasıyla somutlaştırarak kurumsal hediye olarak kullanmaya başladı.
MİKRO KREDİ ŞUBELERİ
Türkiye’de mikro kredi şubeleri, kişi veya kuruluşlardan sağlanan bağışlar ve İl Özel İdaresi Kanunu çerçevesinde sağlanan fonlarla oluşturuluyor. HSBC, Citibank, Whole Planet Foundation, Açık Toplum Vakfı, bazı belediyeler destekliyor. Bazı şubelere, hem işletme hem de mikro kredi olarak verilecek finansmanın tamamını sağlayan bağışçıların adı veriliyor. Tamamen bağışlarla oluşturulan şubeler şunlar:
* Hamdi Akın / Kayseri
* Feyyaz Berker / Konya
* Vehbi Bilgin / Elazığ
* Turgay Ciner / Kahramanmaraş/Elbistan
* Ayten Coşkun / Erzincan Eğin-Başpınar
* Nihat Gökyiğit / Artvin
* Eyüp Cenap Gülpınar / Şanlıurfa Siverek
* MV Holding / Balıkesir
* Asım Kocabıyık / Afyonkarahisar
* Ramazan Öz / Hatay İskenderun
* Nihat Özdemir / Siirt Kurtalan
* Hüsnü Özyeğin / Diyarbakır Ergani