Güncelleme Tarihi:
MİHA muhabirlerinin bir dönem okulda konuk ettiği Yaşar Kemal’in, ‘Röportaj Üzerine’ kaleme aldığı bir yazıyla başlıyor kitap. Kemal bu yazısında, “Röportaj bir edebiyat sayılabilir mi? Bu soruyla çok karşılaştım. Röportaj bir edebiyat sayılmak ne, röportaj bal gibi edebiyattır. Onu haberden ayıran nitelik, onun edebiyat gücüdür. Haber bir yaratma değil, taşımadır. Röportaj bir yaratmadır, haberin varamadığı yere varandır” diyor.
MİHA ARŞİVİ FAKÜLTEDEN NASIL ATILDI?
Güven, MÜ İletişim Fakültesi yönetimince MİHA’nın nasıl dağıtıldığını, 19 yıllık arşivin okuldan nasıl kapı dışarı edildiğini, yaşadıkları o acı günleri ilk kez bu kitapta anlatıyor: “19 yılın emeğinin sindiği MİHA odasını kullandırtmadılar bize. Yıllar içinde birikmiş fotoğraflar, yazılar, eşya fakültenin bir odasına taşındı. Her şey üst üste karman çorman atıldı. Sonra bir telefon; MİHA’nın nesi var nesi yoksa, fakülteden uzaklaştırılmalıydı. Yatakta yatıyordum ateş içinde; kalktım gittim. Bir kamyonet kiralandı ve ne var ne yok tıklım tıkış yüklendi. İLAD’ın tahsis ettiği Beyoğlu’ndaki bir odaya yılların ürününü, anılarını tıkıştıracaktık...”
“MİHA, aldığı şahsı yıkıp, yeniden yapar.” Bir öğrenciye ait bu söz, MİHA’nın ‘okul içinde okul’ olduğunun en güzel kanıtı. Öğrencilerinin, ‘Yel değirmenlerine karşı bir Don Kişot’ diye nitelediği hocaları Kayıhan Güven, MÜ İletişim’de bir dönemin kapandığını ilan ederken, ajans olarak ‘Sevgimiz Özgürlüğümüzdür’, ‘Kes, Korkak Alıştırma Elini’, ‘Çıplak Kralın Terzileri’ kitaplarının ardından dördüncü kitabı ‘Gide gide’yi yayımlamanın gururunu yaşıyor.