Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2005 01:22
Michael Jackson’ın davasında jüri dün karar vermek için tartışmalarına başladı. Her gün mahkemede oğluna eşlik eden Joe Jackson, bu önemli tarihten önce sessizliğini bozdu ve dava başladıktan sonra ilk kez konuştu.
Hayatının en kötü tecrübesini yaşadığını söyleyen baba Jackson, torunları Paris ve Prince’in olayların farkında olmadığını söyledi.
- Son birkaç aydır her sabah Michael’la mahkemeye giderken gördük seni. Mahkemeden çıktıktan sonra neler olduğunu tartışıyor musunuz? Ya da bunun yerine başka şeyler yapmayı mı tercih ediyorsunuz?
Mahkemede olanlar hakkında bir süre konuşuyoruz, çünkü konuşulması gereken bir konu bu.
- Mahkeme salonunda oturmak hayli zor olmalı...
Salonda oturup bütün o konuşulanları dinlemek sıkıcı. Oradan çıktığımızda yapmam gereken başka şeyler de oluyor, ama Michael’ı desteklediğimizi göstermek için oraya gitmemiz gerekiyor.
- Dava görülmeye başlamadan önce röportaj yapmıştık ve ‘Oğlum için tabii ki orada olacağım, ama her gün gidip gitmeyeceğime emin değilim’ demiştin. Şimdi her gün oradasın.
Londra’da televizyon seyrediyordum, dava o gün görülmeye başlanacaktı ve haberlerde ‘Joe Jackson’ı göremiyoruz. Michael’la araları kötü olmalı’ dediler. Michael’la hiçbir konu hakkında tartışmadığımız için bu beni çok etkiledi. Ertesi gün Amerika’ya döndüm.
Mahkeme salonuna yürürken Michael’ın elini tutuyordum. Mahkeme dışında Michael’ın nasıl olduğunu görmek istiyordum ve onu gerçekten çok güçlü buldum.
- Gün boyunca olanları tartıştıktan sonra ne yapıyorsunuz? Film mi seyrediyorsunuz, torunlarınızla mı oynuyorsunuz, ailece yemek mi yiyorsunuz? Bu sıkıntılı dönemde ailece daha fazla vakit geçirmeye başladınız.
14.30’da mahkeme dağılıyor. Neverland’e gitmemiz yarım saat sürüyor. Sonra hep beraber öğle yemeği yiyoruz, çocuklar da orada oluyor.
- Sen, Katherine, Michael, Prince, Paris... Hep beraber mi oluyorsunuz?
Çocuklar okulda olmadıkları zamanlar bizimle yemek yiyorlar.
Michael evde dansetmeyi tercih ederdi
- Bir anda her gününü torunlarınla geçirmeye başladın. Onlarla nasıl vakit geçiriyorsun?
Prince ve Paris son derece akıllı çocuklar. Onlarla sohbet ediyorum. Bana koşup sarıldıkları zaman, onları havaya kaldırıyorum. Sabahları mahkemeye gitmek için evden saat 07.30’da çıkıyoruz. Bir sabah baktım ikisi de kalkmış ve camdan bize el sallıyorlar.
- Ne olduğunun farkındalar mı?
Sanmıyorum.
- Bir anda büyükanne ve büyükbabalarını her gün görmeye başladılar. Babaları da sabah erkenden evden çıkıyor. Farklı bir şeyler olduğunu anlamış olmalılar bence...
Daha önce bizi sabahları çok görmüyorlardı. Eminim bu onlara farklı geliyordur. Aslında günün hangi saati olursa olsun, bizi gördüklerine her zaman seviniyorlar.
- Torunlarınla nasıl vakit geçirdiğini sordum, çünkü Michael’ın bir belgeselde yaptığı ‘Babam benimle hiç oynamadı’ açıklaması mahkemeye sunulmuştu.
Indiana’da Gary’deki evimiz küçük bir beyzbol takımının antrenman sahasına yakındı. Jermaine, Jackie, Tito her sabah beyzbol oynardı ama Michael oynamazdı.
- Michael onları seyretmeye gider miydi?
İstese gidebilirdi, ama o evde dans etmeyi tercih ederdi. Beyzbol bittiği zaman diğer oğlanları eve getirirdim ve prova yapmaya başlarlardı. Michael zaten evde provaya başlamış olurdu.
- Mahkemede Michael’ın o açıklamasını dinleyince, başını öne eğdin...
Çünkü bu benim bilmediğim bir şeydi. ‘Babam bunu bilmiyor, ama odama gidip ağlardım’ sözünü duyduğumda neden ağladığına anlam veremedim.
Michael’a hiç ütükordonuyla vurmadım
- Gözlerin doldu mu?
Beni ağlatmak için canımı çok acıtmanız gerekir. Ağlayamam.
- Hiç ağladın mı?
Hayır.
- Hayatın boyunca hiç ağlamadın mı?
Ağladığımı hatırlamıyorum. Etrafımdaki herkes ağladığında bile ağlayamıyorum, nedenini bilmiyorum. Belki bir gün ağlarım.
- O belgesele dönelim... Michael ‘Babam bana karşı çok sertti. Onu gördüğüm zaman titremeye başlardım’ deyip ağlıyor bir bölümde. Sen sanırım seyretmedin.
Belgesel televizyonda yayınlandığı zaman birçok insan bana ‘Keşke benim de müzikte başarılı olmamı sağlayacak senin gibi bir babam olsaydı’ dedi. Michael’a hiçbir zaman ütü kordonuyla vurmadım. Dayak da yemedi. Günde 16 saat çalışıyordum, nasıl dövebilirdim ki? Eğer öyle söylediyse de bırakalım öyle kalsın. Televizyonlara çıkıp onun yalan söylediğini dile getirip onu incitmeyeceğim.
- ‘Benim hakkımda ne söylemiş olursa olsun, onun babasıyım ve onun yanında olmalıyım’ mı diyorsun?
Kesinlikle.
- Onunla her şeyi konuştuktan sonra ne diyeceksin?
‘Michael yüzde yüz destekliyorum seni, sana her zaman inandım. Senin için buradayım ve seni seviyorum’ diyeceğim.
- Michael’a hiç ‘Seni seviyorum’ dedin mi?
En son birkaç gün önce...
- Çocukken ona sarılıp onu sevdiğini söyler miydin?
Her gün olmasa da arada sarılırdım. Dokuz çocuğa bakmak için iki işte birden çalışıyordum o dönem ve bu hiç de kolay değildi. Bir de çocuklara prova yaptırıyordum. Onlarla o kadar çalıştığım için hiç pişman değilim, çünkü hepsi tüm dünyada tanınıyor.
-
‘Babam benimle hiç oynamadı’ sözüne takıldım ben...
Onunla oynayacak erkek ve kızkardeşleri vardı. Ben diğerleriyle de çok fazla oynamadım. Eğer onlarla oynadıysam, onunla da oynadım. Michael beş yaşından beri sahnede ve bulunduğu noktaya gelmek için çok çalışması gerekti.
- Şimdi maddi anlamda geçmişe göre oldukça rahatsın. Torunlarınla oynuyor musun?
Evet, hepsi birden boynuma sarılıyor. Onlarla oynuyorum. Michael’ın çocukları ve diğerleriyle.
Albüm yapsa çok satar- Birkaç yıl önce Michael’ın artık sahneye çıkmayacağını söylemiştin.
O zaman öyle söylenmişti, çünkü ortada bir sürü sorun vardı. Bütün bu sorunlar ortadan kalkınca durum değişecek. Onun sahne performansını görmek ve yeni albümlerini dinlemek isteyen bir sürü hayranı var. Şu anda bir albüm yapsa eminim ki bütün dünyada inanılmaz satış rakamlarına ulaşır.
- En büyük endişen ne?
En büyük endişem etrafımda dürüst insanları tutamamak. Michael’ın en büyük problemi bu oldu. Yanında olan birçok insan ona karşı adil davranmadı. Onunla olması gerektiği gibi ilgilenmediler.
- Michael basına ‘Bu hatayı bir daha asla yapmayacağım, hatta çocuklarla bir arada görülmeyeceğim. Çünkü ailemi çok üzdüm ve artık onlara daha yakın olacağım’ açıklamasında bulundu.
Bunu biraz düzeltelim. O çocuklara karşı birisi değil. Dünyadaki birçok çocuğa yardım etti. Ama birisinin para koparmak için bir şeyler denemesinden korkuyor. Temelde olan bu, çünkü herkes çocukların kalbinin temiz olduğunu bilir. Kirli işler yetişkinlerin işi.
Janet çok meşgul- Michael sana nasıl hitap eder?
İsmimle.
- Katherine’e?
Anne der.
- Neden sana baba demiyor?
Böyle hitap etmek istiyor. Başkalarına benden bahsederken ‘babam’ diyor tabii ki.
- Joe, ya her şey ters giderse?
Bu konuya girmek istemiyorum.
- Ama bu konu uykularınızı kaçırıyordur herhalde?
Evet, ama bunun olacağını ummuyoruz.
- Bunu tartışıyorsunuzdur?
Bütün gün mahkemede oturup her şeyin nasıl sunulduğunu görünce bir fikriniz oluyor. Jürinin adil olmasını bekliyoruz.
- Sen ve Katherine her gün mahkemedesiniz. Üç kardeşinin, Jermaine, Jackie ve Randy’nin de geldiğini biliyorum. Ya diğerleri?
Her gün gelmeleri mümkün değil. Mesela Janet çok meşgul. Uygun olduklarında gelirler.
- Michael bunun sizin için ne kadar zor olduğunu anlıyor mu?
Benim güçlü olduğumu biliyor ve o da benim gibi güçlü. O bunu kaldırabiliyorsa, ben de kaldırabilirim. Michael da bunu biliyor.
- Onun güçlü olduğunu söylüyorsun, ama onu en son 2004 başında gördüğümde çok zayıf ve kırılgandı...
Yeterince yemek yemiyor ve uyumuyor sanırım. Sonuçta ortada onunla ilgili bir olay var. Ben de sık sık ona güçlü olmasını ve yemek yemesini söylüyorum. Çok kilo kaybetti. Hayranları bile ‘Michael yemeli’ diyor. Ben de onlarla aynı fikirdeyim.
- Mahkemeden döndüğünüzde Michael ne yapıyor? Uyuyor mu?
Geceleri uyumadığı için dinleniyor. Sonra da telefonla konuşuyor. Tüm dünyadan birçok insan onu arıyor.