Kadınların kendilerini güzel hissettiklerinde daha çok motive olacaklarını düşünüyor Nuri Kayış. Şapka çıkardım! 2002'de de erkekler için bir berber dükkanı açılacak. Çalışanlar, streslerini atabilsinler diye bilardo salonu var, masa tenisi oynayabiliyorlar, kadınlar için de özel spor salonu var, aerobik yapıyorlar. Nuri Kayış'ın odası ise salon salamanje, el sıkışabilmek için epey yürümek zorundasınız! Kendini sakınan bir adam değil. Kendini haklı çıkarmak için üsteleyen biri değil. Ne sorarsanız cevap veriyor, kendi bildiği gibi cevap veriyor ama olsun, sorudan rahatsız olmuyor. Her sabah, güne RTÜK'te çalışan bir personelin özürlü çocuğuyla başlıyor. Çocuk kapıda karşılayıp onu yukarıya çıkarıyor ve çocuk bundan müthiş bir gurur duyuyor: ‘‘Başkanı odasına ben götürdüm!’’ Bunu bana anlatan Nuri Kayış değil. Sağda solda gevezelik ederken ben öğrendim. Ne yazık ki, bu röportaj güncel bir konu üzerine odaklanmak zorunda kaldı. Yer yokluğundan. Oysa, anlattıklarının hepsi bana ilginç geldi. Beni biliyorsunuz kıyamam, bir ara, RTÜK'in işleyişi, Bukowski, kararların alınış biçimi ve Nuri Kayış'ın gazetecilikten bu alana geçişini sizlere aktaracağım, söz. Gazetecilik böyle bir şey, aktüel olan, herşeyin önüne geçiyor, bu söyleşi de Tarkan'ın öpüşme klibiyle sınırlı kalıyor...
Tarkan'ın klibini seyrettiniz mi?
- Seyrettim.
Kaç kere?
- Bir kere.
O klipte hangi sahneye, neden karşısınız?
- Bazı konular çok medyatik oluyor, sanki RTÜK işi gücü bırakmış da, Tarkan'ın klibiyle uğraşıyormuş gibi bir hava yaratılıyor! Doğru değil. Bizim binlerce işimizden biridir o klip. Çok şikayet geldi. Televizyonda ben de bir ara denk geldim. Hiç estetik değil...
Buna siz nasıl karar verebilirsiniz ki? Herkesin estetik anlayışı farklı olabilir. Size göre estetik değil...
- Tabii tabii, bana göre estetik değil.
Ama işte RTÜK Başkanı Nuri Kayış'a göre estetik değilse işler değişiyor!
- Bütün işlerde bu geçerli değil mi? Hakimler de böyle karar vermiyor mu?
Tamam da, onlar hukuk eğitimi aldılar, siz estetik eğitimi almadınız.
- 25 senelik gazetecilikten geliyorum. O klibi estetik bulmadım.
Niye?
- Çünkü benim duygularımı okşayacak, bana hoş gelecek bir görüntü ve müzik bütünlüğü yoktu. Bu da subjektif bir değerlendirme. Tartışmaya açık. Yanlış da olabilir. Ama ben öyle gördüm. Özellikle o öpüşme sahnesinin çok ihtiraslı olduğunu, gençleri ve yetişkinleri değil ama seyredecek çocukları olumsuz etkileyeceğini düşünüyorum. Cinsellikte erken uyanış, vaktinden önce gelişme bazı sakıncalar yaratabilir. Aşk ve sevgi daha nezih görüntülerle sunulabilir.
Ama hayatın içinde de ihtiras diye bir şey var değil mi?
- Var ama her şeyin bu kadar çıplak bir biçimde yayınlanması da doğru mu? İnsanlar porno
film de seyredebilir erotik film de izleyebilir. Karşı değilim. Ama nerede? Herkese açık, çocukların da izleyebileceği bir kanalda değil. Bir kere Türk aile yapısına uygun değil...
Sizce Türk aile yapısı nasıl bir yapı?
- İki tür aile oluştu. Büyük kentlerdeki çekirdek aile, anne baba ve çocuktan oluşuyor. Bir de kasabalardaki daha geniş bir aile. İkisinde de birbirini seven, her türlü fedakarlığa katlanabilen bir yapı söz konusu. Tabii istisnalar olabilir, çocuğunu döven, eşini döven, hatta işkence yapan aileler de vardır. Yine de genel olarak Türk aile yapısı diğer ülkelerin aile yapılarından oldukça farklı.
Bu tarif ettiğiniz yapı içinde Tarkan'ın öpüştüğü gibi öpüşen bireyler yok mudur?
- Mutlaka vardır. Ama kapalı bir mekanda öpüşmekle televizyon ekranında öpüşmek aynı şey değildir. Öpüşmekten daha ileri eylemler de var hayatta, ama takdir edersiniz ki bu televizyon ekranı karşısında olduğu zaman farklılık arzediyor. Ve RTÜK'ün konusuna giriyor. Yoksa biz ahlak polisliğine soyunmuyoruz. Toplumun ahlakı bizden sorulur demiyoruz. Ama ekran karşısındaki çocukların da bazı görüntülerden olumsuz etkilenebileceğini hesaba katıyoruz. Tabii burada en önemli şey Tarkan'ın çok sevilen bir sanatçı olması. Milyonlarca çocuk onu kendilerine model alıyor. Ama onun hareketleri, yürüyüşü, tarzı Türk erkek yapısına tam olarak uymuyor.
Türk aile yapısından sonra bir de Türk erkek yapısına geldik! Herkesin buna uyması mı gerekiyor?
- Hayır ama rol model olan bir insanın da, çocukların cinsel kimliğinin gelişmesine bu kadar farklı açılım getirecek şekilde olmaması gerekiyor!
İyi de, o kendisi olduğu için, bu kadar çok seviliyor. Dünya starı oluyor...
- Ben de zaman zaman rol model olan insanların topluma çok yanlış mesajlar verdiğine, hatta zararlı olduklarına dikkat çekiyorum.
Yani Türk erkek yapısının uygun modeli Kadir İnanır mı!
- Tarkan feminenleş mi derler, öyle bir erkek tipi. Erkek kimliğinin hatları daha belli olsa, çocuklara daha uygun bir model olurdu diye düşünüyorum.
AB'ye girmek üzere olan bir Türkiye'de MTV kanallarında gösterilen kliplerle Tarkan'ın klibi karşılaştırıldığında, masum kalır mı kalmaz mı?
- Bir kanaldaki ihlal, başka bir kanaldaki ihlalle savunulamaz. Bizim yabancı kanalları da devreden çıkarma yetkimiz var. MTV'deki klipleri dikkatli izlemedim ama varsa o da ayrıca değerlendirilir.
Biraz özel olacak. İsterseniz cevap vermeyebilirsiniz. Siz hayatınız boyunca bir kadınla Tarkan'ın öpüştüğü gibi öpüştünüz mü?
- Neden cevap vermeyeyim? Böyle bir öpüşmeyi, hayatım boyunca televizyon ekranı karşısında yapmadım. Herkes özgür tabii özel hayatında ama o farklı. Ben insanların ihtiraslı öpüşmesine karşı değilim, ama ekran karşısında çocuklara kötü örnek olacak şekilde öpüşmelerine karşıyım. Sizin gazetenizde bile yazdılar: Bu öpüşme mi bademcik ameliyatı mı diye.
Siz de öyle mi düşünüyorsunuz?
- Böyle düşünenler de var, hem de sizin çalıştığınız gazetede, onu söylemek istiyorum. O şekilde bir öpüşmenin AIDS'den, tabii sanatçıları tenzih ederek söylüyorum, tüberküloza, gripten tutun, sarılığa kadar yüzlerce çeşit hastalığa davetiye çıkarması muhtemeldir. Bu arada Almanya'da ‘‘Öpüşmenin Tarihi’’ diye bir kitap yayınlanmış, insanların başlangıçta öpüşmeyi bilmediklerini, zaman içinde öpüşmeye başladıklarını anlatıyor. Siz herşeyi tartışmaya açıyorsunuz da, öpüşmenin gerçekten bir sevgi belirtisi, cinselliğin vazgeçilmez bir unsuru olup olmadığını neden tartışmaya açmıyorsunuz? Sağlık açısından da değerlendirilebilir...
Siz öpüşmekten çok hoşlanmayan biri misiniz?
- Evet, eğer karşı taraf bana yönelmezse, ben öpüşmekten kaçınırım. MHP'lilerin baş vurarak selamlaşmaları daha sağlıklı olabilir.
Tarkan'ın klibindeki amaç Türk manevi değerlerine saldırmak mı?
- Hayır. Amaç ticari. Aslında tüm bu tartışmalar da, bu klibi daha popüler ve izlenir hale getirmekten başka bir işe yaramıyor.
RTÜK alet oluyor yani!
- Maalesef. ‘‘Biri Bizi Gözetliyor’’da da yaşadık bunu. Biz o program için kapatma cezası verdik, ondan sonra çok yoğun tartışmalar oldu. Ateş Hattı'nda tartışıldı, izlenme oranı arkadaşların söylediğine göre çok daha artmış. Biz de zaman zaman amacımızın tamamen aksine hizmet edebiliyoruz.
Sizce değerlerimiz elden mi gidiyor?
- Kötünün iyiyi kovması, yoz ürünlerin topluma biraz da zorla benimsetilmesi söz konusu. Bunların sonucunda da değerlerimiz aşınıyor. Bu yayın terörü sürerse, gün gelecek bizi biz yapan herşey kaybolacak.
Biz bir gün AB üyesi olduğumuzda ve RTÜK, AB ölçülerinde bir kurum olduğunda, Tarkan'ın klibi gibi bir klip yasaklanabilicek mi?
- AB üyesi olmak, kuralsız bir toplum olmak demek değildir ki! Bugün AB ülkelerinde uygulanan radyo televizyon kuralları inanın bizimkinden daha sert. Fransa'da polise ‘‘Aynasızlar’’ dediği için bir radyonun lisansı iptal edildi.
AB'ye girmeye karşı mısınız?
- Değilim ama bu kendimizi toptan inkar etmek anlamına gelmemeli. AB'yi tamamen özgürlükler cenneti, her istediğimizi yapabileceğimiz bir yapı olarak görmemeliyiz.
Özel hayatınızda yasaklara karşı mısınız?
- Kurallardan yanayım. Kendimizi koyvermek, aklımıza esen herşeyi yapmak vardır, öyle değilim. Her konuda kurallara bağlı olmanın yararlı olduğunu düşünüyorum, özel hayatımda da resmi hayatımda da. Bu insanın kendisini cendereye sokması değildir.
Oğlunuz bir kızı öpse ve kızın ailesi size şikayet etse ne yaparsınız?
- Öyle bir şikayet olacağını düşünmüyorum. Eğer olayda bir zor kullanım yoksa, son derece doğal olduğunu söylerim. Ama televizyon ekranında yapmamasını tercih ederim.
Bu klibi yasaklamasanız kıyamet mi kopar?
- Zaten biz şu anda yasaklamış filan değiliz. Sadece Üst Kurul'a gelen şikayetler üzerine hazırlanmış bir rapor var. O rapor değerlendirilecek. Şu anda o klip nedeniyle kapatılmış bir kanal filan yok. Ama hiçbir şeyin garantisi de yok.
Paris'te insanlar sokak ortasında neredeyse sevişir gibi öpüşürler. Ve Paris'te binlerce çocuk var! Fransız örf ve adetleri sizce neden sokak ortasında öpüşmeyi yasaklamıyor? Onlar da canlı yayın yapıyorlar...
- Onu Fransız yetkililerine soracaksınız!
RTÜK SUBJEKTİF BİR KURUMRTÜK olarak, ‘‘Bu ahlaklıdır, bu değildir’’ derken kullandığınız ölçülerin çok sağlam olduğuna inanıyor musunuz?
- Biz tabii kuyumcu terazisiyle tartmıyoruz. Buradaki tüm kararlar subjektif ölçülere göre veriliyor. Ben dahil bütün üyeler...
Objektif değiliz diyorsunuz!
- Değiliz tabii. Öyle bir iddiamız yok. Zaten mümkün de değil. Hepimiz değişik çevrelerden geliyoruz. Değişik eğitim almışız. Farklı kültürler içinde büyümüşüz...
Peki RTÜK olarak verdiğiniz bütün kararlarda son derece haklı olduğunuzu söyleyebilir misiniz?
- Hayır. Ben de bütün kararlara katılmıyorum. 9 üyemiz var. Toplantı yeter sayısı yedi, karar yeter sayımız ise beş. Benim de karşı olduğum yüzlerce karar olmuştur. Ama bunlar yine de RTÜK kararı olarak çıkar ve Nuri Kayış imzasıyla ilgili kuruluşlara tebliğ edilir. BBC'nin ve Almanya'nın Sesi'nin kapatılmasına şiddetle karşı çıktım mesela. Hatta mahkemeye gittim. Ben RTÜK'ü mahkemeye verdim bu nedenle. Ne var ki, BBC'ye ve Almanya'nın Sesi'ne ‘‘Yayınınızı kesin’’ diye yine ben yazı gönderdim!