Oluşturulma Tarihi: Ekim 16, 2000 00:00
İlyas ÖZGÜVENKARA avcıları bu hafta sonunda sezonu açtı. Avcılık çok karmaşık, çelişkili bir konu. Ben avcılığı hem spor olarak görenlerin, hem de ‘‘Cinayet’’ diyenlerin saflarında bulundum. Şimdi ortalarda biryerdeyim. Yeni sezon öncesi şapkaları önümüze koyup düşünmenin zamanıdır diyorum. BABAM çok iyi bir avcıydı. Avcılar aşırı tutkulu olanlara ‘‘Hasta’’ derler. Babam da böyleydi. Ortadan bir-iki gün kaybolur eli dolu gelirdi. Benim çocuklarımın asla tanımayacağı av hayvanları ile böyle tanıştım. Ölü av hayvanlarını görünce üzülür, ancak tadına bakmaktan da geri kalmazdım. Gerçek avcı doğaseverdir, hayvanseverdir. Evimizde keklikten, bıldırcına, tavşana, ördeğe kadar avı yapılan her türlü hayvan beslenirdi. O zamanlar av hayvanı o kadar çoktu ki. Bilinçsiz avlanma, zirai ilaç kullanımı, doğal alanların daralması, çevre kirliliği hepsini yok etti. Kış geceleri bebek ağlamasını andıran, duyanların tüylerini diken diken eden çakal ulumalarını artık duyamıyoruz. Sonbaharda gökyüzünde süzülüp giden kaz, turna sürülerini kim gösterecek diye çocuklar artık yarışamıyor. AV BAHANELİSE sondan, üniversitenin ilk yıllarına kadar ben de av peşinde çok koştum. Bilirsiniz, avcılar bütün atışlarında ‘‘Mutlaka’’ vurur. Eh ben de fena sayılmazdım. Sonra üniversite yılları, şiir, şarkı, kitap derken avcılıkdan biraz biraz uzaklaşmaya başladım. Vurduğum bir tahtalı güvercin rüyalarıma girmeye başlayınca da artık babamın çift kırma ‘‘Huğlu’’suna el sürmez oldum. Zaten yapımı bilenler avlandığımı duyunca çok şaşırırdı. BENİ avcılığa çeken şeyin ‘‘Öldürme güdüsü’’ olmadığını biliyorum. Dağları, yeşili, ağaçları, otları seviyorum. Bozdağlarda gezerken bazı yerlere ilk ayak basanın kendim olduğunu düşünüp mutlu oluyorum. Ava çıktığımda kendimle başbaşa kalmak istediğimden kilometrelerce uzakta birini görsem yolumu değiştiririm. Eli boş döndüğümde annemin, ‘‘Av getireceksin diye
yemek pişirmedim’’ diye takılmasına hiç kızmam. Beynimin müthiş dinginliği, ayaklarımın ağrısını, dertlerimi, tasalarımı bana tamamen unutturur. HADİ VUR KENDİNİ ELLERİM cebimde dağ bayır dolaşsam arkamdan ‘‘Buna bir haller olmuş’’ diyecekler. Açıkçası benim avcılığım, tüfekle gezmekden ibaret. Eh önümüze birşey çıkarsa da...? Artık uzun zamandır ava çıkmıyorum. Zaman zaman köye gittiğimde birkaç boş atış yapıp barut kokusunu hatırlıyorum. Ancak tüfeğimi omuzuma asıp, gün ağarmadan yola çıktığım, üzeri buz tutmuş su birikintilerine basa basa akşama kadar gezdiğim günleri çok özlüyorum. SON zamanlarda avcılık konusunda beni rahatsız eden birşeyler var. Avcılığın felsefesi, avcı ile avın şansının eşitliğidir. Ancak meydanların doğa, hayvan, çevre duyarlılığı olmayanlara kaldığını gözlüyorum. Ellerinde son derece pahalı, yasak olmasına rağmen ikiden fazla fişek atan tüfekler, altlarında dört çeker araçlar, süslü püslü kıyafetler. Geçmişte biz fişekliğin yarısını doldurup ava çıkarsak kendimizi şanslı sayardık. Dönüşte de kalanları tek tek sayar, boşa kaç fişek attığımızın hesabını yapardık. Bunlar ise ilkokul çocuklarının ‘‘Çatapat’’ kullanması gibi fişek yakıyorlar. Kumruya, karatavuğa, serçeye tetik çekiyorlar. İçkili geziyorlar, gittikleri yerlerde herkesi rahatsız ediyorlar. Geçmişte bir avcı gördüklerinde hürmette kusur etmeyen köylüler bunlar yüzünden avcı düşmanı kesildi. DEĞERLİ büyüğüm Metin Sertoğlu'nun avcı kabul etmeyip, ‘‘Eli tüfekli’’ diye tanımladığı bu güruhla hep birlikte mücadele hepimizin görevi. Ben bu sözü veriyorum. ‘‘İhbar’’ sözü hiç hoşuma gitmiyor ama ‘‘Uyarılarınızı’’ bekliyorum. SEZON BAŞLADITavşan, ada tavşanı, tilki, sansar, keklik ve kum kekliğinin avı 14 Ekim'de başladı, 31 Aralık'da sona erecek. Sakarmeke, yeşilbaş, boz ördek, fiyu, kirik, çıkrıkçın, macar, tepeli patka, karabaşpakta, elmabaş, kadife, denizördeği, altıngöz, sakarcakazı, kızkuşu, karatavuk, çulluk, küçük suçulluğu, sultani suçulluğu ve bekasin avı da aynı tarihle başladı, 18 Şubat'da bitecek. Cumartesi pazar ve resmi tatil günlerinin yanısıra (bence hiç gereği yoktu) çarşamba günleri de avlanılabilecek. YASAKLAR Merkez Av Komisyonu her yılki yasakları yeniden hatırlattı. Anlayana ‘‘Sivrisinek’’ misali bazılarını bir kez daha hatırlatayım, * Havalı tüfekler ve tabancalar ile takoz kullanılarak haznesi iki fişek alacak hale getirilenler hariç ikiden fazla fişek alan pompalı ve yarı otomatik yivsiz tüfekleri her türlü avda kullanmak, avlaklarda ve vasıtalarda bulundurmak, yivli tüfekleri kuş avında kullanmak, kapan, olta, ilmek, ağ, ökse, tuzak, canlı mühre, çığırtkan, alaca vekafes kullanmak, et ve diğer yem maddelerine zehir karıştırmak, yeme alıştırmak suretiyle avlanmak, Hayvan sesi çıkaran kaset, teyp cihazı ve benzeri her türlü elektronik cihazlar, gece görüşü dürbünü veya projektör, far ve lüks lambası gibi her türlü ışık veren cihazları kullanmak suretiyle avlanmak, bunları avlaklarda ve araçta bulundurmak, Su kuşları hariç metrislerde ve subaşlarında pusu kurmak gibi hileli usullerle avlanmak, Otomobil, traktör, motosiklet, kar motosikleti ve helikopter gibimotorlu araçlarla avlanmak, biçerdöver üzerinde ve ekin biçerken avlanmak, Tüfeksiz dahi olsa her türlü motorlu tekne ile su kuşlarını ürkütmek, uçurmak, bir yönde sürmek, havalandırmak, rahatsız etmek, toplu halde bulunan su kuşlarını ürkütecek şekilde yaklaşmak, suya girilerek çevirme avı yapmak, her türlü teknede hareket halinde kılıfsız açıkta tüfek bulundurmak veya avlanmak, CEZALAROrman, jandarma, emniyet teşkilatları ve muhtarlıklar, yasaklara uymayanlar hakkında kanuni işlem yapacaklar. Ayrıca kurallara uymayanlara av hayvanı türüne göre 10 milyon ile 1.5 milyar lira arasında değişen cezalar uygulanacak. Bunun yanı sıra av suçu işleyenlerin av silah ve malzemeleri Türk Ceza Kanunu’na göre el konulacak.
button