Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2007 00:00
Beşiktaş Kültür Merkezi (BKM), tüm dünyanın farklı etkinliklerle kutladığı Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin 800’üncü doğum yılında dev bir prodüksiyona imza atıyor.
Şef ve besteci Orhan Şallıel’in "Rumi" adlı projesi, 20 Haziran’da Açıkhava Tiyatrosu’nda 120 kişilik dev bir kadroyla sahnelenecek. Mevlana’nın hayatını anlatan "Rumi"de müzik, dans, tiyatro, gazel ve rubai iç içe olacak. Mevlana’yı ise Yılmaz Erdoğan canlandıracak.
n Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin hayatını sahneye taşıma fikri nasıl ortaya çıktı?
- Yılmaz Erdoğan: 2007 yılı Mevlana’nın doğumunun 800. yıldönümü olduğu için, bir şeyler yapmamız gerektiğini hem Necati (Akpınar) hem de Sezen’le (Aksu) paylaşmıştım. Bu konuşmalar devam ederken Orhan (Şallıel), BKM’ye bu projesini getirdi. Bir gün bana, "Oynasan çok güzel olur ama biliyorum ki Mevlana’yı oynamazsın, bari şiirlerini oku, bu projeye sesini ver" dedi. Önce "Hayır" dedim. Çünkü şiirleriyle bile olsa Mevlana’yı seslendirmek bana çok iddialı gelmişti. Fakat kendisi birkaç şiirini seslendirmem konusunda ısrar edince, hazırladığı teksti istedim. Okuyunca şaşırdım kaldım. Mevlana’yla ilgili bugüne kadar pek çok şey okumuştum ama bazı şiirlerini ilk kez Orhan’ın bu projesinde gördüm ve acayip etkilendim. Ve hemen kendisine, "Ben bu şiirleri okusam mı?" diye mesaj attım. Ondan sonra da bir araya geldik.
n Mevlana’yı neden Yılmaz Erdoğan’ın seslendirmesini istediniz Orhan Bey?
- Orhan Şallıel: Bugüne kadar bir-iki Mevlana projesi seyrettim. Çok fazla teatraldi. Bu da bana samimi gelmedi. Ben Yılmaz’da bunun samimi olacağına inandım ve şiirleri okuduktan sonra da bunu gördüm. Yılmaz, anladığını sadece aktarmaya çalıştı. Bir şeyleri etkilemeye çalışmadı. Ortaya söyledi. Sen o sedadan bir şey alırsan, alırsın. Onun söyleminde bir samimiyet olacağına inanıyordum ki, dediğim gibi bu öyle de oldu. Samimiyet olunca, bu işin insanlara daha kolay ulaşacağını düşünüyorum.
n Bu gösteriye teatral bir gösteri mi demeliyiz yoksa şiirsel bir anlatım mı?
- Y. Erdoğan: Hayır, bu teatral bir gösteri olmayacak. Tabii ki, teatral unsurlar içeriyor ama buna senfonik bir şiir okuması demek daha doğru olur. Mevlana’nın hayatı koro eşliğinde fonda anlatılacak, ben de Mevlana’nın sözlerini, şiirlerini seslendireceğim. Orhan’ın (Şallıel) tabiriyle bu iş, etnosenfonik şiir gösterisidir.
- O. Şallıel: Ben Mevlana ile ilgili üç yıldır kitaplar okudum. Mevlevilik, Mevlana öldükten sonra başlıyor. Ben Mevlana’yı tanıtmak istedim. Biliyorsunuz, sema gösterisi diye bir şey vardır. Mevlana, sema gösterisi ile özleşmiş durumda. Kaldı ki öyle değil. Mevlana’nın bir hümanist, insan tarafı var. İşte ben onun bu hümanist tarafını anlatmak istedim.
- Y. Erdoğan: Bu işle ilgili en özet tanım şu; Nasıl Hüsnü Şenlendirici klarnet çalacaksa, ben de bu projede insan çalacağım. Koroyla birlikte onu seslendireceğim. Dolayısıyla bu proje, beni çok heyecanlandırıyor.
SADECE SAKAL BIRAKACAĞIM
n Mevlana’nın hayatında çok önemli isimler de var. Mesela Tebrizli Şems, Seyyid Burhaneddin Muhakkik. Bu isimler de sahnede canlandırılacak mı?
- O. Şallıel: Tabii ki. Mesela Şems’in söylemlerini koro seslendirecek. Mevlana’nın Şems’le tanışmadan önceki ve sonraki hayatını da Yılmaz sahnede kostümlerle sahneleyecek. Mevlana, Şems ile tanıştıktan sonra Hint fakiri gibi bir hayat sürmüştür. Bunların hepsini izleteceğiz. Ayrıca Mevlana’nın diğer dinlerle, din mensuplarıyla olan ilişkilerinin de altı çizilecek. Yalnızca Mevlana’nın İslami tarafı değil, diğer kültürlerle nasıl bir alışverişi olmuş, bunları da yansıtacağız.
n Peki sahnede sizin dışınızda başka kimler olacak?
- Y. Erdoğan: Çok sayıda semazenlerimiz olacak. Bu yıl Mevlana’nın doğumunun 800. yıldönümü olduğu için semazen bulmakta zorluk çekiyoruz ama bakacağız artık.
- O. Şallıel: Sahnede senfoni orkestrası ve tasavvuf korosu olacak. Akatay Project, perküsyonda yer alacak, Hüsnü Şenlendirici klarnet çalacak, Aytaç Doğan kanunda olacak, İsmail Tunçbilek bağlama çalacak, Ayrıca beş tane de hafız olacak. Sahnenin bir tarafında da ünlü DJ Murat Uncuoğlu bulunacak. Bütün müzikal performansların toplu bir doğaçlamaya dönüşeceği bir anlatım yaşayacağız. Şu an ekibimiz 120 kişiyi geçmiş durumda. Barkovizyondan da bazı görseller yansıtılacak.
Sema yapacağım
n Yılmaz Bey, fiziki açıdan Mevlana’yla benzerliğiniz olacak mı?
- Y. Erdoğan: Mevlana Celaleddin-i Rumi’ye benzeme gibi bir durum yok. Mevlana’nın şiirlerini okumak bir anlamda onu oynamaktır. Biraz sakal bıraktım, çünkü gördüğüm her resimde sakalı var. Ama sakalı da şekil olsun diye değil, teslim olmuşluğun, vazgeçmişliğin göstergesi olduğu için bırakacağım.
n Ya kıyafetler?
- O. Şallıel: Kıyafetler de projeye göre hazırlanıyor. Mesela Mevlana’nın Şems’i tanıdıktan sonraki hayatında yaşadığı değişimin, kıyafetlerine yansıması da var.
n Sema yapacak mısınız?
- Y. Erdoğan: Evet, ciddi bir eğitim aldıktan sonra yapacağım.
n Hakkında çok konuşuyoruz ama Mevlana’yı yaşıyor muyuz sizce?
- Y. Erdoğan: Sadece, ’saygı duyuyoruz’ diyerek, hiçbir şekilde kendisinden istifade etmediğimiz bu ulu kişiyi, hayatın içine çekmemiz gerekiyor. İşte bu projenin temel amacı budur. Toplum olarak da temel amacımız bu olmalı. Çünkü Mevlana, bizzat hayatı öğreten, hayatı kolaylaştıran, sonsuz bir hoşgörü örneği.
Artistliğe ihtiyacı yok
n Ne kadar süredir bu proje üzerine çalışıyorsunuz?
- O. Şallıel: Ben üç yıldır hazırlanıyorum.
- Y. Erdoğan: Benim Mevlana hikáyem daha da eski. Özellikle "Bana Bir Şeyhler Oluyor"u yazdığım sıralarda, özelde Mevlana ama genelde tasavvufla ilgilendim. Ancak somut olarak bu projeyle 20 gündür iç içeyim.
n Eleştirilere açık mısınız?
- Y. Erdoğan: Yeni şey söyleyen, eleştiriyi de göze alır. Yeni iş, mutlaka tartışma açar. Mevlana’yı ve ona benzeyen ulu çınarlarımızı ne yazık ki, küçük anlamlara sıkıştırmaya çalışıyoruz. Oysa Mevlana engin bir deniz. Bu proje sayesinde onunla ilgili yeni bir söz söyleyebilirsek eğer, o zaman bu iş başarıya ulaşmış demektir.
n Yeni söylemeniz ne olacak peki?
- Y. Erdoğan: Mevlana ile ilgili okuduğunuz şeye herkesten çok sizin inanmanız gerekir. İnanarak söylerseniz, hiçbir şey eklemezseniz, Mevlana’daki söz, o zaman bütün kudretiyle ortaya çıkıyor. Çok şükür Mevlana’nın da abartı gibi artistliklere ihtiyacı yok.
Şimdi tam zamanı
n Bu gösteride kaç şiir okuyacaksınız?
- Y. Erdoğan: Mevlana’nın 20 şiirini seslendireceğim. Mevlana, bu memleketin, bu yurdun simgesi. Ve bugün bize çok gerekli olan bir ses. Beni en çok ilgilendiren yanı da bu tarafıdır. Mevlana’nın sözlerinin asıl şu anda dinlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Onun bu anlamda çok sulh dolu bir soluk olacağına inanıyorum.
n Neden şimdi?
- Y. Erdoğan: Hoşgörüye ve birlik kavramına en çok ihtiyaç duyduğumuz günler yaşıyoruz. O yüzden şimdi tam zamanıdır. Dünyada Mevlana yılı olması da zaten müthiş bir şey. Bu proje, ya da Mevlana’yla ilgili yapılacak projelerin mutlaka uluslararası düzeyde ses getirmesi gerek. Yoksa başkaları yapar. Umarım bu proje de uluslararası arenada ses getirir ki, ben getireceğine inanıyorum.
- O. Şallıel: Bütün dünyada, Mevlana sempatizanı vatandaşları olan ülkeler var. Benim gönlümde yatan, bu anlatımın, bütün dillere çevrilerek, dünyayı dolaşması. Bu konuyla da yakından ilgileniyoruz.