Mevláná şifrelerine yolculuk

Güncelleme Tarihi:

Mevláná şifrelerine yolculuk
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2007 00:00

Mevláná’nın 800. doğum günü nedeniyle 28 Eylül’de İstanbul’dan Konya’ya özel bir tren kalkıyor. Yolculuk boyunca konserler, söyleşiler düzenlenecek. Karaman ve Konya’da Mevláná’nın hayatında dönüm noktası olan önemli yapılar ziyaret edilecek. Bu Mevláná turu aynı zamanda İç Anadolu’da Selçuklu ve Karamanoğlu beylikleri dönemlerinin dünyasına yapılan bir kültür yolculuğu. Üstelik göreceğiniz her yapı Mevleviliğin simgeleriyle dolu.

Karaman-Konya bölgesindeki tüm duraklar için ciltler dolusu kitap yazılabilir. Bunların bir kısmı Mevláná’nın yaşamının bir döneminde mesken tuttuğu, olmak ve aşmak için çile çektiği, ders verdiği, raks edip şiirin ve müziğin içinde kendinden geçtiği yerler. Annesinin, kardeşinin, amcasının, can dostunun yattığı türbeler. Diğerleri, içinde büyüdüğü Selçuklu medeniyetinin kilometre taşları.

Mevláná’nın babası Bahaeddin Veled, o sıralarda küçük bir çocuk olan oğlu Celalettin’i ve tüm ailesini yanına alarak Afganistan’dan yola çıkıp Anadolu’ya geldi. Erzincan ve Akşehir’i geçtikten sonra bu topraklarda ilk konakladıkları yer Karaman’dı. Aile, yedi yıl boyunca o zamanki adı Larende olan şehre yerleşti. 18 yaşındaki Celalettin, Semerkandlı Lala Şerafettin’in kızı Gevher Hatun ile evlendi. Oğulları Mehmet Bahaeddin (Sultan Veled) ile Alaeddin Mehmet, Larende’de doğdu. Mevláná’nın annesi Mümine Hatun, bu şehirde vefat etti. Mümine Hatun, halk arasında Ak Tekke olarak bilinen Mader-i Mevláná (Mevláná’nın Annesi) Camii’nin bulunduğu alandaki mezarlığa defnedildi.

Burada Mevláná Ailesi gelmeden önce bir zaviye yer alıyordu. Mevláná’nın babası Bahaeddin Veled, Karaman’a geldiğinde zaviyenin bitişiğine bir tekke yaptırarak buraya yerleşti. Yapı, Anadolu’daki ilk Mevlevi dergahı oldu. Mevláná’nın amcası ölünce haziresine defnedildi. Yıllar sonra, bir Mevláná hayranı olan Karamanoğlu Alaaddin Bey, kardeşi Süleyman Şah’ı da aynı mezarlığa defnetti, sonra da 1370’te bu mezarların bulunduğu yere, Mader-i Mevláná Camii’ni inşa ettirdi. Hamamı, derviş hücreleri, haziresiyle bir külliye olan bu yapı, Mevláná’nın kutsallarına yapılacak bir yolculuğun en önemli durağı olarak kabul ediliyor.

Mevláná’nın ne denli zengin bir ortamda büyüdüğünü anlamamız için Karaman Müzesi’ni de mutlaka görmemiz
/images/100/0x0/55eb131af018fbb8f8a95eb7
gerekiyor. Müze, Karaman ve çevresinin zengin arkeolojik ve etnografik eserlere sahip olduğu görüşünden yola çıkılarak 1961’de kurulmuş. Karaman’ın merkezinde, Turgut Özal Caddesi’nde Karamanoğulları Beyliği’nin şaheser yapılarından Hatuniye Medresesi’nin arkasında. Müzedeki sergi salonlarında neolitik, kalkolitik devir, bronz çağı, klasik çağ, Roma, Bizans ve Selçuklu devri, Anadolu beylikleri, Karamanoğulları, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait eserler sergileniyor. Müzeyi gezdiğinizde Mevleviliğin köklerinin ne kadar verimli topraklara uzandığını anlıyorsunuz.

KAPISI AÇIKTIR GİRİNİZ MALI MÜBAHTIR YİYİNİZ

Karamanoğlu II. İbrahim Bey de Mevlevi sultanlardan biri olarak biliniyor. Sultan İbrahim Bey, Karaman’da bugün kendi adını taşıyan imareti 1433’te yaptırmış. Yoksullara yardım amacıyla kurulan bu hayır kurumunun kapısına "Kapısı açıktır giriniz, malı mubahtır yiyiniz" yazdırmış. Tahta kapıların orijinali şu anda İstanbul’daki Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde sergileniyor.

İmarethaneler, Selçuklu döneminde ortaya çıkmıştı. Mevláná felsefesinin insanlığa bir armağanıydı. Ne kadar çok paylaşırsak o kadar çok insan olabileceğimizi öğretiyordu bireylere. Başlangıçta şehir dışından gelenlere, yolculara,
/images/100/0x0/55eb131af018fbb8f8a95eb9
yoksul ve düşkünlere yiyecek, sağlık ve giyecek yardımı yapılırdı imarethanelerde. Sonraları sadece yemek dağıtan kurumlara dönüştüler. İşte İbrahim Bey İmareti, Beylikler döneminden ayakta kalmış az sayıdaki hayır kurumlarından biri. Ahşap işçiliği ve çinileriyle ünlü. Bir de yüzyıllardır yeryüzüne yaydığı ışıkla...

MEVLÁNÁ AİLESİ KONYA’YADAVET EDİLİYOR

Mevlána’nın yedi kat arşa çıktığı Konya, asırlardır barışın ve sevginin başkenti. Mevláná Ailesi, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat’ın ısrarıyla Konya’ya geldi. Sultan, Bahaeddin Veled’i ve Celalettin’i yollarda karşıladı. Altınapa Medresesi’nde konuk etti. Kendisi gibi, halkı, komutanları da Bahaeddin Veled’e büyük saygıyla bağlanıp müridi oldu. Bahaeddin Veled 1231’de Konya’da öldü ve Selçuklu Sarayı’nda "gül bahçesi" denilen yere defnedildi. Hükümdar yas tutarak bir hafta tahtına oturmadı. Kırk gün, imarethanelerde onun için yemek dağıtıldı.

Mevláná Celalettin, babasının ölümünden sonra onun bıraktığı posta oturdu. Yaşadığı devirdeki tüm sultanlardan iltifat gördü, halk tarafından delice sevildi. Mevláná, Konya’yı yurt edindikten sonra Selçuklu’nun kültür, bilim ve edebiyat alanında derinleşmesi için çaba sarf etti. Sultanları ve vezirleri ikna ederek mülkün sınırlarında bulunan tüm beldelerde birer medrese yapılması için gayret gösterdi. Bunlardan biri de Karatay Medresesi’ydi.

SİMGELERLE DOLU KARATAY MEDRESESİ

Medrese, 1251 yılında Selçuklu veziri Celaleddin Karatay tarafından inşa ettirildi. Konya’da Alaeddin Tepesi’nin eteğinde yer alan medrese, çinileriyle ünlü. Anadolu Selçukluları devrinde kültür hayatında önemli yer tutan bu eğitim abidesi, Mevláná Celaleddin Rumi döneminde dervişlerin buluşma yeri oldu. 19. yüzyıl sonlarında terk edildi. 1954’te tamir ettirilerek Konya Karatay Medresesi Çini Eserleri Müzesi olarak kullanılmaya başlandı.

Tek katlı yapı, sille taşından inşa edilmiş. Gök ve beyaz mermerden yapılmış yazı ve desenlerle süslü kapısı taş işçiliği şaheseri. Medrese duvarlarında turkuvaz, siyah, lacivert renkte çiniler kullanılmış. Bir hücresinde Celaleddin Karatay’ın türbesi bulunuyor. Bu medresenin içi sembollerle işaret edilmiş manalarla dolu. Örneğin; ortadaki havuz yeraltını simgeler, kare duvarlar yeryüzünü, onun üstünde bulunan firuze renkli çinilerle kaplı olan kubbe gökyüzünü, kubbeden çıkan diğer ufak kubbe ise arşı sembolize ediyor. Ayrıca kubbeye çinilerle işlenmiş Ayet-el kurs-i suresinin bir ayetinin meali "... O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır" anlamını taşıyor.

800’ÜNCÜ DOĞUM YILDÖNÜMÜ TÜM DÜNYADA KUTLANIYOR

Beş yıl önce Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO), 2007’yi Dünya Mevláná Yılı ilan etti. Bu yıl Fransa, ABD, Kanada, Japonya, İngiltere, Almanya gibi çok sayıda ülkede Mevláná’yı tanıtan konferanslar, paneller düzenleniyor. 30 Eylül, Mevláná’nın doğumunun 800. yıldönümü. Bu vesileyle kültür turizminde uzmanlaşan Fest Turizm, İstanbul’dan Konya ve Karaman’a "Mevláná Sevgi Treni’ni kaldırıyor. Tren, 28 Eylül Cuma akşamı Haydarpaşa’dan kalkacak. Yolculuk Konya Mevláná Sema Grubu’nun, ney, ritim ve ud dinletisiyle başlayacak. Bu özel trende Mevláná konulu söyleşiler ve Farsça Mevláná okumaları yapılacak.

Trenin ilk durağı Karaman’da Hatuniye Medresesi, Karaman Arkeoloji Müzesi, Karaman Kalesi, İbrahim Bey İmareti ve Türbesi, Ak Tekke (Mader-i Mevláná Tekkesi) görülecek. 30 Eylül Pazar günü sabahı, Mevláná Müzesi’nde büyük düşünür bir törenle anılacak. Bu anma töreninde Mevláná’nın 22. kuşak torunu Esin Çelebi Bayru ve Prof. Dr. Baha Tanman konuşmacı olarak yer alacak. Konya’da Karatay Medresesi, Selçuklu Sarayı, Alaaddin Camii ve türbeleri, İnce Minareli Medrese, Sahib Ata Hanikáhı ve Camisi, Arkeoloji Müzesi, Sırçalı Medrese, Şerafettin Camisi ve Şems-i Tebrizi Camii ve Türbesi gezilecek yerler arasında. Yolculuk 1 Ekim Pazartesi sabahı Haydarpaşa Garı’nda son bulacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!