Erkek modasının geleceğinden konuşurken Marco Faletto metroseksüel erkeklerin sahneden çekildiklerinden bahsetti. Sırada hedonizm varmış. Dünün maçoları, bugünün manikür pedikür bağımlısı metroseksüelleri yarın zevk düşkünü hedonistler olarak karşımıza çıkacakmış.
ERKEK MODASI NASIL PATLADI
1980’ler yuppie ve süpermodeller dönemi oldu. 1990’lar ise dünyayı gerçek moda sistemine dönüştürdü, hálá da öyle devam ediyor. Moda ve yaşam stilinin dev sarkacı o zamandan beri bir ileri bir geri sallanıp duruyor. 21. yüzyılla birlikte herkesin internette her şeyi takip ettiği, medyanın her yere girdiği ve herkesin süperstar olmayı istediği bir döneme girildi. Aynı zamanda gay kültürü daha görünür hale geldi. Artık imaj en önemli şeylerden biri ve hiçbir zaman olmadığı kadar çok seçenek var. Bu ortamda erkek modası ve bakımı da büyük iş alanı haline geldi.
Nasıl oldu da erkekler için tasarım yapmaya başladınız? Kadın, aksesuvar ya da çocuk gibi alanlara hiç mi ilgi duymadınız?
- Moda okulunu bitirdikten sonra çalışma hayatıma Valentino ve Armani’nin erkek moda departmanlarında başlayınca kariyerim de bu yönde gelişti. Erkek modası en az diğer alanlar kadar renkli ve zengin olduğu için onlara fazla ilgi duymadım. Tasarımlarımızı klasik takımlardan jean’e kadar çok geniş bir yelpazede üretiyoruz.
Hazırgiyimde erkek modasını nasıl bir gelecek bekliyor? Metroseksüel erkeklerden sonra daha ne gibi çeşitlerle karşılaşacağız?
- Günümüz erkeğinin kafası biraz karışmış durumda. Eskinin hata yapmayan, otoriter ve iktidar sembolü olan maço erkeği, artık çok yönlü, her işe yatkın ve hassas insan imajı çiziyor. Ben gelecekte erkeğin bugünkü kadar modanın kurbanı olacağını sanmıyorum. Yıllar geçtikçe kişiliklerini daha iyi ifade edecekler. Metroseksüel devri kapandı bence. Sırada hedonistler var. Haz alarak yaşamak önem kazanacak.
Erkekler metroseksüel olmaktan neden bu kadar çabuk sıkıldı?
- Çünkü metroseksüellik modayı takip etmek ve iyi görünmekten fazlasını ifade ediyor. İyi şaraptan, güzel sanatlardan, edebiyattan, sinemadan anlayan bir yaşam stilini de beraberinde getiriyor. Erkekler manikür, pedikür gibi detaylarla uğraşmaktan yoruldu. Ben çok süslü bir hayatın erkek cinsine uygun olduğunu düşünmüyorum.
TURKUVAZ VE PEMBE ÖNÜMÜZDEKİ YAZIN RENGİ
Hedonist erkekleri nasıl tarif ediyorsunuz?
- Sevilmek, beğenilmek arzusuyla yaşıyorlar. Stilin, cinsel çekimin gücünü hem toplantı hem de yatak odasında keşfettiler ve bu gücün yok olup gitmesine izin vermeyecekler. Hedonizm bugünün yaşam stili. New York’ta ya da başka bir yerde, yolda ya da bir kulüpte, TV’deki pembe dizilerde ve filmlerde bu gerçeği görüyorum.
Pitti Immagine Uomo’yu gezdik, gördük ki önümüzdeki yaz Brooksfield erkeği biraz renkli... Renkli olmanın ötesinde nasıl biridir? Yaş ortalaması kaçtır? Nelerden zevk alır?
-Brooksfield erkeği 30-50 yaşında, iyi bir zevki olan, sık seyahat eden ve sinemadan keyif alan bir erkek.
Sizce Brooksfield erkeği seksi mi?
- Evet kesinlikle ve aynı zamanda şaşırtıcı.
Tasarımlarınızı yaparken nelerden besleniyorsunuz? Sokak size ilham veriyor mu?
-Koleksiyonlarımızın başlıca esin kaynağını Anglo-Amerikan zevkler oluşturuyor.
2006 yaz koleksiyonunu hazırlarken nelerden esinlendiniz?
-Brooksfield 2006 İlkbahar-Yaz koleksiyonunun ilham kaynağı Fransa ve Fransız yeni akımı. Cote d’Azur sahillerinde görülen ölçülü zarafeti yansıtmaya çalıştık. Çok bağırmayan pastel renkler kullandık. Fransız Rivierası’ndaki gece kulüpleri ve lüks plajlarının ihtişamından esinlendik.
En sevdiğiniz ve en çok etkilendiğiniz film hangisi? Neden?
-Paris’te Son Tango. Marlon Brando’nun Brooksfield’i çok iyi temsil ettiğini düşünüyorum.
Önümüzdeki yazın en önemli trendleri nelerdir?
-Hiç şüphesiz renklilik.
Brooksfield markası İtalyanlardan sonra en çok hangi ülke erkeği tarafından seviliyor?
-İspanya.
Türk erkeği renkli giyinmek konusunda biraz muhafazakar? Beyaz ve mavi gömleğin dışında gömlek giyinmiyorlar. Onlara ne öneririsiniz?
- Daha cesur olmalarını.
Önümüzdeki yazın rengi ne renk diye sorsam?
-Turkuvaz, pembe ve tüm pastel renkler
Tasarım ekibinizde kaç kişi var?
-10 civarında.
Onlara nasıl bir çalışma ortamı sağlıyorsunuz? Disiplinli mi rahat mı?
- Rahat bir ortamdalar. Günde en az 10 saat çalışıyoruz!
Sizce son günlerde hangi ülke tasarımcıları yükseliyor?
- Belçika.
İLK MODERN HEDONİST MARCELLO’YDU
Yeni hedonizm akımında farklı bir stil yükselişi görüyoruz. Daha özgür, kuralsız ve çağrışımı olmayan giysiler moda olacak. Biz buna ‘Shaggy chic’ (karmaşık şık) diyoruz. Modern hedonistlerin ilk klasik modeli İtalya’da üretildi. La Dolce Vita filmindeki Marcello Mastroianni’nin karakteri, kendi zamanı için en mükemmel örneklerden biriydi. 1960’da Fellini bizi, sevimli bir playboy, mutlu bir hedonist olan, inanılmaz bir stil sahibi Marcello Rubini karakteriyle tanıştırdı. Kısa bir sürede Mastroianni’nin La Dolce Vita’daki imajı onu dünyadaki en yakışıklı ve sofistike star mertebesine yükseltti. O artık Avrupa tarzı keyifli ve eğlenceli hayatın sembolü olmuştu.
İNGİLİZ TARZINA İTALYAN YORUMU Brooksfield, 70’lerin sonlarında, İtalya’nın Torino kentinde kurulan Mistral tarafından yaratıldı. Paris, Londra ve New York gibi şehirlerde yayılan Brooksfield, İngilizlerin tarzını İtalyan zevkiyle yorumlayan tasarımlarıyla adından söz ettirmeyi başardı. Klasik ve günlük bir stil yaratan Brooksfield, koleksiyonlarında renk çeşitliliğini de ön plana çıkardı. İşyerinde rahat şıklığın en yaratıcı markalarından biri olan Brooksfield’in ürünleri Türkiye’de Bilsar Tekstil ortaklığıyla Abdi İpekçi Caddesi’ndeki mağazasında ve Türkiye çapında 30’a yakın noktada satılıyor.
ERKEKLER ETEK GİYECEK Mİ TARTIŞMASI
Marco Faletto’ya ‘Sizce erkeklerin de etek giydiği bir gün gelecek mi?’ diye sorduk. Brooksfield’in tasarımcısı bu konuda biraz muhafazakardı. ‘Hiç zannetmiyorum. Bence erkekler hiçbir zaman sokakta etek giymeyecekler’ diye cevap verdi. Oysa tam da o günlerde İtalya’nın bir başka kentinde Milano’da yapılan moda haftasında ünlü İngiliz modacı Vivienne Westwood, podyuma kloş etekler giyen mankenlerini çıkarmıştı bile. Erkeğe etek giydiren tek modacı Westwood değil. Erkek modasının en önemli isimlerinden biri olan Christian Dior’un erkek bölümü Dior Homme’un tasarımcısı Hedi Slimane, çoktan bu işi yapmış, hatta geçen yıl tasarladığı plili etekler Hürriyet Cumartesi’ye kapak olmuştu.
DİKKAT BU JEAN HER AN DÜŞEBİLİR!Pitti Immagine Uomo’ya 765 marka katıldı. 2006 ilkbahar-yaz koleksiyonlarının sergilendiği fuar tam anlamıyla bir renk cümbüşüydü. Fuardan akılda kalan detaylar şöyle:
Marithe Francois Girbaud. Bu markayı aklınızda tutun. Tasarladıkları jean’lerin belleri çok ama çok düşük olduğu için fuarda herkes bu markayı konuşuyordu. Eğer bu jean’leri erkekler sokakta giyerse işte asıl devrim o gün olur diye düşünüyoruz.
Fuardaki markaların yüzde sekseni koleksiyonlarında ekoseye yer vermişti. Şal deseni ve çiçekli kumaşlar da göze çarpıyordu. Şimdiden uyaralım erkekler seneye göz yoracak. Modayı takip edenler çizgili pantolon üstüne kareli gömlek, en üste ise şal desenli ceket giyecek.
Önümüzdeki yazın en önemli trendi bele kemer yerine kravat takmak. Hemen hemen bütün markalar pantolonların beline kravat geçirmişti. Brooksfield’in tasarımcısı bu konuda şunları söylüyor: ‘Erkekler rahatlamak istediklerinde hep kravatlarını çıkarır ve değişik bir yere takar. İşte bunun yaratıcı bir yansıması.’
Erkekler ‘Sadece mankenlerle çıkıyorum’ yazılı tişörtleri kadınlar ise ‘Ben bekárım ya sen’ tişörtlerini satın alıyorTekstil mühendisi bir ağabey ile moda pazarlama mezunu kardeşin projesi Substance. Aytül ve Aykut Tarakçıoğlu altı aydır tişört tasarlıyorlar. Türkiye’den önce Amerika pazarına açıldılar. Şu anda Los Angeles, New York, Washington gibi şehirlerde 20 mağazada satılıyorlar. Substance tişörtlerinin logosu enteresan. Kadın tişörtlerinde erkek tuvaletlerinin amblemini, erkek tişörtlerinde ise kadın tuvaletlerinin amblemini kullanmışlar.
Substance, Türkçe’ye hammadde, öz, içerik olarak çevrilebilir. Aytül Tarakçıoğlu dikkat çekmek için bu ismi seçtiklerini söylüyor. ‘Biz aileden tekstilciyiz aslında. Uzun yıllardır değişik markalar için üretim yapıyoruz. Ağabeyim ve ben geçtiğimiz yıl ürettiğimiz hiçbir şeyi giymediğimizi fark ettik. Bizim ve yakın çevremizin giyebileceği bir şeyler üretmeye niyetlendik. O sıralarda New York sokaklarında ‘kendini giyiminle ifade etmek’ diye bir akım başladı ve bu konsept bizim çok hoşumuza gitti. Biz ne giymek isteriz diye düşündük, etrafımızdakilerle konuştuk. Sipariş almaya başladık. Herkes, içinde kendini rahat hissedeceği, esprili koton tişörtler istiyordu. Biz de önünde komik laflar yazan tişörtler yaptık.’
Substance tişörtlerinin üzerinde ‘Hot’ (Sıcak), ‘I’m single are you?’ (Ben bekarım ya sen), ‘I date only models’ (Yalnızca mankenlerle çıkıyorum), ‘I’m not available’ (Müsait değilim) gibi şeyler yazıyor. Aytül Hanım kadınların en çok ‘Ben bekarım ya sen’ tişörtlerini, erkeklerin ise ‘Yalnızca mankenlerle çıkıyorum’ tişörtlerini aldıklarını söylüyor. Tuvalet amblemlerinin basılı olduğu modeller de çok ilgi görüyormuş.
Aytül Tarakçıoğlu bu tişörtler sayesinde insanların sosyalleştiğini düşünüyor: ‘Giyenler cıvıl cıvıl renkler ve üzerlerindeki sloganlarla kendi karakterlerini yansıtmış oluyorlar. Birinin iltifat etmesi ya da sloganınızla ilgili konuşma başlatması çok kolay.’
Substance tişörtleri şu anda tüm Mudo’larda satışta. Tanesi 25 YTL. Yakın zamanda şapka, hediyelik eşya gibi alanlarda da komik ürünler piyasaya çıkartmayı planlıyorlar. T-Box’a rakip mi geliyor ne?