Güncelleme Tarihi:
¬ Defne Samyeli: Çok hevesli, çok seviyor duydum ki oyunculuk dersleri almaya başlamış.Yakında Newsroom’vari bir dizide görürseniz şaşırmayın.
¬ Nasuh Mahruki: Aramıza sonradan katıldı. Skeçlerimizden birinin sonunda atla gelip en iyi bildiği işi yapıp skecin finalini kurtaracak.
¬ Abdurrahim Albayrak: Prova aralarında transfer işleri bitiriyor. Ama provalarda gözü başka bir şey görmüyor. Kesinlikle one man show yapmalı. Onda star ışığı var. Abdurrahim Abi ‘Sefiller’de oynasın onu bile romantik komedi tadında izlersiniz.
¬ Merve Hasman: Aramıza yeni geldi, küçük bir rolü var ama daha ilk cümlesinde bizi güldürmeyi başardı.
¬ Murat Yalçıntaş: Çok yoğun. İşi nedeniyle provalarımızın kaçaklarından. Ama geldiği ilk provada, nasıl bir Malkoçoğlu olacağını bize gösterdi.
¬ Ayşegül Dinçkök: Oyunculuğu kendisinin çözdüğü yetmiyormuş gibi, öğrendim ki bazı arkadaşlarını da çalıştırıyormuş. Bu benden gizli, korsan provaları en kısa zamanda basmayı planlıyorum.
¬ Ertekin: Her şeyiyle provalarımızın rengi. Onun prova yapmama şartı koydum. Amacımıza, yaptığımız işe saygısı gençlere örnek olacak düzeyde.
¬ Maya Portakal: Henüz utangaçlığını üstünden tam anlamıyla atamadı ama ben anlıyorum ki sonlara doğru oyunun kalitesini bir müzayede gibi yükseltecek. Şunu da eklemeliyim ki Türkân Sabancı’yla muhteşem ikili oldular. Türkân Hanım’ın yaptığımız işte bizimle aynı heycanı duyması bile bana güç veriyor. Oyuncular arasında en çalışkanlarından.
¬ Güliz Onursal: Komando gibi çalışkan. Hiçbir zaman iyiyle yetinmiyor hep daha iyi olmak istiyor. O yüzden de en çok onunla uğraşıyorum.
¬ Savaş Özbey: R harfi olmadan, 28 harfle de oyunculuk yapılabileceğini ispatladı.
İstanbul’da yaşıyorsunuz ama bunları biliyor musunuz?
Şehrin ‘keşfedilmemiş cool’ gecelerinin bir Uzakdoğu restoranında olduğunu... Tünel Kumbaracı Yokuşu’ndaki Cochine’e önce yemek sonra da kulüp kafası için gidiliyor. İçeri girebilmek için kapı zilini çalmanız lazım: Çalın!
Taksiler bildiğiniz gibi...
¬ Medeni şehirlerde taksi dolu olduğu zaman tepe ışığı kapalıdır, boş ve müsaitse açıktır. Her gelen taksinini içi boş mu diye kontrol etmek; her birine tek tek atılıp sonradan içinde müşteri olduğunu fark etmek zorunda kalmazsınız. Ama İstanbul’da taksilerin tepe ışıkları mevzuatın bir gereği
olarak oradadır.
¬ Yol kenarında başka şey için bekleseniz bile korna dürtmeleri ve “taksi lazım mı abi?” seslenişlerine cevap vermek zorunda kalırsınız. Yine birinci maddeye dönüyoruz: Arkadaşım sen aç tepe lambanı, taksi lazımsa
el ederim zaten.
¬ Ya tam para ya da 5 TL ve katları: İşim gereği şehir içinde çok fazla kısa mesafe taksi kullanıyorum. Ama şoförler öyle bir “bozuk yok mu?” tribi atıyor ki, para üstü olarak kalan bir-iki TL’yi isteyecek yüz bırakmıyorlar insanda. Arkadaşım, esnaf olan sensin. Bozuk bulundurmak benim değil senin görevin. Geçen gün bir tanesi 7 TL’yi 10 liraya yuvarlayınca çıkıştım en sonunda. Yahu madem bozuk yok o zaman 5’e yuvarla!
¬ Taksi fişi bulundurmak yasal bir zorunluluk. Oysa ki her üç taksiden birinde (hep de aynı mazeretle: “diğer şoför alacaktı, almamış abi”) taksi fişi bulunmuyor. Hele kısa mesafe için fiş kesmek bin bir afra tafrayla yapılıyor.