Menajerin günlüğü

Güncelleme Tarihi:

Menajerin günlüğü
Oluşturulma Tarihi: Haziran 16, 2006 19:28

Şehrin Adamı, Amerika'da vizyon yüzü görmeden Türk izleyicisinin karşısında. Film Los Angeles'ta yaşayan başarılı bir menajerin hem iş hem de özel yaşamının bir anda altüst olmasıyla gelişen olayları konu alıyor. Uzun süredir sinemalarımıza uğramayan Ben Affleck başrolde ve samimi bir performans sergiliyor. Affleck'i sevmeyenler arasında olsanız bile, bu filmi izledikten sonra kararınızı bir kez daha gözden geçirmek isteyebilirsiniz.

Haberin Devamı


MAN ABOUT TOWN

Menajerin günlüğü

ŞEHRİN ADAMI
Yön: Mike Binder
Oyn: Ben Affleck, Rebecca Romjijn, John Cleese
Tür: Aksiyon-Drama
Süre: 96 dk.

"Siz kimsiniz? Bunu çok merak ediyorum.

Kendinize "Ben kimim?" sorusunu sormalı, aldığınız cevabı günlüğünüze yazıp, bizimle paylaşmalısınız."
Tahtanın başına geçmiş, ağzından çıkanlardan bir kısmını telaffuzuna özellikle dikkat ederek tahtaya yazan sinirli, agresif öğretmen Bay Primkin (John Cleese), önündeki sıralarda oturan yetişkinlere bakıp, böyle diyor.
Şehir hayatında kurtlar sofrasında sürdürülen mücadeleden sıkılmış, bezmiş, bunalmış, arayış içinde olan, özünü, gerçek benliğini, çekirdeğini bulmaya çalışan insanların gittiği çeşitli kurslardan bir tanesindeyiz.
Kendilerini kapana sıkışmış gibi hisseden kadın ve erkekler çıkış yolu arıyorlar.

Kursiyerlerden biri, ki aynı zamanda filmimizin ana karakteri oluyor, "Karımın adı Gina. İyi yüzüyor. Gina yüzmeyi seviyor" gibi son derece yüzeysel zırvalarla günlüğünü doldurma çabasında olan Jack Giamaro (Ben Affleck).

Haberin Devamı

GÜNLÜĞE YAPILAN İTİRAFLAR

Jack, bir yetenek avcısı. Hollywood'u besleyen firması, sinema ve televizyon dünyasına yeni isimler kazandırıyor. Güzel karısı Nina (Rebbeca Romjin) ile güzel bir evde oturuyor ve evet, istediği her şeye sahip.

O kursa gitme nedeni ise kendi kendine bile söylemeye çekindiği şeylerin onu artık iyiden iyiye rahatsız ediyor olması. Günlüğünü daha anlamlı notlarla doldurmaya başladıkça sorunları saklandıkları yerden çıkmaya başlıyor üstelik.
Jack, yeni yeni farkına vardığı içsel sorunları yetmezmiş gibi işinde ve evinde de problemler yaşamaya başlıyor.
Önce karısının kendisini aldattığını öğreniyor. Sonrasında ise tüm kariyerini tehlikeye atacak gelişmeler oluyor.

Ama bunlar sadece başlangıç. Jack'in tuttuğu günlük sayesinde ilerleyen dakikalarda onunla ilgili bilmediğimiz pek çok şey öğreniyoruz. Bunlar Jack'in geçmişte bıraktığı, üzerinde düşünmek bile istemediği şeyler. Rekabeti bol iş ortamının gereklerini yerine getirirken kaybettiği değerler.

Haberin Devamı

Ancak hayatını düzene sokabilmesi için onlarla yüzleşmesi şart.

REKABETİN BEDELİ MUTLULUK

Gördüğünüz gibi karşımızda rekabeti bol iş dünyasında ve yeterince vakit ayırmanın mümkün olmadığı özel hayatında ayakta kalma mücadelesi veren şehirli bir adamın hikayesi var.

Jack, çevremizde gördüğümüz onlarca insandan hiç de farklı değil. Ama önümüzdeki film, bu tip insanların hikayelerini beyazperdeye taşıyan, samimiyetsiz Amerikan filmlerine hiç benzemiyor.

Asıl adamımız Jack, her ne kadar güçlü görünmeye çalışsa da tüm zaafları ve zayıflıkları ortada çırılçıplak duruyor. Ana karakteri ile izleyici arasında bir duvar örmeye çalışmıyor Şehirdeki Adam.

Jack, kendisini aldatan karısının eşyalarını kapı dışarı ettiğinde neler hissettiğini ve neden böyle davrandığını çok iyi anlayabiliyoruz. Çünkü o arada onun çocukluğuna da uzanıyor filmin kareleri.

İşte o zaman anlaşılıyor ki, Jack'in taktığı maskenin ardında savunmasız bir çocuk, gerçek mutluluğu iş hayatındaki rekabete kurban etmiş bir adam var. Onun gibi biriyle empati kurmamak mümkün mü?

Haberin Devamı

BU NASIL SARIŞIN

Jack'in tüm motivasyonlarını görmek iyi hoş tabii ama film ne yazık ki Nina konusunda aynı başarıyı göstermiyor.
Nina'yı, filmin başında havuzda yüzdüğü sahnede gördüğünüzde, "eyvah, yine bir aptal sarışın klişesi" diyebilirsiniz. Sonra durumun farklı olduğunu anlayınca biraz sevineceksiniz. İlerleyen sahnelerde Nina karakterinin altı yeterince çizilmediği için de hayal kırıklığına uğrayacaksınız muhtemelen. O akıllı bir kadın mı, aptal mı, Jack'i ne kadar ve neden seviyor, film bu sorulara cevap vermeden sona eriyor çünkü.

Jack'in başını belaya sokmaya çalışan sınıf arkadaşı ve sevgilisi ise, aptalca davranışlarıyla bu kadar olmaz dedirtiyorlar.

Şantaj için kullanılacak sayfaların bir kopyası alınmaz mı? Olanları görünce, insanın oraya kadar pek çok zeki hamleyle gelen senaryoya isyan edesi geliyor.

Senaryo, kısa bir süre önce başrolünde Kevin Costner'ın olduğu Öfkeli Aşıklar (The Upside of Anger) filmini izlediğimiz yönetmen Mike Binder'a ait. Binder kimdir, derseniz, filmdeki Morty karakterine bakmanız yeterli. Binder, yazıp, yönetip, bir de rol aldığı filmini, aynı Öfkeli Aşıklar'da olduğu gibi hem komik hem de dramatik sahnelerle süslemiş. Aralarda abartmasaymış, olaylara daha mantıklı açıklamalar getirseymiş daha iyi olacakmış tabii!

Haberin Devamı

BEN AFFLECK KENDİNİ BULMUŞ

Jennifer Lopez'le yaşadığı ilişki nedeniyle medyanın diline düşen, rol aldığı son filmler eleştiri yağmuruna tutulan ve seveni olduğu kadar, nefret edeni de bol olan Ben Affleck'e gelince.
Önyargıları bir kenara bırakalım.

Burada karşımızda, kasılmadan oynayan, son derece rahatlamış, olgunluk dönemine girmiş başarılı bir oyuncu duruyor. Canlandırdığı karakterin dramını da komedisini de başarıyla yansıtıyor izleyenlere. Aflleck'i sevmiyor olabilirsiniz, ama dikkat edin, bu filmdeki performansını izledikten sonra büyük ihtimalle fikrinizi değiştireceksiniz.
Affleck, aynı rol aldığı film, Şehrin Adamı gibi, popüler olma derdinden uzak, samimi ve içten duruyor.
"Ben kimim?" sorusunu kendine sormuş ve cevabını da vermiş gibi sanki.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!