Memur olarak girdiğim yere bakan oldum

Güncelleme Tarihi:

Memur olarak girdiğim yere bakan oldum
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2009 00:00

32 yıl önce evrak memuru olarak girdiği Tarım Bakanlığı’nın şimdi zirvesinde oturan bakan Mehdi Eker, Kürt açılımına en çok sevinen isimlerden biri. Ne de olsa Diyarbakır’ın elektriği, yolu olmayan bir köyünde doğup hayata Kürtçe ile başlamış, ortaokula gidişi ve İstanbul Belediyesi’nde çalışıp Tayyip Erdoğan ile tanışmasıyla yaşamı değişerek bugünlere gelmiş bir siyasetçi o.

DENGBEJLER DİNLEDİM

İlk kahramanım Hazreti Ali ’ydi

Çocukluğumda Cenk hikayeleri söylenirdi köyde. Bizde sözlü kültür yaygındı. Dengbejler vardı. O nedenle ilk etkilendiğim kişi Hazreti Ali’dir. İlk olarak onun kahramanlık hikâyelerini dinledim. Sonra tabii kitaplar okudukça değişti. Etkilendiğim bir sürü şair, bir sürü yazar oldu.

DİYARBAKIR

Küller altındaki mücevher

Diyarbakır’ı ilk gördüğümde ilkokul dördüncü sınıftaydım. Açık bir kamyonun kasasında gittim. Çok sevdim Diyarbakır’ı. Ben ona küller altındaki mücevher diyorum. Orada sadece ölen insanlara değil yıkılan binalara, yok olan mimari değerlere de ağlamak lazım. Diyarbakır, muhteşem mimarlık felsefesi açısından beni çok etkiledi. Bütün şehir Karacadağ taşlarıyla yapılmıştı. Onun için tarihteki ismi Kara Amit’tir. Amed diyorlar ya şimdi, Amit’ten, Medlerden geliyor. Ben köylerin hep eski isimlerini hatırlıyorum. Yeni isimlerin çoğunu bilmem. Diyarbakır Cezaevi’nin kaldırılacağını ve oraya eğitim kampusu yapacağımızı mahalli seçimlerden önce söyledik. Orası Türkiye’nin ayıbı. Bir dönem zulümler işlenmiş, işkenceler yapılmış. Ben kimsenin hatırasına saygısızlık yapmak istemem. Bizim düşündüğümüz proje içerisinde bir anıt ya da müze olması.

HAYATIMIN YOL AYRIMI

Yurtta yer bulamasam okuyamazdım

Doğup büyüdüğüm Tepe, eskiden nahiyeydi. İlkokul iki derslikliydi. Birler, ikiler, üçler bir derslikte, dörtler, beşler öbür derslikteydi. Biri susar, öbürü ders yapardı. İlçemiz Bismil ile Aramızda Dicle Nehri vardı ve köprü yoktu. Ortaokul için Diyarbakır’a gitmem gerekiyordu. Ama orada kalacak yerim olmadığı için bir yıl bekledim. Dicle kıyısında çıkar dolaşırdım. 11 yaşında bir çocuk ne kadar tefekkür edebilirse o kadar düşündüm o yıl. Vakıflar Yurdunu bulamasaydım bir süre daha okuyamayacaktım. 1969 sonbaharında girdim o yurda. Vakıflar yurdu 450 yıllık tarihi bir binadaydı. Benim mimariyle ilişkimi kuran o bina oldu. Yurdun avlusu çok güzeldi. O avlu sosyal yaşam alanımızdı. Ders çalışırdık, otururduk, arkadaşlar saz çalardı. Hayatımın en önemli dönemeçlerinden biri ortaokula gitmekti.

İSTANBUL

Tayyip Bey ile belediyede tanıştım

1994’te büyükşehir belediye başkanı olduğunda Tayyip Bey ile tanışmıyordum. Oradaki yönetici arkadaşlarımın tavsiyesiyle kendisiyle tanıştım. O dönem İstanbul’da Veteriner İşleri Müdürü olarak çalıştım. Birkaç sene sonra Tayyip Bey’in izniyle bakanlığa geri döndüm. Partinin kuruluş çalışmalarında yer aldım. Meclis’te bakan olmadan önce milletvekili olarak çalışmak bir avantajdı. Tarım Komisyonu’nda ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde üyelik yaptım. Aynı zamanda MKYK üyesiydim.

HAYATIMIN İKİNCİ DÖNÜM NOKTASI

Beşinci kattaki 519 No’lu oda

1976’da Ankara’da veteriner fakültesine kaydolduktan 20 gün sonra çatışmalar oldu, okul kapandı. Birkaç gün açıldı bu defa bomba atıldı, bir daha kapandı. Baktım olacak gibi değil. Bari bir işe gireyim, çalışayım dedim. O zamanki adıyla, Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nın lise mezunu memur almak için sınav açtığını öğrendim. Sınavı çok iyi puanla kazandım. Evrak kayıt memuru olarak işe başladım. Müdafaa Caddesi’ndeki bakanlığın beşinci katında 519 No’lu odada çalıştım. Mezun olunca genel müdürümüz orada kalmamı istedi, kaldım. İngilizceye merakım vardı. Bakanlığın desteğiyle İngiltere’de tarım ekonomisi master’ı yaptım. Ardından da hayvancılık ve işletme ekonomisi doktorası.

ÇATIŞMALAR

Öğrenci derneği kurdum

Öğrenciliğimde, Milli Türk Talebe Birliği’ne yakındım. Diyarbakır’da lisedeyken MTTB orta tahsil öğrenci derneğini kurdum. Üniversite çok acılı bir dönemdi. Silahlar konuşuyordu. Bugün yaptığım analizi o gün de yapıyordum. Çatışmaların NATO konseptiyle ilişkisi olduğunu düşünüyordum. Sol düşünceye sahip gençler birşeyleri değiştirmek istiyorlardı. Sonra sistem, 12 Mart ile birlikte MHP veya ülkücü gençliği ortaya çıkardı. Onlar çatıştı, sistem de oturdu bunları seyretti. Ben komünist olmayanlardandım. Ama faşist denilenlerden de değildim. Siyasi olayların içerisinde ama çatışmaların dışındaydım.

ANADİLİM

Türkçeyi okulda öğrendim

Anadilim Kürtçeydi. Annem, çevremdeki herkes Kürtçe konuşurdu. Türkçeyi ilkokula başladığımda öğrendim. İlkokulda doğal olarak öğretmen Türkçe konuşuyor, siz de onu anlamaya çalışıyor, öğreniyorsunuz.

HEKİMLİK HAYALİM

Ankara soğuk geldi

İlla şunu olacağım hayali kurmadım. Tabii yaşadığınız yerdeki sorunları çözmeye dair bir yönelme oluyor. Benim yaşadığım yerde birçok insanın doktorsuzluktan öldüğünü biliyorum. Bunlara bizzat şahit olunca ben de hekim olmak istedim. Üniversite sınavında ilk üç tercihim tıptı. Dördüncü tercihim veterinerlikti. Orayı kazandım. Ankara, ilk başta soğuk gelir insana, geç alışılır. Alıştıktan sonra da ayrılınmaz. Bana da öyle oldu.

EŞİM

Üniversitedeyken evlendik

Eşimle, üniversiteden ortak arkadaşlarımız vardı, onlar vasıtasıyla tanıştık. O Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde okuyordu. Eşim Boşnak. Üç çocuğumuz var. Kızım Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. İngiltere’de London School of Economics’te hukuk masterı yaptı. Oğlum bu sene Bilkent Hukuk Fakültesi’ne kayıt oldu. Diğer kızım da oturduğumuz semtteki ilköğretim okulunda sekizinci sınıfta okuyor.

BAKANLIKTAKİ EN KÖTÜ ZAMANIM

Çocukların ölümüne üzüldüm

Bakanlığım sırasında birkaç kriz yönettim. İlki göreve geldikten birkaç gün sonra Rusya Federasyonu ile yaşanan meyve-sebze ihracatı sorunuydu. Kuş gribi geldiğindeyse hazırdık, tedbirimizi almıştık. Doğubeyazıt’ta çocukların ölümüne çok üzüldüm. Bakanlıktaki en kötü zamanım o günlerdi.

MÜZİK

Şivan Perver’i severim

Küçükken Kürtçe müzik için Erivan, Bağdat, Tebriz radyolarını dinlerdim. Şivan’ı çok severim, muhteşem bir sestir. Yenilerden de Aynur var.

ANADOLU JET

Uçakta kadayıf dağıtıyorum

Türkiye’de büyük bir devrim oldu. Anadolu Jet ile daha çok insanın uçağa binme imkânı oldu. Ama bir saatlik mesafede insanlar bazen ikram da istiyor. Biz de Diyarbakır’dan elimiz boş dönmüyoruz. Burma kadayıf getiriyoruz. Bazen uçakta dağıtıyorum, birkaç kere oldu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!