Memur alımı ve vesikalık fotoğraf

Güncelleme Tarihi:

Memur alımı ve vesikalık fotoğraf
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2004 00:00

İŞSİZLİĞİN ciddi sorun olduğu ülkemizde, devlet memurluğu halen umut olmaya devam ediyor. Yıllar önce ‘memura kız verilmez’ diyenler bile, ekonomik krizleri ve esnafın, tüccarın durumunu görünce ‘memura kız vermek galiba en iyisi’ demeye başladılar.Geriye dönüp baktığımızda, memur sayısı, sürekli olarak artıyor. Örneğin 1980’de 1 milyon 170 milyon bin olan memur sayısı, 1990 yılında 1 milyon 462 bine, 2000 yılında da 1 milyon 996 bine ulaşmış.SON BİR BUÇUK YILIMF’nin ısrarla ‘memur sayısı fazla, azaltın’ demesine ve ‘zorunlu emeklilik’ olayına rağmen, son iki yılda da memur sayısı arttı.2003 yılının tamamı ve 2004’ün ilk altı ayında, memur kadrolarına 167 bin kişi alındı. Aynı dönemde 122 bin 576 memur da emekliye ayrıldı.2004 yılının haziran ayı sonu itibariyle, memur sayısı 2 milyon 418 bin oldu. 2005 yılında da yaklaşık 60 bin memur alınması sözkonusu...VESİKALIK FOTOĞRAFMemuriyete başlarken; diploma, nüfus cüzdanı sureti, ikametgah ilmühaberi gibi belgelerin yanı sıra, vesikalık fotoğraf da isteniyor.Şaban, memuriyet sınavını kazanmış. Kendisinden sekiz adet de ‘vesikalık fotoğraf’ istenince, dayanamayıp sormuş: ‘vesikalık fotoğraf da ne?’ Karşı taraf yanıtlamış: ‘Belden yukarıya olan fotoğrafınız.’Şaban, yakın arkadaşı Cafer’e gidip durumu anlattıktan sonra;‘Ben yarın deniz kenarına gidip, çukur kazacağım. Sen fotoğraf makinesiyle gel. Ben yarı belime kadar çukura gireyim, sen de belden yukarı fotoğrafımı çekersin!’Cafer, sabah deniz kenarına geldiğinde ne görsün! Şaban tam sekiz tane çukur kazmış..‘Bu ne yahu, niye sekiz tane çukur kazdın?" diye sormuş. O da;‘Dedim ya arkadaş, sekiz tane vesikalık fotoğraf lazım. Ben her birine girip çıkacağım, sen de çekeceksin.’Bunun üzerine ‘salak’ demiş Cafer ‘Bunun için sekiz tane çukur kazmaya ne gerek var, bir tane yeterdi. Görmüyor musun beni, sekiz tane fotoğraf makinesi getirdim!’Galatasaraylı futbolcuların vergisiGEÇEN hafta, iki gazetede Galatasaray’ın, bazı futbolcularıyla ilgili olarak federasyona bildirdiği rakamların listesi yayınlandı. Ardından da bununla ilgili tartışmalar başladı. Federasyona bildirilen rakamlar şu şekildeydi; Hakan Şükür (1 yıl/30 milyar), Tomas (2 yıl/30 milyar)Necati (3 yıl/30 milyar), Song (3 yıl/30 milyar)Volkan (2.5 yıl/25 milyar)Rakamlara baktık, hayret ki ne hayret... İnanılacak gibi değil. ‘Bu işte bir hata var’ diye araştırdık. Futbolcuların orijinal sözleşmelerini bulup inceledik.Hakan Şükür: 2 yıllık 500 bin dolar ve maç başı 10 bin dolar üzerinden sözleşme imzalamış. Hakan yılda ortalama 50 maç oynadığına göre, iki yılda alacağı para en az 1.5 milyon dolar yani 2.2 trilyon lirayı buluyor.Tomas: 310 bin Euro, artı maç başı para üzerinden anlaşmış. O da 1 trilyon liranın üzerinde.Song: 2.2 trilyon lira, garanti para, artı primleri var.Necati: Maç başına alacağı paralar da dahil, 1 trilyon TL civarında sözleşme imzalamış.Şimdi bunları okuyunca, ‘Gazetelerde yazılanlar ile resmi sözleşmede yazılı olan rakamlar arasındaki bu uçurum nereden geliyor?’ diyeceksiniz. Belli ki olayda bir yanlış anlaşılma ve iletişim kopukluğu var. Ancak burada stopaj yönünden şöyle bir ince nokta var; futbolcuya, transfer ücretleri taksitler halinde ödeniyor. Örneğin 50 bin dolar ödendiğinde, vergisi (stopajı) bu tutar üzerinden kesiliyor.Bu arada, Galatasaray’ın 100. kuruluş yıldönümünü kutluyor, yeni süper kupalar diliyoruz...Issız adadaki kızlar25, 40, 55 ve 75 yaşlarında dört erkeğin bindiği tekne gecenin ilerleyen saatlerinde batınca, yüzerek ıssız bir adaya çıkarlar. Yorgunluğun da etkisiyle, biraz sonra uyurlar. Sabah erkenden uyanan 25 yaşındaki erkek, hemen karşıda başka bir ıssız ada olduğunu fark eder. Biraz daha dikkat edince, adada, çok güzel dört kızın olduğunu fark eder ve arkadaşlarını uyandırır; 25 yaşındaki erkek der ki: - Hemen karşıya yüzelim...40 yaşındaki erkek:- Bir saat dinlenelim, sonra yüzeriz.55 yaşındaki erkek: - Boşverin yüzmeyi, kızları çağıralım onlar yüzerek gelsinler...75 yaşındaki dayanamaz: - Yahu bırakın yüzmeyi, çağırmayı... Kızları gördünüz ya! Daha ne istiyorsunuz?Kadınlar neye dikkat ediyorKADINLAR gününde, hamile bir kadının doğacak çocuğuna hangi ismin konulacağı konuşuluyormuş. Ev sahibi hanım, bebeğin adının ‘Umut’ olmasını önerince, anne adayı; ‘Ben ona ömrüm boyunca ‘Umut, Umut...’ diye seslenirsem, dudak çevrem kırışır’ diyerek, bu öneriyi reddetmiş.Bir başkası da ‘Şükran’ olmasını önerip gerekçesini açıklamış; ‘Şükran ismi, her söylendiğinde, insanın tebessüm ettiği tek isimdir. O nedenle, bebeğin ismi Şükran olsun’. Anne adayı bu öneriyi de ‘Şükran genellikle kız ismi olarak kullanılıyor. Üstelik Şükran dedikçe, yanak çevrem kırışır’ diyerek reddetmiş. Şu isim, bu isim derken, saatler süren tartışmalar sonucu, annenin dudak ve yanak çevresinin ömür boyu gergin kalması için, bebeğin adının ‘Anıl’ olmasına karar verilmiş. Böylece, büyük bir sorun da çözümlenmiş! Nasıl iyi mi?Günün sözüEn iyi asker çarpışmaktan çok yürümesini bilendir.Napoleon
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!