Oluşturulma Tarihi: Nisan 09, 2003 00:00
Benim bir kedi sahibi olmam da bu yüzden: Yalnızlık. Hep ama hep bir sevgilimin olması da. Korkarım ben çünkü sessizlikten, boşluktan, bir başıma ayazda ortalarda kalkmaktan. Cami avlusundaki çocuk gibi hissederim kendimi. Kalabalıkların içinde olsam da durum değişmez, ‘‘O benim için özel’’ diyebileceğim bir şey, biri olsun isterim. Anlatmak isterim, rapor vermek isterim, dinlemek isterim, paylaşmak isterim, çoğalmak isterim. Başka bir nefes iyi gelir bana. Aşkın peşinden haldur huldur koşmam da aynı sebepten. 33 yaşındayım ve sevgilisiz geçen herhangi bir dönem hatırlamıyorum. Yaşadığım ilişkiler zannedilenin aksine hep uzun sürdü ama biri bitti diğeri başladı. Neredeyse hiç ara yok yani. 13 yaşındayken 7 yıl süren ilk aşkımı yaşadım. Sonra da ortalama beş sene süren ilişkiler.Hepsi aşk mıydı?Zannetmiyorum, kimi sevgi, kimi sığınma. Aşkı şimdi yaşadığımı düşünüyorum. Ama yaşadığım diğer ilişkilere saygısızlık etmek istemem, dibine kadar sahip çıkıyorum, onları yaşamasaydım bugün bunu, nah yaşardım! Yine de bazen düşünmeden edemiyorum: Sorun nerede? Neden hep birileri vardı hayatımda? Neden sevmeye, sevilmeye, onaylanmaya, paylaşmaya bu kadar ihtiyaç duydum? Duyuyorum? Bir türlü üzerimden kazıyıp atamadığım o yalnızlık duygusu yüzünden mi? Hepimiz o ya da bu şekilde kişisel yalnızlığımızı mı azaltmaya uğraşıyoruz? Seks seks seks diyorum ama hala anlayamadınız mı ben aslında şefkatten söz ediyorum. Bazen çocuk yapma isteğimi bile, söküp atamadığım yalnızlık duyguma bağlıyorum.Pazartesi yazdığım yazıya o kadar, o kadar, o kadar çok mail geldi ki, ‘‘Vay be dedim, meğer bu ülkenin en büyük sorunu buymuş: Yalnızlık’’. Şu tepedeki satırları da, benim kendi hissettiklerimde yalnız olmadığımı bana hissettirdiğiniz için kaleme aldım.HAMİŞ: Aşağıda o gelen mail'lerden bazıları yer alıyor. Hiçbirine cevap yazmıyorum, ne yazacağım ki zaten, git kendine bir sevgili bul, hemen bir kedi al, bir köpek edin mi diyeceğim? Onlar duygularını paylaşmış benimle, sadece teşekkür ediyorum. Yer olmadığı için yazısını yayınlayamadığım herkesten de özür diliyorum. Ama bilin ki, bir tarafıyla da hiç yalnız değiliz, en azından milyonlarca üyesi olacak bir ‘‘Yalnızlar Kulübü’’ kuracak kadar çokuz!Belki de dünyanın tek gerçeğini konuşuyoruz şu an. Her şey, yaşamın içinden olan tüm aksiliklere rağmen bir gün bir şekilde düzene girebiliyor. Sonu ölüm bile olsa bir şekilde sonuçlanıyor. Ya yalnızlık? Asla son bulmadı, bulmayacak da. Başımızı yaslayacak bir omuz da olsa, sığınabileceğimiz bir aşk da. 6.5 milyarlık coğrafyada 6.5 milyar yalnız insan olarak yaşıyoruz hepimiz. (Mustafa U.)Kimselerle paylaşmadığım içsel yalnızlığımı ve her hissettiğimde düştüğüm boşluğu, birinin daha hissediyor olması kendimi daha iyi hissetmeme sebep oldu. Bunun için çoğu kere bir psikoloğa gitmeyi bile düşündüğüm olmuştur. Keşke ben de yalnızlığımı bir poşete koyup sıkı sıkı bağlayabilseydim. Ama şunu biliyorum en yakınındaki sevdiğin birine sarılmak gerçekten işe yarıyor. Adı yalnızlık veya her neyse karşımıza daha az dikilmesi umuduyla. (Filiz G.)Gözyaşlarıma hakim olup kafamı toparlayabilseydim size bir şeyler yazacaktım. Ama içim o kadar acıdı ki. Ölen kedi için mi yoksa geride yalnız kalan için mi bilmiyorum. Belki de dünyadaki tüm yalnızlar ve kendim içindir gözyaşlarım. (Gülay A.R.)Anlattığınız o kadar içinde bulunduğum durumdu ki. Beni şaşırtan sizin bunları neden hissettiğiniz idi. Allah Allah dedim içimden. O yalnız değil ki. Nereden çıktı şimdi bu yalnızlık hissi? Ben mi? Anlatmışsın işte beni. Ama Allah'tan umut kesilmez. (Armağan)İnsan açlığı çekiyorum 5 yıldır. Üniversiteye (matah bir şey sanıyor dışarıdaki çoğunluk!) geldiğimden beri. İnsanı kurutan bir insansızlık. Başka tene dokunmadığım için tenimin kuruduğunu hissediyorum. Vücudumu ancak bir başkasının vücuduyla hissedebilmem gibi. Yok ki öyle biri. (B.Ü'lü yalnız kız)Benim gibi en büyük derdi yalnızlık olan birinin bu yazıyı okuduğunda neler hissettiğini tahmin bile edemezsiniz. Bir parça rahatlamadım değil, sürekli yalnızlığı kendine kuruntu yapan, zaman zaman oturup salak salak ağlayan bir benim sanırdım. Ve anormal olduğumu düşünürdüm. Düşünsene iş yerinde bilgisayarımın başında gözlerimden yaşlar akıyor. Şirketteki beylerden biri, ne oldu, neyin var diye soruyor, çok yalnız hissediyorum kendimi, olmaz ki, denmez ki. Evet, aile, arkadaşlar, iş ortamı ama işte bu kalabalığın, bu koşuşturmanın içinde koskoca bir yalnızlık. Ne güzel sen yalnızlığını siyah bir poşete koyup ağzını düğümlemişsin. Benim ki o kadar büyük ki, hiçbir yere sığdırabileceğimi sanmıyorum. Derin bir offfff çekip içime mi gömmeliyim yine? Ya da aşk lazım, aşk. (Şebnem V.)
button