Meme kanserine dikkat

Güncelleme Tarihi:

Meme kanserine dikkat
Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 2006 10:47

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Serdar Saydam, doğum yapmamış ya da ilk doğumunu 30 yaşından sonra yapmış, çocuğunu hiç emzirmemiş, 50-55 yaşından sonra menopoza girmiş kadınların daha fazla meme kanseri riski altında olduğunu söyledi.

Kadınların korkulu rüyası haline gelen meme kanseriyle ilgili bilgi veren Prof. Dr. Saydam, bu hastalığın gelişmiş ülkelerde, kadın ölümlerine neden olan en etkin hastalıkların başında geldiğini belirtti.

Meme kanserinin, kadınların memelerindeki kötü huylu tümör olduğunu, genelde hastaların memelerinde tespit ettikleri şişlik nedeniyle ya da koltuk altındaki bezeden dolayı hekime müracaat ettiklerini kaydeden Prof. Dr. Saydam, meme başının çekilmesi, meme başından kanlı akıntı gelmesi, deri çekilmesi, koltuk altında beze, bu bölgedeki derinin portakal kabuğu görüntüsü almasının meme kanserinin diğer belirtileri olduğu bilgisini verdi.

MEME BAŞI AKINTISI EN ÖNEMLİ BULGU”

Meme başı akıntılarının meme kanseri açısından en önemli bulgu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Serdar Saydam, “Ama bu akıntıların tek nedeni her zaman kanser olmayabilir” dedi.

Meme kanserinin şu anda gelişmiş ülkelerdeki kadın ölümlerinin ilk sıralarında yer aldığını dile getiren Prof. Dr. Saydam, “Her kadında meme kanseri gelişmez. Bazı kadınlar bu açıdan daha risklidir. Doğum yapmamış ya da ilk doğumunu 30 yaşın üzerinde yapmış, çocuğunu hiç emzirmemiş, 50-55 yaşından sonra menopoza girmiş kadınlar daha fazla risk altındadır. Yaşlandıkça hastalığa yakalanma riski artmaktadır. Bu hastalık gençlerde daha az görülür” diye konuştu.

GENETİK ARAŞTIRMA YAPILIYOR

Meme kanserinin genetik olup olmadığı yönünde çalışmalar ve testlerin yapıldığını dile getiren Prof. Dr. Saydam, kanserin en önemli nedeninin kadınlık hormonu olan östrojen olduğuna dikkati çekti. Dış etkenler ve çevrenin, kanserin oluşmasında önemli yere sahip olduğuna değinen Prof. Dr. Saydam şöyle konuştu:

“Bu hastalıkta yapılacak şey ameliyat değil, ilaçlarla yaşamı uzatmak veya yaşam kalitesini düzeltmeye çalışmaktır. Hastalık memede başlayıp, daha sonra en çok akciğer, kemik ve karaciğere yayılmaktadır. Diğer organlara da yayılma olasılığı vardır.

Günümüzde her meme kanseri vakasında kadının memesi alınmamaktadır. Muayenede ele kitle gelmiyorsa, hastalık mamografide yakalandıysa yüzde 70 olguda hastaların memesini almamız gerekmemektedir. Yine elle saptanan vakaların da yarısına yakınının memesi alınmamaktadır.”

Meme kanserinin erken teşhisinde, hastanın kendi kendini muayene edebilmesinin büyük önem taşıdığına dikkati çeken Prof. Dr. Saydam, her ay en az 1 kez düzenli olarak bunun yapılmasını tavsiye etti.

Prof. Dr. Saydam, “Meme muayenesi için en uygun zaman, adet görme periyodunun ortası olan günlerdir. Eğer kadın adet görmüyorsa, elle muayene herhangi bir gün yapılabilir” dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!