Mektup takyap ama geçgeçlemeyin, okuyun !

Güncelleme Tarihi:

Mektup takyap ama geçgeçlemeyin, okuyun
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 06, 2004 13:15

Semoş’un Niloş’a tatilköyünden gönderdiği mektup. Anlayabilene aşk olsun. Halbuki, kelimelerin hepsi Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde yer alıyor, ya da “yabancı kelimelere önerdiği karşılıklar” arasında. Okuyun bakalım, siz içinden çıkabilecek misiniz! (Aşağıdaki yazıyı ve yakında yayımlayacağım devamını Ağustos 2002’de yazmışım. Bu ‘takyap mektup’ iki senedir internette imzasız olarak geziniyor ve ara sıra ‘Çok güzel bir espri, belki kullanırsınız’ diye bana da geliyor. Demek ki unutulmuş, bari yeniden kullanalım.)

(Başlığın tercümesi : Evet mektup montaj ama zaplamayın, okuyun!)

Haberin Devamı

E-postayla gelen bir mektubu aktarıyorum size.

Züppelik olsun diye, olur olmaz yerde yabancı kelimeler kullanan Semanur Hanım, tatilde vakit bulunca, üşenmemiş, arkadaşı Nilay Hanım’a “Türk Dil Kurumu’nun yabancı kelimelere önerdiği karşılıklar” kılavuzundan yararlanarak, bir mektup yazmış.

Okuyun, sabrınız varsa...

* * *

Niloşcuğum,

Dinlencemiz çok heyecanlı başladı şekerim.

Biliyorsun, uçakta her zaman hesaplı orunda seyahat ederim. Ama yer kalmadığı için bizi birinci oruna oturttular. Çok keyifliydi ama bir burgaç bizi korkuttu, neyse...

Tatilköyünün dalanında bizi çalışanlar karşıladı. Karnımız aç diye hemen seçal lokantada kuşluk yemeğine davet ettiler. Hayri tatbilir geçinir ya... yemekaltıları beğenmedi, illa seçmeli yemek yiyelim diye tutturdu. Bu sefer de bezentileri yetersiz buldu. Çocukların karnı o kadar acıkmıştı ki, Hayri Bey garsonlarla kavga ederken, biz bir ayaküstü bulup atıştırdık.

Haberin Devamı

Yemekten sonra giriş işlemlerini yaptırmak üzere önbüroya gittik. Bir hafta öncesinden bankaya yatırdığımız öndelik yeterli değilmiş. Geçen sezondan beri para şişkinliği ederleri çok arttırmış. Neyse, bankanın genel ağından İstanbul’daki şubenin belgegeçer numarasını bulduk, Hayri’nin kimliğinin bir tıpkı çekimini belgegeçerle gönderdik. Hesaba para aktardılar da, odamıza yerleşebildik.

Ancak bu olaylar Hayri’yi çok sinirlendirdi, rahatsızlandı birden. Bir taksiyle en yakın hastaneye götürdük. Doktorlar hızlı bir tam bakım yaptılar. Midesindeki yanmadan şüphelenerek bir de içgörünümle yansılanım istediler. Allah’tan önemli bir şey çıkmadı.

Neyse, şimdi keyfimiz yerinde. Sana günümüzün nasıl geçtiğini anlatayım:

Sabah kalkınca ben inçık yapıyorum, Hayri ise koşmaca. Bütün yerleşkeyi turluyor. Sonra birlikte buharlı hamama gidiyoruz. Bir de ovucu var ki, bütün kadınların mini putu, büyüleyici özellik yerinde.

Bu arada çocuklar da spor yapıyorlar: Melisa tüylü top oynuyor, Burak zıp zıp atlama denilen çılgınlığa taktı... çift uçurvur yahut kaymalık da yapıyor.

Akşam hep birlikte canlandırıcı seyretmeye gidiyoruz. Çok iyi çene yarıştırmalar oluyor, ünlü teker çalarcılar geliyor. Geçen gün de Mehmet Ali Erbil buradaydı, yanında yürütücüsü Stelyo Pipis ile. Güzel bir sözçatar yaptı, büyük dalgalandırma oldu.

Haberin Devamı

Sonra, Erbil seslikçi bir kızla uzun uzun sohbet edince, bir sürü düşüntüler yapıldı, olay fotoculara gün doğdu.

(Pazar akşamı altın saatte, gerçeklemeyi bırak da burada çekilen görümsetmeyi izle. Bak bakalım çıkmalıkta beni görebilecek misin, canlandırıcıların arasında. Sakın geçgeçleme, otur seyret.)

Haydi şimdi by, kumarhaneye gidip biraz para harcayalım, yakışıklı kumar ebesinin karşısına oturup. Sonra da kafayı vurup uyuyalım (gerçi estireçe rağmen oda çok sıcak oluyor ama...)

Öpüldün,

Semoş

* * *

Yazıyı daha fazla uzatmamak için, mektubu Türkçe’ye çevirmiyorum.

İlgileniyorsanız, TDK’nın sitesini öneririm :

 

 

(*) Bu yazı 31 Temmuz 2002 tarihinde Hürriyetim’de Serdar Devrim köşesinde yayımlanmıştır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!