Ayça DİKMEN
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2009 00:00
John McBride bir uzay mekiği pilotu. 5 Ekim 1984’te Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’nden sekiz günlük bir görev için fırlatılan Challenger Uzay Mekiği’nin pilotuydu. Dünyadaki dördüncü Uzay Kampı olan ESBAŞ Uzay Kampı’nın davetlisi olarak İzmir’e geldi ve gençlere uzay deneyimlerini anlattı.
Astronot olmak çocukluk hayaliniz miydi?-Aslında doktor olmak istiyordum. Ama 14-15 yaşlarımdayken astronotlar uzaya gitmeye başladı. Dolayısıyla benim de hayallerim bu yönde değişti. Birçok genç Amerikalı da benim gibi hissediyordu.
Nasıl astronot oldunuz?-Deniz Kuvvetleri’nde test pilotuydum. Sonra NASA’nın adaylar aradığını duydum, başvurdum. Çok şanslıymışım ki seçildim.
Seçildiğinizi ve uzaya gideceğinizi duyduğunuzda ne hissettiniz?-Beni aradıklarında uyuyordum çünkü eyaletlerimiz arasında saat farkı var. Ama Direktör “Teksas, Houston’a gelmen gerekiyor çünkü uzaya gideceksin” dediğinde anında uyandım.
Uçak kullanmakla uzay mekiği kullanmak arasında çok büyük fark var mı?-Aslında yok. Aradaki en önemli fark uzay mekiğinin kontrol mekanizmalarının daha küçük olması. Hareketler daha yumuşak ve küçük olmalı.
UZAY YOLCULUĞU İNANÇLARIMI GÜÇLENDİRDİ
Uzaya gideceğiniz gün yaklaştıkça heyecanlandınız mı?-Kesinlikle. Ama bütün pilot ve astronotlar gibi sadece işime odaklanmaya çalıştım. Hata yapmamak için görev dışında kalan her şeyi unutmak gerekiyor. Duygularınızı kontrol etmeyi öğrenmeli, kendinizi asla bırakmamalısınız.
İlk uzaya çıktığınızda ne hissettiniz?-İlk çıkışım çok kısaydı. Her dakika yapılması gereken bir şeyler vardı. Sadece görevlerime odaklandım. O nedenle zaten çok fazla düşünecek zamanım olmadı. En uzun kaldığım süre 8 gün oldu.
Dünya dışına yolculuk yapmak kişiliğinizde değişiklikler yaptı mı?-Pek fazla oldu diyemem ama kendimi kutsanmış hissetmeye başladım. İnançlarım güçlendi, daha da sağlamlaştı. Hayatımın en şanslı dönemi olduğunu düşünüyorum. İyi bir hayatım oldu ama uzaya gitmek başka hiçbir şeyle karşılaştırılamaz.
Uzaydan Dünya nasıl görünüyor?-Harika! Aynı anda tüm Avustralya kıtasını, okyanusları, kıtaları geniş ölçekli görebiliyor olmak; Amerika’yı, İsrail’i, Ürdün’ü, Kıbrıs’ı, Mısır’ı kısacası Dünya’yı uzaydan görebilmek çok heyecan verici ve muhteşem.
YERÇEKİMSİZ ORTAM İNSANI TEMBELLEŞTİRİYOR
Uzaya gitme görevinizdeki en tehlikeli an hangisiydi?
-Uzay istasyonuna giderken otobanda araba kullanmak. İnanın uzaya gitmek daha az tehlikeli.
Görevinizin en iyi tarafı neydi?-Yörünge dolanımı ve 45 dakikada bir günbatımı ve gün oğumunu görebilmek harikaydı.
Dünyada UFO gördüğünü iddia edenler var. Onlar burada bile gördüyse siz uzayda kimbilir neler görmüşsünüzdür? -Hayır, gördüğüm sadece Dünya ve onun güzelliğiydi. Yıldızlar, gezegenler, galaksiler. Başka şey görmedim.
Yerçekimsiz ortamda olmak zor mu? -Hayır çok daha kolay hatta tembellik verici çünkü hiç enerji harcamıyorsunuz. Düşük yerçekimi ortamında hareket etmeniz için kendinizi parmağınızla hafifçe ittirmeniz yeterli. Ne kadar güçlü ittirirseniz o kadar uzağa gidiyorsunuz. Bu durumda kemikleriniz hareketsizliğe bağlı olarak inceliyor. Dünya’ya döndüğünüzde kolayca kırılabilir bile. Bu yüzden uzayda düzenli spor yaparak kemiklerimizi ve kaslarımızı güçlü tutmaya çalıştık.
Orada ne yiyip içtiniz?-Dünya’daki mönümüzden farklı bir şey yemedik. Uzay gitmeden önce diyetisyenlerimiz
yemek mönülerimizi belirledi. Tek fark yiyeceklerin taze kalması için vakumlanmış çantalar içinde servis edilmesiydi.
UZAYA GİDEN TÜRK YOK ÇÜNKÜ TÜRK HÜKÜMETİNDEN İSTEK YOK
Uzaya giden 37 ülke olmuş ama aralarında neden Türkiye yok?-Bunu hükümetinize sormalısınız.
Nasıl yani?-Türk hükümeti bizden bir Türk’ün eğitilip uzaya gönderilmesi yönünde bir istekte bulunmadı ki...
Sadece istemek yeterli mi?-Hükümetiniz NASA’dan bir Türk astronot yetiştirilmesini talep edebilir. Tabii bunun için bir ödenek ayrılmalı. Gençlerinizin oldukça akıllı olduğunu söyleyebilirim. Sadece cesaretlendirilmeye ihtiyaçları var. Bir Türk astronot tüm Türk çocuklarına müthiş bir ilham kaynağı olabilir.
UZAYDA TÜM İNSANLAR BARIŞ İÇİNDE
Uzaya gitmenin en iyi tarafı dünyadaki hiçbir problemi görmemeniz. Dünya hiç olmadığı kadar barış ve huzur kaplı görünüyor. Ayrıca biliyorsunuz uzayda tüm astronot ve kozmonotlar birlikte çalışıyor. Şu anda uzayda 5 farklı milliyetten insanlar omuz omuza. Hiçbir zaman da bir sorun yaşanmadı. Dünyada yaşayanlar yukarıda çalışanları örnek almalılar.
BİR KENNEDY DAHA OLSAYDI MARS’A ÇOKTAN GİDERDİKAy’a 40 yıl önce gidildi. Ama 40 yıldır ne Ay’a ne de başka bir gezegene insanlı iniş olmaması garip değil mi? -Sebebi tamamen politika. Ay’a ya da Mars’a gitmek planlanan zamandan ancak 10 yıl sonra gerçekleşiyor. Yani planlayan başkan gidilen tarihte görevde olmuyor. Bu da başkanların bu iş için uğraşmamalarına neden oluyor. Kennedy’den sonra onun gibi bir başkanımız daha olsaydı 1980 ya da 90’larda Mars’a gitmiş olurduk.
NASA’nın planları arasında Mars’a gitmek var mı?-Evet 2030’da. Bu da Obama’dan sonraki başkanlara denk gelecek.