Mehmet’in mektubu

Güncelleme Tarihi:

Mehmet’in mektubu
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 08, 2005 00:00

‘Mehmet’in Mektubu’ yıllardır sadece ÅŸehit yakınlarını deÄŸil, televizyon ve radyo başındaki dinleyicileri de hüzünlendiriyor, gözyaÅŸları içinde bırakıyor. Güftesi Emekli Ast. Sb. Sadettin Kaplan’a ait bu ÅŸarkı, ilk günden beri ‘Mehmetçik’i anlatan bir marÅŸ gibi dillerde...Vatan görevi ister er ister yedek subay olarak yapmış olsun, kimin bir askerlik hatırası yoktur ki? Ya eller omuzda, yan yana veya silahı kucağında, göğsünü gururla kabartmış objektife ateÅŸ gibi bakışlarla bakarken çektirilen o fotoÄŸraflar... Askerlik anıları anlatılırken de bu fotoÄŸraflara bakılır, en güzel hatıralar anlatılır.Vatan görevini saÄŸlıkla yapıp dönenler aileleriyle, sevdikleriyle bir arada olmanın mutluluÄŸuyla yaÅŸamlarını sürdürürler. Peki, ülkesi için savaÅŸan, düşmana göğüslerini siper eden bu vatanın çocukları... Bu toprakları kanlarıyla sulayıp, 1000 yıllık vatan yapanlar...Ama gururla seyrettiÄŸimiz bu tablo, 1970’lerin sonunda deÄŸiÅŸmeye baÅŸlıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarından sonra bu kez 1984’te Eruh ve Åžemdinli baskınlarıyla ülkenin baÄŸrına ateÅŸ düşüyor. O zamanki BaÅŸbakan Turgut Özal’a göre birkaç çapulcu iÅŸi! Ancak iÅŸ öyle deÄŸil, resmen bir terör, resmen daÄŸlarda, mezralarda, maÄŸara kovuklarında bir savaÅŸ.PKK militanlarının, daÄŸ kadrolarının yaptıkları tek ÅŸey, tam kalleÅŸlik, tam kahpelik. Genç, ihtiyar, kadın, erkek demeden öldür ve sindir.Her akÅŸam operasyona giderken kalleşçe pusuda öldürülen bir MehmetçiÄŸin, bir subay veya astsubayın ÅŸehitlik haberleri... Vatan Edirne’den Ardahan’a kadar bayraklara bürünmüş tabutlarla kaplanıyor. 40 bin vatan evladı, ÅŸehitler kervanının ebedi alem yolcuları, kurbanları!Anneler, babalar, kardeÅŸler, eÅŸler ve yetim kalan çocuklar. Åžehitlerin acılarını ömür boyu yüreklerinde yaÅŸayanlar... Geride kalanların elleri tanrıya açılmış olarak ettikleri dualar, dualara karışan gözyaÅŸları...Ve bayram sabahları ÅŸehit anneleri, babaları, eÅŸlere doyamamış eÅŸler, ÅŸehitliklere gelirler, mezarları üzerine kapanırlar ve ÅŸehitleriyle dertleÅŸirler. O yürekleri cayır cayır yanan insanlar, dinmeyecek hasretlerini dindirmeye çalışırlar dualarda.MEHPARE ÇELÄ°K’İN GÖZYAÅžLARITRT’nin dördüncü kanalında, seyircilerin en sevdiÄŸi programlardan biri Türk Sanat MüziÄŸi Radyo Sanatçıları konserleridir. Ä°ÅŸte o programlardan biri vardır ekranda o gece. Televizyon başındaki izleyicilerle, Ankara Arı Stüdyoları’nı doldurmuÅŸ bulunan davetliler, dikkatle izledikleri usta sunucu Mehpare Çelik’in yeni anonsunu duyarlar:‘Sevgili davetliler ve ekranları başında bizimle birlikte olan deÄŸerli izleyicilerimiz, ÅŸimdi size Hicaz bir ÅŸarkı sunacağız. Åžarkının bestekarı rahmetli Alaeddin Åžensoy, güfte yazarı ise Sadettin Kaplan... Biliyorum ÅŸarkıyı dinlerken hüzünleneceksiniz, belki de gözyaÅŸlarınızı tutamayacaksınız. Çünkü bu ÅŸarkı Mehmet’in ÅŸarkısıdır. Bize nakledilen öyküye göre Mehmetçik bir kurban bayramında yazar bu ÅŸiiri, mektubun içine bir fotoÄŸrafını koyar ve annesine, babasına gönderir. Gönderir ama, 15 gün sonra da evine ÅŸehit olduÄŸu haberi gider. Ä°ÅŸte bu ÅŸarkı o ÅŸehidin, nice ÅŸehitlerimizin ÅŸarkısıdır. O kahramanları, ÅŸehitlerimizi, annelerini ve babalarını saygıyla selamlayarak size ÅŸarkıyı sunacak olan çok deÄŸerli bir sanatçımızı, sevgili Kemal Caner’i takdim ediyorum.’ASKERÄ°N MEKTUBUGÃœFTE: Sadettin KAPLANBESTE: Alaeddin ÅžENSOYMAKAM: HicazÄ°ÅžTE O ŞİİR, O ÅžARKIÅžu resmimi bayram günü çekilmiÅŸtimÇerçevelet baÅŸucuna koy anamBayrağımı zirvelere dikmiÅŸimHem hilali, hem beni öp doy anamGün bayram, koçlar kurban edilirDostlar sofralara mihman edilirKurban ile toprak vatan edilirOÄŸlunu da bir koçyiÄŸit say anamBayrağın altında bilmeyiz melalYeter ki boynunu bükmesin hilalBen canımı, sen hakkını et helalBunca mı tatlıymış vatan vay anamAskerin eli kalem de tutarAskeri yakından tanıyanlar, savaÅŸa en çok karşı olanların askerler olduÄŸunu iyi bilirler. Askeri tanımayanlar, zannederler ki, asker sadece silah tutar, hayır askerlerin eli kalem de tutar. Emekli Ast. Sb. Sadettin Kaplan, buna açık bir örnektir. Yukarıdaki ÅŸiiri ‘Gönül Cemresi’ isimli ÅŸiir kitabından alınan Sadettin Kaplan, ‘Kara Kasırga’, ‘Şahidim Kılıcımdır’ gibi romanların, ‘Gönül Cemresi’, ‘Sular Susadıkça’, ‘Gülendam’ gibi ÅŸiir kitaplarının ve çok sayıda çocuk hikayelerinin de yazarıdır. Kaplan, ‘Mehmet’in Mektubu’nu şöyle anlatıyor:‘Mehmetçikler, arkadaÅŸlarıyla fotoÄŸraflar çektirirler, her askerliÄŸini yapmış insan gibi... O fotoÄŸraflar annelere, babalara, niÅŸanlılara, eÅŸlere gönderilir. Askerin kaderinde varsa evine dönmek, bir gün tezkeresiyle sevenlerine kavuÅŸur. Bazen kaderin acı oyunuyla karşı karşıya gelir, yaralanır gazi olur, yarasıyla, göğsündeki madalyasıyla döner. Bazen de bayraÄŸa sarılı tabutu içinde ÅŸehitlik unvanıyla...Bütün bunlar birer gerçektir. O bayraÄŸa sarılı tabutları da gözyaşıyla izlersiniz bir eski asker olarak..‘Mehmet’in Mektubu’nu böyle duygular içinde yazdım. Rahmetli Alaeddin Åžensoy besteledi, ÅŸimdi ne zaman radyoda veya televizyonda çalınıp söylense, hem tüm ÅŸehit aileleri, hem dinleyen milyonlarca insan ÅŸehitlerine, bu vatan için can veren yiÄŸitlerine gözyaşı döküyor.Bizler ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleriyiz, bir ölsek de bin diriliriz. Bu vatan hepimizin, bu bayrak altında, bu topraklarda yaÅŸayan tüm insanlar kardeÅŸiz.’Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!