Oluşturulma Tarihi: Şubat 13, 2002 00:00
Ben anladım. Bu tehlikeli bir şey. Çok tehlikeli. Demek istiyorum ki, tebrik almak, kutlanmak.Allahtan sadece üç beş yılda bir oluyor! O da şanslıysan! Ama yine de dikkatli olmak gerekiyor. Dolduruşa geldin mi, havaya girdin mi bitti. Öldürürler yani insanı. Kendini bir şey zanneder, popo üstü yere oturursun. Ayhan Çarkın'dan söz ediyorum. O söyleşi yüzünden meslek hayatımın bitmesini istemiyorum arkadaşlar, tamam mı? Bana kötülük yaparsınız yani. Çok fazla doldurmayın beni. İnsanım, etkileniyorum. Saygı duyduğum o kadar çok gazeteci ‘‘afferin’’ dedi ki, ben serseme döndüm! Vay bee oldum. Övdükleri o kadın ben miyim? Allahtan sadece bir tek kişi ‘‘Tüm bunları ciddiye almıyorsun değil mi?’’ dedi. Ben de ‘‘Yok be’’ dedim, ‘‘İyi o zaman, kabul günü faslını bir kenara bırak da çalışmaya devam et. Gelecek haftaya ne yapmayı düşünüyorsun?’’ O da Muhittin Sirer'di, Allah herkese onun gibi bir dost bahşetsin. Böyle yani. Sahi bu haftaya kiminle röportaj yapacağım? Aşağıda bir mail potpurisi var, siz okuya durun, ben oraya buraya saldırıyorum...CEVAT BİZİM DAYIMIZ‘‘Bir kuru temizleme öyküsü’’ başlıklı yazınızı okurken acayip şaşırdık. Yazıda sözü geçen Cevat (Yaratır) gerçekten var. Ve o bizim dayımız! Şok olduğumuz bu olayın gerçekliğini dayımıza sorduk, o da gülüp doğruladı. Kadın ruhundan anlayan, şahane bir adamdır. İzmir'de yaşıyor. 72 yaşında. Biraz sağlık problemleri var. İstanbul'a gelince sizinle tanışmaktan zevk alacağını belirtti. İnşallah görüşür, bir işadamının bugünlere gelişinin öyküsü kendisinden dinlersiniz. (Fatoş K.)- Bayılırım! Ama Cevat Bay'e nasıl ulaşacağımı bilmiyorum. Size kaldım. Aramızı yapar mısınız?O KADIN YÜZÜNDENPeki o zaman bir de benden dinleyin: Çok çok önemli bir iş görüşmem vardı. Takım elbisemin tertemiz, gömleğimin de kolalı olmasını istiyordum. Akşam üzeri onları Cevat Kuru Temizleme'ye bıraktım. Senelerdir gittiğim yer, sabah erken açıyorlar, görüşmeye gitmeden eşyalarımı alır, arabada üstümü değiştiririm diye düşündüm. Ama işte o sabah hayatım kaydı! Dükkan çalışanları panik halde kapıyı açmaya çalışıyorlar, bir türlü olmuyordu. Üzerimdeki jean ile görüşmeye gitmem de mümkün değildi. Mecburen bekledim. Ve ne oldu? Onlar çilingiri çağırana kadar ben iş görüşmemi kaçırmıştım! Sonradan öğrendim ki, bunun sebebi (aklına koyduğu herşeyi yapan, bütün kapalı kapıları açan!) Yasemin adlı takıntılı bir kadınmış. Kendi hatasından dolayı (kuru temizlemeciler hanımefendiyi beklemek zorunda değil!) almayı ihmal ettiği bir şeyi, zorla da olsa almış, ama bunu yaparken, kimlerin hakkını yiyeceğini, kimlerin özel malına izinsiz girdiğini düşünmemiş... (Ali Ü.)- Tabii ki siz de haklısınız. Ama her olayda öyle değil mi? Birinin sevindiği bir şeye, bir başkasının üzülmesi normal. Yasemin mutlu oldu, siz üzüldünüz. İyi de benim bunu değiştirebilecek halim yok. Ben bir öyküyü dinledim, hoşuma gitti ve yansıttım. Ama Yasemin haklıdır demedim ki. Şimdi öğreniyorum ki, aynı öykü sizi üzmüş. Size de hak vermekten başka yapabileceğim bir şey yok...CEVAHİR'E OKUR TAVSİYESİOrtalama ayda bir kez kızlık zarı tamiri yaparız. Hiç kullanılmamış kız isteyenler için! Yüzde yüz başarılıdır. Kız evlenir mutlu olur. Erkek de kendini aldatır, kadınlar da erkeklerden intikam alır! Ee onlar da vaktiyle aldattıkları kızların ahını almıştır. (Dr. Gönül C. Dr. Üner Ç)- Vallahi buna ilave edilecek laf bulamıyorum. Hani, cuk oturtmak gibi bir deyim vardır ya. Aynen o oluyor. Az kullanılmış kadın arayan herkese de mükemmel bir cevap oluşturuyor. Oldu mu yani? Bu riyakarlık sizi mutlu etti mi? Az kullanılmış beyin sahibi erkeklere soruyorum... Heeey orda mısınız?HADİ İNŞALLAHPazar günkü röportajınız iyiydi. Bu olayın diğer kahramanlarını da bekliyoruz. Özellikle Mehmet Eymür'ü. (Haşim A.)- Ah keşke! New York'a her gidişimde (sadece üç kere!) yaptığım iki şey var: Biri Gap'e dalıp, ucuz tişört ve pantalon toplamak, ikincisi de Mehmet Eymür'ün röportaj teklifime evet demesini beklemek. Sorularım bile hazır! Ama o beni ciddiye almadı bugüne kadar. Alırsa çok sevinirim. TEYBİNDEN ÖPERİMBir insan neden iyi bir gazeteci olmak ister, hiç anlamadığım bir şey ama eğer sizde böyle bir istek varsa, olmuşsunuz kızım! O Çarkın röportajı da neydi? Güzelsiniz, zekisiniz, makaracısınız, en önemlisi de herşeyin yalan olduğunun farkındasınız. Yine de bu kadar idealist olmanız çok acayip. Ellerinize sağlık, teybinizden öpüyorum. (Tolga Y.)- En çok teybimden öpmenize sevindim. Çünkü başıma en çok bela bu yüzden geliyor. Gerçi, hangi teybi öpeceğinizi bilemiyorum, o kadar çok kaybettim ki! Bir çakmak bir teyp, hiç durmaz bende! Devamlı sirkülasyon halinde. Neredeyse iki üç röportaj başına bir teyp düşüyor. Acil durumlarda ona buna yalvarmaktan helak oldum. Bana bir teyp alır mısınız?HAMİŞ: Başlığı alakasız yerden atmamın bir tek nedeni var. Yıllardır peşinde koşturduğum Mehmet Eymür'ün görme ihtimali. Başlıklar büyük puntoyla verildiği için yakın gözlüğüne ihtiyaç olmadan görebilsin diye. Washington da bu mevsim ne güzel olur!
button