Güncelleme Tarihi:
Güneş-Venüs, 24 Şubat
Sağlık sayfasının birinci haberiydi. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı bir araştırma yapmış ve, özetle, bölgede yaşayan köylü kadınların doğum kontrolünde kocakarı metodlarından vazgeçip, modern imkanları kullanmaya başladığı ortaya çıkmış.
Haberin başlığı : Köy kadını doğum kontrolünü benimsiyor
Buraya kadar herşey güzel de... habere görsel malzeme olarak kullanılan fotoğraf muhteşemdi.
Yanda, bostanını sulayan bir Türk köylüsü görülüyor!
*
YANLIŞLIKLA BİZİMKİLERE YAPSALARDI...
Star, 18 şubat
Irak Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz İstanbul’daydı. Başbakamayan Recep Bey’le görüştükten sonra Sultanahmet Camii’ni gezdi. Filiz Güler’in haberine göre cami imamı Tarık Aziz’e 'namaz kılacak mısınız' diye sormuş...
Adam Hıristiyan!
Her adı Tarık olanı...
*
HEYVİ METALCİ SAZANLAR
Star, 18 şubat
Çevre sorunlarına Jandarma el attı, diye bir haber.
Jandarma Paşası (hani 81 ilde 1,2 milyon ağaç diktiren çevreci Eruygur Paşa) Ankara Çayı’nı ıslah etmeye karar vermiş. Çay üzerindeki tesisler denetleniyor, çiftliklere arıtma tesisi zorunluluğu getiriliyormuş. (Zorunluluk zaten vardır da, Türkiye’de yasak niye konur? Polis yahut Belediye rüşvet alsın diye...)
Bu arada şöyle diyor haber: “(Çayın üzerinde açılacak mendereslere) her türlü metal ve kurşun atıkları yiyebilen aynalı sazan balıkları atılacak.”
Bizim tavan arasında da atılmış eski borular, bir tane delik kova filan durur yıllardır. “Metal ve kurşun yiyen bir sazan” mı atsam içeriye acep?
*
VAY İKİ YÜZLÜ HAİN YILAN VAY!
Hürriyet, 21 Şubat
İzmir’den Burak Kanlıoğlu’nun dikkatini çekmiş.
Hürriyet habere “The New York Post gazetesinin Chirac ile Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'e ‘iki yüzlü yılan’ anlamına gelen sansar yakıştırması yapmasının ardından...” diye girmiş.
Burak Bey soruyor: “İki yüzlü yılan ne menem bir hayvandır bilmiyorum, ama sansarın herhangi bir dilde tek yüzlü veya iki yüzlü yılan anlamına geldiğini zannetmiyorum. Siz ne dersiniz?”
Susma hakkımı kullanırım!
*
O DA HABER Mİ !..
Günaydın, 21 Şubat
Sürmanşet: Beşiktaşlı İlhan Mansız ile Nina’nın nikahını GS taraftarı Mustafa Sarıgül kuracak
Gazetecilikte bir kural vardır: Köpek adamı ısırırsa haber değildir, adam köpeği ısırırsa haber olur.
Medyanın, kamuoyunun bu kadar ilgileneceği bir düğün olacak da, Şişli Belediye Başkanı nikahı kıymayacak.
“İlhan Mansız’ın nikahını SARIGÜL KIYMAYACAK” deseydiniz, haber olurdu asıl...
*
KUSURA KALMA, YENGEYİ GÖTÜRDÜM
Hürriyet, 24 Şubat
Adam evlenmek için belediyeye başvurunca, nüfus dairesi itiraz etmiş: “Evlenemezsin, sen zaten Ukrayna vatandaşı Tatyana ile evlisin!”
Anlaşılmış ki, işe giriş muamelesi için nüfus cüzdanını verdiği birileri, adamı bilgisi dışında “evlendirmişler.” Fuhuş çetesiymiş söz konusu olan ve yabancı kadınları Türkler’le evli gibi gösterip Türkiye’de çalıştırıyormuş..
Buraya kadarı bile komedi. Ama asıl gerisi çok güzel.
“Gıyabında evlendirildiğini” öğrenip şaşıran N.S. adlı vatandaşa, bir arkadaşı telefon etmiş. “Yahu bilmeden senin karını ‘dıııııt’mışım, kusura bakma be kardeşim!”
Meğer, adam Lâleli’de bir otelde, Ukraynalı bir fahişeyle yatmış. Muameleden sonra, gözüne kadının evlilik cüzdanı ilişmiş. Bir de bakmış ki kadın, arkadaşı N.S. ile evli.
İşgüzar herif, yememiş içmemiş, vicdan yapmış, N.S.ye telefon edip “Kusura bakma, yengeyi götürdük!..” demiş.
*
KİMİNE PETROL KİMİNE...
Akşam, 25 Şubat
Mehmet Barlas, Gözlem köşesinde “Keşke bizim de petrolümüz olsa” yahut “Bizim de bor madenimiz var ama...” diyenlere cevap veriyor.
Yazısının başlığı : “Onların petrolü, bizim de Bor’umuz var!..”
Barlas haklı : Millete petrol, bize boru
*
YARIM HABER ARASI BİR PORSİYON REKLAM
Vatan, 25 Şubat
Gül ailesinin karides tutkusu, diyor haber.
Abdullah Gül ailesi bol bol karides yiyormuş, topu topu 19 satır, 6 cümlecik bir haber.
Bu 6 cümlenin 3’ü şöyle:
(1) Başbakan Gül her hafta Kocatepe Beğendik’ten günlük deniz ürünleri alıyor.
(2) Kilosu 75 milyon lira olan karidesler hazırlanarak, Kocatepe Beğendik’ten Konut’a gönderildi.
(3) Eski başbakanlardan Yıldırım Aktuna’nın da balık aldığı Beğendik’ten Gül’ün diğer tercihi çupra, levrek ve dil balığı.
Satır arasına reklam almak buna derler!
*
UTANA SIKILA
DHA, 27 Şubat
Doğan Haber Ajansı Samsun Büro’dan Mehmet Soykan’ın abonelere geçtiği bir haberdi.
“Fantezi isteği karakolda bitti : Kendisiyle zorla ters ilişkiye giren 12 yıllık eşini polise şikayet etti” diye.
Talihsiz kadın 12 yıldır türünü bilmediğim bir hayvanla evliymiş. İkide bir karısını ve çocuklarını dövüyormuş, jiletle oralarını buralarını doğruyormuş. Altı ay önce jiletle tehdit ederek karısını ters ilişkiye (bu laf da bir tuhaf ya...) zorladığı için para cezasına çarptırılmış. Tabii büsbütün gözü dönmüş. Aynı fiili bir daha tekrarlayınca, kadıncağız ‘Canıma tak dedi’ diye karakola sığınmış.
Türkiye’de, eminim, saniyede bir yaşanan dramlardan biri sadece...
Beni affedeceksiniz, böyle bir vakaya gülünmez ama... Zaten ben de hadiseye değil de, “hukuk terminolojisine” gülüyorum.
Haber şöyle bitiyor :
“Polis tarafından gözaltına alınan A.Ö. ifadesinde suçlamaları reddederken, ‘Ben hayvan mıyım? Böyle birşey olmadı. Beni istemediği için iftira ediyor. Söylediklerinin hepsi yalan’ diyerek kendini savundu. Ancak H.Ö.ye muayene sonucu ters ilişkiden dolayı iki günlük iş göremez raporu verildi.”
Münasebetsizlik olduğunu biliyorum, ama bu “ters ilişkiden dolayı iki günlük iş göremez raporu” beni bitirdi! Şuna “iş göremez” demeselerde başka bir isim bulsalar ya...
*
İYİ Kİ TEYİT ETMİŞ, YA TEKZİP ETSEYDİ
Takvim, 26 Şubat
Şimdi iyi izleyin, mevzu biraz karışık.
Fenerbahçe Futbol Şubesi Sorumlusu Sadettin Saran “Hasan Şaş transfer listemizde yer alıyor” demiş.
Şaş’ın menaceri de “Gelişmeler bize FB’nin Hasan’ı transfer etmek için büyük bir ÇABA İÇİNE GİRECEĞİNİ GÖSTERİYOR” demiş. (Veya dedirttirilmiş.)
Bu ne demektir? FB Hasan’ı almak isteyebilir, ama ortada şimdilik hiçbir şey yok, değil mi?
Takvim bu haberi şöyle bir yorumla vermiş:
TAKVİM FARKI
“Fenerbahçe’nin Hasan Şaş’la ilgilendiğini herkesten önce vermiştik. Sadettin Saran da haberimizi doğruladı.”
Altında da Takvim’in bir gün önceki kupürü, okanmayacak kadar küçük.
Merak bu ya, açıp bir gün önce Takvim ne yazmış diye baktım.
25 Şubat tarihli Takvim’in sürmanşeti : Hasan Şaş Fener’de – Galatasaray’a imza atmayan yıldız oyuncu Fener’le yıllık 2,5 milyon dolara el sıkıştı
Haber şöyle diyor : “Sadettin Saran da Hasan’la gizli bir görüşme yaparak yıllık 2,5 milyon dolar karşılığında 3 yıllık sözleşme için yıldız futbolcuyla el sıkıştı.”
ÖZETLE :
Takvim 25 Şubat’ta demiş ki : Fenerbahçe, Revivo’nun intikamını almak için Hasan Şaş’la 2,5 milyon dolara anlaştı. İş bitti.
Ertesi gün Sadettin Saran diyor ki : Hasan’la ilgilenebiliriz tabii ki ama bunun intikamla filan ilgisi yok. Şu anda bir görüşme söz konusu da değil.
Takvim övünüyor : Takvim’in herkesten önce verdiği haberi Saran teyit etti!
Şuna "Uçmuşuz, yanlış haber yaptık!" desenize. Okuru bu kadar aptal mı zannediyorsunuz?
*
O DA ARAPÇA SORSAYMIŞ SORUYU
Habertürk, 2 Mart
Ankara Kulisi köşesinde güzel bir dedikodu. Daha doğrusu dedikodu değil, herkesin içinde cereyan etmiş, ama Habertürk yakalamış.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Abdüllatif Şener, Meclis’in tezkereyi ‘reddetmeden kabul etmemesinin’ (!) ardından basının karşısına çıkmış.
Amerikan CNN televizyonunun muhabiri de, Abdüllatif Şener’e “Mr.Minister” diyerek sorusunu İngilizce olarak sormuş. Sesi de gür, diğer gazeteciler susup, sualini tamamlamasını beklemiş.
Ama küçük bir sorun var: Abdüllatif Şener İngilizce bilmiyor!
İngilizce bilmeyen biri niye Hükümet Sözcüsü olur? Böyle bütün dünyayı ve tabii başta da ABD’yi ve İngiltere’yi ilgilendiren bir konuda basının karşısına çıkarken... yanına neden bir tercüman almaz? Anlaşılır gibi değil.
Şener “Bir dakika, anlamıyorum” da dememiş, “Eveet, eveet...” diye başıyla onaylayarak soruyu sonuna kadar dinlemiş.
Sonunda da “Teşekkür ederim değerli basın mensupları” diye, dönüp dışarı çıkmış.
... Artık bu habere de siz bir yorum buluverin, ben sıkıldım!