Medyadan : MUHTELİF

Güncelleme Tarihi:

Medyadan : MUHTELİF
Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2005 00:29

Bush’un gözünü bürüyen kan – Hastaneye sandviçi nasıl sokmuş – Şok’un zâârif sakso esprisi – Milletvekilleri ne iş yapar – Biz bıldırcın mıyız yahu – Türkler dünyaya nasıl insanlık derse vermiş – Santim hesabıyla kitap tanımını – Erdoğan, imam, cemaat – Toplu Konut İdaresi ahır da yapsın – Bozkurt işaretine kardeş geldi – Müşerref ılımlı İslam adımları atıyormuş – Le Pen’in bizden fena halde gö(z)ü korkmuş...vs alıntılar


DBT, George W.Bush’un aynı bahaneyle İran’ tehdit etmesini, Tahran’ın da hastir çekmesini manşet yapmıştı, “
GÖZÜNÜ KAN BÜRÜDÜ” diyerek. Ve inanmayacaksınız... birinci sayfada kullandıkları koskoca fotoğrafta Bush’un gözlerine ... kan oturtmuşlardı. (yanda)

DB Tercüman, 19 Ocak

*

GARİBİM, CANI ÇEKTİ ZAHİR

İzmir SSK Hastanesi’nin güvenliğinde çalışan bir kadını haber yapmışlar, anlattığı çok gırgır. Hasta ziyaretçilerinin içeriye çaktırmadan sokmaya çalıştığı yiyecek içecekten bahsederken, başına gelen son olayı anlatıyor: Poşet içinde iki karton kutu meyve suyu, bir kutu da süt olan bir ziyaretçiden şüphelenip paketleri kontrol edince, içi boşaltılmış meyve suyu ve süt kutularından... kuşbaşı tavuk ızgaralı sandviç ve mandalina çıkmış.

Garibim, çok acıkmıştı demek ki...

(Size mide ameliyatı geçirdiği için boruyla beslenen arkadaşlarını, huniyle boca ettikleri bir küçük rakıyla komaya sokan ziyaretçileri anlatmıştım, değil mi?)

DB Türcüman, 17 Ocak


*

KOLAY PARA KAZANMA DÖNEMİ BAŞLAMIŞ MIYDI?

Merkez Bankası Başkanıl Süreyya Serdengeçti “Kolay para kazanma dönemi artık bitti” demiş.

Tüüh bitti mi? Kaçırdık desenize... Biz başladığını bile anlayamadık ki!

Gözcü, 17 Ocak


*

AİLENİZİN KAZATASINDAN

Oval karşılama başlıklı haberin giriş cümlesi şöyle: “Monica Lewinsky’nin eski Başkan Clinton’a saksafon çalmakta yardımcı olduğu Oval Ofis’in bir benzeri...”

Hıh, üslubunuzu şimdi buldunuz işte!

Şok, 18 Ocak


*

MİLLEVEKİLLERİ NE İŞE YARAR, NE İŞ YAPAR DİYE MERAK EDENLERE...

Posta’nın haberi: ‘Benimle evlenir misin?’ adlı televizyon programında önce Caner’le aşk yaşayan sonra da ayrılan Tülin Koca, depresyona girince psikolojik tedaviye alınmıştı. 12 gündür Eskişehir’de hastanede yatan Tülin’i AKP Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin ziyaret etti ve ‘Artık Caner’le bir araya gelin, tüm Türkiye bunu bekliyor’ dedi. Tülin, ‘Bu halimin sebebi Caner, öleceğimi bilsem onunla birlikte olmam’ dedi.

Milletvekilinin görevleri arasında BU DA var mıdır?

Posta, 18 Ocak


*

BİZ BILDIRCIN MIYIZ BE HOCA?

Akşam’da Ece Sakar imzalı bir makale. Başlığı, modern-muhafazakâr Serdar Turgut’a göz kırpan türden, “Cinsel tercihlerimiz doğal mı?”

Giriş cümlesi: “Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr.Falih Köksal’ın bıldırcınlar üzerine yaptığı çalışmanın sonuçları, insanların cinsal davranışlarını da yeniden sorgulamayı gündeme getirmesi açısından çok büyük bir önem taşıyor.”

Haydaaaaaaa!

Akşam, 19 Ocak


*

BİZE DE BU YAKIŞIR, diye manşet atmış Takvim, diyor ki “Kim ne derse desin Türkler gibisi yok. BBC’nin anketinde, dünyaya insanlık dersi verdik. (Okurken merak ediyor insan, dünyaya nasıl bir insanlık dersi vermişiz, diye, farkında olmadan...) Bush’a en çok tepki gösteren millet, yüzde 82 ile Türkler çıktı.”

Ne demezsin? Tsunami felaketinde parmağını bile kımıldatmayanlar nereliydi?

Takvim, 20 Ocak


*

KİTABI SANTİMLE TANITMAK

Gazetelerin Kültür Sanat servisleri vardır, bu servislerin en önemli ve en zor işlerinden biri Türkiye’de çıkan (edebiyat dünyası olduğu için de çoğu eş dost editörler tarafından basılan) kitapları okumak, değerlendirmek, eleştirmek ve okurlara tavsiyelerde bulunmak. Çoğu, arka kapaktaki tanıtım yazısıyla veya basın bülteniyle yetinip, işin kolayına kaçarlar.

Doğan Kitap, eski ABD başkanı Bill Clinton’un hatıratını bastı. Milliyet gazetesi de, KÜLTÜR SANAT SERVİSİ imzalı 6 satırlık bir haberle bu kitaptan bahsetti. Baktım, kitap hakkında ne bilgi vermişler diye:

Kitabın 7 santimetre kalınlığıyla “dikkati çektiği” ve “1230 sayfa” tuttuğu, ayrıca Clinton’ın hayat ve hatıratını anlattığı kitabında “yaşamının çeşitli dönemlerinde çekilmiş” fotoğrafların da yer aldığı.

Milliyet Kültür Sanat Servisi bayağı bir yorulmuş belli ki...

Milliyet, 22 Ocak

(Anlatmıştım size, halamın kitabevine bir gün bir adam geldi, kitaplara biraz baktıktan sonra bizden yardım istedi:

- Eve yeni kütüphane yaptırdım da, bir iki kitap almak istiyorum.
- Tabii, nasıl kitaplar ilginizi çeker, ben size öneride bulunayım?
- Boyu 23-24 santimi geçmeyenler!..)

*

ZAVALLI CHP, BİTSE DE ACISI DİNSE

CHP’de 4 grup oluşmuş bile, rakipleri her birine bir ad da takmış:

Baykalcılar: Borsacılar
Sarıgülcüler: Morgüller veya Kasetçiler

Livenileciler: Leylim-leylimciler

Güneşçiler: Abiciler

Star, 22 Ocak

Muhalefetteyken küçülüp, amip gibi bölünen ama bölünürken küçülen bir siyasi hareket olmak herkese nasip değil. Zavallı CHP!

(CHP’nin dünya siyaset tarihinde çok önemli bir yeri vardır oysa, biliyor musunuz? Yazdım mı daha önce? Üniversitede öğrenciyken hocaların tavsiye ettiği, benim de aldığım, satır satır okuduğum bir ders kitabı vardı, Sociologie Politique - Siyaset Sosyolojisi - başlıklı, Prof. Roger-Gérard Schwartzenberg’in imzasını taşıyan. Tek Parti başlığı altında, şöyle bir pasaj vardı kitapta:

Gelişmekte olan ülkelerde, erçeklerle statüler arasındaki (bu) sapma, daha da belirgindir. Ve iktidardaki tek parti, genellikle, bir kişisel iktidarın veya bir olagarşi iktidarının hâkimiyetini gizler.

Ama bunun bir istisnası da olabilir. Mesela Kemal Atatürk’ün kurduğu ve 1923’ten 1946’ya kadar tek parti olarak hayatını sürdüren Cumhuriyet Halk Partisi, ideolojik olarak da yapısal olarak da totaliter bir parti değildi. Demokratik ideolojiyi, ülkeye alıştıra alıştıra getirilmesi planlanan ‘batı tipi demokrasiyi’ benimsemişti. Yapısal olarak bir ‘eşraf partisi’, bir ‘komiteler partisi’ idi, Fransız Radikal Partisi gibi. Ve nihayet, iç disiplin fazla katı değildi ve parti içinde ‘farklı eğilimler’ ortaya çıkabilirdi.

Atütürk sık sık tekrarlardı: “Halk’ın partisi, halka siyaset eğitimi verecek bir okul olacaktır... Arkamda olumsuz bir kişisel iktidar örneği bırakarak ölmeyeceğim, mutlaka bir parlamanter Cumhuriyet tesis edeceğim...”

R.-G.Schwvartzenberg bundan sonra, Atatürk’ün CHP karşısında bir muhalif parti kurulması içi yaptığı başarısız deneylerden bahsettikten sonra diyor ki:

İşte çok nadir ama enteresan bir örnek: Çoğulcu demokrasi için bir okul olmayı hedefleyen ve bağrından iki muhalif hareket çıkaran bir ‘tek parti’ ...)

Nereden nereye?

*

ANA GİBİ YAR...

11 aylık Nurcan kız sarılıkmış, karaciğeri hasta doğmuş. Anasının kanı tutmadığı için, askerden ancak dönen babacığından alınan parçayla ameliyet edilecekmiş de, kurtulacak inşallah.

Haberde adı geçen bir doktor diyor ki “Canlı nakillerde (yani ölüden değilş, canlıdan organ alınma vakalarında) vericilerin çoğu kadın. Bu baba kutlanacak babalardan...”

Demek ki analar gözünü kırpmadan yavrularına organ bağışlıyormuş da, babalar tutuk davranıyormuş.

Boşuna dememişler, ana gibi yâr, Bush denilen faşistten önce de Bağdat gibi diyar olmaz, diye...

Posta, 22 Ocak


*

İMAM CEMAAT VS

Cumhurbaşkanı’nın “hoş görüntü oluşturmuyor” demesine, Meclis Başkanı’nın defalarca uyarmasına rağmen... bakanlar ve milletvekilelleri Meclis salonunda, herkesin içinde, cep telefonuyla konuşmayı adet haline getirmişler.

Ankara’dan arkadaşımız Mustafa İstemi’nin haberi diyor ki “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın salonda cep telefonu ile konuşmasından sonra...” bakanlar ve milletvekilleri yüz bulmuş, bu saygısızlık yayılmış.

İmam ve cemaat meselesi yani...

Posta, 22 Ocak


*

O HAYVANLAR NEREDE YATACAK?

Besiciler hükümete seslenmiş: Vatandaşlar için konut inşa eden Toplu Konut İdaresi, ahır da inşa etsin.

Kurban Bayramı’nın birinci günü yaşanan ilkelliği, vahşeti gördükten sonra, bu çağrıya ben de katılmaya karar verdim.

Hayvandan daha ilkel ve vahşi olan bu ‘insan’ sürüsüne TOPLU KONUT değil, TOPLU AHIR inşa etmek lazım...

Şok, 22 Ocak


*

ÖYLESİNE AKLIMA GELDİ HINCAL ABİ...

Hıncal Uluç zaman zaman Sabah’ın ne kadar iyi bir gazete olduğunu, Sabah ekibinin (gidenin de kalanın da) ne kadar iyi olduğunu (tabii ki Hıncal Uluç beğenince tartışmasız Türkiye’nin ve dünyanın en iyisidir) yazar.

Bugün de eski patronu Dinç Bilgin’in ne kadar iyi bir gazeteci olduğunu, ne kadar dürüst olduğunu filan yazmış, ardından da yeni patronu Turgay Ciner’e övgüler yağdırmış.

Okurken aklıma bir şey geldi.

Fransa’da, yıllar önce, bir büyük siyaset yazarı gazeteci “Dünya siyasetinde büyük adam olmak için, büyük bir hayal kuracaksın ve daha yaşarken bu hayalini bizzat hayata geçireceksin. 20’inci yüzyılda bu tarife uyan iki büyük devlet adamı var, biri Lenin, diğeri Mustafa Kemal” diye yazmıştı.

Lenin’in kurduğu düzen bu arada yıkıldığına göre, 20’inci yüzyılın en büyük siyaset adamı olarak Mustafa Kemal ipi göğüsledi, içeride, giderayak, onun kurduğu laik cumhuriyete akılalmaz bir saldırıya ve halkın ihanetine rağmen.

Ancaaaak, benim öğrencilik yıllarından beri bir iddiam daha vardı, diyordum ki, büyük devlet adamının hayal ettiği siyasi düzeni kurması yetmez, öldükten sonra, kurduğu devleti, düzeni “doğru ellere” emanet etmesi gerekir.

Bu açıdan Lenin ile Mustafa Kemal’in bir mukayese edin bakalım kim daha büyük?

Lenin, SSCB’sini... Stalin gibi bir katile kaptırdı.

Mustafa Kemal ise TC’yi ... İsmet Paşa’ya bıraktı.

Bilmem, anlatabildim mi Hıncal abi?

Sabah, 22 Ocak


*

BOZKURT İŞARETİNE KARDEŞ GELDİ

Yeniden seçilen George W.Bush muhteşem bir tören yaptı kendi kendine. Bu tören sırasında karısı Laura ve kızlarından biri sık sık eliyle, bizim MHP’lilerin işareti olan “BOZKURT” selamı verince, millet kıllandı. Kimi “Bush’un kızı satanist mi?” dedi, (Hard metalciler mi ne, bozkurt işaretine benzer ama farklı bir hareket çekiyorlar ya...), kimi de ‘Laura Bush Ülkücü mü oldu?’

Mesele sonradan anlaşıldı. Meğer bizim MHP’lilerin “Bozkurt Selamı” AmArika’nın Teksas Eyaleti’nde “Longhorn Sığırı İşareti” diye biliniyormuş.

Ülkücüler bu sığır rekabetine kızacaktır şimdi...

Vatan, 22 Ocak


*

GÜMRÜKÇÜYÜ EVLAT ACISI MI ÖLDÜRDÜ, diye soruyor haber.

Adamcağızın spastik bir oğlu varmış, tedavi için tayinini İstanbul’a istemiş ama çıkmamış bir türlü. Tuvalete kapanıp kendini öldürmüş.

Bir binbaşı vardı Kars’ta (adı lazım değil, zaten unuttum), rütbesine rağmen tabur S.4’ü idi. (Silah, teçhizat, yiyecek, içecek tedariki, stoku vs onun göreviydi.) Çok yumuşak huylu, hoş bir insandı.

Dağlarda kaldığımız bir gün, çadırında başına bir kurşun sıkıp intihar etti. Sonradan öğrendik ki, bir bacağı sürekli uzayan (bir kemik hastalığıymış) bir kızı varmış, tedavisi için paraya sıkışmış, askeriyenin parasından harcamış, aybaşında yerine koyarım diye, tam o arada da bir denetleme gelince, ayıbı ortaya çıkmış, hem evlat acısı, hem bu para ayıbı... kaldıramamış garip, Allah rahmet eylesin.

İnşallah böyle bir şey çıkmaz bu acılı babadan da...

Vatan, 22 Ocak


*

ÇOOOOK İŞİMİZ VAR, ÇOOOOK !

Her 100 kadından 67’sinin kiminle evleneceğine AİLESİ karar veriyormuş.

Asıl KOPENHAG KRİTERLERİ bunlardır.

Daha ÇOOOOOK işimiz var, çok!

Gazeteler, 22 Ocak


*

ŞİMDİ PAPAZİNG İŞTE

Pakistan’ın Kenan Evren’i Pervez Müşerref, Şeriatla yönetilen ülkesini ‘Ilımlı İslam’ çizgisine çekmek için bazı değişiklikler yapmış, mesela pasaportlarda artık Pakistan İslam Cumhuriyeti yazmıyormuş, ‘Dini = İslam” ibaresi de kaldırılmış. Sonra töre cinayetlerine idam getirilmiş... filan.

Tabii ki, mollaların kışkırtmasıyla, Pakistan halkı sokaklara dökülmüş.

Afgan Kralı (aslında Emiri) Amanullah Han’ı hatırlattı bana bu haber.

Zaten ‘aydın’ bir insan olan bu genç kral, özellikle 1926’da Türkiye’ye yaptığı ziyaretten ve Atatürk’ün yürüttüğü modernleşme hareketinden ve reformlardan çok etkilenmiş.

Gaza gelen tecrübesiz kral, ülkesine gidince birden fazla kadınla evlenmeyi yasaklamış, kara peçeyi, sarığı kaldırıp yerine batılı kıyafetleri dayatmış... vs.

Derler ki, Afgan Kralı’nın bu siyasetini duyan Mustafa Kemal, “Hah, şimdi ayvayı yedi” demiş. (Böyle konuşmaz tabii Atatürk ama bu mealde bir ifadesi olmuş.)

Gerçekten de, Atatürk’e özenen Amanullah Han, çok değil üç yıl sonra, çıkan isyanlar karşısında tahtı bırakıp batıya sığınmak zorunda kalmış.

Vatan, 22 Ocak


*

ŞEY GİBİ KALMA SIRASI...

Cem Uzan, telefonda babasına, askenden çakmak için yaptığı marifetleri anlatıyormuş, ses kayıtlarını ele geçirmişler. Nasıl sahte doktor raporu aldığını, nasıl Suudi Arabistan’da çalışır gibi gösteren sahte çalışma belgesi aldığını filan ballandıra ballandıra anlatırken, babasına diyor ki:

ŞİMDİ ŞEY GİBİ KALDILAR ORDA...”

Aynı Cem Uzan er olarak tekrar askere alınacak, eğer bu arada hapse girmezse tabii...

Sonuçta ŞEY GİBİ kalan kim oldu dersiniz?

Hürriyet, 22 Ocak


*

TÜRKİYE’DE SABIKALI SAYISI 8 MİLYONU AŞMIŞ.

Türkiye’de beşiktekiyle eşiktekini saymazsanız, “sabıkası” olacak yaştakilerin toplam sayısı 24-25 milyondur, taş çatlasa 30 milyon.

Türkiye’de 8 milyon sabıkalı varmış. Yani yaşı tutan her 3-4 kişiden biri sabıkalıymış.

Burası Türkiye, buna bir de ‘yakalanıp suçu tespit edilmemiş’ 8 milyon ilave edin...

DEMEK Kİ HER 2 KİŞİDEN BİRİ SUÇLU TÜRKİYE’DE...

Ne Mutlu Türküm Diyene!

Hürriyet, 22 Ocak


*

LÜKSEMBURG’DA AYAKTA ALKIŞLANDI, diyor birinci sayfadaki haber.

Türkiye’nin yatiştirdiği, zaten dünyanın bizden önce fark edip alkışladığı piyanist Fazıl Say Lüksemburg’da iki konser vermiş ve çok beğenilmiş.

Artık bu BATIYA KENDİĞİMİZİ BEĞENDİRME kompleksinden kurtulsak fena olmaz!

Hürriyet, 23 Ocak


*

ÖRGÜ DERİDEN KUNDURA

Ey İstanbullular, bu günleri de gördük elhamdülillah, Milliyet’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın ½ sayfa boyunda bir fotoğrafı kullanılmıştı. Ayağında ne vardı biliyor musunuz? Siyah, parlak (terlik değilse eğer) örgülü deriden bir çift kundura!

Türkiye’de demokrasi nihayet yerleşmeye başladı, halk artık kendi kendini yönetiyor diye sevince boğuldum, doğma büyüme ve şu kadar nesillik İstanbullular’a müjdem olsun!

Milliyet, 23 Ocak


*

MORGAN’IN DERDİ SANA MI KALDI BE SERDAR?

Amerika’nın ikinci büyük bankası, dünyanın sayılı finansal kurumlarından JP Morgan “Biz de köle ticaretine karıştık, özür dileriz” demiş, onun için zenci gençlere 5 milyon dolarlık eğitim burse vereceklermiş.

Ben bu haberi anlamadım, daha doğrusu fazla reklam kokuyor gibi geldi bana.

1830’larda banka, tahsil edemediği bir kredi alacağına karşılık, toprak sahiplerinin 13 bin zenci kölesine el koymuş, bunların bir bölümü - borç ödenmeyince - ‘bankanın malı’ sayılmış ve bu rezalet, İç Savaş’ın bittiği 1865 yılına kadar sürmüş.

Bence JP Morgan’ın CEO’su (gerçi “Bizim sahibi olduğumuz bankalardan Citizen’s ve Canal Bank yapmış bu işi” diyor ama) JP Morgan’a haksızlık etmiş.

Bankayı kuran ve adını veren John Pierpont Morgan... 1837 doğumludur. Bu olay meydana geldiğinde ya daha doğmamış, ya da çocuk...

Neyse, bankanın CEO’su ‘Biz köle ticareti yaptık, özür diliyoruz’ diyorsa, ‘Hayır efendim, sizin bankanız o tarihte daha kurulmamıştı’ demek bana düşmez herhalde...

Vatan, 23 Ocak


*

LE PEN’İN BİZDEN GÖ(Z)Ü AMMA KORKMUŞ!

Fransa’nın ırkçı ve faşist polikitacılarından Jean-Marie Le Pen Türkiye’nin AB’ye girmesine karşı çıkıyor ve Türk düşmanlığı yapıyor ki bu bizi yüceltir, aksi çok aşağılayıcı olurdu.

Yunanistan’a çağrı yapmış, Türkler’in AB’ye girmesine engel olun, yoksa tek kurşun atmadan Yunan Adalarını, Yunanistan’ı ele geçirirler filan demiş.

Bu arada yaptığı hesabı anlamadım: “Türkiye’nin nüfusu şu anda 70 milyon, ama sayıları 20 yıl içinde 200 milyona ulaşır!”

Le Pen’in gö(z)ü Türkler’den o kadar korkmuş ki belli, bizim ‘erkekliğimizi’ biraz abartıyor baksanıza. 20 senede Türk nüfusunu yaklaşık 3 katına çıkarmış!..

Not: Bu Le Pen, Cezayir’de askerlik yaptığı günlerde işkence suçu işlemiş, tescilli bir Arap ve Müslüman düşmanıdır ki, nefretine bakılacak olursa, ecdadı arasında ‘istem dışı’ bir Arap dedesi olması büyük ihtimaldir...

Vatan, 23 Ocak


*

HAAA, MESELE BU MUYDU?

Vatandaşlara “Ne olur Bayram’da trafikte ölmeyin” diye çağrı yaptıktan sonra, Başbakan kazalarda alkolün % 80 etkili olduğunu söylemiş (ne demekse bu) ve eklemiş:

“Alkolün düşmanıyım. Kim beni nasıl eleştirirse eleştirsin...”

Ne yani, trafik kazalarını önlemek için mi alkole karşı çıkıyormuş Erdoğan? Yahu biz de adamı dinin yasaklarına uyuyor sanıyorduk!.. J

Hürriyet, 22 Ocak

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!