Güncelleme Tarihi:
‘Ünlü’ sunucu Gül Gölge ‘Seksi olmak için bir çaba sarf ettiğim söylenemez. Yani bakışımı, duruşumu, seksi görünmek adına değiştiriyor değilim...’ demiş. (Posta, 26 eylül) YANDA, Gül Gölge’yi ‘seksi görünmek için özel çaba harcamazken’ görüyorsunuz...
*
DAMAT ADAYINA AB ADAYI TÜRKİYE MUAMELESİ
Bir ‘sosyetik leydimiz’ vardı, Konya kökenli, ama bizi kesmiyordu. Nihayet ‘sosyetik’ bir prenses bulduk kendimize, ‘gerçek’ üstelik. Sultan Abdülmecid’in torununun torunu Nilüfer Sultan.
Posta ‘da Halil Kalmuk’un iddiasına göre, kendini Gürcistan Veliaht Prensi olarak tanıtan Georges Bagrationi, prensesimizin dest-i istibdâdına pardon izdivâcına talip imiş, hayırlısıyla.
Prensesimiz hemen üstüne atlayacak değil a, düşünmek için süre istemiş, İKİ AY süre!
Damat, AB kapısında bekleyen Türkiye muamelesi görmüş hasılı...
Posta, 26 eylül
Not: Haberde Bagrationi denmiş ama, Gagrationi Hanedanı 1121’de 2.Davit tarafından kurulmuş, 13.yy’daki Moğol istilasıyla yıkılmış. Gürcistan o tarihten 1989’a kadar hep yabancı işgali altında kalmış. Yani hakikaten kendilerine “Gürcistan Hanedanı” diyen bir Gagrationi ailesi var ise hâlâ, tebrik etmek lazım: 800 senedir sebat ederek, ‘Gürcistan Veliaht Prensi’ diye geziyorlar demektir!
*
DİN KİTABI OLARAK DA VİNCİ ŞİFRESİ
Meslektaşı (mankenlikten meslektaşı yani) Ebru Güzel, aşkı uğranı Hıristiyan olan Tuğçe Kazaz’ı eleştirmiş:
“Acaba Hıristiyanlığı araştırdı mı? Ben kendisine Dan Brown’ın yazdığı Da Vinci Şifresi adlı kitabı okumasını tavsiye ediyorum. O kitapta Hıristiyanlık dininin hangi boyutta olduğuyla ilgili mesajlar veriliyor. Bu mesajları anlar inşallah...”
Breh breh...
Star vs, 26 eylül
*
BAŞLIK: SUSTU SUSTU, FENA PATLADI
Spot: Tarkan, yıllardır kendisine doğrudan veya dolaylı laf atan Serdar Ortaç ile Mustafa Sandal’a ilk defa sert karşılıklar verdi...
Tarkan’ın ‘susup susup patladığı’ şeklinde yorumlanan ‘sert’ sözleri nelermiş, biliyor musunuz?
“Bana sataşarak kendilerini batırıyorlar. Ayıp ediyorlar!”
Fena patlamış!
Tercüman-İnci, 26 eylül
*
İNŞALLAH BİR MİZAH DENEMESİYDİ
Hürriyet’in Okur Temsilcisi’ne çok tepki geldi, bu Ata’nın cenazesi haberleriyle ilgili. Biri çok ilgi çekiciydi. Esra Gündeş adlı okur şöyle diyordu:
Notre Dame de Sion’dan mezunum, üniversite bitirmiş ve master yapmış bir insanım. Semra Hanım’ın söylemek istediği çok basit: ‘O kadar şehit olmuş evlatlar var, benim evladım da ölmeş çok mu, üzülmeyin’ diyor kadıncağız. Eğer bir daha evladını kaybetmiş bin anneyi küçümseyici veya aşağılayıcı yazarsanız sizi affetmem. Herkes çaktırmadan aşağılıyor bu insanları. Ne olur Hürriyet burada farklılığını gösterse, bir şekilde gururlandırsa bu anneyi.’ (Hürriyet, 26 eylül)
Esra Hanım’ın bu yazısının bir ‘mizah’ denemesi olduğuna inanmak istiyorum. Notre Dame de Sion’a saygımı kaybetmemek için...
*
BİRLİKTE BİR BİRLİKTELİK BİRLİKTELEMEK İSTEYEN YOK MU?
Ailenizin gazetesi Şok’un Arkadaş Kafe adlı ‘buluşturma’ (!) köşesine gelen bir ilan.
Rumuz ‘Olgun Yakışıklı’ diyor ki “Ben İstanbul’da yaşayan hiç evlenmemiş 40 yaşında bir gencim. (‘İnsan olduğu değil, hissettiği yaştadır’ dedikleri budur!) Benimle birlikte birliktelik yaşamak isteyen 40 yaş altı bayanlarla tanışmak istiyorum...”
Haydi, Olgun Yakışıklı ile birlikte bir beraberliği birlikte yaşamak isteyen bağyanlar, kaçırmayın bu fırsatı!
Şok, 27 eylül
*
KÜÇÜK DİLİNİZ DÜŞERSE
Aynı gazetenin bir sayfa ötedeki Doğal Eczane kutusundan.
Küçük dil düşmesi için:
Sinirli yaprak 5 gr - Mersin yaprağı 5 gr - Kekik 5 gram. Bu terkip yeteri kadar sirke ile kaynatılır ve mayi elde edilir. Günde birkaç defa gargara yapılır.
Ham mazı 10 gr - Nişadır 5 gr - Şab 5 gr. Hepsi toz yapılır. Boğaza ve küçük dile sürülür. Bu dil düşmesine iyi gelir ve şifa verir.
Şok, 27 eylül
Benim gibi büyük dili düşenleri ancak kötek paklar...
*
TEL-ARAK
Hakkı Devrim’in şu dediğine o kadar katılıyorum ki, Telaynak’ını araklıyorum:
Televizyonda yıllarca kalitesinden ve sıcaklığından hiçbir şey kaybetmeden devam eden bir programı Türk basını nasıl değerlendirir?
- Adını bile anmayarak!
Bazen bizde en büyük ödül, belki de ondan hiç söz edilmemesidir, diye düşünüyorum. Sözü çok edilenlere bakıyorum da...
Nuray ve Kadir Yılmaz ikilisinin TRT 1'de yayımlanagelen programlarının adı Gezelim Görelim.
Radikal, 27 eylül
*
TEL-TEVAZU
Hıncal Uluç yeni çıkan bir CD’yi aman kaçırmayın diyor ve ekliyor:
Tavsiyem mi?.. Acele edin.. Bu köşede özellikle klasik tavsiye ettim mi, akşama varmadan "Kalmadı" oluyor da..
Sabah, 27 eylül
*
DOKTORU NASIL BİLİRDİNİZ?
Uluç’un Tebessüm’ü de bana bir anekdot hatırlattı.
Doktor, hastasına telefon etti:
- Size verdiğim reçetedeki ilaçları kullanmaya başladınız mı?
- Başladım doktor.
- İyileşmeye de başladınız mı?
- Daha iyiceyim, ilginize teşekkür ederim.
Daha önce telefonla sormazdınız..
- Ben de aynı hastalığa tutuldum. İlaçları kullanmadan önce emin olmak istedim de..
(Sabah, 27 eylül)
Bu fıkrayı okurken, yıllar önce gittiğim bir ortopedisti hatırladım, Türkiye’nin en menşuurlarından. Görevli hemşire muayeneden çıkan hastalara tek tek soruyordu:
- Doktoru nasıl buldunuz? Memnun musunuz?
Bana da sorunca, ‘Doktor bey hasta memnuniyetini mi ölçtürüyor, hayırdır?’ dedim. Güler yüzlü hemşire patlattı kahkahayı:
- Hayır, bana da menisküs ameliyatı yapacak da, iyi bir doktor mu diye araştırıyorum!
*
(M)ALINTI
“Yönetmenimiz Ezel Akay benim kocam olur ama (Karagöz ve Hacivat filmindeki) bu rol için benden iyisini bulamazdı.” - Şebnem DÖNMEZ
Kelebek, 28 eylül
*
VAY BE!
Diyorum ya, istesem de magazin gazetecisi olamam,ş mesela şöyle bir cümle attıramam:
Cansız manken hüzünleri
BU fotoğraf da İstanbul Laleli'den bir gündüz fotoğrafı. Hoşuma gitti bastım deklanşöre. Yanda anlattım ya, gece olunca yine aynı semt, yine Laleli yani. Mahir bir sihirbaz gibi bambaşkalaştırıyor kendini. Gün ışığı vakitlerinde cansız mankenlere giydirilip teşhir edilen bu "seksi" iç çamaşırları, gece saatlerinde izbe otel odalarında eti de teni de kanı da canlı "yabancı" kadınların üzerinden sıyrılıp çıkartılıyor.
Savaş Ay, Sabah, 28 eylül
*
(D)ALINTI
Çağla Şıkel evleneceği erkeğin Müslüman olması gerektiğini şu zarif ifadeyle ilan etmiş:
‘Ben kabuklu yemiş yemem...’
Takvim, 28 eylül
*
ONLARIN EREKSİYON SORUNU GİDERİLMİŞ Mİ?
Arasıra böyle dandik haberler çıkar. Mesela X muzunu dünyaya ihraç eden gıda tröstü, iki doktoru üç gazeteciyi ‘kafalar’ ve bir haber çıkartır: X muzu yiyende 24 saat ereksiyon yapıyor... Haydaaaa, ne kadar abazan ve salak varsa, muza saldırır...
Kırmızı Viagra taneleri, diyor başlık. Bizim nar meğer Pfizer İlaç Fabrikası gibiymiş, yaşlanmayı geciktiriyor, doğurganlığı arttırıyor, tansiyonu düzenliyor ve ereksiyon sorununu da hallediyormuş. ‘Nar tiryakileri arasında Jannifer Lopez, Eva Longoria ve Lindsay Lohan gibi birçok ünlü var’ mış.
Bu saydıklarının ereksiyon sorunu mu varmış ki?
JAkşam, 28 eylül
*
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Aynı gazetenin Genel Yayın Yönetmeni ve ‘baş’yazarı Serdar Turgut da bu nar haberinden esinlenmiş herhalde:
Ben şimdi yazmayı keseceğim ve kendimi Jennifer Lopez’in poposuna nar suyu sürerken hayal edeceğim. Üstelik henüz içmeye de başlamadım ha!..
Akşam, 28 eylül
*
FİYAT KIRIYORUM
Hülya Avşar’dan ayrılan Kaya Çilingiroğlu, kendisiyle röportaj yapmak isteyen Hürriyet yazarı Ayşe Arman’dan (bir vakfa ödenmek üzere) 24 milyar TL talep etmiş.
Ben aynı dıtlıkları 240 milyon için de söyleyebilirim oysa...
Bugün, 29 eylül
*
YAĞLI GÜREŞ
Hıncal Uluç’un yaptığı promosyonla adını duyuran Ece Gürsel adlı manken, ‘vücudunun her bölgesi için ayrı’ krem kullanıyormuş. Habere göre ‘yaklaşık 100 tane kremi’ olduğuna bakılırsa, demek ki vücudunun ‘yaklaşık 100 farklı bölgesi’ varmış ki, detaya girmiyorum.
Diyor ki “Yatmadan 2 saat önce kremlenmeye başlıyorum. Bu yüzden erkek arkadaşlarım bana pek tahammül edemiyor...”
Erkek arkadaşlarının tahammülsüzlük sebebi ömrünün altıda birini böyle entelektüel bir faaliyete ayırması değil de, ‘vücudunun yaklaşık 100 farklı bölgesinde yaşlaşık 100 farklı kremle” VICIK VICIK yatağa girmesiyse, benim Ece Gürbel’e bir tavsiyem var:
Kendine Kırkpınar’dan bir sevgili bulsun!
Soğuk bir espriydi, ben de fark ettim ama artık bu kadar uğraşıp yazdım, silmeyeyim...
Vatan-34, 30 eylül
*
POPODAN GÖĞÜS BABAM DA YAPAR
Birçok gazete yazdı, ‘popodan göğüs yapıldı’ diye. Almanya’da kanser yüzünden göğüsleri alınan bir kadına, estetik cerrahlar poposundan aldıkları deri ve dokuyla göğüs yapmış. Haberlere göre bu ‘tıpta bir büyük başarı’ imiş.
Ben bu habere çok güldüm.
Alman cerrahlarınki de başarı mı? Bizim estetikçilerimiz popodan beyin yapmayı bile başardı! Sosyete bunlarla dolu...
Gazeteler, 30 eylül
*
ANLAMAYALIM DİYE YAPILAN HABER
Bazı haberler vardır ki, anlaşılmasın diye yazılmış sanırsınız, okumak için, yanında bir de muhabir yahut sayga editörü gerekir. Mesela:
Ebru hayranından şikayetçi oldu
Borç batağında olduğunu iddia eden bir hayranı Ebru Gündeş'ten para istemek amacıyla yazdığı mektubu sanatçıya vermek için plak şirketini telefonla arayıp, randevu istedi. Randevuya gelen 22 yaşındaki Hasan Yıldırım, Gündeş ve polisin hazırladığı plan üzerine Akmerkez'de yakalandı. Gözaltına alınarak mahkemeye çıkarılan Hasan Yıldırım, borçlarını ödemek için bu yola başvurduğunu, Gündeş'in kasetinin arkasından çalıştığı şirketin ismini alıp, telefonla arayarak randevu aldığını, utandığı için de söyleyeceklerini bir mektuba yazdığını ve sonunda polis tarafından yakalandığını ifade etti. Gündeş'in şikayetçi olduğu Yıldırım'ın İSKİ'nin taşeronluğunu yapan bir şirkette çalıştığı öğrenildi. Yıldırım, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. (Neslihan Keskin, Sabah’la Günaydın, 1 ekim)
Adamın suçu neymiş, anlayabildiniz mi? Para istemek için mektup yazmak mı? Ebru Gündeş’ten randevu talep etmek mi? Niye tutuklamışlar, niye yargılıyorlar?
*
(Ç)ALINTI
Hıncal Uluç’un ‘YANLIŞ’ başlıklı minik şakası:
Şok gazetesinde bir başlık.. "Acar'ın son gözdesi Fatoş!.." Acar, dediği Erdal Acar.. En ünlü playboylarımızdan.. Ne var ki evli.. Emel Yıldırım'la.. Bence şu başlık daha yakışırdı: "Emel'in son kuması, Fatoş!.."
Sabah, 1 ekim
*
DONMAKTAN KURTARILAMAMIŞ
Çapkın adlı dizi için yağmur sahnesi çekiliyormuş, Okan Yalabık, Levent’e bir otobüs durağında gece vakti hortumla ıslatılınca çok üşümüş, ısınmak için yorgana sarılmış.
Bu küçük haberin son cümlesi:
‘Çekim aralarında yorgana sarılan Yalabık donmaktan kurtulamadı!’
Ne diyelim, Allah rahmet eylesin!
Bugün-Melodi, 1 ekim
*
Aynı ilavede ‘YENİ CİLVELİ KADIN’ın 10 özelliği diye bir tercüme yazı var.
Bir defa girişine bittim:
Şimdi bu başlığa bakıp da ne demek istiyorsunuz diye sorabilirsiniz. Cilveli kadın olmanızı önermiyoruz tabii. Çünkü cilve Türk Dil Kurumu'nda hepimizin de anladığı haliyle şöyle tanımlanıyor; "Hoşa gitmek için yapılan davranış, kırıtma, naz" Mecaz anlamı ise, görünme, ortaya çıkma, tecelli. Bizim söz konusu olan 'yeni cilveli kadın', yani öz tanımından biraz farklı. Malum devir değişiyor, kavramlar da yenilik ve farklılık kazanıyor, içinde şuhluk, cinsellik taşımayan, güvenilir ve dürüst bir kimlik çıkıyor karşımıza "yeni cilveli kadın" da.
Ama, Yeni Cilveli Kadın’ın 1 no.lu özelliği, bu giriş cümlesinden de muhteşemdi:
“Öncelikle kendine sahip çıkar. Hayatını dürüstçe kazanır. Onurludur, kimseden bir şey beklemez.”
Cilsesizler bakımsız, onursuzdur ve o..pulukla geçinir!
Bugün-Melodi, 1 ekim
*
ONUR ÖDÜLÜ ONURUMUZU KIRMAYA BAŞLADI
Geçen hafta Catherine Deneuve’den bahsetmiştim, hatırlıyor musunuz?
“Fransız sinemasının ulusal gururu Catherine Deneuve, 1.Uluslar arası Avrasya Film Festivali’nin Onur konuğu olarak bu ayın sonunda Antalya’ya geliyor, diyor spot. Acaba, Onur Konuğu olarak ödül alması için, Catherine Deneuve’e... kaç yüz bin Avro para verdiler?” diye sormuştum.
Önerdikleri meblağ yeterli değilmiş demek ki, Deneuve ‘Antalya Film Festivali Onur Ödülü’nü gelip almaya bile tenezzül etmemiş.
Bu onur (!) da festival komitesine yeter!
Vatan-Çikolata, 1 ekim
*
OTO-SEKSÜEL LAFI BİZE CUK OTURMUŞ
Hürriyet “Metroseksüel’den sonra şimdi de ‘heteropolitan’ erkek çıktı” diyordu. (Hürriyet, 2 ekim)
Melih Aşık da aynı gün “Bizim erkekler metroseksüel değil, otoseksüel çıktı” diye yazdı. (Milliyet, 2 ekim)
Şuna efendi gibi ‘i.ne’ deseniz de, siz de kurtulsanız biz de...
JNot: Oto öneki kelimeye ‘kendi kendine’ anlamı verir. Otomobil ‘kendi kendine hareket eden’, otomatik ‘kendi kendine işleyen’ demektir mesela... Melih Aşık’ın kullandığı bu ‘otoseksüel’ sıfatı Türk erkekleri için çok uygunmuş. Malum bizimkilerin seks hayatı genellikle ‘oto’ durumundadır! J