MEDYADAN Magazin vesaire

Ailenizin gazetesi Şok’un AİLE REHBERİ sayfasına bayılırım ben biliyorsunuz.

*

Aynı gazetenin yukarıda sözünü ettiğim AİLENİZİN REHBERİ sayfasından bir alıntı yapayım hazır açmışkene.

Fantezi dünyanızı genişletin, başlıklı yazıdan bir paragraf:

İçinize çamaşır giymeden üstünüze uzun bir pardesü giyin. Eşinizin yanına gidin. Eşiniz�(Evin içinde niye pardösüyle geziyon lan karı, tırlattın mı! demezse eğer - SD) pardesünün altında bir şey olmadığını bilirse daha çok heyecanlanacaktır!

Rehberi Şok olan ailenin...

Şok, 1 Mayıs

*

Yavuz Bingöl’ün kocaman bir fotoğrafı ve “Oyunculuk aşkına kolundan oldu” diyor başlık.

Vaaah vah, dedim kendi kendime, (üstelik saz da çalar, eline ihtiyacı var) bir çekim sırasında adamcağızın kolu mu koptu, ne oldu?

Ağaçtan düşmüş ve bileği... çatlamış.

Ulan ona ‘kolundan olmak’ mı derler a kafasından olmuşlar?

*

Televizyon sunucusu Esra Ceyhan Posta’daki köşesinde şöyle diyor:

“Ben televizyona; kahvaltı arkadaşı, dert yoldaşı, haber iletici, duygu tercümanı derim... Televizyon bana hiç zarar vermez. Çünkü ne eğlendiren, ne düşündüren, ne de haberdar eden bir yanı yönü bulunmayan yapımlara prim vermem, izlemem. Yayınlanan, çıkmayan bir sokağa varmakla son bulacak, mesajsız, seviyesiz bir tartışmaysa kanalı değiştiririm.”

Ferdi Yücedağ’ın Ekran Turu köşesinde okudum.

29 nisan tarihli Beyaz Şov’da, Beyaz demiş ki ‘Gazetelerde bizim programımızın başlama saati 23.50 olarak gözüküyor. Ama şovumuzun başlama saati 24.50”

24.50 ne ki ne?

*

DBT’nin arka manşeti ‘Ev kadınlarının hakkını verelim’ diyor. Hani ABD’de bir araştırma yapılmış da, çocuk sahibi ev kadınlarının, yaptıkları her işin karşılığını piyasa değerinden alacak olsalar, ayda 21 milyar maaşı hak ettikleri ortaya çıkmış ya...

Neyse... Tercüman, bu habere şu cümlelerle giriş yapıyor:

Son üç yıldır ‘Bağdat gibi diyar olmadığını’ keşfetmeye doyamayan (!!!) Amerikalılar, yaptıkları hesapta ‘Ana gibi yar olmadığını’ da kanıtlıdı.

Ben bu gazetenin yöneticisi olsaydım, arka sayfa editörüne önce bir maaş ikramiye verir, sonra kovardım!

*

Burdur Cezaevi’ndeki operasyonda sağ kolunu kaybeden Veli Saçılık, İş ve İşçi Bulma Kurumu’ndan iş istemiş. Bulmuşlar: 50 kiloluk çuvalları taşıma işi!..

*

Hürriyet’te DEV YAZI DİZİSİ : Özer Çiller 130 yıl yaşamanın sırlarını veriyor

(Hasan Bey adında bir doktor babama çok acımasız bir diyet vermişti, babam kara kara düşünüyordu ne yapacağım diye. Ertesi gün gazetelerde doktorun ölüm ilanını gördük. Babam diyeti yırtıp attı o saat, ‘Yarın öleceğini bilmeyen doktorun diyeti uygulanmaz’ diye.)

Hürriyet yönetiminin bileceği iş tabii ki, gazeteye yakışır yakışmaz, insanlara zarar verir vermez... Ben şu anonsu sevdim:

Özer Çiller, düşünce gücüyle cisimleri hareket ettirebilme yeteneği olan Telekinezi’ye anlattı... Bedenin ve ruhun dürüstlüğü, beraberinde telekineziyi getiriyor.

Demek ki bunu herkes yapamaz, bedenin ve ruhun ÖZER ÇİLLER KADAR DÜRÜST olması gerekiyorsa...

*

Ali Atıf Bir’in mutlu günü, diyor haber. Ali Atıf Hoca eşinden ayrıldıktan sona genç bir öğrencisiyle evlenmiş de, düğün haberi. Belki bilmek istersiniz diye düşündüm: Çiftin nikâh şahitlerinden biri Mehmet Ağar. Nikahı kim kıymış peki? Mustafa Sarıgül...

*

Sihirli Annem dizisinden bir replik: Bundan sonra bizden gizli bir şey yapacağınız zaman bize haber vermelisiniz...

Mehmet Ali Erbil: Hanımefendi evli misiniz?
Telefondaki kadın: Evet evliyim...
Mehmet Ali Erbil: Kiminle evlisiniz?
Telefondaki kadın: Eşimle!

*

Taksim’deki RedRoom adlı barda kavga ettiği 3 genci bacağından vuran şehir eşkiyası kendini şöyle savunuyor:

“Barda eğlenmeye başladıktan bir saat sonra 3 genç geldi. Garsonlara bizim oturduğumuz masanın kendileri tarafından rezerve edildiğini (bunlar ‘rezerve edildi’ demezler ‘rezervesi yapıldı’ filan derler ya, neyse) söyleyerek bizi kaldırmak istediler. Ancak biz kalkmadık. Daha sonra bu üç genci bizim yanımızdaki masaya oturttular. Daha sonra bir tanesi (Selim Penso) yerinden kalktı ve masada bulunan arkadaşım Serkan Öksüz’ün eşinin kulağına bir şeyler söyledi. Müdahale ettik, kavga çıktı. O sırada ben de silahı çekerek ateş açtım.”

Buraya kadar tamam. Bundan sonraki cümle müthiş: “OLAY NEFSİ MÜDAFAADIR!”

*

Türk milletiyle başa çıkılır mı?

Star bir fotoğraf kullanmış, teyzem yolun ortasındaki röfüje tünemiş, ‘oto-bahçesini çapaliii’ !

*

Müge Anlı’nın köşesinden bir dedikodu cümlesi:

İlk kez bir Türk kadın hakem UEFA maçı yönetecekmiş.

Şakir Süter anlattı, gerçek bir vaka imiş...

Yaşlı kadın eczacıya Bağ-kur emekli karnesini uzatıp ilaç istemiş. Eczacı ‘Ama teyzeciğim, senin ilaçların henüz bitmemiş’ diye uyarmış.

- Peki kızım sen bunu nereden biliyorsun?
- Bilgisayardan görüyorum teyze...

Yaşlı kadın hemen cebinden gelinini aramış, alçak sesle uyarmış:

- Kızım, çekmecedeki o ilaçları al, çöpe möpe at, buradan görüyorlar bak bana ilaç vermiyorlar...

Akşam, 4 mayıs

*

Üvey annesinin dövdüğü 6 yaşındaki Samet (belki de kurtuldu) komadan çıkamadı, öldü. Show TV ana haber bülteninde bu acı haberi okurken, Defne Samyeli’nin gözleri dolmuş.

Haber: Haber okurken Samyeli’nin gözleri doldu!

Hürriyet bunu ¼ sayfa haber yapıyor. İyi de yapıyor, çünkü önemli!

*

Perşembe sabahı kahvaltı ederken Kelebek’i aldım elime, birinci sayfayı ‘portakal reçeli sürülmüş kızarmış ekmek’ eşliğinde okudum. İkinci sayfayı çevirirken, sıra ‘zeytin ezmesi sürülmüş kızarmış ekmek’ dilimine gelmişti ki... boğazıma takıldı kaldı.

Kubaliy’an (Keskin) köşesinde başlık: Lazer epilasyonu rahatlığı

Yazı şöyle giriyor: “İstenmeyen tüyler, yaz aylarında daha da can sıkıcı hale geliyor. Ama son teknolojiler bu kâbusu ortadan kaldırmış durumda. Can yakan ya da kısa süreli çözümlere en sağlam alternatif olan...”

Ve Siren Ertan ile Özlem Önal adlı ‘sosyetik’ (vah vah!) güzellerin koltuk altlarını nasıl traş ettiklerini göstermek ister gibi birer fotoğrafı...

Öööğğğ be birader!

*

... der misin, al sana Hürriyet ana gazetede, sağ köşe güzeli ‘haberi’ ...

Çaresiz Ev Kadını’nın itirafı diyor başlık. Desperate Houswiwes dizisinde oynayan Eva bilmemne ’26 yaşına kadar hiç orgazm olmadığını açıkladı’ mış. Meğer ‘daha önceleri orgazm olduğunu zannedermiş.’

Bu da önemli bir habermiş, Hürriyet okurlarının kaçırmadığı iyi olmuş...

*

Bu müstekrehlik bize has değil tabii ki, bizimkiler bu haberleri genelde yabancı basından alıyor. Mesela Milliyet’in şu haberi:

Britney Spears’ın hamilelik testi açık artırmada...

Gebe miyim değil miyim diye testte kullandığı idrarı açık artırmayla satılacak yani...

Midenize tüküreyim, ne sapıklar var!

*

67 yaşındaki Sırp kadın hamile olduğunu zannederek doktora başvurmuş, değilmiş. Kadının ‘en yaşlı anne’ olarak Guiness’e girme hayalleri böylece yıkılmış. Bugüne kadar bilinen en yaşlı anne 66 yaşında doğuran Romen bir kadınmış.

Bu haberi resimli vermişler. Dişlerinin yarısı dökük kadının ‘güzelliğini’ bir görseniz! Ben bu kadının hamileliğinden ziyade ‘ulan bunu hamile bırakmayı nasıl başarmış’ diye kocasını Guiness’e alırdım asıl!

*

Bir ara gerçekten reyting rekorları kıran ‘biri bizi röntgenliyor’, gelin, kaynana türü iğrenç programlara katılan ‘gelin adayı’ kızlar, bir dergiye yarı çıplak poz vermişler. Şok da insanlara soruyor, ne düşünüyorsunuz bu konuda diye.

Ben en çok Songül adlı bir öğrencinin tepkisini sevdim:

“Eskiden köyden gelip şarkıcı olarak şöhret oluyorlardı. Şimdi bu programlarla meşhur oluyorlar. Attığımız kontörlere yazık. Döktükleri göz yaşlarına inanarak hata etmişiz. Amaçları reklammış...”

Seyretme! Kontör atma... Bu kızlar o dandik programlara koca bulmak için mi çıkıyor, tabii ki reklam için çıkıyor. Zaten ‘köyden gelip meşhur olanlar’ soyunmuyor mu? Bu kızlar da program bitiminde Azize Tereza olacağız demediler ki size...

Afferin kızlar, soyunun! (Yok yok, soyununca ortaya çıkan manzara feciydi, örtünün!)

Şok, 5 mayıs

*

Şok gazetesinin muhtelif sayfalarına, köşelerine takılmaya bayılırım ben, biliyorsunuz.

Mesela OKŞAN ABLA idollerimden biridir. Salağın biri sorar (atıyorum) ‘Rüyamda sağ elimin serçe parmağının tırmağıyla kulağımı kaşıyordum’. Rüya uzmanı Okşan Abla her mevzuya bir tabir bulur: ‘Rüyamda sağ elimin serçe parmağının tırmağıyla kulağımı kaşımak, çoktandır görmediğin, uzakta yaşayan bir sevdiğinden bir haber geleceğinin işaretidir’...

Okşan Abla’nın bir de sıfatı varmış meğer, benim gözümden kaçmış: AİLENİZİN SIRDAŞI OKŞAN...

İyi de, Okşan Abla’ya ne yazsan... aynen köşesinde yayınlıyor. Bu ne biçim sırdaş?

*

Hazır Şok’u açmışken, bize Arkadaş Cafe köşesinden de bir mesaj okuyayım.

Aşkın yaşı yok, diyor Venüs’ün manşeti.

‘Gönüllerini babaları yaşındaki erkeklere kaptıran güzeller kervanına yeni isimler eklendi...’ miş:

Eda Taşpınar, kendinden 25 yaş büyük Nurettin Hasman’a
Tuğba Coşkun, Mehmet Ali Erbil’e (+ 22)
Aysun Kayacı, büyük aşkı Emre’yi uğruna terk ettiği Fatih Aksoy’a (+ 22)
İpek Hanım, Kayahan’a (+ 28)
Ahu Hanım, Günay Tuncer’e (+ 38) ... ‘babaları yaşında olmalarına rağmen gönüllerini kaptırmışlar” ...mış.

Dikkatten kaçan küçücük bir detay: Söz konusu çiftlerde, hep erkek tarafı yaşça büyük, ve çok paralı ve/veya iyi bir pozisyon sahibi.

Aşkın gerçekten yaşı yok ama maliyeti yüksek!

*

Magazin dünyasına ‘Bodrum’daki Fuga Otel’in işletmecisi Volkan Büyükhanlı’nın iki yıldır birlikte olduğu ve bir darılıp bir barıştığı sevgilisi’ olmak gibi yüce bir payeyle dalış yapan Berrak Tüzünataç adlı güzel kadının ‘Galiba şöhret yapılmaya çalışılıyorum!’ sözlerinden geçen hafta alıntı yapmış, ‘Adamı bu piyasada bir şöhret yaparlar, vallahi ne oldu, nasıl oldu, anlamazsın! diye uyarmıştım.

Şehirden Esintiler köşesinde Esin Övet aktarıyor, bir süredir oyunculuk dersleri aldığı ve ‘kendisini çok etkilediğini’ söylediği ‘örretmeni’ Yılmaz Erdoğan’la, Cihangir’de bir ‘cafede’ başbaşa akşam yemeği yemiş bu Berrak kızımız.

Şöhret yapmaya başladılar bile...

Posta, 6 mayıs