Medyadan : Magazin incileri

Güncelleme Tarihi:

Medyadan : Magazin incileri
Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 2002 18:19

Basın, Cem Yılmaz’ı bedava beslememiş – Tilkü öz inge ürse ubhuzdur – Kalp krizine karşı manikür – Bilgi yarışmasında popo göstermek – Kendini çamaşır makinesi sanan Hülya Avşar – Aylardır beynini dinlendiren manken – Magazin Türkçesi’nden örnekler... vs

Haberin Devamı

BAŞARIYLA TEMSİL EDEN TÜRK KADINI

Alem dergisine göre : “Özlem Önal, 2002 yılının en şık kadınları arasında yer alırken, yurt içinde ve yurt dışında çağdaş Türk kadınını başarıyla temsil etti.”

Yandaki fotoğrafta Özlem Önal’ı “yurt içinde ve yurt dışında Türk kadınını başarıyla temsil ederken” görüyorsunuz.


*


CEM YILMAZ’I BEDAVA BESLEMEK

Ali Eyüboğlu’nun haberiydi (Milliyet, 5 aralık) :

Cem Yılmaz bir arkadaşıyla evde otururken canı balık geçmiş. Kalkıp Boğaz’da bir lokantaya gitmişler. Ama fark etmişler ki, eşofmanla geldikleri için üzerlerinde para yok. Cem Yılmaz şef garsonu çağırıp bir teklifte bulunmuş: “Cüzdan almamışız, ama bir alomla paparazziler gelir, milyarlara bedel reklamınız olur. Karşılığında bir yıl bedava balık yerim.”

Gerçekten de açıp, artık kime telefon ettiyse, basına haber vermiş, filan lokantada Cem Yılmaz bir arkadaşıyla balık yiyor, diye. Lokanta biraz sonra gazetecilerle, kameralarla dolup taşmış. Ancak, bu akşam yemeğinden basında tek satır çıkmamış.

Ali’nin haberine göre, çok mahçup olan Cem Yılmaz “Balıklar da acaip tazeydi, hâlâ karnımda oynuyorlar. Onlar oynadıkça aklıma borcum geliyor. Gidip borcu ödesem, yüzüme ‘Bize hava attın’ derler diye çekiniyorum...” diyormuş.

Basının görevleri arasında Cem Yılmaz’ları bedava beslemek yokmuş demek ki...


*


DAHA İKİ KELİME TÜRKÇE KONUŞAMAZKEN...

Sabah gazetesi Dünya Güzeli seçilen Azra Akın ile bir röportaj yapmış. (11 aralık) Hollanda’da doğup büyüdüğü için Türkçe’yi zar zor konuşan Azra, Nijerya’da yaşadıklarını (güya) şu kelimelerle ifade etmiş : “Nijerya’da olaylar olduğunda çok korktum. Ölümü ensemde hissettim.”

Gazeteci arkadaş kızın hislerine tercüman olmuş demek ki...


*


TİLKÜ ÖZ İNGE ÜRSE UBHUZDUR

Petek Dinçöz, Kıbrıs’ta elinde çiçeklerle ziyaretine gelen kardeşiyle görüşmemesinin nedeninin sevgilisi Can Tanrıyar olduğunu söylemiş. Dinçöz, “Can, yabanî biri. Evde misafir bile istemiyor. Ben de onun bu tavrına saygı gösteriyorum” demiş. (Hürriyet, 11 Aralık)

Yani, “Can’ın yabanî tavrına saygı göstermek için” kardeşini kapıdan kovmuş.

Kaşgarlı Mahmut’un aktardığı bir Türk atasözü vardır, en az bin yıllık:

“Tilkü öz inge ürse ubhuzdur” yani “Tilki kendi inini hor görürse uyuz (kuduz) olur...”

Çıktığı deliği beğenmeyenler için söylenir...


*


KALP KRİZİNDEN KORUNMAK İÇİN PEDİKÜR

Posta’da bir haber (10 aralık)

“Dünyaca ünlü kalp uzmanı Prof.Dr.Mehmet Öz, kalp krizinden korunmanın yollarını anlattı. Haftada bir gün kuaföre gidip, manikür, pedikür yaptırmak kalp krizi riskini azaltmak için sunulan ilk öneriler arasında. Masaj yaptırmak da önemli. Çünkü her iki durumda da ruhunuzu ve bedeninizi rahatlatıp, stres atıyorsunuz.”

Ayrıca, ay sonunda faturayı görünce kocadan da kurtuluyorsunuz!


*


DAMDAN DÜŞEN HALDEN ANLAR

Hülya Avşar’ı Dubai’de gördüğümde teselli ettim. Bu olaydan sonra ise Hülya beni arayarak teselli etmeye başladı. ‘Kulübe hoş geldin. Böyle şeyleri daha yaşayacaksın, bunlar bir şey değil. Çok fazla üzerinde durma’ dedi.” (Vatan, 10 aralık)

Kim demiş bunu: Millattan Önce ikinci ve üçüncü gün müstakbel eşini aldattığı iddia edilen aktör Tamer Karadağlı.


*


DÖN DE POPONU GÖRELİM

Güzellik yarışmalarına sokuşturulan o manasız zekâ ve kültür testlerine bir kez daha sinir oldum. Bilgi yarışmalarına katılanlara ‘Dön de bir popona bakalım’ diyor muyuz ki, güzellikte iddialı olan kızları sıkıştırıp duruyoruz.” Gülay Göktürk (Vatan, 10 aralık)

Gülay Hanım’ın bu hoş esprisi ilk okuduğumda mantıklı da geldi. Ama düşününce fikir değiştirdim. Çünkü biz, bilgi yarışmasında dereceye girenleri mayo defilesine çıkarmıyoruz, ama ne kadar Türkiye birinci, ikinci, üçüncü güzeli varsa televizyonda ana haber bülteni sunuyor, yetmedi gazetelerde köşe yazıyor...


*


ALLAH RAZI OLSUN!


Emre Altuğ ve Şebnem Dönmez (kim olduklarını bana sormayın, “ünlü” birileri ya, yeter) “Kolay Para” adlı filmden bahsediyorlar :

Biz severek oynadık bu filmde. Ayrıca beş kuruş bile para almadık.” Asil bir davranış... 

Bir sonraki cümle şöyle: “Filmin gösteriminden yüzde alacağız.” (Hafta Sonu, 11 Aralık)


*

BEYNİNİ DİNLENDİRİYORMUŞ, UZUN SÜREDİR

Ayşe Hatun Önal adlı “ünlü manken” diyor ki : “Ben yıllardır tatil yapamamıştım. Yaklaşık aldı yedi ay önce, fiziksel tatilden çok, zihinsel tatil yapmaya karar verdim. Uzun süredir de dinleniyorum." (Hafta Sonu, 11 aralık)


*


HADDİNİ BİLMEYEN KOMİK DURUMA DÜŞER

Hafta Sonu, “Türkiye AB’ye girsin mi?” diye uzmanlara (!) sormuş. Bence yüzde sekseni lafı kıçından anlamış ama olsun. Hülya Avşar’ın cevabı müthiş, bence Türk Diplomasi Tarihi tutanaklarına geçirilmeye değer:

Hayır, AB’ye girmeyelim. Türkiye’nin biraz daha ayakları yere basmalı. AB için henüz hazır değiliz. Biraz ustalaştıktan sonra girmeliyiz. Şu an girersek komik duruma düşeriz. Bizimle çocukla oynar gibi oynarlar.” (Hafta Sonu, 11 aralık)


*


MARKA HAYSİYETİ

Bir daha adını ağzıma almayacağım dedim, dayanamadım, aynı yazıda iki kere bahsettim ya...

Marka 2002 Konferansı’nda konuşan Hülya Avşar artık kendisinin Bosch gibi, Arçelik gibi, Vestel gibi bir marka olduğunu söylemiş. (Takvim, 14 aralık)

Bu lafı okurken aklıma bir dergide gördüğüm bir fotoğraflı haber geldi. Diyordu ki : “Hülya Avşarile Kaya Çilingiroğlu barışmalarının ardından ilk kez birlikte Loft Restoran’da görüntülendiler... keyifli bir gece geçirdiler. Gece boyunca dostlarıyla güzel bir sohbet içine dalan Kaya Bey ile Hülya Hanım’ın sohbet konusu özellikle Beşiktaş ve futbol üzerine oldu.” (Alem 27 kasım)

Yani kocasının yediği haltları affetmiş, aklamış.

Ben de niye kendini Bosch gibi, Arçelik gibi “çamaşır makinesi” markasına benzetiyor, diyordum...


*


VAH FAKİRİM...

Oyuncu Ceyda Düvenci, Vatan’ın ilâvesi Ajanda’nın sorularına cevap vermiş (14 aralık) :

- Aldığınız en pahalı şey?
- Galiba gelinliğim en pahalısıydı. Kıyafet için çok büyük rakamlar ödemeyi kabul eden bir insan değilim.

Yanda uzun bir liste, “Ceyda Düvenci’nin tercihleri” diye :

Ceyda tam bir abiye kıyafet çılgını. Zaten ilk durağı da Beymen Studio oldu.”

Ceket : 495 milyon - Büstiyer : 195 milyon – Etek 425 milyon – Dantel üst 275 milyon – Dantel mini elbise 725 milyon – Siyah elbise 765 milyon – Ayakkabı, Sergio Rossi 696 milyon – Yüzük 195 milyon.

Ceyda Düvenci’nin ikinci durağı rahatlığı ön plana çıkaran Prada’nın 2003 kreasyonunun tam ortası oldu.”

Kırmızı yelek 1 milyar 450 milyon – Pantolon 495 milyon – Beyaz balıkçı kazak 595 milyon – Ayakkabı 450 milyon.

Son derece mütevazı iki kıyafet, alt tarafı 6 milyar 761 milyon lira...


*


FRANSIZLAR DA SENDEN ÖĞRENDİ

Aynı Düvenci’ye sormuşlar, “Tarzınızı nasıl tanımlarsınız?” diye, tanımlamış:

Fransız tarzı diyebiliriz. Yani içinde hafif bir seksapalite bulunduran ama spor bir havaya da sahip bir giyim tarzı benimkisi.”

Gerçekten çok “özgün” olmalı, çünkü Fransızca’da “seksapalite” diye bir laf yoktur!


*


HAFTANIN BAŞLIĞI

Şarkıcı Gülşen, Beşiktaş Makara Kulüp’te sahneye çıkıyormuş, provalar sırasında düşüp kalça kemiğini mi ne kırmış.

Güneş’in ilâvesi Venüs bu haberi manşet yapmış (14 aralık) :

Gülşen sahnede poposunu kırdı

Not : Galatasaray’ın Gaziantep galibiyetine Takvim’in attığı başlık da zevksizlik açısından fena değildi hani : Fıstık gibi galibiyet (14 aralık)


*


YOK ARTIK!

Aynı ilâvede başka bir haber.

Bir oyun sahneye koyuluyormuş, adı “Vajina Monologları

Dört kadın baş roldeymiş.

“Popçu Tarkan’ın beraber olduğu kızın kardeşi olduğu için” şöhret olan (Tarkan’ın müstakbel baldızı sıfatlı) kızın rolü “vajinasından nefret eden kadın"mış;

Bir diğerininki “orgazm olamayan kadın”mış;

Üçüncününki “lezbiyen olan kadın”mış;

"Tecavüze uğrayan kadın” rolünü oynayacak olan Arzu Yanardağ ise “Benim rolüm çok zor, tecavüze uğrayan kadını oynayacağım” demiş. (Halbuki bu rolün ustaları var piyasada.)

Serge Gainsbourg da bir plak doldurmuş, yellenerek Fransız Millî Marşı çalmıştı bir zamanlar.

Abukluğa prim verirsen, olacağı budur...


*


MAGATÜRKÇEMİZ

Benim bu magazin haberlerinde bayıldığım iki şey var:

(1) Kullanılan kendine has “Magazin Haberleri Türkçesi” (bir gün size örnekler vereceğim, biriktiriyorum)

(2) Haber konusu olan insanların tarif edilişi... İşte bir iki örnek:

- “Adı bir zamanlar ünlü şovmen Mehmet Ali Erbil’le anılan” Özlem Yıldız, Kaan İşçil adlı bir delikanlıyla “aşk yaşıyormuş!”

Kimmiş bu genç ?

Özlem Yıldız’ın bir süredir televizyondaki ‘Yaşanacak Çok Şey Var’ adlı sabah programını sunduğu BBG evinin üçüncü dönem birincisi” imiş. (Hafta Sonu, 11 aralık)

Bir iki örnek daha mı?

- “Gizlisi saklısı olmadığını iddia eden Tuğçe Kazaz, geçen hafta Polo 13’ün kulisinde pek neşeliydi.” (Hafta Sonu, 11 aralık)

- “Kendisinden her zaman övgü dolu sözlerle bahsedilen, zarafeti her zaman dile getirilen, sadeliği ve şıklığı satırlara dökülen Oya Eczacıbaşı....” (Alem, 27 kasım)

- “Amerika’da yaşayan (!) işadamı Halil Bezmen’in ex eşi Selma Türkeş...” (Alem, 27 kasım)

Ve, ayrıca, ilâveten, üstelik, son olarak:

- “Adı dünyaca ünlü şarkıcı Robbie Williams ile asansörde aşk dedikodularına karışan manken Pınar Yiğit...” (Alem, 27 kasım)

Tarihe mal ol da, nasıl olursan ol!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!