Güncelleme Tarihi:
Size alıntı yapacağım diye magazin haberi okumaktan öğ geldiği için, dergileri en azından hanımlara dağıtıp yardım alıyorum. Bir hanım dostum 12-18 Ocak tarihli Hello’da yayımlanan iki fotoğrafa takılmış. Birincisi Mustafa Denizli’nin eski uzatmalısı Çiğdem Kayalı’nın bir fotoğrafı. Nişantaşı’nda sokakta rastladıkları Kayalı hayli yorgun ve keyifsizmiş, sebebini söylemiş: Birkaç gün önce geçirdiği ağır grip çok sarsmış. Hanım dostum, “Ocak ayazında moda diye memesi göbeği açık gezerse sokakta, yine iyi zatürree olmuyor!” diyor. Ben de size aktarıyorum. İkinci fotoğraf da Turgut Özal’ın bize hediyelerinden büyük oğlu. Ahmet Özal Nişantaşı’nda Taciroğulları’nın mağazasına uğramış, Ali Taciroğlu’nun eşi Nedret Hanım’la mağazadan birlikte çıkmışlar. Dergide iki kare fotoğraf. Hanım dostum bu sefer de Ahmet Özal’ın centilmenliğine ve görgüsüne takmış, “Yanyana yürüdüğü hanımın kucağında koca bir paket, elinde koca bir çanta... Ahmet Özal ise eli cebinde yürüyor!”
*
ORTASI YOK MUDUR?
Kurtlar Vadisi adlı mafya dizisindeki baba rolüyle meşhur olan Oktay Kaynarca, her zaman böyle vurdulu kırdılı filmlerde oynuyor diye eleştirilince, demiş ki:
“Tutup da eşcinsel filmleri mi yapalım. Biseksüelleri, eşcinselleri konu alan, bunalım yönetmenlerin ürünü olan filmler çocuklarımızın sağlığını olumlu yönde mi etkileyecek?” Ne diyebilirsin ki... Hürriyet, 10 Ocak YORUMSUZ! Cem Yılmaz, 2001 yılında ölen genelev patronu Matild Manukyan’ın 89 model Bentley arabasını satın almı
*
Aaah ah, ne alın (!) teri vardır o arabada!
Hürriyet-Kelebek, 11 Ocak
*
YANLIŞ KİŞİYİ ALKIŞLIYORSUNUZ
Kelebek’te bir (tabii ki resimli) haber:
ÇAĞLA ŞOV
Çağla Şikel, geçtiğimiz gün M Deri’nin eski sahibi Meral Binat ile İtalya’da tasarım eğitimi gören kızı Begüm Erol’un ‘Touche’ adını taşıyan yeni markasının tanıtımı için Mel’s Restaurant’ta düzenlenen defilede görev aldı.
Defilede, Şikel’in tanıttığı dekolte giysiler nefes kesti. Genç manken, özellikle finalde taşıdığı göğüs dekolteli giysiyle izleyenlerden büyük alkış aldı.
Ne garip bir milletiz, mankeni niye alkışlıyorsunuz, tasarımcı dururken?
Hürriyet-Kelebek, 11 Ocak
*
YALAN REKLAMA YAPTIRIM YOK
Kelebek’te bir diğer haber:
Anadolu Ateşi’ne Amerika’da iş yapar raporu
California Artists Management Şirketi tarafından, Amerika’da turneye çıkacak bir Türk gösteri grubu aramak için Türkiye’ye gönderilen müzik adamı Floyd R.Herzog, izlediği gösterilerle ilgili bir rapor hazırladı. Herzog, çok beğendiği ve övdüğü ‘Anadolu Ateşi’ için, ‘Artık Amerika’da gösterim zamanı gelmiş’ yorumunu yaptı.
Amerika’ya gitmekte geç bile kaldılar, hatırlarsanız bu Anadolu Ateşi (o zaman adı Sultans of the Dance idi) ilk sahneye koyulduğunda “BROADWAY’DEN ÖNCE TÜRKİYE’DE” diye kamuoyunu kandırmışlar, ben de ta o zaman yazmıştım.
Hürriyet-Kelebek, 11 Ocak
*
AYŞELEŞME ŞERMİN!
Sahnede 2,5 metrelik piton yılanıyla dans eden Neslihan Göksu ile Şermin (Sarıbaş) röportaj yapıyor.
Soru: Erkek mi dişi mi?
Cevap: Dişi
Soru: Hayvanların çiftleşme dönemleri oluyor. Sizin sandık içindeki zavallı yılan boyu boyuna huyu huyuna uygun yılanı nereden bulacak?
Cevap: Yılanlar doğal ortamda çiftleşme yumağı oluyorlar. Bir dişi yılan ve sekiz on tane erkek yılan birbirlerine dolanarak çiftleşiyorlar.
Soru: Grup seksi yapıyorlar yani.
Hürriyet-Kelebek, 11 Ocak
*
BEN DE POTANSİYEL BİR CİNİM!
Haber diyor ki “... Esra Balamir, katıldığı Ünlüler Çiftliği’nde kendisini cinlerin ziyaret ettiğini söyledi. ‘Büyü filmindeki bazı sahnelerin benzerini çiftlikteyken yaşadım’ diyen Balamir, çok korkunç geceler geçirdiğini beliritti.”
Büyü filminde (görünmez) cinler, bir kadına fena halde tecavüz ediyordu, hatırlarsanız.
Demek ki bu kızcağız da cinlerin tecavüzüne uğramış. Üç ihtimal var:
(1) Ortalıkta bir veya birkaç tecavüzcü cin geziniyor, aman dikkat!
(2) Yahut birileri bu kadınlara kendini cin diye fena yutturuyor.
(3) Böyle giderse yakında kaynağı belli olmayan çocuk doğrurup suçu cinlere atanlar türeyecek...
Sabah’la Günaydın, 11 Ocak
*
İLLALLAH!
Posta, İşte Hayat sayfasında bir özür yayınladı. Diyor ki “10 Ocak 2004 tarihli gazetemizin 4’üncü sayfasında yayınlanan ‘Yüzüğünü İlanla Arıyor’ başlıklı haberimizin konusu, Hatice Davran’ın kayınvaldesinin hediyesi olan yüzüğü kaybetmesi ve onu ilanla aramasıydı. Yüzüğün sınav yerinde unutulduğunu belirttiğimiz habere ‘Kantinde Kayboldu’ başlığını atmıştık. Bu yanlışlık nedeniyle özür dileriz.”
Yüzük kantinde değil de sınav yerinde kaybolmuş, ne fark eder? diyeceksiniz.
Posta’yı nasıl bezdirdilerse...
Posta, 11 Ocak
*
PEKİ
21 yaşındaki üniversite öğrencisi Rezzan Hanım, 62 yaşındaki oyuncu Halit Akçatepe ile evlenene kadar... sevdiği adamın yaşını, kendinden 41 yaş büyük olduğunu bilmiyormuş.
Eh, biz de inanırız, sizi üzecek değiliz ya...
Star-Box-Magazin-ula-yaz-yaz-bitmiyor, 11 Ocak
*
ERKEKLEŞME FURYASI
Köşesinde “ÖDÜL REKORTMENİ MAGAZİN GAZETECİSİ” labeli taşıyan tek dedikodu yazarı Müge Anlı, haberine “İBO, ETİLER’DE KADIN HAKİMİYETİNİ YIKTI” diye başlık atmış.
Diyor ki “Erkeğin fendi bu kez kadını yendi. Çok değil daha bir ay öncesine kadar Gülşen, Hande Yener, Seda Üren ve Devrim Erden gibi isimler boy gösteriyordu Etiler’deki barlarda... Şimdi ise erkekler ezici bir üstünlüğe sahip.”
Meğer İbrahim Tatlıses’in Keops’ta (Burası bizim eski Ankara Sineması değil mi?) sahneye çıkmasıyla, Etiler muhitindeki barlarda, Müge Anlı’nın tabiriyle bir “ERKEKLEŞME FURYASI” başlamış.
Bu ERKEKLEŞME furyası sırasında Etiler’de sahneye çıkmaya başlayan erkek sanatçılar kimlermiş? Aydın, Serdar Ortaç, Arto ve Rober Hatemo!
Vatan-34, 11 Ocak
*
“NİLAY, TÜRK ERKEĞİNİ SAPIK YAPTI” diyor gazete.
“Verdiği çıplak pozları çok çabuk unutan ve ahlâk dersleri vermeye başlayan manken Nilay Dorsa, şimdi de Türk erkeğini sapık yaptı.”
Kızcağız mankenlerin taciz edilmeden sokağa çıkamadığı gerçeğini söylemiş “Çünkü Türk erkeği cinsel olarak aç” demiş.
“Nilay, Türk erkeğini sapık yaptı” diye şikayet eden, “Türk erkeği cinsel açıdan aç” lafına karşı çıkan gazete hangisi biliyor musunuz?
Bu piyasanın ekmeğini yiyen ŞOK!
Şok, 11 Ocak
*
EYVAAAH!
Kayahan, “Rüyalarım çıkar, mesela tsunami felaketini 4 gün öncesinden gördüm” demiş.
Ah canııım!
(Kim bilir aslında ne dedi Kayahan!)
Şok, 11 Ocak
*
YOK ARTIK!
Yapımcı Osman Yağmurdereli “Semra Hanım dizi sektörünü baltalıyor” diyor. İnsanlar televizyonda dizi seyretmez olmuş.
Geçenlerde bir düğün salonu sahibi de “Semra Hanım, kötü kaynana imajıyla gelin olma yaşındaki kızları, damat adaylarını korkutuyor. Kimse evlenmiyor. Düğün salonu sahipleri zor durumda...” gibi bir laf etmişti.
Bu Semr’anım denilen fenomenin dış ticaret dengesine veya ozon tabakasına da zararı var mıdır acaba?
Akşam, 12 Ocak
*
SERİN DURUŞ’tan
- ATV ana haberde alt yazı: Konteynır canlı yayında
- Kadının sesi programında bir konuk: Benim eşim, eşim eğer benim eşimse ki benim eşim, ben ona sonsuz güvenirim...
Milliyet, 12 Ocak
*
ENGİN ARDIÇ’IN YAZISININ GİRİŞİ:
Tiring Galata
Gene ısıtıp ısıtıp 'kahraman bakkal süpermarkete karşı' oyununu sahneye koyuyorlar... Yok, Ferhan kızmasın (Şensoy), telif hakkı ödemeden izinsiz gösteri değil bu, entellerin pek sevdikleri deyimle 'hayata geçiriyorlar'...
Çünkü hayat da onlara geçirmekte!
Güzelliğe gel!
Akşam, 12 Ocak
*
HÜRRİYET YÖNETİCİLERİNİ KINIYORUM!
Her gün heyecanla Kelebek ilavesini açıyorum... Hülya Avşar’ın o tadına doyulmaz röportajları yok! Türk toplumunun önemli meselelerinin üzerine kim gidecek, bir sosyo-psikolog yahut psiko-sosyolog edasıyla özellikle kadınların sorunlarına kim parmak atacak pardon basacak?
Hürriyet-Kelebek, hanidir...
*
BİR KARAR VERSENİZ
Posta, “Yaşadığı felakete seyirci kalmadı” diyor. Maldivler’de tatile gittiğinde tsunami’ye yakalanan ve kendi ifadesine göre ölümden dönen manken Aysun Kayacı, Posta’nın haberine göre “yaşadığı felakete seyirci kalmamış.” Bir ayakkabı defilesine para almadan çıkmış çünkü defile geliri, tsunami mağdurlarına gönderilecekmiş.
Aynı defile haberini Vatan ise “Tsunami denince düştü bayıldı” diye verdi. “Ne tesadüf ki firma bu ayakkabının satışından elde edilen geliri afetzedelere bağışlayacak. Ancak tanıtım yapan Aysun Kayacı bundan habersizdi. Kendisine bu konuyla ilgili soru sorulunca, tsunami lafını duyan manken, sinir krizine girip (!) kendini kaybetti.”
Hangi muhabir sallamış acaba?
Posta ve Vatan, 13 Ocak
*
BABANIZ DA...
Bülent Cankurt yazmış, “Cemiyet hayatının tanınmış simaları, iç huzurunu Hindistan’a giderek, Osha Öğretisi’nde arıyor...”
Bu Hintli gurular bizim sosyetik g.leklerin ne biçim parasını yiyor, helâl olsun vallahi!
Sabah’la Günaydın, 13 Ocak
*
SAHNEDE DÜŞMEMEK İÇİN CAMİDE DUA ETTİ
diyor Şok’ta bir küçük haber:“Son günlerin popüler ismi Banu Zorlu’nun başı sakarlığıyla dertte. Sürekli takılıp düşmesi canını sıkıyormuş Banu’nun. (Eh, sıkıcı bir durum tabii!) Yarın Bostancı Dedikodu’da sahne alacak olan Banu (Zor iş sahneyi almak!) sahnede bir şanssızlık yaşamamak için dün soluğu Eyüp Camisi’nde aldı. (“Bunlar” çok da sıkı Müslüman olurlar, biliyorsunuz!) Şükür duasına çıkan Banu, hem de sakarlıktan kurtulma duası etti.”
*
AY BEG YOR PARDIN?
Ajda Pekkan son sevgilisi Okan Tapan ile o kadar mutluymuş ki... “İkinci baharını yaşıyor” diyor gazete. Anlamadım, kaçıncı?
Güneş-Venüs, 15 Ocak
*
EFSANENİN ÇÖKÜŞÜ diyor Şok. Erotik ‘10’ ve ‘Bolero’ filmleriyle seks sembolü haline gelen Bo Derek o kadar çökmüş ki, aynalara küsmüş... (Bayılırım bu laflara!)
Tam “Müsaade edin de çöksün, babanem yaşındadır herhalde...” diyecektim ki, internetten yaşını buldum. Daha çocukmuş ayol, gencecik kadın, alta tarafı benden bir iki yaş büyük!
Şok, 15 Ocak
*
SAFİYE AYLA’YA SANATÇI VEFASIZLIĞI... imiş. Başlık böyle buyuruyor. Neymiş? Safiye Ayla’nın ölümünün yedinci senesiymiş, mezarı başında tören yapılmış da, sanatçılar katılmamış, yuhmuş!
Bir sanatçının ölümünün 7’inci senesinde tören yapılmaz ki. 10’uncu sene, 20’inci sene, 25’inci sene.. amenna. Hem, bile bile aileleri veya işgüzar birileri böyle bir tören düzenliyor, hem de “Sanatçılar nerede?” diye konuşuyorlar.
Muhtemelen her güne rastlayan bir seneyi devriye vardır, X’in 13’üncü senesi, Y’nin 9’uncu, Z’nin 11’inci... Yaşayan sanatçıların ömrü ölenlerin mezarı başında mı geçecek?
Sonra bu “kalıp başlığı” atan gazeteci arkadaşlarıma bir sorun bakalım, bırakın eceliyle ölenleri, Abdi İpekçi gibi, Uğur Mumcu gibi basın şehitlerinin mezarının yolunu bilirler mi acaba?
HO Tercüman, 15
*
BU İŞLER BÖYLE İŞLER
Tatlı Hayat köşesinde Ahmet Cumalı yazıyor, eşinden yeni boşanan “STFA’nın veliahtı” Sezai Taşkent ile sunucu Seray Sever şık bir lokantada baş başa yemek yemiş. Aralarında henüz aşk yokmuş ama... her an olabilirmiş!
Ben gerçekten anlamıyorum bu “sistemin” işleyişini...
Genellikle babasının parasıyla gerdeğe giren bir genç ‘playboy’ ve başkasının parasıyla gerdeğe giren bir ‘ünlü’ manken ya da bir ‘sosyetik’ güzel... Birilerinin (bunlara şimdi ‘ortak dostlar’ deniyor eskiden tek kelime bir adı vardı) ‘araya’ girmesiyle veya cep telefonu no.su teatisiyle, “gözlerden ırak bir mekanda” - şöyle kapısında bir medya ordusunun beklediği ve bütün sosyetenin takıldığı Laila, Reina, Buz Bar neğin - başbaşa bir yemek yiyerek... bakıyorlar bakalım bir “elektriklenme” olacak mı aralarında diye, hatta akımın geçmesini kolaylaştırmak için biraz daha “yakınlaşarak” deneme mahiyetinde geceyi de birinin evinde yahut iyi bir otelde yine “başbaşa” geçiriyorlar... “Aşk yaşayacakları” varsa, istim gibi arkadan gelir hesabı... Olmadı, tutmadı, eh biri iyi bir yemek yemiş, teşekkür olarak bir de pahalı hediye almış diğeri de zampik arkadaşlarına anlatmak üzere bir ‘ünlü’ mankenin tadına bakmış olur, alan veren memnun...
Bu mudur yani?
Posta, 15 Ocak