MEDYADAN: Magazin haberleri

Gözcü, 8 Kasım

Nükhet Duru “Artık dişiliğimi ön plana çıkarıyorum, ama utana sıkıla soyunuyorum” demiş.

Ne zordur kimbilir böyle utana utana soyunmak!

*

İLK DEFA GÖRMÜŞ

Şok, 4 Kasım

Başlık: Mısır Çarşısı büyüledi

“Ünlü bir güzel” Mısır Çarşısı’na alışverişe gitmiş, tarihî çarşının güzelliği karşısında büyülenmiş, “Çarşının albenili görüntüsüne kendini kaptıran çıtır güzel, tezgahlardaki malların birini alıp, birini bırakmış” diyor Şok.

Kim diye merak ediyorsunuz değil mi? Mısır Çarşısı’nı ilk defa gören, Türk motifli eşyalara hayran kalan, “Baharatçılardaki birbirinden ilginç baharatlarla ve kuruyemişçilerdeki çerezlerle adeta kendinden geçen” ve gazetecilere “Burası bambaşka bir dünya” diyen bu “ünlü güzel”?

Cindy Crawford mu? Naomi mi? Laetitia Casta mı?

Hayır, yarı-yerli manken Şebnem Schaffer!

Sorun Akmerkez’deki dükkanları, size tek tek saysın!

*

FİTNE

Şok, 4 Kasım

Hani “Siz de dedektif olun” diye Şok’un bir fitne köşesi var ya, insanları birbirini ihbar etmeye teşvik ediyorlar (güya) ...

Bugünkü mesaj:

“Selahattin Bey, senin ortanca kız halk pazarındaki peynirciyle çok sıkı fıkı. Hafta sonları buluşuyorlar. Diyeceksin ki sana ne. Bana ne ama adam evli. Benden söylemesi. Ayfer/Küçükyalı”

*

GÖNLÜNDEKİ BAKLA

Milliyet, 5 Kasım

Pınar Altuğ, sonunda Tony ile ilişkisini itiraf etmiş.

Yaşar (Çakmak) güzel bir kelime oyunu yaparak diyor ki:

“Eski eşi Elçioğlu’nun vatanî görevini yaparken Tony Teodorakis ile aldattığı iddialarını her fırsatta yalanlayan Pınar Altuğ, sonunda ‘gönlündeki baklayı’ çıkardı.”

*

FIRINCININ KÜREĞİ

Milliyet, 5 Kasım

Serin Duruş köşesinden bir alıntı (yani alıntının alıntısı).

Erman Toroğlu bir futbol pozisyonunu değerlendiriyor:

“Şu an hangi aydayız? Ramazan. Ramazan deyince insanın aklına ne gelir? Pide. Başka ne gelir başka? Fırıncı küreği. Tak altına sokarsın, alırsın pideyi...”

*

YARIN DA ORADAYMIŞ

Yarın, 6 Kasım

Meltem Cumbul-dumcuk oldu ya bir koca bulunca...

Yarın’ın Geceler sayfasında “Allah bozmasın, mutluluktan uçuyor” diye bir haber yapmışlar, giriş cümlesi şöyle:

“Tanıştıktan üç ay sonra güneşli bir İstanbul sabahında sevgilisinin kahvaltı sırasında yaptığı evlilik teklifine ‘evet’ diyen Cumbul, 24 Nisan’da iç mimar Çağlayan Tuğal ile hayatını birleştirmişti.”

Gazeteniz rahmetli Yarın da oradaydı!

*

SERAMONİ

Sabah’la Günaydın, 6 Ekim

Bülent Cankurt’un Life+ köşesinden: “.. Ancak, nişan seramonisinden vaz geçip mart ayında nikah masasına oturmaya karar vermişler.”

Türkçe’de tören diye bir kelime dururken, “seremoni” demeye kalkışınca, böyle “seramoni” kazaları patlak veriyor işte...


*

KİMSENİN ELİNE BAKMAMIŞ, SADECE...

Hürriyet, 6 Kasım

“Manken” Şenay Akay’ın ayrılmak istediği kocası Buğra Özçetin (Hani ben “karısını teşhir etmekten niye hoşlanıyor?” diye sormuştum...), ilk kez Hürriyet’e konuşmuş. Buyrun size Sema Denker’in röportajından bir iki alıntı.

Soru: Eşiniz (aldatıldığı iddialarını duyduktan) iki gün sonra da boşanmaya karar verdiğini açıkladı. Yani işin içinde reklam, şov mu var?

Cevap: Hem ailem hem de avukatım bu konuya bu şekilde karışmamı istemiyor.

(Kendi boşanma haberine nasıl karışmayacak, ben anlamadım!)

Soru: Boşanmayı para için kabul ettiğiniz iddia ediliyor...

Cevap: Benim babam dünyaca ünlü bir göz profesörü.... Annem de göz doktoru. Hayatım boyunca kimsenin eline bakmadım. Bunu da herkes biliyor.

Soru: Şöyle bir Buğra Özçetin portresi var. Çalışmayan, hiçbir kazancı olmayan, Şenay Akay’ın kazandığıyla yaşamını sürdüren... Bunlar sizi hiç rahatsız etmedi mi?

Cevap: Ben ailemin ne olduğunu söyledim.Babam profesör, annem göz doktoru, teyzem avukat, dedem ise eski senatörlerden...

(“Hayatta kimsenin eline bakmadığı” belli...)

*

YOKSA ALTINCIYA BAKARIZ

Gala, 9 Kasım

Kendinden yaşça “hayli küçük” olan manken Anna ile beşinci evliliğini yapan Yavuz Demir’e (?) sormuşlar:

- Siz hâlâ Anna’ya aşık mısınız?

- Ben sevmediğim bir kadınla beraber olmam. Yoksa altıncıya bakarız. Bu her ilişkide böyledir...

*

FİLİZ AKIN VE FİDEL CASTRO

Gala, 9 Kasım

Meltem Cumbul-dumcuk’a sormuşlar, “Hangi ünlüyle fotoğraf çektirmek isterdiniz?”

Cevap: “Çocukken tam bir Filiz Akın hayranıydım. Şimdi ise Fidel Castro ile fotoğraf çektirmek istiyorum.”

(Ha Filiz, ha Fidel...)

*

ÇORBANIN SUYUNUN SUYU

Gala, 9 Kasım

Türkiye’de “ünlü” olmak için dızdığının dızdığı olmak yeterlidir, derim ya hep. Buyrun, Gala’nın Paparazzi sayfasında haberi yapılan bir “ünlü” size:

Modacı Esin Maraşlıoğlu’nun kız kardeşi Feza Maraşlıoğlu’nun kızı Şaron Maraşlıoğlu, geçtiğimiz hafta Nişantaşı’ndaki Avant Garde Club’a gitmiş.

*

ALLAH DÜŞMANIMA VERMESİN

Vatan Pazar, 9 Kasım

Çiçek Bar’ın ortağı Azmi Yılmaz’ın anılarını aktarıyor Arda Uskan. Anlattığı güzel şeylerin içinde bir cümle dokundu bana:

Cenk Koray’dan bahsediyor Azmi Yılmaz. “Bir ara kalbindaki damarlar tıkalı, doktora götüreyim dedim. ‘Hayır, dedi, ben oğluma kavuşmak istiyorum, bırak yaşadığım kadar yaşayayım...”

Cenk Koray’ın gencecik oğlu, durdurulamayan bir kanama yüzünden ölmüştü. Allah kimseye göstermesin!..

*

BEYEFENDİ!

Posta, 9 Kasım

Bayılırım, kocasından “İbrahim Bey, Mustafa Bey” diye bahseden seviyeli kadınlara. İstanbul’un bazı mahallelerinden yayılmış bir hitap şeklidir.

“Manken” Şenay Akay çıtayı daha da yükseltmiş, boşanmak üzere olduğu kocasıyla ilgili bir soruya, “O beyefendiyle ilgili yorum yapmak istemiyorum” demiş.

Balıktaydık, bir balıkçı diğerine “lan hıyarağası” diye seslenince, Celal Amcam hayretle sormuştu Allah rahmet eylesin, “Ne zaman ağa oldu bu?” diye...

*

İKİ HABER ATLAYIN, AMA BU TERBİYESİZLİĞE EYVALLAH DEMEYİN

Hürriyet’in magazin gündemi, 9 Kasım

Şöyle diyor gündem maddesi: “Ünlü şarkıcı Hande Yener ile sevgilisi Moris Kohen dün akşam Nispet Bar’da sahneye çıkan Demet Akalın’ı izlemeye gitti. Gazetecilerin rahatça girebildiği Nispet Bar’a dün akşam muhabirler alınmadı. Talimatın Yener ve Kohen’den geldiği iddia edildi.”

Hep aynız şeyi söylüyorum, kusura bakmayın ama...

Sevgili Selim, ben Hürriyet’in Magazin Müdürü olsaydım, bundan sonra haberin en babasını atlayacağımı bilsem, Nispet Bar’a gazeteci göndermez, Hande Yener’le ilgili tek bir haber bile yapmazdım. Hem gazeteciliğin, hem Hürriyet’in, hem de muhabirlerin haysiyetini korumak için...