Kamhiler’in şarkıcı olmaya karar veren kızı Lara, ‘yaklaşık bir..." />Kamhiler’in şarkıcı olmaya karar veren kızı Lara, ‘yaklaşık bir..." />
Güncelleme Tarihi:
YÜZÜ KIZARMAK
Kamhiler’in şarkıcı olmaya karar veren kızı Lara, ‘yaklaşık bir yıldır’ Volkan Büyükhanlı adlı bir delikanlıyla beraber imiş. Lara kızımıza ‘Nişan ne zaman?’ diye sorarsanız, yüzü kıpkırmızı oluyormuş. (Hürriyet-Kelebek, 28 ağustos)
Niyekine?
*
HEY KOSKOCA DATCU!
Savaş Ay, Bodrum’da keşfetmiş. Datcu, Bodrum-Ortakent Yahsı girişinde bir lokanta işletiyormuş. Basın ilgi göstermiyor diye biraz burukmuş...
Sahi, yaşınız tutmaz, Datcu kimdir bilmeyenler vardır aranızda. Datcu, 1969-1974 yıllarında Fener’in kalecisiydi. Çok iyi bir kaleci ama asıl efendi bir insandı. Bizim idolümüzdü.
Vallahi uzak olmasa, bir birasını içmek ve elini sıkmak için atlar giderdim!
Posta, 29 ağustos
*
ÇOK KULLANIŞLI GÜZEL SEÇMEK
96 Queen of Turkey ikincisiymiş, yani ikinci kuvin yahut kuvinaltı seçilmiş, adı Zeliha Çal.
Allah için pek güzel bir esmer. “Niye mankenden oyuncu olmasın!” diyormuş. Gerçi menfaat icabı, çünkü bir dizide bir rol kapmış ama, iddialı: “Yurtdışında manken olup Oscar alan var. Televizyonda güzel yüzlere ihtiyaç var...” (Sabah’la Günaydın, 28 ağustos)
Doğrudur! Bizim memlekette yapılan muhtelif ve iddialı güzellik yarışmaları (her medya grubunun ayrı bir yarışması vardır ve bunlar Türkiye’den başlayıp Dünya hatta Kâinat Güzelliği’ne kadar uzanır...)
Araya parantez girince laf uzadı, başa sarıyorum: Bizim memlekette yapılan muhtelif ve iddialı güzellik yarışmaları vatana ‘ÇOK AMAÇLI GÜZEL KIZLAR’ yetiştirir. Bu kızların pek azı ‘saaade güzel’ olmakla ve paralı bir koca bulmakla yetinir. Hemen hepsi, sanki şu veya bu ‘nitelikleri’ sayesinde bir güzellik yarışması kazanmak kâfiymiş gibi (kazanmaya da gerek yok aslında, Arap Sabunu Güzeli seçilmek yeter) mutlaka manken olur. Çoğu abuk sabuk bir dizide rol alır. Sonunda birkaçı da, bu da Türkiye’nin bir talihsizliğidir, şarkıcı haline gelir.
Tabii bu arada, yan geliri veya asıl işi o..puluk olanları da unutmamak gerek!
‘Çok amaçlı güzel’ dememden maksat bu ‘ürün geçişliği’dir...
*
HALKIMIZIN SEVECEĞİ TÜRDEN…
2.Uluslar arası Çorlu Ceviz Kültür ve Sanat Festivali’nde (vallahi uydurmuyorum) Hülya Avşar sahne şey yapmış, almış. Sahnede yaptığı bir ‘cicilik’ tam Hülya Avşar’a göre:
“Yolda gelirken arabadan kötü kokular gelmeye başladı. Ben bizim maestro Özcan’ın çorupları kokuyor zannettim.” (Televizyonda kahkaha efekti - Çorlulu Hülya hayranları bir gülüyor bir gülüyor...) “Meğerse çevre kirliliğinden oluşan kötü kokularmış...”
Sabah’la Günaydın, 28 ağustos
*
SAYENİZDE
Yine olmazsa olmaz Hülya Avşar’dan…
‘Ünlülerin unutulmaz tatil anıları’ diye büyük bir gazetecilik hamlesi yapan Günaydın’a verdiği cevap: “Her yaz üç ayı mutlaka tatile ayırmaya çalışıyorum...”
Her yaz üç ay... Sizin gibi saflar sayesinde!
Sabah’la Günaydın, 28 ağustos
*
DAHA İYİ BİR İŞİNİZ YOKSA, ORTAÇGİL’İ DİNLEYİN!
Vatan’ın GECE GÜNDÜZ sayfasını seviyorum. Yemeğe çıktığım nadir, konsere, tiyatroya da pek gidemiyorum ama, ‘nerede ne var’ okumak, bilmek, hoşuma gidiyor. (Son dakikada duyurulmasa daha da iyi olacak ya, o başka...)
İstanbul Kent Rehberi’nin pazartesi manşeti ‘OYUNA DEVAM’ DİYENLER BU GECE MİNİATÜRK’E...
Spot: Bu gece bir işiniz yoksa, sizleri Miniatürk Yaz Konserleri’ne davet ediyoruz. Rock ve pop müziğin sevilen iki ismi (Bülent) Ortaçgil ve (Feridun) Düzağaç’la birlikte Haliç’e karşı sevdiğiniz şarkıları söylemek için... (Vatan, 28 ağustos)
Yani, bu akşam daha iyi bir işiniz yoksa, ne yapacağınızı bilmiyorsanız, gelin Ortaçgil’le Düzağaç’ı dinleyin! J
*
MAGAZİNCİLER BU KIZI SEVİYOR GALİBA
Bir küçük F1 haberi:
“Pop şarkısı Tuğba Ekinci, geçtiğimiz gün hayranı olduğu Michael Schumacher ile tanışmak için, Formula 1’in sıralama turlarına gitti. Ne kadar çabaladıysa da Schumi ile tanışmayı başaramadı. Bunun üzerine sinirlendi ve gazetecilere ‘Schumacher çok kaprisli. Bence Fernando Alonso ona beş basar. Yeni favorim o’ diye açıklama yaptı!” (Star-Box-Magazin, 28 ağustos)
Başlık: Schumi’nin de umrundaydı!
Aynı kızcağızla ilgili bir diğer F1 haberi:
Michael Schumacher'le fotoğraf çektirmek için İstanbul Park'a giden Tuğba Ekinci, hüsrana uğradı. Schumi fotoğrafı kabul etmeyince, Ekinci de Ferrari TIR'larıyla poz verdi. (Akşam, 28 ağustos)
Başlık: Schumi yerine TIR
Magazin basını bu kızcağızı çok seviyorn galiba! J
*
MAGAZİN HABERLERİNİN TADINA DOYULMUYOR:
“Fashion TV’nin Pazar gecesi Sortie’de düzenlediği parti konukları hayal kırıklığına uğrattı. 130 ülkede canlı olarak yayınlanan partinin flaş ismi Kate Moss’u bekleyenler havasını aldı...”
Bab..yı aldı demediklerine şükür!
Takvim, 29 ağustos
*
YERİNDE BİR AÇIKLAMA
Manken Tuğba Özay “Türk erkekleri arasında en çok Kaya Çilingiroğlu’nu beğeniyorum! Bence en iyi olan Kaya Bey’dir. Ama yaşam tarzını beğenmiyorum. Babasının soyadını hiç taşıyamıyor!” diyerek, habere göre “şaşırtmış!”
Ama, durun hele, bu lafların nerede ve ne vesileyle söylendiğini bilmeden yorum yapmayın:
Tuğba Özay bu tarihi açıklamasını Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen Zihinsel Engelliler Gecesi’nde yapmış!
Hürriyet-Kelebek, 30 ağustos
*
BİR HOCA BULDU!
İşte Helin’in son aşkı, diyor manşet:
“Helin Avşar ile dünya starlarının stilisti olarak tanınan Barbaros Aydın, sabahın ilk ışıklarına kadar eğlendi” – miş. (Bugün-Melodi, 30 ağustos)
Tek müşterisi olan ablasını da kaçıran Helin kızımız kendine ‘bedava’ bir moda hocası buldu demek ki...
*
KİMİ KULAĞIYLA, KİMİ BOYNUZUYLA, KİMİ DE YARASAYLA…
Bir manken arkadaşı kepçe kulaklarını Japon’la yapıştırıp hastanelik oldu... diye gazetelere haber oldu, talep patladı, ücretine zam yaptı.
Bir manken arkadaşı, askerdeki kocasını aldattığı erkeği aldattığı erkeği aldattı... diye gazetelere haber oldu, talep patladı, ücretine zam yaptı.
Ne yapsın, Gizem Özdilli? Ona da ‘evinde iki gece üst üste yarasa saldırdı’ mış. Detaya girmiyorum. Evinde yarasa saldırmış (!), güzel manken ailesi yetişene kadar kahramanca direnmiş, sonra düşüp bayılmış, geceyi hastanede geçirmiş ama namızsız yarasa inatçıymış, ertesi gece bekleyip yine saldırmış... Gizem Özdilli de bu sayede gazetelere haber olmuş!
Ama bu arada,Takvim’in haberi de, haber başlığı da muhteşemdi.
Nedense başlık: Yarasa Gizem’e yaramadı (???)
Haberin girişe: “İnsan şanssız olmaya görsün... Gizem Özdilli kendi durumunu böyle tanımlıyor. Herkese kedi, köpek saldırırken (!!!) Özdilli'yi bula bula yarasa buldu.”
Al mankeni vur magazinciye…
Takvim, 30 ağustos
*
DEFORME KOVALASIN SENİ!
Yine zumla çekilmiş bir ‘röntgenci’ fotoğraf, ‘Pınar’a ne oldu böyle?’ diye soruyor. Pınar Altuğ podyumda yürürken, ‘bacağında kırışık görüldü’ –müş. Ne demekse artık. Ama haberin en güzel cümlesi şu:
“Altuğ’un bu yüzden (çok zayıflamış da) vücudunda deformeler oluştuğu meraklı gözlerden kaçmadı.”
Oluşan deformeler iyi bir organize ile halledilebilir! J
Takvim-Papatya, 30 ağustos
*
ERKEKLER 58 SANİYEDE BİR…
Nörolog Louann Brizedine ‘DİŞİ BEYİN’ diye bir kitap yazmış. Bir kere, erkeklerin günde ortalama 7.000 kelime, kadınların ise 20.000 kelime kullandığı, özetle kadınların ortalama olarak erkeklerin 3 katı konuştuğu yer alıyor bu kitapta.
Ama asıl ilginç iddia ve istatistik başka: Kadınlar haftada azami bir kere seks düşünürken, sıkı durun, erkekler her 58 saniyede bir kere ... (Hürriyet, 31 ağustos)
Mümkün mü böyle bir şey gerçekten? Bir erkek dakka başı seks mi düşünüyor yani? Yani uyanık kalsalar günde 1.440 kere öyle mi?
Vallahi içime bir korku düştü, bende mi bir ‘tuhaflık’ var acaba?
*
EMEKLİ OLUNCA JÖN OLUCAAAMIŞ
Demet Kutluay, eşi basketçi İbrahim Kutluay’ın sporu bıraktıktan sonra... jön olacağını söylemiş. (El Star, 31 ağustos)
Jönlük diye bir meslek var demek ki! J
*
KARNABAHAR MİDE BOZAR
Ümit Aktan, Kanal 1’deki programında yeni transferler Lugano ve Carrusca için “Fenerbahçe’ye Laguna, Galatasaray’a kapuska yaramadı” demiş.
Yüksel Aytuğ “Eminim bu hafta da Trabzon’un yeni transferi Musampa’ya ‘musakka’ diyecektir…” diye tiye alıyordu.
Sabah’la Günaydın, 2 eylül
*
JÜRİLER HAKKINDA
Hakkı Devrim yazdı:
“Jüri üyeleri yarışma konusunda başarılı olmuş, ünlenmiş kimselerden seçiliyor. Onlar da yarışmacıları eleştirmeye, bilgilendirmeye, överek, severek veya azarlayarak yönlendirmeye çalışıyorlar. Bununla da bitmiyor. Jüri üyelerinden, bu saydıklarıma ilaveten, televizyon seyircisini memnun etmeleri, eğlendirmeleri de bekleniyor. Ne yaparak? Bana sorarsanız, münasebetsizlik dahil ne mümkünse, ellerinden ne gelir, akıllarından ne geçer, görgüleri ne kadarına müsade ederse hepsini, her şeyi!”
Radikal, 3 eylül
*
MUHTEŞEM MÜZEYYEN SENAR!
Ayşe Arman’ın bu haftaki ‘Müzeyyen Senar röportajı’ yine çok güzeldi. Bir iki alıntı yapacağım:
Hazım-sızlık meselesinden laf açılınca, Ayşe soruyor: “Siz hazmetmeyi nasıl başardınız?”
Senar’ın cevabı: “Bir özü var insanın. Sağlamsa, yırttın. Çünkü öz değişmez. Ben buyum. Yüreğim bu. Hiç şaşırmadım kendimi. Allah şaşırtmasın. Kapıcıyla da rakı içerim, boyacıyla da, berduşla da. Anlayacağın, ben Müzeyyan Senar’lığı beceremedim.”
Ayşe soruyor:
- Çok mu peşinizden koştu erkekler?”
- E öyle de denilebilir. Niye di’li geçmiş zaman kullanıyorsun? Geçen gün plajdaydık. Önümüzden benim yaşlarda bir beyefendi geçti, şöyle bir baktım, "Acaba beni tanıyor mu?" diye. Adam geldi, "Bir göz attınız, beni buraya getirttiniz" dedi. Güya gözlerimle ben onu çağırmışım! İstanbul Gazinosu’ndan bahsetti, 1940’lardan söz etti. Bütün bunları anlatırken bir taraftan da elimi tutuyor...
Hoşunuza gitti mi?
- E tabii. Benden iki yaş küçükmüş ama olsun. Ağzından bal damlıyordu.
Bir de, Müzeyyen Senar’dan bir hatıra, Ayşe Arman soruyor:
- Bülent Ersoy’un "yaratıcısı" olarak anılmak nasıl bir şey?
- Hayır, yaratıcısı değilim. 1974’te biri bana "Size plağımı getirdim" dedi. "Kızım, şöyle otur" dedim, "Ben kız değil, oğlanım" dedi…
Hürriyet-Pazar, 3 eylül