MEDYADAN MAGAZİN

Hasan Pulur’dan alıntı, bir okuru yazmış:

Genç takımlar maçında gol atan futbolcu o kadar sevinmiş ki, koşmuş, yuvarlanmış, arkadaşlarına sarılmış, sonra eliyle istavroz çıkarmış...
Okura dedik ki:
"Belki Hıristiyandı!"
"Ben de öyle sandım! Sonra öğrendim ki televizyondan öğremiş, Avrupa'da maçlarda gol atan her futbolcunun böyle yaptığını görünce, o da aynısını yapmış... İstavrozdan, haçtan filan haberi yok!"

Milliyet, 28 Mart

*

Gazeteci geçiniyorum, hâlâ kimi ‘haberlerin’ neden ‘haber’ olduğunu anlayabilmiş değilim. Mesela:

Bize ne? Bunun nesi haber? Eski Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın eşi Çiğdem Özkan'ın yeğeni Pınar Memiş’in düğününün haber niteliği niye olsun?

*

Nilgün Belgün: (Fedon ve Hayko ile poz verirken): Ben istemez miydim bir yanımda Brad Pitt, diğer yanımda Tom Cruise olsun. Ama nerede bende o şans! Burada bir yanımda Hayko, diğer yanımda Fedon var. Onlarla idare ediyoruz!

*

Şerif rumuzlu okuru diyor ki “Rüyamda kendimi bir konser salonunda gördüm...”

Ailenizin sırdaşı Okşan Abla bu rüyayı yorumluyor: “Rüyada konser dinlemek dedikoduya işarettir...”

Maalesef Şerif, rüyasında ne korseri dinlediğini söylemiyor.

Rok konseri mi, oda müziği mi, Saraydan Kız Kaçırma mı, saz eserleri mi?

*

LAZ FIKRASI GİBİ OLAY, demiş Radikal.

Lazca şarkılarıyla tanınan Birol Topaloğlu’nu programa davet eden TRT yönetimi, kayıt sırasında uyanmış: Mevzuata göre lazca şarkı yasakmış!

Anadil yasağı varken, Lazca şarkı söylemesi serbestmiş, ama yasak kalkınca Lazca’ya yasak gelmiş, çünkü mevzuata göre sadece Kürtçe, Boşnakça, Arapça ve Çerkezse anadil sayılıyormuş.

*

Radyoda dinlediğim, ama traş arasında adını duyamadığım bir Türk aydını şöyle bir cümle kurdu:

- Alt tabakadan, fakir tabakadan insanlara hırsız, katil gözüyle bakılıyor. Hırsızlık yapmış olabilirler, katillik de yapmış olabilirler ama...

NTV Radyo, 27 Mart

*

‘Meltem Cumbul her fırsatta bebek istediğini söylüyormuş’ diye hatırlatan Vatan diyor ki: Bebek için inzivaya çekiliyor!

*

Ödül Rekortmeni Magazin Gazetecisi (!) Müge Anlı, 59 yaşına takılıp kalan Ajda Pekkan ile 49 yaşına takılıp kalan Nükhet Duru için ‘Genç kız gibiler’ dedikten sonra ekliyor:

‘Estetik mestetik. At binenin kılıç kuşananın...’

Pardon?

*

Mesela... Pancetch marka yeni bir cep telefonu çıktı. ‘Dünyanın parmak izi tanıyan ilk cep telefonu şimdi Türkiye’de!’ diye reklamları çıkıyor gazetelerde.

Reklamda açılmış bir el görülüyor, 5 parmak 5’inin de parmak izi ve üzerinde bir yazı:

Serçeparmak (izi) = Ofis
Yüzükparmağı (izi) = Eşim
Ortaparmak (izi) = Evim
İşaretparmağı (izi) = Güvenlik yetkisi
Başparmak (izi) = Derya

*

Zavallı delikanlı ‘Beni bir arabayla bir eve değişti. Hayatımın baharında böyle bir darbe yediğim için çok üzülüyorum’ demiş. Oysa sevinmesi gerekir, böyle bir kadın adama daha neler yapar neler!

*

*

Bir zamanlar bir gazete, artık hangisiyse, sağlık haberlerinin çok okunduğuna vehmetti, Türkiye’de gazete yöneticilerinde ‘Maymun Sendromu’ görüldüğünden (yani biri yaptı mı, diğerleri de taklide başladığından) bu saçma sapan, doğru yanlış ‘Sağlık Dizileri / Sağlık Sayfaları’ gazeteleri işgal ve kamu sağlığını tehdit etmeye başladı.

Türkiye’nin sağlık sayfasının manşeti MENOPOZDAN KORKMAYIN diye uyarıyor.

*

Hıncal Abi isyan etti, ‘Birileri bana ısrarla VEDA YAZISI yazdırmak istiyor...’ diye yazdı. Haklı!

Bir zamanlar Ali Şen, üstelik Sabah’ta Hıncal Uluç için ‘hayatını Şamdan’da kadın satarak kazanır. Yaşadığı lüks gece hayatının finansmanını böyle sağlar’ diye yazmıştı. Ardından, Star’da yazmaya başlayınca ‘Bana o yazıları zamanın Sabah yöneticileri yazdırdı. ‘Adamı atamıyoruz. Öyle şeyler yazdır ki, kızsın, istifa etsin’ dediler. Ben de yazdım’ diye savundu. (Merdi kıpti vaziyetleri yani!)

Hıncal Abi diyor ki:

*

Oyuncu Naz Elmas ile Cengiz Çimen bir tanıtımda görev almışlarmış. Çimen, Elmas’ın ellerini gazetecilere göstererek ‘Naz’ın elleri çok çirkin, baksanıza erkek eli gibi’ deyince, güzel oyuncu kızmış, çekip gitmiş.

Yaptığı eşek şakasını Çimen şu sözlerle savunuyor: ‘Naz niye kaçtı ki? Elleri çirkin, benim de burnum çok büyük, 7.5 santim. İNSAN ÇİRKİNLİĞİNİ SAKLAMAMALI. Benim de kulaklarım kepçe ama... SAÇLARIMLA SAKLIYORUM!’

SERİN DURUŞ’tan bir tanecik alıntı

Eski hakem Ahmet Çakar bir hakem hakkında yazıyor: ‘... yaptığı bu hareket tam anlamıyla dangalaklık. Dangalaklık derken bunu hakaret olarak kullanmıyorum.’

*

Şarkıdan bir bölüm: Yok mudur panzehiri bu hain planların / Üstüne bomba yağdı namaza duranların / Amerika’nın gücü Arap’ın petrolü var / Bütün bu olaylarda Siyonizmin rolü var...

*

İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından onur kanuğu olarak İstanbul’a davet edilen ve ‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ verilen Sophia Loren, hem bu ödül, hem de kendisine gösterilen ilgi için Türk halkına teşekkür etmiş.

İnşallah kimse kadıncağıza ‘Biz aslında Emmanuel Beart’ı davet etmiştik, ama polisler bir kadın göstericiyi dövdü diye ukalalık edip gelmeyince, biz de ne edelim, apar topar size böyle bir ödül verdik ki, çağırınca gelesiniz...’ dememiştir inşallah, yoksa çok ayıp olurdu vallahi!

Bu arada, bu haberi veren DBT’den iki küçük cümle. Birincisi klasik ve ittirik bir laf: ‘... şıklığı ve sempatik tavırlarıyla dikkati çekti!’

İkincisi de aşağılık kompleksimizin göstergesi: ‘Sanatçı, İstanbul’dan ayrılırken gazetecilere el salladı!’ Eee?

DB Tercüman, 3 Nisan