MEDYADAN : Magazin

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN : Magazin
Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 2004 17:42

Hande Ataizi yanlış anlaşılmaktan korkmuş - Soğan yeme yarışması, öğğğ - Üç tane psikolu haber - Güzel kadınlar erkekler üzerinde uyuşturucu etkisi yapıyormuş - “Tiyatro sanatçısı Haluk Kurdoğlu ölmüş” - Şeyh Şamil’in torunu olmayan Çerkez var mıdır - Hülya Avşar yeminimi bir kerelik bozacağım - Yasemin Kozanoğlu gerçek hayat hakkında ne öğrenmek istiyormuş ve, hepsinden güzeli, “Lezbiyenlikle heteroseksüellik arasındaki fark” ve saire...

Haberin Devamı


Bugün hep ördekten gidiyoruz ama... Yukarıdaki karikatüre iyi bakın. Kadın ördeği kocası zannediyor, karikatürist de (bir beyaz) kargayı ördek! JJJ

Gözcü, 2 Ekim


*

ASIL DOĞRU ANLAŞILMAKTAN KORK

Hande Ataizi, Gılgamış filminde bir rol kapmayı çok istiyormuş. Reddetmişler. Pazar gecesi filmin yapımcısı Beni Atoori ile Reina’da başbaşa yemek yemiş. Gazetecilere de “Yanlış anlamayın, beyefendi Gılgamış’ın yapımcısı” demiş.

Biz de onun için “merak ettik” ya zaten! J

Hürriyet (maalesef!), 27 Eylül


*

GÜZELLİĞE BAK!

Yozgat’ın Aydınlık İlçesi’nde bir festival yapılıyor her sene, adı evlere şenlik: Soğan, Kültür ve Sanat Festivali. Bu sene sekizincisi yapılan festivalin bir de geleneksel yarışması varmış: Soğan yeme yarışması. Bu sene, 30 saniyede ½ kilo soğan yiyen Adem Yılmaz birinci olmuş. Herhalde ödül olarak ½ kilo nane şekeri vermişlerdir.

Şok, 27 Eylül


*

TOPLUMSAL PSİKO-TERAPİ

Rak şarkıcısı Özlem Tekin’den Türk kadınına büyük hizmet...

Taksim Kemancı Bar’da şarkı söyleyen Tekin, sahneye mini etek ve kaçık naylon çorapla çıkmış.

Niye?

Kadınların kaçık çorap takıntısından kurtulmaları için bundan sonra sahneye böyle (kaçık çorapla) çıkacağım!”

Takvim-Papatya, 27 Eylül


*

MESLEKSEL PSİKO-ASPARİ

Yukarıdaki habere Gözcü’nün aspar katkısı: “Ancak ünlü rockçının (Eliniz kırılsın!) halini görenler, ‘Hangi kadın bu şekilde dolaşır?’ demekten kendilerini alamadılar.”

Gözcü, 27 Eylül


*

SERDARSAL PSİKO-PATOLOJİ

Siz beş on dakika hoş vakit geçireceksiniz diye bana haftanın 7 günü, günde 2-3 saat bu abuk sabuk haberleri okutuyorsunuz ya, eh alacağınız olsun sizin!..

Serdar Devrim, 27 Eylül


*

BİZİ UYUŞTURABİLEMEZ

MIT’nin bir araştırmasına göre, güzel kadınlar erkeklerin üzerinde “uyuşturucu etkisi” yapıyormuş.

Bu iddia belki Amerika için geçerli olabilir.

Adım gibi eminim, güzel kadının Türk erkeğinin üzerinde “uyarıcı” etkisi vardır...

Sabah, 27 Eylül


*

MERAKLI GAZETECİ SÜTUN SANTİM ÖLÇERMİŞ

Kötü niyetim yok, sadece merak için ölçtüm.

Haluk Bilginer ile Zuhal Olcay ayrılmamış ama tatsızmış: Hürriyet’in birinci sayfasında 2 sütun x 13.5 cm - ikinci sayfada 4 sütun x 12 cm.

Haberin Devamı

Tiyatro sanatçısı Haluk Kurdoğlu ölmüş: Hürriyet’in 7.sayfasında 1 sütun x 12 cm

Tamer Karadağlı, TRT ile anlaşmış: Milliyet’in sürmanşetinde 2.5 sütuna x 8 cm - 3.sayfada 6 sütun x 11 cm

Haberin Devamı

Tiyatro sanatçısı Haluk Kurdoğlu ölmüş: Milliyet’in 22 sütun x 6 cm

Futbolcu İlhan Mansız, taraftar ile iyi diyalog kuracağım demiş: Sabah’ta 3 sütun x 5o cm

Tiyatro sanatçısı Haluk Kurdoğlu ölmüş: Sabah’ta bu haberi bulamadım

Gazeteler, 28 Eylül


*

SOYLU SOSYETİK

Kafkasya’da Şeyh Şamil’in soyundan gelmeyen var mıdır, yahut da Şeyh Şamil’in soyu bu kadar geniş midir? Bir Çerkez duymadım ki bugüne kadar, Şeyh Şamil’in torunu olmasın, baksanıza Rana Pirinççioğlu da Şeyh Şamil’in torunuymuş! J

Hürriyet-Kelebek, 29 Eylül

(Ve ayrıca, bu gazetecilerden gerçekten korkulur, adamı över gibi nasıl da döverler... Kelebek’in sürmanşeti Rana Pirinççioğlu’nu şöyle tanıtıyor: “Televizyon sunuculuğu, DJ’lik, köşe yazarlığı gibi iletişim dünyasının farklı alanlarına el atan...” Yani hiç birinde dikiş tutturamayan, demeye getiriyorlar namussuzlar...)


*

YEMİNİ BİR KERECİK BOZACAĞIM GALİBA

Hülya Avşar, kadınların menopoz ve orgazm gibi sorunlarını çözdükten sonra, şimdi Türk kadınını bir araya getirerek kurtarmaya karar verdi. Allah, böyle büyük ve bilimsel bir hizmete vesile olan Hürriyet gazetesini başımızdan eksik etmesin.

Hülya Avşar, kadınların Türkiye nüfusu içindeki oranının % 51 olduğunu duymuş bir yerden, bu % 51 çoğunluğun gücünü kullanarak kadın haklarını tesis etmeyi planlıyor, “Arkasında % 51’lik gücü taşıyan tek bir kişinin yani ortak kararlarla seçilen kişinin öncülüğünde gücümüzü göstermeliyiz” diyor. Sorsanız eminim “Kendi için bir şey istiyorsa namerttir” ama, bence bu arkasına % 51’i almış ve seçilmiş tek kişiliği layık bir Türk kadını varsa, o da Hülya Avşar’ın kendisidir.

Türkiye’nin % 51’ini oluşturan 35 milyon kadar kadını tek bir çatı altında toplayıp (Birliğin adını da koymuş, Birleşmiş Kadınlar yani United Kadıns) başına da seçilmiş bir kadın lider getirmek (yani ırka ve dine dayalı siyasi partilerden sonra bir de cinsiyete dayalı parti kurmak) size de zor gibi gelebilir ama, Avşar sorun etmiyor bu tereddütleri, diyor ki:

Tıpkı bir çocuk gibi önce emekler, sonra ilk adımı atar, sonra yürür ve ilk fırsatta bir şeyleri keşfedip hedefine ulaşır. Benim ilk kırılan en sevdiğim resim çerçevem gibi. Sevgiler, Hülya

Bu vurucu final cümlesi beni de etkiledi etkilemesine de, iyi anlayamadım yoksa, “Tıpkı bir çocuk gibi önce emekleyen, sonra ilk adımı atan, sonra yürüyen ve ilk fırsatta bir şeyleri keşfedip hedefine ulaşan” kimdir, Hülya Avşar’ın en sevdiği resim çerçevesi mi? Çerçeve canlanıp yürüyüşe mi geçmiş? Bu müteharrik çerçevenin Türk kadınının geleceğindeki rolü nedir?

Hürriyet-Kelebek, 29 Eylül


*

REAL LIFE

“Sosyetik güzel” Yasemin Kozanoğlu, bir kaç gece geçirdiği Ünlüler Evi’ne niye diye katıldığını şöyle anlatmış: “Benim oraya gitmemdeki amacım gerçek hayatı öğrenmekti. Mesela keçi sağmak çok istiyordum!”

DB Tercüman, 29 Eylül


*

ŞANTİYE

Tarih karar vermedik ama Zehra’ya kardeş çalışmalarına başladık.” (Millî koca Kaya Çilingiroğlu)

Takvim, 29 Eylül


*

BANTTA KARŞILAŞMIŞLAR

Müge Dağıstanlı’nın dedikodu haberi.

Deniz Akkaya bir spor salonuna gitmiş, “yürüyüş bandında koşarken geçen ay ayrıldığı sevgilisi Ali Rıza Özderici’yle karşı karşıya gelmiş.” (Kırmızı ışıkta karşılaştılar zahir!) Yer değiştirmiş. Bu sefer de “kaçamak yaptığı” Tamer Karadağlı ile burun buruna gelmiş...

Daha önce de yazdım, artık Deniz Akkaya’nın “kaçamak yaptığı” erkeklerden kaçmamaya alışması lazım, yakında sokağa bile çıkamayacak yakında...

Posta, 29 Eylül


*

AKLIM ALMIYOR...

İbrahim Tatlıses, (hiçbir hazırlık veya çalışma gerektirmeyen) Popstar jüriliği için Show Tv’den iki buçuk ay için 650 milyar lira istemiş. (Milliyet, 30 Eylül)

Seda Sayan, geçen sene sunduğu Sabah Sabah Seda Sayan adlı adı üzerinde program için 1,5 milyon dolar (2 trilyon 250 milyar TL) almış. Bu sene 2 milyon dolar (3 trilyon TL) istemiş.

Haberin Devamı

Gülben Ergen de, ATV’den öğlen kuşağında bir program için 1 milyon dolar yani 1,5 trilyon alacakmış. (DB Tercüman, 30 Eylül)

(Bu arada Seda Sayan’ın programı son yayınlandığında 30’uncu olabilmiş, Gülben Ergen’inki ise 40’ıncı.)

Hani biraz uygunsuz bir laf vardır, “kuş mu konduruyorlar” diye, bu şöhretler kuş mu konduruyor? Televizyon kanalları sokağa atacak kadar çok mu para kazanıyor? Yoksa bu işte benim kafamın basmadığı başka bir dümen mi var?


*

GERÇEKTEN ZORDUR

Ailenizin gazetesi Şok’un Aile Rehberi sayfasında bir kutu: 69 cesur seks sorusu başlıklı rehberin bugün 8’inci bölümü yayınlanıyor.

15 no.lu soru: Erkekler orgazm taklidi yapabilirler mi?

Cevap şöyle başlıyor: Evet, ama asla ereksiyon taklidi yapamazlar.

Şok, 30 Eylül


*

HAFTANIN HABER CÜMLESİ

“Ünlü” biyolog (biz Hürriyet olarak “ünsüz” insanların haberini yapmayız zaten...) bilmem kim, son çıkan Çıplak Kadın adlı kitabında kadınlarda bir değil “tam” 4 tane (biz Hürriyet olarak “eksik” olan şeylerin haberini de yapmayız zaten...) evet “tam” 4 tane G Noktası bulunduğunu iddia etmiş.

Haberin Devamı

Hürriyet’in haberi şu muhteşem ve manidar cümleyle başlıyordu:

Erkeklerin bir çoğu daha ilkinin yerini bulamazken...”

Hürriyet, 1 Ekim


*

TARKAN’IN SEVGİLİSİ VE ÜÇ İHTİMALLİ HABER

Milliyet habere “Yanında kız kardeşi bulunan Bilge Öztürk, otomobiliyle dün sabaha karşı 02.00’de (sabaha karşı nasıl 02 oluyorsa artık) Kuruçeşme’de trafik uygulaması yapan polislerce durduruldu” diye giriyor.

(Mesela) Einstein’den bahsederken “Nobel ödüllü ünlü fizikçi” diye tanıtmak ihtiyacı duyan, Tarkan’dan “ünlü popçu” diye banseden Milliyet demek ki Bilge Öztürk’ü her okurunun tarifsiz tanıyacağı kadar “ünlü” zannediyor.

Hürriyet ise haberi daha insaflı vermiş, “Tarkan’ın sevgilisi alkollü yakalandı” diyor da, bu Bilge Öztürk kimmiş, anlıyoruz.

Bilge Hanım kızımız alkolmetreyi üflemeyi “hijyenik olmadığı” için reddedince, polisler tarafından Adli Tıp’a davet edilmiş. Burada gazetecilere söylediğine bittim:

- Ben alkollü değilim. Arabamızın farlarında sorun vardı, onun için buraya geldik.

Haberde eksiklik vardı, bu cevap açıklanmamıştı. ÜÇ ihtimalden hangisi?

(1) Bilge Öztürk, farları yanmadığı için yolunu bulamamış, eve gidiyorum derken yanlışlıkla Adli Tıp’a mı gelmiş?

(2) Adli Tıp’ta geceleri oto elektrik tamiri de mi yapılıyor?

(3) Bilge Öztürk gazetecileri salak mı zannediyor?

Not: Bu arada, Takvim de bu habere, akla gelebilecek en aşağılık popülizmi eklemiş: Kandil gecesi içkili oto kullanırken yakalanan Bilge Öztürk...

Gazeteler, 1 Ekim


*

YÜCE MEAL

Manken Gizem Özdilli, 29 Ekim’de mankenliği bırakacağını söylemiş.

Şok bu haberi “Anlamlı günde, anlamlı veda” diye veriyor.

Haberin Devamı

Günün anlamını anladık da, vedanın anlamını anlamadık...

Şok, 1 Ekim


*

GENÇ DİMAĞLAR

Hürriyet yazarlarından Ebru Çapa da benim gibi sabah akşam TEM eziyetinden şikayetçiymiş.

Biz üç kişi gidiyoruz, yolda tartışıyoruz, gördüklerimizden, okuduklarımızdan konuşuyoruz, yolu böylece değerlendiriyoruz.

Eğer yalnızsam yolda, bir konuya konsantre olup kapsamlı bir şekilde düşünmeye çalışıyorum ki (bazen kendi kendime de konuşuyorum bu esnada, eskiden deli derlerdi, şimdi Allah’tan kulaklıklı telefonlar çıktı) her gün bir, bir buçuk saatim aval aval çirkin gecekonduları seyirle geçmesin.

Ama Ebru Çapa ve arkadaşlarının bizden daha farklı bir metodu varmış bu zamanı değerlendirmek için: Türkçe pop çalan radyolardan birini açıyorlarmış ve “şarkılardan fal” tutuyorlarmış, hani birinç, ikinç filan diye...

Biz de yapardık bunu, ama o zaman ilkokuldaydık ve ilkokul aşklarımız için yorumlardık şarkıları.

Demek ki bazı yazarlar zihnen hiç yaşlanmıyor...

Hürriyet-Cumartesi, 2 Ekim


*

SERİN DURUŞ’TAN SICAK SICAK ARAK

Kuşum Aydın’ın programında bir jinekolog, hastası hakkında konuşuyor:

- Ben hanımefendinin rahmine baktım bayağı güzel, yani rahmi güzel...

Milliyet, 3 Ekim


*

MUH-TE-ŞEM VALLAHİ!

Yukarıda sözünü ettiğim ’69 cesur seks sorusu’ndan 21’incisi, diyor ki “Heteroseksüellik ve lezbiyenliğin farkı nedir?”

Zannediyorsunuz ki “lezbiyen ilişkide iki kadın söz konusudur, heteroseksüelde iki karşı cins” diyecekler, avcunuzu yalayın siz...

Allah aşkına cevabı dinleyin:

Lezbiyen ilişkilerde de tıpkı heteroseksüel ilişkilerdeki gibi öpüşülür, birbirinin vücudu okşanır, sevilir. Bazı lezbiyen çiftler cinsel oyuncakların yardımıyla ilişkide bulunmaktan hoşlanır, bazılarıysa buna gerek duymazlar.”

Durun, daha en güzel yerine gelmedik...

Yine tıpkı heteroseksüel ilişkilerde olduğu gibi ne istiyorsanız onu yapabilirsiniz.”

Veeee, üstelik, ayriyetten...

Aslında heteroseksüel ilişki ile lezbiyen ilişki arasındaki yegane fark, yatakta bir erkek penisinin bulunmamasındandır.”

Vallahi altıma işiyordum az kaldı...

Şok, 3 Ekim

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!